"Türkiye'de basın özgürlüğü Afganistan'ın gerisinde, tartışma ortamı yok edilmiş halde"

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Türkiye'de gazeteciliğin durumunu ulusal ve uluslararası basın örgütleri değerlendirdi

İstanbul'da geçen yıl düzenlenen Onur Yürüyüşü öncesi aralarında AFP foto muhabiri Bülent Kılıç'ın da olduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı / Fotoğraf: Sedat Elbasan

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Türkiye gazeteciler için artık "vahim" ülke kategorisinde.

Tespit, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nden. 

Türkiye geçen yıla göre 16 sıra gerileyip 180 ülke içinde 165. sırada yer aldı.
 


RSF'ye göre Türkiye, "sorunlu" kategoriden "vahim" kategorisine geçti. 

2002'de 99. sırada kendine yer bulduğu sıralamada 2016'da 151, 2017'de 155, 2018 ve 2019'da 157'nciliğe kadar gerileyen Türkiye, 2020'de 154, 2021'de 153, geçen yıl ise 149. sırada gösterilmişti.

Son 11 ayda 30'un üzerinde gazetecinin tutuklandığı Türkiye, yeni Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Afganistan ve Sudan'ın gerisinde kalmış durumda.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde DİSK Basın-İş üyesi Dicle Müftüoğlu ve Sedat Yılmaz tutuklandı.
 


Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) yayımladığı rapora göre ise Türkiye'de 26 gazeteci ve basın çalışanı hayatını yitirdi.

47 gazeteci cezaevinde bulunuyor. Tutuklu gazetecilerin yüzde 80'i "silahlı örgüt üyeliği" ile suçlanıyor.

96 gazeteci fiziksel saldırıya uğrarken 43'ü de sözlü olarak tehdit edildi. 

Uluslararası Basın Enstitüsü: Kamusal tartışmayı sessizleştirmek için tehdit fırtınası var

Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde rapor paylaşan kuruluşlardan biri de Uluslararası Basın Enstitüsü.

Sınır Tanımayan Gazeteciler'in yanı sıra Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) dahil altı meslek kuruluşunun desteğiyle hazırladığı rapora göre Türkiye'de gazeteciler, bağımsız haberciliği susturmak ve kamusal tartışmayı sessizleştirmek için tasarlanmış fiziksel, yargısal ve mevzuata dayalı tehditlerden oluşan bir fırtınayla karşı karşıya.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


"Fiziki saldırı da var, hukuki saldırı da"

Türkiye'de muhalefet parti temsilcilerinin yanı sıra meslek kuruluşlarıyla da görüşen Uluslararası Basın Enstitüsü sadece TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun AK Parti'li başkanı ile bir araya gelebildi.

Ancak TBMM Dijital Mecralar Komisyonu başkanı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Direktörü, AK Parti ve MHP temsilcileri ile görüşme talebi yanıtsız kaldı.

Ekim 2021-2022 tarihleri arası Türkiye'deki gazetecilere yönelik saldırıları raporlaştıran enstitü, saldırıları beş farklı kategoride değerlendirdi.

Söz konusu saldırıların yüzde 19,6'sının fiziki, yüzde 17,7'sinin sözlü, yüzde 7'sinin mülkiyete yönelik, yüzde 52,5'inin hukuki, yüzde 16,5'lik kısmının ise sansür kapsamında gerçekleştirildiği belirtildi.

Mapping Media Freedom veritabanı üzerinden 3 Mayıs 2022'den bu yana Türkiye'de geçen bir yıl içinde en az 72 gazeteciye yönelik 34 fiziksel saldırı vakasının kayda geçtiği ifade edildi.

Kabul edilemez düzeydeki şiddet vakaları, gazetecilere saldıran polis memurlarının hesap verebilirliğinin olmaması da dahil olmak üzere, savcıların gazetecilere karşı şiddet uygulayanları uygun şekilde cezalandırmadaki başarısızlıklarına ilişkin raporda dile getirilen endişeleri güçlendirmektedir" 

Gazeteci Güngör Arslan'ın Kocaeli'de 19 Şubat 2022'de silahlı saldırıya uğrayıp hayatını kaybettiğini hatırlatan Uluslararası Basın Enstitüsü olayı şok edici olarak tanımladı.

