Türkiye’nin 3 gün önce sınır dışı ettiği ABD’nin bugün kabul ettiği “IŞİD” zanlısı Yunanistan’da işleri nasıl karıştırdı?

Komşunun bu yaz göreve başlayan hükümeti, krizi nasıl yöneteceğini bilemedi. Tanınmış Yunan gazeteci Ιoanna Kleftogianni 11 Kasım’dan bu yana sınırın öte yanında yaşananları Independent Türkçe'ye yazdı

Fotoğraf: AA

Kökten dinci militan olduğu iddia edilen bir zanlının Türkiye’den sınır dışı edilmesi tam bir panik yaşayan Yunanistan hükümeti bir kez daha duvara toslamış gibi. Sonunda zanlıyı ABD kabul etse de  Akıllarda şu soru var: “Bu mesele ilk olmayacak, Yunan hükümeti olası bir kökten dinci militan akınıyla nasıl başa çıkabilecek?”
 
Türkiye ve ABD hükümetleri arasında iade üzerine üç gündür süren gizli görüşmeler neticesinde, ABD kökten dinci militan olduğu iddia edilen zanlıyı kabul edeceğini açıkladı. Türkiye İçişleri Bakanlığı da ABD tarafından ülkeye kabul edileceği ve seyahat belgesi düzenleneceğinin taahhüt edilmesi üzerine ABD’ye gönderilmek üzere gerekli işlemlerin başlatıldığını duyurdu. Sonu hem Yunanistan hem de Türkiye için olumlu bitse de son üç günde sınırın öte tarafında yaşananlar Yunanistan hükümetinin bu konularda ne kadar hazırlıksız ve acemi olduğunu ortaya koydu.
 
Türkiye’nin radikal dinci militan olduğu iddiasıyla sınır dışı ettiği ve 11 Kasım'da Meriç (Kastanies - Evros) Sınır Kapısı'ndan Yunanistan'a girmeye çalışmasını müteakip üç günde, kesin kimliği ve IŞİD'le bağlantısının netleştirilememesinin yanı sıra hadisenin nasıl yönetileceği de belirsiz kaldı. Yunanistan hükümetinde ilgili makam olan Sivil Savunma Bakanlığı, üç gün boyunca 11 Kasım'da yayımladığı basın açıklamasını tekrarlamaktan başka bir şey yapmadı. Açıklamaya göre zanlının Yunan sınırını geçmesi, "Yunan yetkililerin girişine izin vermemesi ve pasaportunu mühürlemesi" (pasaport mühürleme pasaporta asla Yunanistan’a giriş yapamayacağını ifade eden bir pul yapıştırmasıyla gerçekleşiyor ed.n.) suretiyle engellenmişti. 
 
“Asla izin vermeyeceğiz”
Bakanlık kaynaklarıyla bu sabahki (14 Kasım) son görüşmemizde konuyu nasıl ele alacaklarına halen karar veremediklerini ama söz konusu kişiyi Yunanistan’a sokmamak konusunda kararlı olduklarını anladık. Kaynaklarımız bize;“Sınır kapısı yetkililerinin aktardığına göre zanlı sorun çıkarmıyor ve halen Türk tarafında arabasıyla bekliyor ama sınırı geçmesine asla izin verilmeyecek".   
 
Sivil Savunma Bakanlığı’nın 11 Kasım'da yaptığı yegane açıklamaya göre, Yunanistan sınırını geçmeye çalışan adam Arap kökenli ve görüldüğü kadarıyla Atina'daki Amerikan Büyükelçiliği’nin kabul ettiği üzere ABD vatandaşı… Dolayısıyla mühürlenen pasaport da büyük olasılıkla Amerikan pasaportu ancak ABD kendi verdiği pasaportun Yunan gümrük yetkilileri tarafından mühürlenmesine ses çıkarmayarak bu olaya açıktan dahil olmak istemediğini gösteriyor. Öte yandan Bakanlık şahsı “cihatçı” olarak adlandırmadığı gibi bunun imasını bile etmiyor. 
 
Söz konusu şahıs, Türkiye'den sınır dışı edilen ve Yunan-Türk sınırındaki tarafsız bölgede sıkışıp kalan, Türk İçişleri Bakanlığı'nın Pazartesi günü yaptığı açıklamalara göre halihazırda iadesi gerçekleştirilmiş olan Muhammet Darios B. mi? Yunan Sivil Savunma Bakanlığı’ndan hiç kimse bu konuda net bir açıklama yapmadı.
 
Zanlı Yunanistan kanunlarına göre suçsuz 
İlginç bir ayrıntı daha: Ne Yunanistan ne de işbirliği içindeki diğer ülkelerin veri tabanlarında suç teşkil eden bir şey bulunmamış olmasına rağmen, Yunanistan'daki resmi açıklamaya göre zanlının pasaportu mühürlenmiş. Görüştüğümüz Bakanlık kaynakları, "Şahsa karşı cezai hiçbir suçlama bulunmadığı doğru, ama bu durum şahsın gerçekte IŞİD savaşçısı olma ihtimalini ortadan kaldırmıyor" derken, pasaportun tam olarak hangi hukuki gerekçeyle mühürlendiğini açıklamaktan bir kez daha kaçındı.
 
Göçmen akınına “iade” önlemi
Tarafsız bölgede sıkışıp kalan kişiye dair bir açıklama edinmek için telefonla ulaştığımız Kastanies - Evros Sınır Kapısı yetkilileri de herhangi bir bilgi vermeyi reddetti. Sessizlik, göçmen dalgalarını "iadelerle" dizginleyerek göç konusundaki sert tutumu korumaya karar veren Kiriakos Miçotakis hükümetinin çizgisi gibi görünüyor.
 
Bürokratik karmaşaya rağmen köktenci militan hadisesi şaşırtıcı biçimde bu kez yerel sakinlerde infiale neden olmadı. Yerel "Eleftheri Thraki" (Özgür Trakya) gazetesi muhabiri Nikos Tsakiropoulos'un yerel halkla konuşmalardan aktardığına göre; "Yetkililerin hızlı hareket etmesi ve zanlının geçişine izin vermemesi nedeniyle olay büyümedi. Elbette Erdoğan'ın tüm ‘IŞİD zanlılarını’ gönderme tehdidinden kaygı duyuyoruz ama sadece bir geçiş noktası olduğumuzu da biliyoruz." 
 
Tsakiropoulos'a göre hükümetin daha çok sınır muhafızı görevlendirerek bölgedeki güvenliği tahkim edeceği sözü sınırda yaşayan halkın güvenini tazeledi. 
 
"Ancak hepimiz biliyoruz ki, sınırı geçmek isteyen herkes bunu yapabilir. Hatta söz konusu zanlı bile. Meriç korunmasız bir nehir. Zaman içinde birçok militan geçti. Ama yine de burada yaşayan bizleri rahatsız etmiyorlar."
 
Tsakiropoulos’un konuştuğu yerel sakinler, bölgede işlenen vahşi bir cinayete de değindi: "Geçen sene, aranan bir kadın ve iki kızı IŞİD tarafından öldürüldü. Aralarındaki bir tür hesaplaşmaydı. Şu an korkmuyoruz." 
 
SYRIZA: Avrupa, Yunanistan’ı “mülteci oteli” olarak kullanıyor
Hükümetin Türkiye'den kitlesel bir köktenci militan göçü yaşanacağına dair gizli kaygısına karşın, iktidar ve muhalefet partilerinden siyasi çevreler Yunanistan'ın son yıllarda mülteciler ve bundan sonra da muhtemelen militanlar için bir otel hizmeti görmesinden Avrupa'nın fayda gördüğü hususunda hem fikir. SYRIZA'nın (Radikal Sol Koalisyon) dış ilişkilerden sorumlu başkan yardımcısı Georgios Katrougalos, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada; 

"Avrupa'daki hiçbir ülkenin, Avrupa entegrasyonun en temel dayanışma ilkelerine bu tarz acımasız bir ihlalde bulunacağına inanmıyorum. Mülteci ve göçmen yönetimini Avrupa'nın sınır ülkelerine yıkma mantığı kesinlikle uygunsuz ve Avrupa hukukuna aykırı" diyor ve ekliyor: 
 
"Mülteci ve göçmen krizi ulusal seviyede çözülemez, bu nesnel olarak bir Avrupa sorunudur. Yunanistan gibi Avrupa'nın sınır ülkelerinin aşırı fazla yük altına girmemesi için gerçek bir Avrupa göç politikasına ve Dublin Antlaşması'nın en kısa zamanda gözden geçirilmesine ihtiyacımız var. Her halükarda, Yeni Demokrasi Partisi (Nea Dimokrati) hükümeti, muhalefette olduğu dönemde SYRIZA hükümetine zarar vermek için kullandığı demagojik söylemden vazgeçmeli ve Avrupa (seviyesinde) bir çözüm için sıkı çalışmalıdır. O zamana kadarsa, uluslararası hukuk kriterlerine, Cenevre Sözleşmesi'ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mevzuatına katı bir uyum sağlamalıdır."
 
Irkçıların domuz etli barbekü modası
Yeni Demokrasi hükümetinin göç sorununda başını ağrıtan tek husus Türkiye'nin sınır dışı ettiği radikaller değil. Adalarda tutulan mültecilerin anakaraya geçmesinin ardından tutuldukları kampların önünde Yunan ırkçılarının domuz etli barbekü partisi gerçekleştirme "modası" işleri daha da çetrefilleştiriyor.
 
“Yunan polisi alarmda”
Oysa dün (13 Kasım) Yunan basını tarafsız bölgede sıkışıp kalan kişi için tek satır yazmadı. Bunun yerine basın, ırkçı domuz barbekü partileri ve Nordic Monitor'ün açıkladığı Yunan hükümetinin Türkiye'den bir helikopterle kaçarak Alexandroupoli'ye (Dedeağaç) inen 8 Türk askeri personeli (15 Temmuz darbe girişiminden bu yana Yunanistan’da bulunan firari askerler kast ediliyor ed.n.) Türkiye'ye iade etmeye 2016 yazında hazır olduğu son dakika haberiyle dolup taşıyordu. Öte yandan iktidar yanlısı Kathimerini gazetesi bugün, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Almanya'ya göndermek istediği radikallerin Yunan polisini alarma geçirdiğini yazdı. Yunanistan’da göçmen kriziyle ilgili belirsizlik hali devam ediyor. 
 
Türk ve Amerikan hükümetleri nihayetinde ABD'nin şahsı kabul etmesi yönünde bir anlaşmaya vardı. Yunan Bakanlığıyla gerçekleştirdiğimiz son görüşmede anlaşmayı sorduğumuzda bize "Türkiye ve ABD arasındaki müzakerelere dair bilgimiz yok, müdahil de olmuyoruz. Bu adam Yunan sınırını geçmeyecek" dendi.
 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU