Eski Emniyet Müdürü Dolar: Zaman gazetesi ile irtibatımızı Ercan Gün sağlıyordu

Dink davasında tanık olarak dinlenen eski Emniyet Müdürü Yunus Dolar, Zaman gazetesine iletilmesi gerekenleri tutuklu sanık Ercan Gün aracılığıyla gönderdiklerini ve Ekrem Dumanlı'nın da söyleyeceklerini Gün vasıtasıyla ilettiğini ileri sürdü

Fotoğraf: AA

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 76 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.  

Daha önce alınan ara kararlarda tanık olarak dinlenilmesine karar verilen dönemin Trabzon Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri Hasan Özalan ve Uğur Erdoğan ile o dönem İstanbul'da görevli emniyet müdürlerinden Yunus Dolar, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.

Tanıklardan Uğur Erdoğan, dava konusu dönemde Trabzon Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’ndeki aşırı sol şubesine bağlı tim komutanlığında görev yaptığını belirterek, "Orada internet, bilgisayarımız vardı. O bilgisayardan arkadaşlarımız Hrant Dink ve Agos gazeteleriyle ilgili dökümanlara bakıyorlardı. Dink öldürülmeden bir ay öncesi falandı sanırım" diye konuştu.

Bu arkadaşlarının kim olduğu sorulan tanık Erdoğan, isim olarak tam aklına gelmemesiyle birlikte söz konusu görev arkadaşlarının başçavuş Okan Şimşek ve yardımcısı Veysel adlı bir uzman çavuş olduğunu tahmin ettiğini bildirdi.

İstihbarattaki günlük toplantıların bazılarına katıldığını ve Dink ile ilgili yapılan herhangi bir toplantıya katılmadığını söyleyen Erdoğan, 2007 yılında tayininin Iğdır'a çıktığını ve o dönem Trabzon MİT Bölge Başkanlığı görevlileriyle kendi konularıyla ilgili paylaşımlarda bulunduklarını ifade etti.

Tanık Dolar’dan Ercan Gün iddiası

Duruşmanın öğleden sonraki kısmında tanık olarak bilgisine başvurulan eski Emniyet Müdürü Yunus Dolar şunları anlattı:

Zaman gazetesine bir şeyin iletilmesi gerektiğinde bunu tutuklu sanık Ercan Gün aracılığıyla yaptıklarını ve Zaman gazetesinden de Ekrem Dumanlı'nın da söyleyeceklerini Gün vasıtasıyla ilettiğini ileri sürdü. Dolar, "MİT krizinin yaşandığı dönem İstanbul'da güvenlik şube müdürüydüm. Zaman zaman yanıma Ercan Gün uğrardı. Sohbetimizde ona, 'Müsteşarın ifadesinin alınması bana mantıklı gelmedi' dedim. O da bana 'Niye şaşırıyorsun? ABD'deki FETÖ elebaşının olduğu yerde konuşulmuş' gibi bir şey söyledi.

"FETÖ üyeliği" suçundan son görev yaptığı Bilecik'te yargılandığını da anlatan Dolar, etkin pişmanlıktan faydalanarak ifade verdiği için hakkında "ceza verilmesine gerek yoktur" kararı verildiğini söyledi.

Dolar, "Ercan Gün ile bağlantınız var mıydı, nasıldı" sorusunu ise, "Bağlantımız vardı. Ergenekon başladıktan sonra yapılanların doğru olmadığını hissettiğim için eleştirilerimi yükseltmeye başlamıştım. Neticede 17-25 Aralık sürecine kadar görüşüyordum. Ercan'la da eski hukukumuz vardı, görüşüyorduk" diye yanıt verdi.

Dönemin emniyet görevlileri ve aynı zamanda davanın sanıkları olan isimleri tanıyıp tanımadığı da sorulan Dolar, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ile beraber çalıştığını ve Güler'in o zaman için belli bir süreye kadar cemaat mensubu olduğunu ileri sürerek, "Güler, fikir ayrılıkları yaşayınca ayrılma sürecine girdi. Ergenekon operasyonunu yapmaya razı olmayınca Güler ile İstihbarat Daire Başkanı arasında bir çekişme başladı. Güler'i o zamanlar tanıyordum diyebilirim. 2007- 2008'li yıllarda" dedi.

Dink’in adreslerini şubelere bildirdik

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Emniyet Müdürü Engin Dinç ve eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'ın, FETÖ ile herhangi bir bağlantıları olmadığını öne süren Dolar, tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer'i de İstanbul'da emniyet müdür yardımcısı olduğu için tanıdığını ve devrelerinden Yılmazer'in cemaatçi olduğunu duyduğunu aktardı.

Eski emniyet müdürlerinden Erol Demirhan ile ilgili soruya, "Makamına gittiğim zaman görüşmüşlüğümüz oldu ama belli konuları paylaşmadık. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne cemaat vasıtasıyla atandığı malumdur" yanıtını veren Dolar, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un da cemaatle bir bağlantısının olmadığını savundu.

Tanık Yunus Dolar, daha sonra Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu'nun sorularını yanıtladı.

Hrant Dink ve Agos gazetesinin, Şişli'de bazı ülkücüler tarafından protesto edildiği 2004 yılında, Dink'in iş yerinin olduğu Şişli ve evinin olduğu Bakırköy ilçe emniyet müdürlüklerine İstanbul emniyetinde Azınlıklar Bürosu sorumlusu olarak gerekli önlemlerin alınması için yazı yazdıklarını hatırladığını anlatan Dolar, 2005 yılında tayini çıktığı için sonraki süreci bilmediğini söyledi.

‘Cemaatle ilgili konuşuyorduk’

Tutuklu sanıklardan Ercan Gün'ün avukatı İlkan Koyuncu da tanık Dolar'a müvekkiliyle ilişkisi hakkında sorular yöneltti.

Koyuncu'nun, "Etkin pişmanlık beyanınız var. Erzurum Başsavcılığı’na verdiğiniz beyanda 'Askeri okuldan atılma gazeteci Ercan Gün' diyorsunuz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki beyanınızda ise, 'FETÖ üyesi olduğunu bildiğim Ercan Gün' diyorsunuz. Ercan zaten polis muhabiri. Emniyet müdürlüğündeki basın odasında polislerle görüşüyor. 'Birtakım toplantılar, dersler falan oluyor' diyorsunuz ya. Siz emniyet dışında örgütsel bir faaliyetini gördünüz mü" sorusuna Dolar, Ercan Gün ile emniyet dışında bir araya gelmedikleri yanıtını verdi.

Dolar, "Örgüt üyesi olduğunu nereden biliyorsunuz?" sorusu üzerine, "Normal bir gazeteciyle ancak geyik muhabbeti yaparsınız. Ancak aynı düşünceyi paylaştığınız zaman konuştuğunuz konular farklı olur. Biz cemaatle ilgili konular konuştuğumuz için konularımız farklıydı" ifadelerini kullandı.

Tanık Yunus Dolar, MİT krizinde Ercan Gün'ün kendisine söyledikleriyle ilgili beyanı hatırlatılarak, "Ercan Gün'e, 'MİT müsteşarıyla ilgili ABD'den talimat geldiğini kimlerden duydun' diye sormadın mı" sorusu yöneltilen Dolar, "Böyle kritik bir bilgi herkese paylaşılmaz" diye yanıt verdi.

Dolar, Koyuncu'nun, "MİT dosyası tefrik edilerek bu dosyayla birleşti sizin beyanlarınızla ilgili. Sizin beyanınız dışında bulgu yok. Madem kendi aranızda emniyette sohbet yapıyorsunuz, bunu bilmiyor musunuz" sorusunu ise "Emniyet ayrı, gazete ayrı bir cemaat birimi. Birbirinden farklı. Örgüte ait toplantı yapması zaten olası değildi. Sohbetlerimizin olduğunu ve bununla ilgili bilgileri zaten devletimle paylaştım" yanıtını verdi.

Emniyette FETÖ kapsamında firari olan Ekrem Dumanlı'nın polis olan kardeşiyle beraber çalıştığını belirten Dolar, "Ekrem Dumanlı, Zaman gazetesinin başındaki kişi. Kardeşi polis emniyet teşkilatında. Bunların arasındaki iletişimi Ercan Gün mü sağlıyor diyorsunuz? Kardeşiyle iletişim için neden böyle bir yol seçsin" sorusuna, "Evet. Bu mahrem hizmetlerde bir kuraldır. Kardeşi de olsa, babası da olsa direkt görüşemez" karşılığını verdi.

Gün: Bu alçakça bir iftiradır

Bu beyanlara itiraz eden tutuklu sanık Ercan Gün, "Bu alçakça bir iftiradır" diye bağırdı. Beyanına devam eden tanık Yunus Dolar, "Ekrem Dumanlı ile kardeşi konuşuyorlar. Kardeşi de bize, 'Ercan Gün vasıtasıyla iletişim kuracaklarını söyledi" ifadesini kullandı.

Ercan Gün'ün, "Benim askeri liseden atıldığımı söylüyorsun. Nereden biliyorsun" diye sorduğu tanık Dolar, "Ben öyle biliyorum. Sen bana söyledin" dedi.

Bunun üzerine tekrar konuşan Ercan Gün, şunları söyledi:

Bu benim zaten kitabımda yazıyor. Okuldan yabancı dil sınavını geçemediğim için ayrıldım. FETÖ ile ne ilgisi var. Bu kişi benim askeri liseden atılmamı örgüte bağlıyor. Benim ne gerekçeyle ayrıldığım belli. Ben Ekrem Dumanlı'nın kardeşini basından bildiğim için tanıdım. Cemaatin gazetesinde çalışmış olmak, bir dönem sempati duymak, örgüt üyesi olmayı gerektirmez. Mühim olan somut bir şey. Yunus Dolar'ın ifadesinden dolayı buradayım.

Mahkeme heyeti, tanığın beyanlarının ardından duruşmayı yarına erteledi.

 

AA

DAHA FAZLA HABER OKU