Yemen'de enformasyon savaşları

Yemen’deki Husi medyası, Yemen toplumu ve yurtdışındaki kamuoyunu seferber etmede önemli bir rol üstleniyor

Fotoğraf: Reuters

Medya, savaşlardaki ilk temas hattı sayılıyor. Güvenilirlik, abartı, yanlış bilgilendirme ve yalanlar aracılığıyla belirli bir konuda kamuoyunu seferber etmek için propaganda aracı görevi görüyor. Düşman için olumsuz, kendi tarafı için de olumlu bir imaj yansıtmakta başarılı bir araç.

Yemen’deki Husi medyası, Yemen toplumu ve yurtdışındaki kamuoyunu seferber etmede önemli bir rol üstleniyor. Zira ülkede korku atmosferi oluşturdu, vatanseverlik ismiyle ideolojisini benimsetmeye çalıştı. Yemen içerisindeki vatandaşların haklarına yönelik ihlalleri ört pas etmedeki rolünden bahsetmeye ise gerek dahi yok.

'Medya kalesi'

Yüzlerce haber sitesinin yanı sıra televizyon kanalları, gazeteler ve haber ajansları arasında yaklaşık 30 medya organı, İran’ın talimatları uyarınca Husilerin emrinde fikirlerini yaymak, halkı korkutmak ve meşru hükümete karşı seferber etmek için çalışıyor.

Bu çerçevede Hizbullah, yalnızca Husilere uzmanlık, savaşçı ve eğitmenler hususunda lojistik destek sağlamakla kalmıyor, aksine Yemen’deki Husi cephelerini desteklemek ve meşruiyeti destekleyen koalisyonla mücadele etmek amacıyla Beyrut’un güney bölgelerindeki bir kalesini de “medya kalesine” ve Husi medya organlarının yönetim platformuna dönüştürdü.

Husilere bağlı medya organlarına kucak açmanın yanı sıra Hizbullah, özellikle de “savaş medyası” hususunda medya çalışanlarını da eğitmeye başladı.

'Savaş medyası'

Husilere bağlı medya sektöründeki en etkin organın adı bile, Tahran’dan geliyor. Öyle ki “savaş medyası”, İran’ın askeri medyasının bir tanımlaması. Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da ve Yemen’de İran’ın önderlik ettiği çatışma noktalarında görülüyor. Askeri operasyonların görüntü ve videolarını coşkulu ve taktiksel bir şekilde sergiliyor.

Husi milislerin iktidara darbesiyle ve 28 Mart 2015 tarihindeki Kararlılık Fırtınası operasyonun başlamasının ardından Suudi Arabistan önderliğindeki Arap koalisyonu savaşına girmesiyle birlikte “savaş medyası” terimi, “cephelerde direniş merceği” sloganı taşıyan Lübnan Hizbullah’ına bağlı merkezi savaş medyasını takiben Yemen’de de ortaya çıktı.

Irak’ta ise rejim destekçileri savaş medyası taburları mevcut. Savaş medyası ağı, Suriye’de de Beşşar Esed rejimini destekliyor.

Yemen’deki Husiler, medyanın yanı sıra sosyal medya organlarında da yüz binlerce elektronik hesaba sahip. Basında çıkan haberlerde, İran’ın kendi politikasını kabul ettirmek için bir İran elektronik ordusu oluşturduğu belirtildi.

Çoklu medya organları ve elektronik ordusu karşısında Husi grup da dar alanlarda karşıt medyayı kasıtlı olarak taciz ediyor, kuşatıyor ve tutuklama, işkence, kaçırma, tehdit ve kovuşturma kampanyalarıyla gazeteciler ve sosyal medya aktivistlerini hedef alıyor.

Husilerin kontrolleri altındaki bölgelerdeki çok sayıda gazeteci ve sosyal medya aktivisti, tehdit içerikli mektuplar aldıklarını ve bazılarının evlerinin bombalandığını açıkladı. 

İstihbarat yuvası

Gözlemciler, Yemen’deki sosyal medya organlarının, Husilere mensup fiili makamlar açısından istihbarat yuvası haline dönüştüğünü vurguladı. Husilere mensup yüzlerce gazeteci ve politikacı, kendilerine muhalif politikacıların, aydınların ve aktivistlerin yazdıklarını takip etmek, daha sonra bu isimlerin takip edilmesi, çalışma ve faaliyetleri hakkında bilgi toplanması ve işkence uygulanması amacıyla bu sitelerde aktif bir varlık gösteriyor.

Kaynaklara göre bu baskıcı uygulamalar arasında, Orta Çağ Avrupası’nda ortaya çıkan engizisyona (kilise mahkemesi) benzer paralel mahkemelerin kurulması da yer alıyor. Bu aktvistler ve muhalifler, ihanet ve ajanlık gibi suçlamalara maruz kalarak, ilk önce gözaltına alınıp ardından da hapse atılıyor. Bu çerçevede çok sayıda gazeteci ölüme mahkum edildi ve çok sayıda gazeteci ise hala yargılanıyor. Husiler tarafından kaçırılan çok sayıda gazetecinin ise akıbeti hala bilinmiyor.

Husiler, gazetecileri yalnızca taciz etmekle yetinmiyor. Yemen medyası, Husilerin kontrolündeki alanlarda anti-Husi Yemenli aktivistleri takip etmek için birçok genç kızın da istihbarat görevleri amacıyla grupla çalıştığını açıkladı. Husiler, bu genç kızları, aktivistlerle temasa geçme, onları cezbetme ve işbirliğine zorlama gibi utanç verici faaliyetlerle görevlendirdi.

Kadın grupların faaliyetleri ise Yemen sınırlarını aşarak, Mısır, Suudi Arabistan, Lübnan, Türkiye ve Ürdün’e kadar ulaştı. Meşru hükümetin görevlilerinin ve yandaşlarının bulunduğu her noktada, sahte pasaportlarla seyahat eden kadın ajanlar kullanılarak Yemenli diplomat ve iş adamlarına nerelerde olurlarsa olsunlar şantaj yapmak amaçlandı.

Husi kontrolündeki Yemen’in dünya ile temas noktası

Husiler, Sana merkezli “Yemen Net” şirketi tarafından sağlanan internet hizmetini kontrol ediyor. Kurtarılmış şehirlerde ağ üzerinden gönderilen ve alınan verilere ulaşıyor ve kullanıcının, interneti düzgün ve kesintisiz şekilde kullanmasının önüne geçiyor.

İnternet kullanıcıları, hizmetin hız, kalite ve kapsama alanı bakımından dünyadaki en kötü hizmet olduğu konusunda şikayetçi.

Husi milislere bağlı güvenlik birimleri, kendilerine karşı olan aktivist ve politikacıların temaslarını ve faaliyetlerini de takip ediyor. Aynı şekilde Yemen’in haklarına yönelik suçları ve ihlalleri hakkındaki paylaşımları nedeniyle tehdit olarak gördüğü yerli ve yabancı internet sitelerinin içeriklerine de yasak getiriyor.

Telefon hatlarına el koyma

Husiler, Yemenli vatandaşların kişisel telefon numaralarına el koyabilecekleri ve bu numaraları kendilerine devredebilecekleri yeni bir yasa hazırladı. Yasada, kişisel telefon numaralarının devlete ait ulusal bir kaynak olduğu belirtiliyor. Bu çerçevede devlet, numaraya el koyma ve istediği bir vakitte bu numarayı bloke etme hakkına sahip.

Husilerin iletişim kaynaklarını tekeline alma faaliyetlerini kırmak amacıyla meşru hükümet, “Aden Net” ismi altında kurtarılmış bölgelerde internet erişimini sağlamak üzere bir şirket kurdu. Şirketle, hükümetin telekomünikasyon sektöründeki Husi egemenliğini yenmesi umuluyor. Bununla birlikte Aden Net, kurtarılmış tüm alanlardaki talebi karşılamaya yetmiyor. Bu da Husilerin iletişim konusundaki hakimiyetini sürdürmesine yol açıyor. Husiler ayrıca, Yemen’de Yemen Net üzerinden internet içeriğini sansürlemeye devam ediyor.

Meşru hükümet, Uluslararası Telekomünikasyon Şirketi “TeleYemen”’in merkezini Aden’e taşıma kararı aldı. Ama bu karar, zemine etkisi olmayan idari bir karardı. Öyle ki telekomünikasyon ve internet üzerindeki Husi hakimiyetini kırmada başarılı olamadı.

Gözlemciler, hükümetin TeleYemen’i Aden’e devretme kararını, medya ve iletişim açısında yaşanan çatışma bağlamında boş bir karar olarak nitelendiriyor.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre Independent Arabia, hükümetin telekomünikasyon sektöründeki Husi hakimiyetine yönelik tutumunu öğrenmek için meşru hükümette İletişim Bakanı Mühendis Lutfi Başrif ile temasa geçmeye çalıştı, ancak herhangi bir cevaba ulaşamadı.

Meşru medyanın yetersizliği ve ilgisizliği

Öte yandan Husilere karşı olan medya organları, bireysel olarak faaliyet gösteren ve belirli bir plana bağlı olmayan medya merkezlerinin ilgisizliğinden mustarip. Bu merkezlerden gelen medya mesajlarının büyük bir kısmı, Husileri destekleyen çevrelerde rekabet uyandırmaya, anlaşmazlık yaymaya ve çatışmaları körüklemeye yönelik.

Meşruiyet, Beşinci Askeri Bölge’deki medya merkezi ve Yemen devrimi medya merkezinin yanı sıra Sana’da direniş medya merkezi, Tihame’de, Taiz’de ve Seba’a’da direniş merkezleri gibi silahlı kuvvetlere bağlı medya merkezlerine sahip. Bunlarla birlikte bu merkezler oldukça dağınık yerlerde bulunuyor ve meşruiyete bağlı yüksek bir medya organı mevcut değil. Onlarca merkez olmasına rağmen, hepsinin adına birleşik bir cephe ise bulunmuyor. 

Meşruiyet ayrıca, her türlü durumdan uzakta Riyad’da faaliyet gösteren bir televizyon kanalıyla yetiniyor. Meşruiyetin medya organlarının yöneldiği grubun, diasporada yaşayan ve amaç kaybına uğramış bireyler odaklı olduğunu belirtmeye gerek yok. Bunların yanı sıra meşruiyete bağlı Enformasyon Bakanlığı, Husilere mensup organlarda faaliyet gösteren personelleri uzaklaştırmaya ve bu personelleri bünyesine katmamaya çalışıyor.

“Enformasyon Bakanlığı’nın ihmali”

Resmi medya organlarında çalışan ve Husilerin kontrol ettiği bölgelerden kaçan çok sayıda gazeteci, Medya Bakanlığı’nın ihmallerinden, maaşlarını ödemeyi kabul etmemesinden ve çalışmalarını reddetmesinden şikayet ediyor.

Independent Arabia da Yemen’in meşru hükümetinde Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani ile iletişime geçmeye çalıştı. Ancak Bakan, henüz cevap vermedi. Bu durum ise Bakanın ve yönetiminin, meşruiyetteki medya cephesine yönelik yaklaşımını yansıtıyor olarak değerlendirildi.

Hükümetin medya diasporası karşısında Husiler, kendilerine bağlı ya da yandaş medya organları aracılığıyla organize olmuş haldeler. Husi Enformasyon Bakanı Zeyfullah eş-Şami, medya, siyaset ve ekonomi olsun gazetecilerin her zaman adamları olduğunu, her meydanda şövalyeleri olduklarını, her cephede de askeri kahraman olduklarını vurguluyor.

Zeyfullah eş-Şami ayrıca, Husi medya cephesinin, vatana (gruba) hizmet etmede, görüntüyü yeniden düzenleyen ve olumsuz kavramları düzelten medya gerçekliği oluşturmak için ölümcül darbeleri yönlendirmede büyük bir rol oynadığını da belirtiyor. Şami, medya organlarının bu rolü üstlenirken de Yemen içerisinde grubun olumlu bir imajını oluşturmaya ve aynı imajı dış dünyaya aktarmaya çalıştığını da ekliyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

https://www.independentarabia.com/node/72716

DAHA FAZLA HABER OKU