Müzik sınırları yıkan tek özgürlük: Barış için çalan Gazzeli genç müzisyenler ablukayla mücadele ediyor

Gazze Şeridi’nde yalnızca bir tane piyanosu olan müzisyen gençler ve bir avuç öğretmen, savaşın ortasında müziği canlı tutmak için 11 yıldır ablukayla savaşıyor

Yakınlarda havalanan savaş uçakları etrafı yerle bir ederken, o  patlama seslerini piyanosuyla çaldığı Şekerleme Perisinin Dansı’nın notalarıyla bastırmaya çalışıyordu. 

2017 yılı kasım ayında, Yara Thabit’in de yaşadığı Gazze, İsrail’le başka bir savaşın eşiğine geldi.

Şimdiden üç savaşa tanık olan 18 yaşındaki genç kız, kendisini korumak için Çaykovski’nin notalarına sığındı. Piyanosu Yara’nın gurur ve neşe kaynağı.

Binlerce dolara mal olan bu müzik aletini İsrail’in 11 yıldır yoğun bir abluka uyguladığı Gazze Şeridi’ne sokmak hayli zaman almış. 

Konuşurken gözünü piyanosundan ayırmayan Yara, “En büyük korkum, öldürücü bir hava saldırısında piyanonum da yok olması. Sınırdaki sıkı önlemler yüzünden onu buraya getirmek üç yılımızı aldı” diyor. 

Çatışmaların arasında yükselen müzik sesinin kendisini rahatlattığını, korkularından ve günlük stresten uzaklaştırdığını söyleyen genç kız, “Çatışmaların yaşandığı sırada bile çalmaya devam ediyorum. Bu, hayatımın önemli bir parçası” ifadesini kullanıyor.

Kırk kilometrelik bir kıyı şeridinde yaşamaya mecbur olan geleceğin müzisyenleri için en büyük engel enstrümanlarını sınırdan Gazze’ye sokabilmek. The Independent’a konuşan Filistinli gençler, Mısır yönetimi sınır kontrollerini daha da sıklaştırmadan önce, kaçakçılarla anlaşıp utlarını ve kemanlarını Sina’ya bağlı gizli yeraltı geçitlerinden getirttiklerini söylüyor. 

Son zamanlarda bu tünellerin neredeyse tamamı Mısır ordusu tarafından yok edildiği için sınırdan geçiş yalnızca İsrail yönünden sağlanıyor. İsrail ordusu, ne kadar masum görünürse görünsün, pek çok eşyanın Gazze Şeridi’ne sokulması halinde silahlı gruplar tarafından başka amaçlar için kullanılabileceğini savunuyor. 

Oldukça hantal olan piyanolar, sınırdan geçirilmesi en zor eşyalar arasında yer alıyor. Bu da, 2.2 milyon insanın yaşadığı Gazze Şeridi’nde neden yalnızca bir tane konser piyanosu olduğunu açıklıyor. Gazze’ye 20 yıl önce Japon hükümeti tarafından hediye edilen kuyruklu piyano, 2014 yılındaki son savaş sırasında füzelerle vurulan tiyatro salonunda ayakta kalan sayılı eşyalar arasında yer alıyor.

Bu olaydan bir yıl sonra Brüksel merkezli yardım derneği Müzik Fonu (Music Fund), sahnenin onarılması için bölgeye iki kez uzman ekip göndermişti. Çalışmalar bittiğinde sahne, ilk uluslararası konsere ev sahipliği yaptı. Gazzeli Yara da konserde siyah Yamaha piyanoyu çalma ayrıcalığına erişen az sayıda müzik öğrencisinden biri oldu. Konserde Japon müzisyenlerle birlikte sahne alan Yara, o gün hayatının en önemli anlarını yaşadığını anlatırken, “İnanılmaz bir gündü” diyor. 

 

 

Gazze’de, özellikle de genç kızlar arasında müzik aleti çalan çok fazla insanın olmadığını ve bu nedenle enstrüman çalmasının tuhaf karşılandığını belirten Yara, “Piyano çalmazsam ben kimim ki?” diye soruyor. Sınır hattındaki ardı kesilmeyen çatışmalar ve bitmek bilmeyen şiddet döngüsü yüzünden Gazze’de mahsur kalan halk, rahat nefes almakta güçlük çekiyor. İşte bu sebeple müzik, toplumsal ve fiziksel engellerle boğuşan Gazzelilere stresten kaçış yolu sunuyor. 

Uluslararası yardım kuruluşu Save the Children’ın geçtiğimiz yaz hazırladığı bir rapora göre Gazze’deki çocukların yüzde 95’inde saldırganlıkla birlikte depresyon belirtileri görülüyor. Bu çocukların üçte ikisine yakını da uyku sorunu yaşıyor. 

 

 

Gazze’de yaşanan ekonomik sorunlar ve insani krizdeki tırmanışla birlikte intihar vakalarında da ciddi bir artış yaşanıyor. The Independent’a konuşan Gazzelilerin çoğu, müziğin anksiyete ve depresyonla mücadele etmelerinde hayati bir önemi olduğunu söylüyor.

Bununla birlikte müziğin peşinden gitmek onlar için pek de mümkün olmuyor. Müzik alanında uzman bir öğretmen olan son yabancının da Gazze’yi terk etmesiyle birlikte Yara öğretmensiz kaldı. Gazze’deki Edward Said Müzik Konservatuarı’ndan Khamis Abushaban, okulda çello ve trompet hocalarının da olmadığını belirtiyor.

 

 

Abushaban, davul sesleri arasında The Independent’a verdiği röportajda şunları söylüyor: 

“1997 yılından bu yana Gazze’de yaşayan bir çello öğretmenimiz vardı. Ancak kişisel sebeplerle Romanya’ya dönmek zorunda kaldı. Gitar ve trompet dersleri veren Rus eğitmenimiz de ekim ayında gitti. Gazze’de onların yerini doldurabilecek insanlar yok. Bu yüzden dersler de kesildi.” 

 

 

Kapısında ambulansların beklediği Kızılaç binası içindeki konservatuar, Gazze’de müzik dersleri alınabilecek ender yerlerden biri. Müzik okulu ayrıca, gelir durumu düşük olanlara burs imkanı ve maddi yardım desteği de sunuyor. 

Gazze’deki tek kuyruklu piyanonun yerleştirildiği odada, Skype üzerinden çello dersleri alan bir öğrencinin yanından geçiyoruz. Kulaklık takan öğrencinin, çatlak ekran üzerinden öğretmeniyle konuşurken bir yandan da gelişigüzel olarak notalarını çalmaya çalışması akıl karıştırıcı olsa gerek. 

“Öğrencilerimizin, Gazze dışındaki diğer merkezlerle bağlantı kurmasını sağlıyoruz. İstediğimiz her şeye sahip olamadığınız böyle bir yerde yapabileceğimizin en iyisi bu” diyen Abushaban, müzik okullarının tersliklere hiç de yabancı olmadığını vurguluyor.

Okul, kapılarını öğrencilere açtıktan yalnızca iki ay sonra İsrail’le patlak veren savaş nedeniyle neredeyse tüm enstrümanlarını kaybetmiş. Abushaban, o günlerde yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Binamız tamamen yerle bir edildi. Piyanolarımızı, utlarımızı, gitarlarımızı kaybettik. 2008’deki ilk savaştan geriye yalnızca bir piyanonun metal gövdesi kaldı.” 

Bölgenin diğer sakinleri de Gazze’de müziğin giderek yaygınlaştığını ifade ediyor. Gazze’deki ilk müzik aleti dükkanını 21 yaşındaki Raji Jaru’nun babası açmış. İşe ses sistemleri satmakla başlayan Jaru’nun işyerindeki duvarları şimdilerde tubalardan Arap kanunlarına kadar birçok müzik aleti süslüyor. 

 

 

Gitar çalmayı, YouTube’daki videoları izleyerek öğrenen genç Filistinli, Arap ve Batılı enstrümanların bir arada satıldığı dükkan bulamayınca kendisi bir tane açma kararı almış.

Hikayenin bundan sonrası tam bir baş ağrısı. Jaru, yarı akustik gitarını sınırdan içeri sokabilmek için hazırladığı beş farklı belgenin 11 ay boyunca onaylanmasını beklemiş. Gazzeli genç, bölgeye diğer enstrümanların girişiyle birlikte insanların fikirlerinin de değişebileceğini söylüyor. 

Pek çok müzik aleti, nüfusunun yarısı yoksulluk sınırının altında yaşayan Gazze Şeridi’ndeki insanlar için oldukça maliyetli. Bu nedenle Jaru’nun hayali, herkese açık müzik programları ve seminerler düzenleyerek, müzik aletlerini daha önce görmemiş insanları bu enstrümanlarla kavuşturmak. 

Mevcut şartlar yüzünden Gazzelilerin sahile gitmek dışında başka bir şey yapamadığını anlatan Jaru şöyle devam ediyor:  

“Böyle yaparak hiçbir şey üretilmiyor. Müzik, gençler için bir şeyler inşa etmenin tek yolu. Bu sayede iletişim kurabiliyor ve daha büyük bir mesaj verebiliyorlar. Enerjinizi, enstrümanlara aktarıp bu şekilde hikayenizi paylaşabiliyorsunuz. Müzik aleti, sizin uluslararası diliniz oluyor.”

 

 

Arap müziğine ait enstrümanlar satan Akram Hasan da benzer düşünceleri paylaşıyor. Genç Filistinli, eşsiz güzellikle şarkılar çaldığı kemanını yıllar önce Mısır sınırındaki tünellerden temin etmiş. Ancak tüneller yıkıldığı için bu yolla enstrüman getirtmek artık mümkün değil. Bu nedenle Akram da yeni aletler edinme işini şansa bırakmış.

Dükkanında bir köşede duran birkaç viyola da Gazze’ye kazara ulaşmış. Akram bu ilginç olayın hikayesini anlatırken, “Batı Şeria’ya gönderilmesi gereken bir konteynır yanlışlıkla buraya ulaştı. Getiren adama aletlerin parasını verdim ve onları dükkana getirdim” diyor.

Gazze’de müzik icra etme fikrinin toplumun yaklaşımı nedeniyle güç olduğunu söyleyen Akram, bu bakış açısının değişmeye başladığını da ekliyor. 

 

 

Jaru’nun müzik dükkanını ziyaret edenler arasında, şimdiye kadar internette gördükleri bazı enstrümanlarla gerçek hayatta ilk kez karşılaşanlar var. Güzel bir şekilde oyulmuş Suriye udunu taşıyan 21 yaşındaki şair Ahmed, “Bu dükkan, ablukayı yıkıyor. İstediğimiz enstrümanlara sonunda ulaşabiliyoruz” ifadesini kullanıyor.

Bateri çalan 22 yaşındaki Muhammed de “Müzik, sınırların ötesine ulaşan sesimiz oldu. O, her engeli aşan bir özgürlük” sözleriyle arkadaşına destek veriyor.

 

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east

Independent Türkçe için çeviren: Elvide Demirkol

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU