Uzmanlar 'aşı karşıtlığı' konusunda uyardı: Salgınlar yeniden gündeme gelebilir

CHP’li Servet Ünsal’ın "Aşıyı reddeden aile sayısı 50 bini geçerse, yılda 10 bin çocuğumuz ölecek" sözleri aşı tartışmasını alevlendirdi

Doktorlar aşı reddinin yalnızca aşı olmayan bireyleri etkilemeyeceğini, topluma da zarar vereceğini söylüyor / Fotoğraf: Pixabay 

Türkiye'de bir süredir çocuklarına aşı yaptırmak istemeyen ailelerin çıkışları nedeniyle "aşı tartışması" yaşanıyor.

Bu tartışmaya Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Dr. Servet Ünsal da katıldı. 

Ünsal, konuyu, "2003’te aşıyı reddeden 189 aile vardı. 2017’de 23 bine yükseldi. Eğer bu sayı 50 bini geçerse yılda 10 bin çocuğumuz ölecek” sözleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) gündemine taşıdı.

Aşı karşıtlığını Independent Türkçe'ye değerlendiren uzmanlar, aşıyı reddeden ailelerin sayısının artmasının salgın hastalıkları yaygınlaştıracağını söyledi.

Dökmetaş: Aşı reddi toplumsal bağışıklık için tehdittir, geri dönülmez sonuçlara yol açabilir

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş, "Aşı reddi ile sadece birey değil, toplumun en kırılgan kesimleri başta olmak üzere tüm toplum zarar görecektir" dedi

Aşılama zayıflatılmış virüs ya da bakterilerin ya da antijenik parçalarının vücuda verilerek yapay bağışıklık elde edilmesi olduğunu belirten Dökmetaş, şunları kaydetti: 

Aşılama programları, aşı ile önlenebilir bulaşıcı hastalıkları önlemeyi, bu hastalıkların neden olduğu ölümler ve sekelleri engellemeyi amaçlar. Aşı bir çok hastalığa karşı bireysel bağışıklanmayı sağlar. Aynı zamanda  aşılanmamış kişilerin, aşılanan kişiler nedeniyle, hastalık etkeni ile temaslarının azalması sonucu salgın hastalık olasılığı azalır. Toplumsal bağışıklık sağlanmış olur.  Kızamık, difteri, boğmaca, tetanoz, çocuk felci, hepatit gibi bir çok bulaşıcı hastalık aşı ile engellenebilmektedir. Aşı reddi, toplum bağışıklaması (toplumsal bağışıklık) için tehdittir. Hastalık salgınları çıkmasına, bu salgınların diğer bölgelere, ülkelere, kıtalararası yayılmasına yol açabilecek etkiler göstermektedir. Bu salgınlar, aşılanması henüz tamamlanmamış bebekler, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar gibi hassas gruplarda hastaneye yatışlara hatta ölümlere neden olabilir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de aşı karşıtı gruplar artmaktadır. Aşı etkinliği ile ilgili ya da yan etkileri gibi konulardaki endişeler, güven problemi, komplo teorileri bu sayının giderek artmasına neden olmaktadır. Aşı reddi ile sadece birey değil, toplumun en kırılgan kesimleri başta olmak üzere tüm toplum zarar görecektir.  Aşı reddi ülkemiz için ciddi ve geri dönülmez sonuçlara yol açabilir. 

Prof. Dr. İlyas Dökmetaş. Twitter @IlyasDokmetas.jpg
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş / Fotoğraf: Twitter @IlyasDokmetas

 

Şenbayrak: Aşılama oranları düşerse salgınlar yeniden başlar

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Seniha Şenbayrak ise özellikle internette yer alan yanlış bilgilerin aileleri aşı konusunda olumsuz etkilediğini söyledi.

Şenbayrak, aşılama oranlarının düşmesi halinde toplum sağlığının tehlikeye gireceğini vurguladı.

