​Hizbullah’ın karşı-devrimci taktikleri neler?

Hizbullah, her zaman savunma stratejisinin bir parçası olarak gördüğü Lübnan ordusunun komuta kademesine olan güvenini kaybetti

Fotoğraf: AFP

Lübnan’ın en büyük iki Şii partisinden biri olan Hizbullah, ülkede patlak veren halk hareketi öncesinde Irak’taki Şii siyasetini dizayn etmeye çalışıyordu.

Bazı kaynaklar, Irak Parlamentosu’nda Mukteda es-Sadr’ın Barış Tugaylarının nüfuzunu azaltan Haşdi Şabi’nin destekçisi İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile Sadr’ı barıştırmak için Hizbullah’ın yaptığı görüşmeleri takip ettiler.

Kaynakların aktardığı bilgiye göre Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın elinde, Lübnan’da ekonomik ve politik nedenlerden ötürü patlak veren protesto gösterilerinden önce Lübnan’daki iç duruma ilişkin ‘Cumhurbaşkanlığı uzlaşısından’ aldığı bir güvence vardı.

Geri çekilme

Aynı bilgiler, Lübnan’da 17 Ekim devrimi başlamadan önceki günlerde, Hizbullah’ın Hristiyan müttefiklerini tehlikeye attığını ve iki önemli noktaya dayanarak sıkı bir plan yaptığını ortaya koydu. Bunlardan ilki, taleplerin özümsenmesi ve ‘Cumhurbaşkanlığı uzlaşısı’ çatısı altında bir reform yol haritasının duyurulmasıydı. Yani, hükümetin istifasının önüne kırmızı bir çizgi çizmekti. İkincisi ise halk hareketinin sosyo-ekonomik özelliğini azaltma girişimi olarak dış mihraklar tarafından desteklendiği, yabancı elçilikler tarafından finanse edildiği, komplo olduğu, ABD ve İsrail’in Hizblullah’ı hedef aldığı şeklinde protestoların şeytanlaştırılması ve vatana ihanet olarak gösterilmesiydi.

Nasrallah’ın “Devrim ayı” boyunca birbirini izleyen konuşmalarını gözlemleyen kaynaklar, Nasrallah’ın bir dizi ‘taktik’ uyguladığına işaret ettiler.

Hizbullah’ın halk hareketi karşısındaki geri çekilişini ‘taktiksel’ olarak niteleyen kaynaklar, bu durumun Hizbullah taraftarlarını Şüheda ve Riyad es-Sulh meydanlarında olduğu gibi, meydanlarda barışçıl gösteriler yapanlara saldırmalarını engellediğini ve artık sokaklarda motosikletlilerin geçiş yapmadıklarını belirttiler. Aynı kaynaklar, Hizbullah’ın müttefiki (Maruni Hristiyan) Özgür Vatansever Hareket’ten (ÖYH) Kesrevan ve Metn sahillerinde olduğu gibi Hristiyan bölgelerde göstericilere baskı yapmasını istediğini kaydettiler.

Hizbullah kendini soyutluyor

Siyasi kaynaklar, Hizbullah’ın müttefiklerine ve bazı başlıca güçlere, Lübnan’da protestoların uzun süre devam etmesi halinde Beyrut’un güneyinde kontrol ettiği banliyöleri tamamen ülkenin geri kalan kısmına kapatacağını ve bununla birlikte istikrarı sağlamak ve gösterileri engellemek için bu bölgelerde kendi unsurlarını konuşlandıracağını bildirdiğini söylediler. Kaynaklara göre Hizbullah, Lübnan ordusundan ve güvenlik birimlerinden buralara müdahale etmemesini isteyebilir. Bu konuda Hizbullah’ın (Dürzi) İlerici Sosyalist Parti (İSP) ve (Sünni) Müstakbel Hareketi’ni bilgilendirdiğini belirten kaynaklar, güneyi banliyö ile birleştiren sahil yolunun Hizbullah’ın kırmızı çizgisi olduğunu vurguladılar. Hizbullah’ın Baalbek-Hermel bölgesini kontrol altına almak için bir özerk sınırlar oluşturmayı planladığını belirten kaynaklar, güney Lübnan bölgesi ve Beyrut banliyölerinde farklı bir demografik yapı olduğunu belirterek Beyrut-Şam arasındaki karayolunun Hizbullah için çok önemli olduğunun altını çizdiler.

Kaynaklar Hizbullah’ın Lübnan’ın kuzeyinden güney bölgelerine doğru yayılan Devrim protestolarının engellenmek için kontrolü altındaki bölgeleri kapatmaya ve bölgeler arasındaki mezhepçi önyargıları yeniden canlandırmaya çalıştığını aktardılar.

Orduyla güven krizi

Aynı kaynaklar, Hizbullah’ın yıllardır savunma stratejisinin bir parçası olarak gördüğü Lübnan ordusunun komuta kademesine olan güvenini kaybettiğini, çünkü ordunun tarafsızlığı ve halk protestolarını bastırmamasını kabul edilemez olarak gördüğünü belirttiler. Kaynaklar, Hizbullah’ın Lübnan ordusunun Irak ordusuna benzemesini istediğine dikkati çektiler.

Öte yandan kaynaklar, 1975’te başlayan Lübnan iç savaşının fitilini ateşleyen olaylar ile halk hareketi arasındaki benzerlik nedeniyle devrimin militarize olmasından çekiniyorlar.

Hristiyan bölgelerdeki göstericilere yönelik silahlı saldırıların ve karşı mahalleden verilen duygusal tepkilerin masum olmadığını söyleyen kaynaklar, bunun bir takım zehirli boyutları olduğunu ve göstericilerin kendilerini savunmak için silah taşımaya ihtiyaç duyduğuna inandırmayı hedeflediğini öne sürdüler. Kaynaklar böylece gösterilerin militarize olması ve ordunun göstericilerle karşı karşıya gelmesinin planlandığını vurguladılar.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Seda Demiröz

https://www.independentarabia.com/node/72381

DAHA FAZLA HABER OKU