Uzaylıların galaksiye nasıl yayılabileceği araştırıldı

"Neden halen uzaylılarla temasa geçemedik?" sorusuna yeni bir yanıt verildi

Uzaylı yaşam formlarının yıldızlararası medeniyetler haline gelmeden önce yok olma ihtimalleri de var (NASA)

60 yıl önce ortaya atılan Fermi Paradoksu'nun meşhur sorusu halen geçerli:

Bu kadar çok galaksi, yıldız ve gezegen varsa Dünya dışı yaşam ihtimali de çok yüksektir. Öyleyse neden uzaylılarla temasa geçemedik?

İtalyan fizikçi Enrico Fermi'nin adını taşıyan bu paradoksa yıllar içinde birçok olası açıklama getirilmeye çalışıldı.

Filipinler Los Banos Üniversitesi'nden bir ekip de yeni hesaplamalarından yola çıkarak, olası uzaylı uygarlıkların, onlarla şimdiye dek temas kurmamızı engelleyen erken ve yavaş bir genişleme aşamasında olduğunu ileri sürdü.

Ekip bu sonuca üç farklı evren türünde (statik, karanlık enerjinin hakim olduğu ve maddenin hakim olduğu) uygarlıkların nasıl büyüyebileceğini hesaplayarak ulaştı.

Henüz hakem değerlendirmesinden geçmeyen ve bilimsel makale arşivi ArXiv'de yayımlanan makaleye göre fizik, biyoloji ve evrim yasaları, bir türün Samanyolu Galaksisi'nde ne kadar uzağa ve ne denli hızla yerleşebileceğine dair sınırlamalar getiriyor.

Üç evren modeli

Bu sınırlamaları daha iyi anlamak isteyen ekip; statik, madde ağırlıklı ve karanlık enerji ağırlıklı olmak üzere evrenin üç ana kozmolojik modelini değerlendirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Albert Einstein'ın tanımlandığı şekliyle statik evren modeli, uzay ve zaman açısından sonsuz. Ayrıca ne genişliyor ne de büzülüyor.

Maddenin hakim olduğu evrense onu meydana getirdiği varsayılan Büyük Patlama'nın öncesine kadar evrende bildiğimiz maddenin enerji yoğunluğunun hem radyasyonun yoğunluğunu hem de vakum enerji yoğunluğunu aştığını öngörüyor.

Karanlık enerjinin hakim olduğu model de Büyük Patlama'yla birlikte karanlık maddenin itici gücüyle giderek artan bir hızla genişlemeye başlayan bir evren öngörüyor. Bu model, kozmik evrimin en son aşaması olarak görülüyor.

Standart modelde evrenin yüzde 80'inin hiçbir cihazla gözlemlenememiş karanlık maddeden oluştuğu varsayılıyor. Bu görüşe göre karanlık madde aynı zamanda evrenin genişlemesini sağlayan itici güç. Karanlık maddenin ne olduğu, neye benzediği ya da neyden yapıldığı bilinmiyor.

Maddenin ve karanlık maddenin hakim olduğu evrenler

Statik evren herhangi bir genişleme öngörmediği için araştırmada Fermi Paradoksu'nu ilgilendirebilecek unsurlar diğer iki evren modelinde yoğunlaştı.

Hem maddenin hem de karanlık maddenin hakim olduğu evrenlerde, herhangi bir uygarlığın ulaşamayacağı gezegenler var. Zira bunlar, evrenin genişlemesiyle birlikte birbirinden hızla uzaklaşıyor.

Dünya üzerinde yaşayan insanlar, yalnızca görüş noktalarına ulaşan ışığı görebiliyor. Bu da evrenin yalnızca belli bir bölgesini gözlemleyebildiğimiz anlamına geliyor. Zira daha öteden gelen ışık, henüz Dünya'ya ulaşmadı. Evrenin gözlemlenebilir kısmınaysa "bilinen evren" adı veriliyor.

Öte yandan evren genişledikçe (karanlık maddenin hakim olduğu bir evrende olduğu gibi), bizimle diğer tüm yıldızlar arasındaki mesafe de artıyor ve gözlemlenebilir evren küçülüyor. Diğer bir deyişle karanlık maddenin hakim olduğu evrende uygarlıkların ne kadar genişleyebileceğinin bir sınırı var ve evren genişlemeye devam ettikçe bu sınır daralıyor.

Makalenin ortak yazarlarından Allan L. Alinea, "Ancak maddenin hakim olduğu evrende, Hubble Küresi genişlemek yerine küçülüyor" diyor:

Basit bir şekilde ifade edersek, bu evrendeki bir gezegenden ötedeki gezegenlerin uzaklaşması giderek 'yavaşlıyor' ve bu da en azından prensipte onları ulaşılabilir kılıyor.

Buna göre karanlık maddenin hakim olduğu bir evrendeki medeniyetler, zaman geçtikçe daha az sayıda gezegene ulaşabilir.

Ancak araştırmacılar, bunların yine de makul bir zaman diliminde kendilerine sunulan evreni kolonileştirmeyi başaracağını söylüyor.

Makaleye göre tüm evren modellerinde medeniyetlerin genişlemesi yavaş yavaş başlıyor ve onlar yayıldıkça genişleme de hızlanıyor. 

Ancak sonunda seçenekler tükendikçe genişlemeleri de yavaşlıyor.
 

 

O halde uzaylılar nerede?

Ekip, bu hesaplamalardan yola çıkarak, gelişmiş uygarlıkların genellikle başlangıçta yavaş olan ancak zamanla hızlanan, sonunda "ulaşılabilir" gezegenlerin sayısı tükendikçe yavaşlayan ve duran bir büyüme eğilimi izleyeceğini belirledi.

Bu sonuç, insanın gözlemlenebilir evrenin ötesinde koloni kurmasının mümkün olmadığı anlamına geliyor. Ancak çalışma, olası uzaylı medeniyetlerin galaksiyi henüz kolonileştirmediğine ve genişlemelerinin ilk yavaş aşamasında olabileceklerine de işaret ediyor.

Diğer bir deyişle milyarlarca yıl sonra uzaylı yaşam formlarıyla temas kurma olasılığımız çok daha artabilir.

 

Independent Türkçe, IFL Science, Universe Today

Derleyen: Çağla Üren

DAHA FAZLA HABER OKU