Mehmet Şimşek de mucize yaratamadı!

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Merkez bankası mucizeler yarattı, Amerika'yı yeniden keşfetti.

Seçimler öncesinde hemen her gün, özellikle son bir iki ay içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Şimşek ile görüştü. 

Mehmet Şimşek aday olmayı kabul etmedi, Erdoğan, Şimşek'e çok ısrar etti, buna rağmen Mehmet Şimşek, "Ben şimdilik aktif siyaseti düşünmüyorum" dedi. 

Ve bunun gibi bir sürü magazinsel söylentiler dile geldi.

Seçimler bittikten sonra, hükümet kuruldu ve tekrar bir kurtarıcı olarak Mehmet Şimşek hazinen, maliyenin, devletin kasasının başına getirildi.
 


Tabi herkeste bir beklenti vardı: Nasıl bir mucize ortaya koyacak, yıllardır parlatılan kaderiyle nasıl bir performans sergileyecek; büyük bir merak konusuydu.

Ama Sayın Mehmet Şimşek de merkez bankasının başına getirilen Sayın Hafize Gaye Erkan da döndüler dolaştılar, Osmanlı'nın paşalarının, sadrazamlarının, babadan kalma usullerine sarıldılar.

Ne yaptılar?

Bir, halka vergi saldılar.

İki, faizi artırdılar.

Peki bunun için ekonomi profesörü olmaya gerek var mıydı?

Bunun için allame-i cihan aramaya gerek var mıydı?

Hayır. Sıradan, sokaktan birini de getirseniz, ilk aklına gelen şeyler bunlar olacaktı.

Marifet, halkı ezmeden, piyasayı çökertmeden, dengeleri sıfıra indirmeden, dibe vurdurmadan, makul bir şekilde hayatın iyileştirilmesiydi.

Bunun yerine en kestirme yol seçildi ve bugün de merkez bankası yüzde 17,5 olan faizleri yüzde 25'e çıkardı.

Biliyorsunuz, bu yönetim ilk geldiğinde faizler yüzde 8'ler civarındaydı.

"Nasa aykırıdır", "Faiz toplumu mahveder", "Biz faizle nasla çelişemeyiz" diyen siyasi idare, ne olduysa sıradan bir kapitalist haline geldi.

Arkadaşlar, faiz tabii ki nasa aykırıdır.

Faiz, toplum hayatını mahveden bir musibettir.

Faiz, -İslami terminolojiyle konuşmak gerekirse- haramdır.

Ama gücünüz yetiyorsa, buna böyle inanıyorsanız, hadi topyekun faizi sıfırlayın.

Siz aklınızdaki, fikrinizdeki İslam ekonomisini uygulayabilmek için de birçok reform yapmalısınız.

Bunların hiçbirini yapmadan, sadece laf ile bir cami vaizinden daha sığ bir şekilde bunları dile getirmeniz, inanın hiçbir şeye yaramaz.

Ve yaramadı da.

Tabii, bir başka soru da şu:

Madem iş dönüp dolaşıp yine bu noktaya gelecekti;

Peki biz bu kadar sıkıntıyı niye çektik?

Bu kadar problemi niye yaşadık?

Niye bankalar allak bullak oldu?

Niye finans sistemi allak bullak oldu?

Kredi bulamamak neden bir sorun olarak önümüze geldi?

Neden bu kadar gün büyük ezalar, cefalar çektik?

İthalat, ihracat; tüm dengeler neden altüst oldu?

Neden, neden, neden?..

Hani "Git derdini Marko Paşa'ya anlat" derler ya;

Kime anlatacaksınız; bunu dinleyecek bir mercii de yok.

Bir çözüm de yok.

"Niye böyle oldu?" dediğiniz vakit, tek verilecek cevap;

Süleyman Demirel'lerin o çok meşhur sözündeki gibi:

Dün dündü, bugün bugündür.


Laf olsun torba dolsun, hiçbir karşılığı olmayan ibareler.

En büyük hayal kırıklığı, büyük bir ekonomik deha, büyük bir ekonomist olarak getirilen kadroların da maalesef sizden bizden daha fazla bir şey bilmediğinin ortaya çıkması.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU