CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: EYT'liler hiç meraklanmasınlar, onların sorunlarını çözeceğiz

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Seçim kaybetsek de yokum” diyerek kapıyı kapattığı emeklilikte yaşa takılanlara seslendi: Hiç merak etmeyin sorunlarınızı çözeceğiz

Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,  BİRKONFED İş Dünyası Konfederasyonunun "Ekonomi Değerlendirme Toplantıları" başlığıyla düzenlediği programın ardından gazetecilerin emeklilikte yaşa takılanlara (EYT) ilişkin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün yaptığı "Seçim kaybetsek de yokum" açıklaması hatırlatılarak yöneltilen soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

Seçimi kaybetme noktasına gelmesi tabii Erdoğan'ın başarısızlığını gösteriyor. EYT'liler hiç meraklanmasınlar, onların sorunlarını çözeceğiz. Erdoğan ve iktidarı, Türkiye'nin bugüne kadarki hiçbir sorununu çözmedi, tam tersine sorun üretti. Ben buradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına söz veriyorum, Türkiye'deki bütün sorunları, akılcı, tutarlı politikalarla istişare ederek çözeceğiz.

Devleti yönetmek CHP’yi yönetmekten kolaydır

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu BİRKONFED İş Dünyası Konfederasyonu'nun "Ekonomi Değerlendirme Toplantıları" başlığıyla düzenlediği programdaki konuşmasında ise, herkesin yasalarca tanımlanan görevini yaptığı sürece devleti yönetmenin kolay olduğunu söyleyerek, "Emin olun, Allah inandırsın, devleti yönetmek CHP'yi yönetmekten çok daha kolaydır" dedi.

Likayata değil, sadakate göre

Türkiye’nin yaşadığı en temel sorunlardan birisinin devlette liyakat olduğunu belirten Kılıçdaoğlu, "İş dünyası diyor ki 'Ankara'ya gidiyoruz, projelerimizi sunuyoruz ama bürokrasi bunları dikkate almıyor.' Alamaz. Niçin alsın? Alttaki bürokrasi liyakata göre gelseydi sizin projeleri dikkate alırdı. Liyakata göre değil de tepedekinin sadakatine göre geldiği için sizin projeleri dikkate almaz, yukarıdan gelecek emirleri dikkate alır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yaşadığı en temel sorun, liyakat sisteminin çökmesidir" diye konuştu.

Büyükelçi olmak için üniversiteyi bitirmek, Dışişleri Bakanlığı’nın sınavını kazanmak, yabancı dil bilmek gibi şartları olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

Şimdi ne yaptık? Hayatında dışişleri konusunda bir makale yazmamış, bir satır cümle kurmamış, tek cümle etmemiş kişiyi getirdik büyükelçi tayin ettik. Sepetten çıkar gibi 'Bu bizim adamımızdır.' deyip getirirseniz ve dışişlerinde büyükelçi koltuğuna oturtursanız dünyadaki saygınlığınız ne olur?

Adalet sistemine eleştiren Kılıçdaroğlu, Türkiye’ye bu şartlarda yabancı sermayenin gelmeyeceği savundu:

Eğer siyasi iktidar bir iş insanı için, 'Ben bunu cezalandırmak istiyorum.' derse, denetim elemanlarını gönderir, mal varlığınıza el koyar, dosyanıza gizlilik kararı aldırır, avukatınız bile neden tutuklandığınızı bilmez çünkü dosya gizlidir. Bir gizli tanık bulurlar. Bu hukuk mu? Yabancı sermaye niye gelsin?

Merkez Bankası’nın itibarı yok

Kayyum atamalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu’nun gündeminde Merkez Bankası ve faiz indirimleri de vardı. Dünyanın her yerinde merkez bankalarının bağımsız olduğunu belirten CHP lideri, “Merkez bankasının başkanı gibi talimat, emir verirseniz, 'Gereğini ben böyle yaptım.' derseniz, dünyada itibarınız olmaz ve merkez bankasının itibarı da olmaz. Bizim Merkez Bankası’nın da hiçbir itibarı yoktur" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin faiz ödemek için de borç aldığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Her 1 saatte Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ödediği faiz 2 milyon dolar. Saat başı 2 milyon dolar faiz ödeyen bir ülkenin ekonomik krizden kurtulma şansı var mı? Ne oldu da 17 yılın sonunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti, saat başına 2 milyon dolar faiz ödemek zorunda kaldı? Nereye? Londra'daki bir avuç tefeciye. Borçlanma Genel Müdürlüğü kurdular. Osmanlı'nın bittiği yıllarda bunun adı neydi? Düyun-u Umumiye İdaresi" dedi.

Bu mektup benim yüreğimde derin bir sancıdır

Türkiye'nin egemen güçlerin tuzağına düşmemesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

Trump'ın yazdığı mektup, benim yüreğimde derin bir sancıdır, hepimizin yüreğinde derin bir sancıdır. Milli Kurtuluş Savaşı'nı vermiş bir devletin cumhurbaşkanına, böyle bir mektup yazılır mı? O mektuba hiç ses çıkarmadılar. Ben konuştuğum zaman da kıyameti koparıyorlar, 'Vay efendim sen niye bu mektubu söyledin?' Ne söyleyeyim? İyi mi oldu diyeyim? İçime sindiremiyorum, bu ülkenin tarihine sindiremiyorum, Kuvayı Milliye'ye sindiremiyorum. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Kendi tarihimize sahip çıkmak zorundayız, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak zorundayız. Bunların tamamı, parça parça yok ediliyor. Bu, beni rahatsız ediyor, benim ağırıma gidiyor.

 

AA

DAHA FAZLA HABER OKU