Aşıların otizme yol açtığı şeklindeki bilgileri doğru olmadığını kaydeden Şenbayrak, şunları söyledi:  

Aşıların otizm yaptığı,  bağışıklığı bozucu bir takım hastalıklara yol açtığı, içinde ağır metaller ve toksik maddeler bulunduğu, bu nedenle yararından çok zararı olduğu iddia edilmektedir. Bu iddialar doğru değildir. Bunun ötesinde bazı aileler aşıya gerek olmadığını düşünmektedirler. Eskisi gibi çocukların ve yetişkinlerin ölmediğini, bu nedenle aşıya artık ihtiyaç kalmadığını sanmaktadırlar. Bugün için bu hastalıkları artık görmüyor olmamız yaygın aşılama uygulamaları sayesindedir. Eğer aşılama oranları düşerse yeniden salgınlar başlayacaktır. Aşısız bireylerin etrafını saran aşılı bireyler katmanı aşısız kişiyi de bir ölçüde korumaktadır. Bu durum aşı karşıtlarını yanıltmaktadır. Bir süre sonra aşısız kişi sayısı arttıkça bu koruma kalkanı kırılacaktır. Bunun tipik örneği Avrupa’da görülen kızamık salgınıdır. Aşılar toplum sağlığını tehdit eden öldürücü ve sakat bırakıcı hastalıkları önlemek için yapılırlar. Yaygın aşı uygulamaları sekteye uğrarsa hem bireyin hem de toplumun sağlığı tehlikeye girer. Saygın bilimsel kurumlar ve bilim insanları aşı uygulamalarının sürdürülmesini desteklemektedirler.
 

Doç. Dr. Seniha Şenbayrak. Sağlık Bilimleri Üniversitesi.jpg
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Seniha Şenbayrak / Fotoğraf: Sağlık Bilimleri Üniversitesi

 

Binboğa: Anne sütünden sonra en önemli koruyucu aşıdır

Memorial Hizmet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzman Dr. Nihal Madak Binboğa da Prof. Dr. Dökmetaş ve Doç. Dr. Şenbayrak ile benzer görüşte.

Binboğa, geçmişten günümüze var olan hastalıkların, aşılar sayesinde kontrol altına alındığını ve toplum sağlığında kilit rol oynadığını söyledi:

Çocukluk çağı hastalıklarının çoğu, bulaşıcı hastalıklardan oluşuyor ve bu hastalıklar, çok ciddi salgınlara, bebek ölümlerine ve sakatlıklara neden olabilir. Aşılar, her geçen gün geliştirilerek hastalık ve enfeksiyonlara karşı daha fazla koruyucu olmaktadır. Hastalık ve enfeksiyonlara karşı yapılan aşılar çocukları, karşı karşıya kalabilecekleri hastalıklardan korurken ailelerin de maddi ve manevi kayıp yaşamasını önleyebilir. Aşı olmayan çocuklar, bulaşıcı hastalıklar bakımından çevrelerindeki diğer çocuklar için de risk oluşturur. Bu durumda hem çocukların hem de çevrelerindeki kişilerin ve dolayısıyla toplum sağlığının korunmasında aşının önemi büyüktür.

 

Uzman Dr. Nihal Madak Binboğa. Memorial Hizmet Hastanesi.jpg
Memorial Hizmet Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzman Dr. Nihal Madak Binboğa / Fotoğraf: Hizmet Hastanesi

 

"Aşılama programları sayesinde yaklaşık 3 milyon çocuğun yaşamı kurtulmakta"

Binboğa, çocuklarına aşı yaptırmak istemeyen aileleri de uyardı: 

Bazı aileler teknolojik yaşam, dış ülkelerle olan temaslar ve çocuğunun vücuduna yabancı bir madde enjekte edilmesi nedeniyle aşıdan korkabilir. Ancak unutulmamalıdır ki, aşılar anne sütünden sonra en önemli koruyucudur ve bu oran yüzde 90’ın üzerindedir. En az koruyuculuğa sahip olan verem aşısı bile yüzde 50 oranında bu hastalıktan korumaktadır. Günümüzde tüm dünyada yürütülen aşılama programları sayesinde yaklaşık 3 milyon çocuğun yaşamı kurtulmakta ve binlerce çocuğun sakat kalması önlenmektedir. Aşı programları sayesinde ülkemizde artık çocuk felci görülmemektedir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU