ABD’nin Minneapolis kentinde yaşayan Afroamerikalı George Floyd’un bir polis tarafından öldürülmesinin ardından tüm ülkeye yayılan protestolar yedinci gününde. 

Polisin kullandığı orantısız güç kadar konuşulan diğer bir konu de yağmalamalar. Sınıf ve ırk ayrımcılığına karşı sokakları dolduran 10 binlerce insandan süpermarketler başta olmak üzere büyük şirketlerin mağazalarına zorla girerek ürünlerini çalanlar da oldu. 

Protestoların giderek büyüyen öfkesinden en büyük payı alanlardan biri de Apple’dı. 

Washington, Los Angeles, San Francisco, New York ve Philadelphia’daki mağazalarının yağmalanmasından sonra ülke genelindeki tüm merkezlerini kapatan şirketin çalınan ürünleri için kullandığı sistem de devreye girdi. 

Apple’ın ürünlerinin yasal olmayan yollarla ele geçirilmesinin ardından devreye soktuğu “yakın mesafe vericisi” yazılımı uzun süredir kullanılan bir teknoloji. 

Dolayısıyla yağma ile ele geçen Apple ürünlerine “Bu cihaz servis dışı bırakılmış ve izlenmektedir. Yerel otoriteler bilgilendirilecektir” mesajı gitmeye başladı bile. 
 

Mesajda cihazın alındığı yere geri götürülmesi uyarısı yapılsa da bu, çok olası gözükmüyor. Forbes’un haberine göre cihazın parçalarına ayrılması ya da endişeyle bir yere atılması daha büyük bir olasılık. 

Başta iPhone’lar olmak üzere kaybolan cihazların bulunması için “Find My” (iPhone’umu bul) uygulamasının kullanımı da çok yaygın. 

Apple’ın açıklamasına göre cihazın, bir bilgisayar yardımıyla “Kayıp” moduna getirilmesi ve takip sisteminin devreye alınması gerekiyor. 

Ülkede büyüyen protestoların ardından Apple CEO’su Tim Cook, çalışanlarına bir mektup yazmış ve endişe duyan personeli için her türlü desteğin verileceğini duyurmuştu. 

George Floyd’un gözaltı sırasında nefessiz bırakılarak öldürülmesini “acımasızca” diyerek açıklayan Cook, insanları sağduyuya da çağırarak şunları söylemişti:

Şu anda ulusumuzun ruhuna ve milyonlarca insanın kalplerine kazınmış derin bir acı var. Birlikte olabilmek için, birbirimizin için ayakta kalmalı, George Floyd’un acımasızca öldürülmesi ve uzun bir geçmişe sahip ırkçılığın haklı olarak ateşlediği korku, acı ve öfkeyi anlamalıyız.

Bu acı dolu geçmiş var olmaya devam ediyor. Yalnızca şiddet şeklinde değil, köklenmiş bir ayrımcılığın her gün tecrübe edilmesiyle varlığını sürdürüyor. Bunu adalet sistemimizde, sağlık sisteminde siyah topluma yönelik eşitsizliklerde ve çocuklarımızın aldığı eğitimde görüyoruz. Yasalarımız değişse de korunmaları hâlâ uluslararası standartlarda sağlanmamakta. 

Independent Türkçe