​Hizbullah, Hamas ile aynı akıbeti paylaşmak istemiyor

Hamas’ın akıbetini paylaşma endişesi ve bu konudaki tartışmalar, Hizbullah içinde başbakanlık görevinden istifa eden Sad el-Hariri’nin kurulacak yeni hükümette aday olması ısrarına neden oldu

Fotoğraf: AFP

Lübnan’daki gösterilerde yolsuzlukla mücadele sloganları, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın protestolarla ilgili ilk açıklamasında ortaya koyduğu tavrın şekillenmesinde etkili oldu. Zira Nasrallah, söz konusu açıklamasında, protesto gösterilerinde atılan sloganların zaten bir buçuk yıl önceki seçimlerde partisinin kampanyasında kullanıldığını belirtti.

Lübnan’daki halk hareketinin, siyasi güçlerin ülkedeki krizlerde alışkın olduğu bir çerçevenin dışına çıkması ve gösterilerden pay almak isteyen tarafların Hizbullah’ı sahip olduğu silahlar üzerinden hedef alması ve devletin yeniden tesisini engellediğini söylemlerinde sık sık yer vermesi, Nasrallah’ın çelişkili demeçler vermesine sebep oldu.

Sözgelimi Nasrallah bazı açıklamalarında bu gösterilerin meşru olduğunu belirterek destek verirken, bazılarında ise ‘dış güçler’ tarafından organize edildiğini söyleyerek saldırdı. Nasrallah, bu kapsamda özellikle ABD Büyükelçiliği’nin, İsrail’in Suriye, Irak, Lübnan ve İran projelerine hizmet amacıyla gösterilerle bağlantısı olduğunu iddia etti.

Tüm bu gelişmeler, Hizbullah’ı, gösteriler, halkın talepleri ve bunlarla ilintili olarak siyasi boyutlarıyla ilgili önceliklerini yeniden dizayn etmek zorunda bıraktı.

Hizbullah içinden bir cephe, gösterilerde dile getirilen taleplere yönelik desteğin sürmesi taraftarıyken, karşı cephe ise yıllardır yolsuzluk ve sistematik yağmanın yorduğu ülkedeki yoksul kesimlerin haklı talepleri ile Hizbullah’ı ‘teknokrat hükümeti’ adı altında yönetimden uzaklaştırmak isteyen siyasi çevreler arasında ayrım yapılması gerektiğini belirtiyor.

Hizbullah’ın elindeki silahların, uluslararası mali yardımların Lübnan’a girişinin önünde engel olduğu yönündeki söylemler, Nasrallah’ı destekçilerine göstericilere yardım için ‘sokağa çıkın’ çağrısında bulunmaya itmiştir. Ancak bazı kesimler bu çağrıyı ülkenin istikrarı açısından ‘tehdit’ olarak değerlendirdi. Bu değerlendirmeleri dikkate alan Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah, yaptığı çağrıyı yeniden gözden geçirdi.

Hizbullah’ın nazarında, silahları mali yardımların önünde engel olarak gören çevrelerin eleştirileri, Nasrallah’ın sokağa inme çağrısına giden yolun temel taşlarını oluşturdu. Ancak Hizbullah, bu çağrının kendisi açısından bir felaketle sonuçlanacağı görüşünde. Şöyle ki, bu senaryoya göre yani Hizbullah destekçilerinin sokağa inmesi, Hizbullah’ın hem yönetimi hem de sokağı eline geçirdiği ve böylece darbe yaptığı algısına yol açabilir. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde, ABD ile İsrail’in Hizbullah’ı bahane ederek Lübnan’ı abluka altına alması ve bunun sonucunda krizin müsebbibi olarak Hizbullah’ın merkeze konulması gündeme gelebilir.

Haziran 2007’de Filistin yönetimi ve Fetih hareketine karşı darbe yaparak, Gazze’de yönetimi ele geçiren ve Ramallah’tan bağımsız bir hükümet kuran Hamas, Filistin’in, uluslararası toplumun ve Arapların ambargosunun yanı sıra İsrail’in birçok askeri operasyonuyla karşı karşıya kaldı. Hizbullah yönetimi, Hamas örneğini uygulamak istemediğini açık bir şekilde dile getiriyor.

Hamas’ın akıbetini paylaşma endişesi ve bu konudaki tartışmalar, Hizbullah içinde başbakanlık görevinden istifa eden Sad el-Hariri’nin kurulacak yeni hükümette aday olması ısrarına neden oldu. Bu çerçevede tekno-siyasal bir hükümetin kurulmasını isteyen Hizbullah, Dışişleri Bakanı Cibran Basil’e hükümette yer almak amacıyla hem sokağı hem de siyasileri memnun etmek için bazı talepleri kabul etmesine yeşil ışık yaktı. Hizbullah, tamamen ihtimal dışı bırakmasa da, bölgedeki dengeler açısından Hamas’ın akıbetini paylaşmaktan uzak duruyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Halil Erdoğan

https://www.independentarabia.com/node/70551

DAHA FAZLA HABER OKU