Türkiye'de gazetecilere yönelik şiddetin azalmadan sürdüğünü ifade eden enstitü, köşe yazarı Memduh Bayraktaroğlu'nun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili attığı tweet sonrası evine yapılan saldırının yanı sıra Temmuz 2022'de Vedat Örüç ve Elif Kurttaş adlı iki gazetecinin Adana'daki geri dönüşüm fabrikası çalışanlarınca saldırıya uğradığını hatırlattı. 

Raporda gazetecilere yönelik siyasi düşmanlık atmosferinin yaratıldığı şu cümlelerle ifade edildi:

Gazetecilere yönelik siyasi düşmanlığın yarattığı ateşli atmosferi cezasızlıktan aldığı güçle gazetecilere şiddet uygulayan bir polis gücü destekliyor ve her an şiddete ve daha fazla baskıya dönüşebilecek bir yangın yeri yaratıyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin halen bu kadar güçlü olması şaşırtıcıdır. Bu, kendilerini gazetecilik vazifesine adamış, ulusal ve uluslararası gazeteci örgütleri ağları tarafından desteklenen, üyelerini ve meslektaşlarını mümkün olan her yerde desteklemeye hazır inanılmaz ve cesur kişilere atfedilebilir. Bu aynı zamanda kamuoyunun bağımsız ve güvenilir haberlere olan açlığının da bir sonucudur. Türkiye'deki gazetecilerin bu seçim yılında ve gelecekteki güçlü bir demokratik toplumun inşasında oynayacakları çok önemli bir rol var"

RTÜK iktidar yanlılarına sadece üç ceza kesti

2023'ü Türkiye açısından "Gazetecilik ve Seçim Yılı" olarak niteleyen raporda, medya çalışanlarının bağımsız habercilik ve kamusal tartışmayı susturmak için tasarlanmış fiziksel, adli ve düzenleyici tehdit ve engellerle karşı karşıya kaldığını belirten Uluslararası Basın Estitüsü, Ekim 2022'de kabul edilen dezenformasyon yasasının dijital mecraları sansür tehdidiyle karşı karşıya bıraktığını belirtti. 
 

3 May 2023 - MFRR Media Freedom Mission - WPFD - Istanbul 1.jpeg
Fotoğraf: MFRR


Radyo Televizyon Üst Kurulu'na da değinilen raporda (RTÜK) kurumun bağımsız yayıncıları cezalandırmak için güçlü bir araç olarak kullanıldığını öne sürdü. 

Düzenleyici kurumun 2021'de 71 ayrı ceza kestiğini, Ocak-Eylül 2022 arasında kesilen toplam 11,5 milyon TL tutarındaki 38 cezadan yalnızca üçünün iktidar yanlısı TV kanallarının hanesine yazıldığı ifade edildi.

14 Mayıs sonrasına çağrı

Uluslararası Basın Özgürlüğü Enstitüsü'nün "Türkiye'de Basın Özgürlüğü Uluslararası Ortak Misyonu" raporunda 25 Nisan'da meydana gelen baskınlarında gözaltına alınan gazetecilerin örgüt üyeliği ile suçlanmasına dikkat çekildi.

Yaşananlar "Kürt gazetecilerin karşı karşıya kaldığı amansız baskıyı gözler önüne sermektedir" diye nitelendirildi.

Enstitü ayrıca 14 Mayıs sonrası şekillenecek iktidara "Yeni hükümeti, gazeteciler için adaleti yakından takip etmek ve hızlandırmak üzere Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığını ve kapasitesini güçlendirmeye ve bu mahkemenin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarının alt mahkemeler tarafından takip edilmesini sağlamaya davet ediyoruz" sözleriyle çağrı yaptı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU