İBB Başkanı İmamoğlu: Hal hatır soracak kadar Kürtçe öğrenmeyi sorumluluk kabul ediyorum

İmamoğlu: Bazen hiç Türkçe bilmeyen Kürt vatandaşlarımızla karşılaşıyoruz

Fotoğraf: AA

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, gezileri sırasında hiç Türkçe bilmeyen Kürtlerle karşılaştığını ve onların duygularını anlamak istediği için de Kürtçe kelimeler öğrenmeye başladığını söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

T24’ten Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtlayan Ekrem İmamoğlu şunları söyledi:

Yani öğreniyorum demeyeyim, birkaç kelimeyi aklımda tutmaya çalışıyorum. Ama elbette Kürtçe bilen çalışma arkadaşlarım var. Özellikle saha gezilerimde mutlaka onlar yanımda oluyor. Bazen hiç Türkçe bilmeyen Kürt vatandaşlarımızla karşılaşıyoruz. Özellikle kadınlarda daha çok oluyor ya da yaşı oldukça yukarıda olan Kürt vatandaşlarımız da oluyor. Onların da duygularını anlamak istiyorum açıkçası. Ve gerçekten kendime sordum ben niye hiç Kürtçe bilmiyorum? En azından merhaba diyecek kadar, bir nasılsın diyecek kadar onun halini hatırını soracak kadar. Bunu açıkçası öğrenmeyi de kendime sorumluluk olarak kabul ediyorum.

Kendi özüme, Türklüğüme hayranım yani kendi dilime çok tutkuluyum. Tarihime tutkuluyum. Orta Asya’ya kadar ben nasıl bir etnik kökenin parçasıyım diye baktığımda hayranlıkla bakarım. Diline de öyle bakarım, sözüne de şarkısına da yaşam biçimine de âşığım diyebilirim. Yani geçmişinden bugüne Alpaslan’dan Fatih Sultan Mehmet’e, Kanuni’ye bütün tarihî akış içerisinde hayranlıkla okuduğum, takip ettiğim bir sürecin ferdi olduğumun bilincindeyim. Ama bir o kadar da bu topraklarda yaşayan her insanın duygusuna da hayranlık duyarım. Yani her etnik kökenden insanın da diline, tavrına, durumuna, duruşuna, kültürüne de hayranlık duyarım. Zaten Türkler tarih boyunca ayrıştırarak büyümemiş, bütünleştirerek büyümüş. Selçuklu döneminde de aynısı olmuş, Osmanlı döneminde de aynısı olmuş. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken de aynısı olmuş. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken Mustafa Kemal Atatürk de aslında özünde öyle bir başlangıç yapmış.  Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi Türk diye tariflemiş. Bu manada ben meseleyi çok net ifade ediyorum. Şu anda 86 milyon insanımız var ve bu 86 milyon insanımız bu milletin bir parçası. Bir kişi ne bir dirhem az ne bir dirhem fazla. Bu manada insanına suçlayıcı, hatta o kadar ileri gidiliyor ki vatan haini, terörist diyecek kadar ileri giden her türlü tutum ve tavra elbette ki karşıyım. Kaldı ki dönem dönem biz bile buna maruz kalıyoruz. Yani sadece bir Kürt vatandaşımız için geçerli olan bir şey değil. Kendisine oy vermeyeni terörist ilan eden bir anlayışla karşı karşıyayız. Ama bu millet buna cevap verecektir. 

Kişisel hayatında dindar olduğunu dile getiren İmamoğlu; inancın kişisel bir şey olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

Kişisel yaşamımda ben kendimi dindar olarak kabul ederim. Yani inancına bağlı, inançla huzur bulan, inancıyla insanlara iyi bakmayı seven bir insan olarak bilirim. Çünkü ben Allah sevgisini de Allah korkusunu da bilen bir insanım. İnanç benim için aynı zamanda şöyle bir şey. Çok kişisel bir şey. Yani insanın Yaratan’la arasına kimse girmez. Benim Kur'an-ı Kerim’den, yüce Kur'an’dan öğrendiğim ya da aldığım dinî eğitimden öğrendiğim şey, kimsenin inancını ölçemezsin kimse de senin inancını ölçemez. Kimse Yaradan’la olan ilişkine dahil olamaz, araya giremez. Kimse ölümlü dünyada sevabını, günahını ölçemez. Yani buradaki affedici de yüce Allah'tır, ceza veren de yüce Allah'tır. Benim bakışım bu. O bakımdan birilerinin inancı kullanarak inanç üzerinden çıkar sağlama, inanç üzerinden siyasi menfaat elde etme gibi girişimlerine karşı da açık söyleyeyim tedbirli bir insanım ve bunu asla kendi inancımla, İslam’la, Müslümanlıkla da bağdaştırmayan birisiyim.

 

T24, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU