Havana Sendromu: Küba'daki ABD'li diplomatları hasta eden, ses dalgası silahları değil, "duygusal travma ve korkuymuş"

Diplomatların "psikojenik bir salgından" muzdarip olduğunu söyleyen bir bilim insanı, “Egzotik açıklamalara başvurmaya gerek yok” diyor

ABD'nin Küba'daki diplomatlarının "ses dalgası saldırılarına" maruz kaldığı iddiası gündemi uzun süre meşgul etmişti (AP) 

2017'nin ortalarında, Küba'daki ABD'li diplomatları etkileyen gizemli ses dalgası “saldırılarına” dair tuhaf ve rahatsız edici haberler tüm dünyada manşetlerde yerini almıştı.

Görünüşe göre Küba'da 20'den fazla diplomatik personel, bir dizi açıklanamayan sağlık sorunuyla karşı karşıyaydı. Şikayetlerse genelde belli bir yönden ve özellikle otel odalarında veya evdeyken gelen garip gıcırtı ya da titreşim sesleri duymayla başlıyordu. Ancak yanlarındaki diğer kişiler bu sesleri duyamıyordu.

ABD'nin bu gizemli "saldırılar" için Küba'yı suçlaması, iki ülke arasında zaten vahim durumdaki diplomatik çatlağı daha da derinleştirmişti.

Ne var ki yeni araştırmalar, Küba'nın iddia edilen olaylarda hiçbir rolünün bulunmadığını ve diplomatların da böylesi maksatlı hedef alınmasının kati surette mümkün olmadığını gösteriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Önde gelen bir sosyolog ve nörodejeneratif hastalıklar uzmanı tarafından kaleme alınan ve Journal of the Royal Society of Medicine'da yayımlanan bir raporda, “Havana Sendromu” olarak bilinen sarsıntı benzeri belirtilerin “duygusal travma ve korkudan kaynaklandığına" işaret ediliyor.

Sözde saldırılar personel tarafından ilk kez 2016 sonlarında bildirilmiş ve Kanadalı diplomatik personel de dahil olmak üzere gittikçe daha fazla kişiyi etkilemişti. O günlerde spekülasyonlar bilinmeyen bir ses dalgası silahı kullanıldığı yönündeydi.

ABD Dışişleri Bakanlığı, sağlık sorunlarının ya bir saldırının sonucu olduğunu ya da henüz bilinmeyen bir cihaza maruz kalınmasından kaynaklandığını belirtmişti.

Neticede ABD Ağustos 2017'de, açıklanamayan hastalıklara doğrudan yanıt olarak Kübalı iki diplomatı kovmuştu.

Ertesi ay ABD, zorunlu olmayan tüm personeli Havana'daki büyükelçiliğinden çekmiş ve ABD yurttaşlarını Küba'ya gitmemeleri konusunda uyarmıştı.

Donald Trump, Ekim 2017’de, o zamanlar başkanlığının ilk yılındayken "Bildiğiniz gibi, çok sıra dışı bir saldırı. Ama bu işte Küba'nın sorumlu olduğuna inanıyorum" demişti.

Küba ise ABD'nin iddialarını "bilim kurgu" sözleriyle yalanlamıştı.

 

 

Yeni araştırma makalesinin başyazarı Dr. Robert Bartholomew, “Havana Sendromu"nun daha çok savaş travmasıyla ilişkilendirilen belirtiler taşıyan savaş sonrası nevrozuna (shell shock) benzediğini söylüyor.

Bartholomew şunları ifade ediyor: 

Geçtiğimiz yüzyıldaki savaş sendromlarının karakteristik bir özelliği, aşırı uyarılmış bir sinir sisteminden kaynaklanan ve genellikle sarsıntılar ve beyin hasarı diye yanlış teşhis edilen bir dizi nörolojik şikayetin ortaya çıkmasıdır (...) Savaş sonrası nevrozunun karakteristik özelliklerinden biri sarsıntı benzeri belirtilerdir. Bugün olduğu gibi, ilk bakışta hekimleri şaşırtmış ve ancak verilerin daha dikkatli bir şekilde gözden geçirilmesi gördüklerinin psikojenik bir salgın hastalık olduğunu göstermişti. Aslında 100 yıl öncesine ait açıklamaların bazıları, 'beyin sarsıntısı benzeri belirtiler' ifadesinin kullanılması dahil, neredeyse noktası virgülüne aynıdır.

Yazarlar, diplomatların "Soğuk Savaş'ın bir devamına" tanıklık ettikleri ve "sürekli gözetim altında tutuldukları yabancı ve düşman bir ülkede yaşadıkları" için hasta olduğunu belirtiyor.

Araştırmaya ilişkin yapılan basın açıklamasında, 2016 sonlarıyla 2017 arasında Havana'daki personel “esrarengiz ses dalgası silahı söylentileri arasında bir stres ve belirsizlik kazanında yaşıyordu” ifadeleri kullanıldı.

Araştırmacılar makalede şu değerlendirmelere yer veriyor:

ABD’nin Küba’daki büyükelçiliğine bir saldırı düzenlendiğine dair siyasi ve bilimsel deliller yetersiz (...) Hangisi daha olası; diplomatların hakkında hiçbir somut delil bulunmayan gizemli ve yeni bir silahın hedefi olması mı, yoksa stresin yarattığı psikojenik semptomlardan muzdarip olmaları mı? Deliller ezici bir şekilde ikincisine işaret ediyor (...) Bugüne dek 4 ayrı Havana Sendromu çalışması yapıldı. Her biri uygun olmayan kontrollerin kullanımı, şişirilmiş sonuçlar ve bir enerji kaynağına veya toksine maruz kalındığına dair kanıt olmaması gibi bir dizi kritik tasarım hatası taşıyordu. Verilerle desteklenmeyen egzotik açıklamalar teşvik edilirken, hiçbiri önerdikleri hipotezleri yeterince test etmedi (...) Sonuçlarımız, mevcut temel bilime dayanıyor. Egzotik açıklamalara başvurmaya gerek yok. Hastaların beyinsel ya da işitsel bir zarar gördüğü iddiası verilerle desteklenmiyor.

"'Havana Sendromu'nun yeni bir klinik vaka olarak teşhis edilmesine meydan okumak" adlı makale Journal of Royal Society of Medicine'da yayımlandı.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU