Faiz indirimleri batık yükünü azalttı mı?

Kredi hacmi yıl başına göre yüzde 7,26 arttı. Ancak takipteki alacaklar yüzde 49,3 büyüdü. En büyük pay, taksitli ticari kredilerin. Uzmanlar, borcun borçla kapatıldığını, o nedenle vatandaşın borçlarına da yapılandırma yapılması önerisinde bulundu

Fotoğraf: AA

Ekonomide yeniden büyüme patikası için faiz indirimleri sürüyor. Ancak ekonomik daralma, artan işsizlik ve konkordatoların özellikle taksitli ticari kredilerde borçların çevrilmesini zorlaştırdığına işaret ediyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerinden yapılan belirlemelere göre, 8 Kasım haftasında bankaların kredi hacmi toplam 2,47 trilyon liraya ulaştı.

Tasfiye edilecek alacaklar ise 139,4 milyar liraya çıktı. Geçen yıl kasımda bu rakam 88,9 milyardı. Bir yıldaki artış 50,5 milyar lira. Ayrılan karşılıklar da 102,7 milyar lira.

Öte yandan, takipteki alacaklarda artış oranının kredilerden fazla büyümesi dikkat çekti.

Kredi hacmi, yıl sonuna göre yüzde 7,26, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,32 artmasına karşın, takipteki alacaklar yıllık yüzde 56,7, yıl sonuna göre yüzde 49,4’lük oranla kredi hacminin çok üzerinde büyüdü.

Borcun borçla kapatıldığına işaret eden uzmanlar, vatandaşların sorunlu kredilerine de yapılandırma önerisinde bulundu. 

En hızlı artış taksitli ticari kredilerde 

Takipteki 139,4 milyar liralık alacaklarda en büyük pay taksitli ticari kredilerin. Son bir yılda 21,7 milyardan 35,1 milyar liraya çıktı. Artış hızı yüzde 61,7.

Ancak bununla da sınırlı değil. İnşaat ve sanayide ciro endeksleri de halen düşük.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül 2019 verilerine göre, takvim etkisinden arındırılmış ciro endeksleri sanayide yüzde 1,7, inşaatta yüzde 16,1 azaldı.

Sanayide daralma, 12 ay sonra ilk defa yüzde 3.4 artışla pozitife dönse de 2017 yılındaki yüzde 9’luk büyüme ortalamasının halen çok gerisinde.

İnşaat sektörü açısından konut satışı ekimde yüzde 2,5 azaldı. Bu tablo, faiz indirimlerine karşın reel sektörde borç çevriminin halen zayıf olduğuna işaret ediyor.

Öte yandan hızla ekonomik büyümeye dönüş için Merkez Bankası, bu yıl temmuz ayından itibaren toplam 1000 baz puan faiz indirmişti.

Böylelikle, geçen yıl eylülde yıllık ortalama yüzde 37-38 aralığındaki ticari kredi faizleri, kademeli olarak yüzde 19, yüzde 18 ve yüzde 13-14 aralığına çekildi.

Ancak faiz düşüşüne karşın takibe düşen ticari krediler yine durmadı. 

Faiz indirimine rağmen artış sürüyor

Kredi hacminin yüksek olduğu mevduat bankalarına göre incelendiğinde, faiz indirimlerinin sürdüğü son 4 ayda taksitli ticari kredilerin takibe dönüşünde yüzde 19,3’lük artış olduğu belirlendi.

Faiz indirimi öncesindeki, yani 4 Ocak-26 Temmuz arasında bu oran yüzde 21,1 olarak hesaplandı. Böylelikle, 4 Ocak haftasında 23,3 milyar, 26 Temmuz’da 28 milyar, 8 Kasım haftasında 33,4 milyar liraya ulaştı.

Buna karşın çekilen kredi tutarının, indirim sonrası sadece yüzde 0,66 büyüdüğü belirlendi. Bu tablo, taksitli ticari krediler düşük seyretmesine kaşın, takibe dönüşümünde artış olduğunu ortaya koydu. 

Vatandaş borcuna şirketlerden daha sadık

Konut, taşıt, ihtiyaç gibi tüketici kredileri ise faiz indirimiyle artarken, takibe dönüşü ticari kredilere göre daha düşük.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 8 Kasım haftasında tüketici kredileri 440,6 milyar liraya çıkarken, takipteki alacaklar 13,8 milyar lira oldu.

Geçen yıl 9 Kasım’da bu tutar 11,7 milyar liraydı. Yani, son bir yılda 2,1 milyarlık artış var. Artış oranı da yüzde 17,7.

Faiz indirimiyle 26 Temmuz’dan bu yana sorunlu krediler yüzde 4,2 artarken, indirim öncesindeki 4 Ocak - 26 Temmuz arasında yüzde 11,3’tü.

Faizlerin geri çekilmesiyle tüketici kredisi kullanımı son 4 ayda yüzde 9,8 arttı. İndirim öncesindeki dönemde bu artış yüzde 0,57 olarak hesaplandı.

Böylece, 4 Ocak’ta 398,9 milyar lira olan tüketici kredileri, 26 Temmuz’da 401,2 milyar, 8 Kasım haftasında 440,6 milyar liraya yükseldi. 

Kredi kartında son 4 ayda yavaşlama var

Bireysel kredi kartında ise takibe dönüşüm bir yılda 404 milyon lira arttı. Artış hızı yıllık 10,1. Söz konusu kredi kartları harcamaları 112,6 milyar liraya ulaşırken, takipteki alacaklar 6,76 milyar liraya çıktı.

Geçen yıl 9 Kasım’da kart harcamaları 99,9 milyar, takipteki alacakları ise 6,36 milyar liraydı. Yine, faiz indirimi öncesindeki 4 Ocak - 26 Temmuz arasında bireysel kredi kartlarında takibe düşüş yüzde 8,16 artarken, kart harcamaları yüzde 6,7’yle 110,1 milyara çıktı.

İndirim sonrasındaki 26 Temmuz-8 Kasım arasında kredi kartı harcamaları yüzde 2,2 artışla 112,6 milyara ulaşırken, takibe girişin sadece yüzde 1,28 arttığı belirlendi.

Kredi kartına 1 Şubat 2014’de taksit sınırı getirilmiş ancak batık tutarını frenlemeye yetmemişti. Kredi kartında takibe dönüşen alacaklar 2014 sonunda 5.2 milyar, 2015’de 6,7 milyar, 2016 sonunda ise 7,1 milyara çıkmıştı. 

Kart ve kredi borcundan 1 milyon 205 bin kişi yasal takipte

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre, bu yıl Ocak-Eylül döneminde bireysel kredi ve kredi kartı borcu ödenmediğin için yasal takibe düşen kişi sayısı 1 milyon 205 bin 253.

Bir önceki yılın aynı döneminde söz konusu kişi sayısı 1 milyon 56 bin 124’tü. Başka bir ifadeyle, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 artış var.

Bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe düşen kişi sayısı ise aynı dönemde yüzde 24 artışla 822 bin kişiye yükseldi. 
 

Bireysel kredi kartında takipteki tutar 6,7 milyar TL
Tarih Tutar (Bin TL)
08 Kasım 2019 6,741,08
25 Ocak 2019 6,228,555
28 Aralık 2018 6,114,267
29 Aralık 2017 6,322,610
30 Aralık 2016  7,081,598
25 Aralık 2015 6,677,703
26 Aralı k 2014 5,273,787
27 Aralık 2013 4,525,242
28 Aralık 2012 3,740,405
30 Aralık 2011 3,383,170
Kaynak: TCMB


Borcun borçla kapatılması kayıptaki alacakları artırıyor

İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, reel kesimin borç sorununun daha avantajlı kredi olanaklarıyla yenilenebildiğini, ancak temin edilen borçların yeni yatırımlara yönelmek yerine borcun borçla kapatılmasının takibe düşüşü hızlandırdığını ifade etti.
 

​​​​​​​Prof. Dr. Sinan Alçın.jpg
​​​​​​​Prof. Dr. Sinan Alçın / Fotoğraf: YouTube​​​​​​​


Prof. Dr. Sinan Alçın, şu değerlendirmelerde bulundu:

Esas olarak 2017 yılında uygulanan Kredi Garanti Fonu (KGF) ile birlikte, krediler yeniden yapılandırma aracı olarak görüldü.

Yani reel kesimin süregelen borç sorunu, daha avantajlı kredi olanakları çıktıkça yeni borçlarla değiştiriliyor.

Borç alınan fonlar yeni yatırıma yönelmediği için karşılığı azalıyor ve bir anlamda borç borçla finanse edilmeye çalışılıyor. Bu nedenle kayıptaki alacaklarda artış hızlanmış durumda.


“Artış var ancak korkulacak noktada değil”

Ekonomi Yazarı Barış Soydan, bankacılık sektörünün güçlü olduğunu ve 2001 sonrası ciddi denetim altına aldığını belirtti.

Kur şoklarıyla geçen yıl başlayan ve bu yıl da devam eden ekonomik daralmayla sorunlu kredilerde bir artış olduğuna işaret eden Soydan, ancak bankacılık rasyoları açısından bunun bir alarm seviyesinde olmadığına vurgu yaptı.

Soydan, “Sorunlu kredilerde bir artış var, çünkü bir krizden geçiyoruz, ancak bu korkulacak noktada değil” değerlendirmesinde bulundu. 

“Vatandaşlara da yapılandırma başlatılmalı”

Soydan, söz konusu kredilerin alarm seviyesinde olmama nedenini 2,5 trilyon kredi hacmine karşılık, sorunlu alacak tutarının 139,4 milyar olması olarak gösterdi.

Ancak vatandaşlar açısından bakıldığında, ödenemeyen borçlardan dolayı toplumsal olarak bir alarm durumu olduğuna işaret eden Soydan, içinden geçtiğimiz süreçte vatandaşların sorunlu kredi ve kart borçlarının da tıpkı şirketlerde olduğu gibi yapılandırılabileceği önerisinde bulundu.
 

Barış Soydan  YouTube.jpg
Barış Soydan / Fotoğraf: YouTube


Soydan, “Vatandaşın geri ödeyemediği kredilerde bir patlama var. İnsanlar kredi kartı borçlarını ödeyemiyorlar. Bu toplumsal bir kriz. ‘Rasyolar alarm seviyesinde değil’ deyip vatandaşın içine düştüğü borç sarmalını görmezden mi geleceğiz? Siyasilerin de BDDK’nı da sorması gereken bir soru bu. Bence kesinlikle, vatandaşlar için de yapılandırma yapmak gerekiyor” dedi. 

“Devlet bankalardan satın alabilir”

Büyük kurumlar ve KOBİ’ler için geçtiğimiz aylarda kredi yapılandırması başlatıldığına işaret eden Barış Soydan, “Burada ‘kredi yapılandıralım, iş hayatına geri dönsünler, çarklar dönsün ve krizden çıkalım’ yönünde bir amaç var. Ancak vatandaş tarafında görmezden gelinen bir dram var ve gittikçe büyüyor” şeklinde konuştu.

Bireylere yönelik ciddi bir yeniden yapılandırma programının  hazırlanması gerektiğini ifade eden Soydan sözlerini şöyle sürdürdü:

Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe’nin borçları yapılandırıldı, vatandaşın neden yapılandırılmasın?

Örneğin devlet bireylerin batık kredilerini bankalardan satın alabilir. Bankalar bu batıkları varlık şirketlerine satıyorlar.

100 liralık bir batığı varsa 5 liraya varlık yönetim şirketlerine devrediyor. Varlık yönetim şirketleri de akbaba gibi vatandaşların ensesine biniyor.

Devlet batık kredileri aynı oranlarda bankalardan alabilir. Ve vatandaşları rahatlatır. Alacakları çok daha insani bir şekilde, bireylerin durumlarını inceleyerek yapılandırabilir.

Ortada bir problem var, kafamızı kuma gömmenin bir anlamı yok. Son günlerde yaşanan acı olaylar bunun somut işareti.

O nedenle ilk adımı, vatandaşın batık kredi ve kredi kartı borçları bankalardan satın alınmasıyla başlayabilir.



​​​​​​​ 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU