Doğu Akdeniz'de yedi ülkeden gaz hamlesi

Doğu Akdeniz bölgesinde gaz üretimi, tüketimi ve geçiş ülkelerini bir araya getiren Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF) Kahire’de kuruluyor.

Doğu Akdeniz, İsrail açıklarında 2009’da keşfedilen Tamar, 2010’da keşfedilen Leviathan ve 2012’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından Münhasır Ekonomik Bölgesindeki (MEB) Afrodit sahasında keşfedilen doğalgaz sahaları ile birlikte bir anda bölge ülkeleri, uluslararası enerji şirketleri ve küresel güçler arasında güç mücadelesinin başladığı önemli bir çekim merkezi oldu.

Enerji yatakları için Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail, Lübnan ve Mısır mücadele ederken Mısır Petrol ve Madencilik Bakanlığının yaptığı açıklamaya göre, Akdeniz'de yedi ülke Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kurulması için anlaşmaya vardı. 

Açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin ve ev sahibi Mısır'ın enerji bakanları forumun kurulması için Kahire'de bir araya geldi. 

Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF) Doğu Akdeniz bölgesinde şimdiki ve muhtemel gaz üreticileri ile tüketici tarafları arasında ve bölgeden geçişe ilişkin konularda uluslararası hukuka uygun iş birliğinin zorunlu olduğu vurgulandı.  Avrupa Birliği ve Dünya Bankası tarafından finanse edilecek projede İlgili ülkelerin bakanları bölgedeki petrol ve doğalgaz rezervlerinden yararlanma çabalarını destekleyen uluslararası bir kuruluş olmayı amaçladıklarını belirtirken, ana hedeflerinin arz ve talebi sağlayarak üyelerin çıkarlarına hizmet edecek bölgesel bir gaz piyasasının kurulması olduğunu bildirdiler.


Bölgedeki gaz potansiyelinin verimli kullanılması için teknik ve ekonomik alanlarda işbirliğinin yolunu açmak üzere çalışma taahhüdünde bulunan bakanlar, özel sektörün de DAGF’de önemli bir rolü olacağını vurguladılar. Bu kapsamda özel sektörün Daimi Gaz Endüstrisi Danışma Grubunun bir parçası olarak, düzenleyici kurumlarda aktif görev alması konusunda anlaşmaya varıldı.

Üye ülkelerin enerji bakanları, merkezinin Kahire’de olması kararlaştırılan Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun yapısına ilişkin konuları görüşmek üzere nisan ayında yeniden bir araya gelecek. Ayrıca DAGF’nin çıkarlarıyla ve hedefleriyle anlaşmak kaydıyla diğer üretici, tüketici ya da geçiş ülkeleri DAGF’ye üye olabilecek.

Toplantıda, Forum’un ana hedeflerine ilişkin şu maddeler belirlendi:


Arz ve talebi sağlayarak, kaynak gelişimini optimize ederek, altyapı maliyetini rasyonelleştirerek, rekabetçi fiyatlar sunarak ve ticari ilişkileri geliştirerek, üyelerin çıkarlarına hizmet eden bölgesel bir gaz piyasası oluşturmak.


Mevcut ve yeni altyapının rekabetçi fiyatlandırma ve gelişmiş ticaret ilişkileri içinde verimli şekilde kullanılmasını sağlamak.


Sistematik diyalog yoluyla doğalgaz konusunda ortak politikalar oluşturarak işbirliğini güçlendirmek.


Uluslararası hukukun ilkelerine uygun olarak, üyeler arasındaki işbirliği ve diyalogdan elde edilebilecek karşılıklı fayda bilincini derinleştirmek.


Bölgedeki tüketim ve transit tarafları ile işbirliğini artırarak, mevcut altyapıdan faydalanmak. Gelecekteki keşifleri barındıracak altyapı seçenekleri oluşturmak.


Tüketici ülkelere ihtiyaçlarının korunmasında yardımcı olmak ve bölgedeki gaz politikalarını geliştirmek için transit ülkelerle işbirliğini teşvik etmek. Böylece gaz endüstrisinin her aşamasında aktörler arasında sürdürülebilir bir ortaklığın kurulmasını sağlamak.


Gaz keşifleri, üretim, ulaşım ve altyapı inşaatları söz konusu olduğunda çevresel kaygıları gözeterek sürdürülebilirlik sağlamak ve enerji kaynaklarının özellikle yenilenebilir enerji ve elektrik ağları ile entegrasyonunu geliştirmek.


İsrailli bakandan Mısır’a ilk resmi ziyaret 


İsrail Altyapı ve Enerji Bakanı Yuval Steinitz, 2011'den  bu yana ilk defa İsrailli bir bakanın Kahire’ye resmi ziyaret yaptığını belirtti. Doğu Akdeniz Gaz Forumuna katılmak üzere Kahire’ye giden Steinitz basına yaptığı açıklamada, “Kahire’de İsrail’i temsil etmekten mutluyum. Bu ilk resmi ziyaretim. Mısır Hükümeti tarafından 2011 Mısır Devriminden bu yana ilk defa İsrailli bir bakana resmi davet yapıldı. Dolayısıyla bu, İsrail ve Mısır arasındaki ilişkilerin ve işbirliğinin gelişmesinin göstergesidir.” Steinitz, Doğu Akdeniz’de enerji kaynaklarına ilişkin gelişmelerin İsrail, Mısır ve GKRY arasındaki jeostratejik ve politik işbirliğinin motoru haline dönüştüğünü ifade etti.

İsrail’in Tamar ve Leviathan sahaları ile Mısır’ın Zohr sahasında çıkartılan doğal gazın Güney Kıbrıs'ta Afrodit sahasında çıkarılan gaz ile birlikte AB ülkeleri için alternatif bir doğal gaz tedarik kaynağı haline gelmesi, bu ülkeler arasındaki enerji işbirliğini gündeme getirirken Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine göre, Doğu Akdeniz’deki yataklarda kıyı devletler, yani Mısır, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Lübnan, Suriye, İsrail ve Gazze Şeridi söz hakkına sahip.

Doğu Akdeniz Gaz Forumu’nun kurulması ile birlikte Akdeniz’deki en uzun kıyı şeridinin sahibi olan Türkiye’nin yanı sıra Suriye, Lübnan, Libya, Tunus ve Malta gibi kıyıdaş ülkelerin Forum’a davet edilmemesi, enerji kaynakları üzerindeki cepheleşmeyi de tekrar gündeme getirdi.  Deniz hukukundan kaynaklanan tüm bu haklar " Doğu Akdeniz’i” kim kontrol edecek?" sorusuna neden oluyor. İsrail, Lübnan ile deniz sınırı anlaşmazlığı yaşarken, Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs münhasır ekonomik bölge ihtilafı yaşıyor.

"Hedef Türkiye ve KKTC"

Konu ile ilgili olarak Aydınlık Gazetesi’ne konuşan Kıbrıs Bahçeşehir Üniversitesi Deniz Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Yrd. Doç. Emete Gözügüzelli İttifakın, Türkiye ve KKTC’yi hedef aldığını  ifade etti:


Doğu Akdeniz Gaz Forumunu kuran taraflar, hali hazırda keşiflerin yapıldığı ülkeler görüntüsünde. Bunlar Avrupa’nın enerji güvenliği için alternatif ülke statüsünde görülse de, Türkiye, Suriye, Libya, Lübnan gibi ülkelerin davet edilmemesi anlamlı. Bu forum, iyi niyete dayalı bir birliktelik değildir. Bu ittifakın başta Türkiye ve KKTC’ye karşı yapıldığı açık. Çünkü Rum Enerji Bakanı, forumda yaptığı açıklamada, ‘Egemenlik haklarımızı kesintisiz uygulayabilmek için bölgemizde müttefikler oluşturmak gerekiyor’ dedi. Rum Yönetiminin taşıdığı niyet, bu ittifakı arkasına alarak Kıbrıs Türkleri ile anavatan Türkiye’nin kıta sahanlığındaki mevcut haklarını gasp etmektir. Bütün bu gelişmeler, Kıbrıs’ta deniz ve hava üssü açılmasının ne kadar elzem olduğunu ortaya koymaktadır.”

“Ayrıca bu toplantının Avrupa Birliği ve Dünya Bankası huzurunda gerçekleşmesi, AB’nin Akdeniz’de kendi enerji güvenliğini sağlamak adına, bölgede henüz deniz yetki alanları belirlenmeden başlatılan hidrokarbon faaliyetlerine meşruymuş gibi davranmasıdır. Bu hem AB’nin hem de Yunanistan ve GKRY’nin deniz haydutluğudur. Bu hamlelere karşı Türkiye, hem sondaj faaliyetlerini aktif şekilde devam ettirmekte hem de Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de yapacağı Mavi Vatan Tatbikatıyla haklarını korumakta kararlı olduğunu göstermektedir. Hiçbir hamle, Kıbrıs Türklerinin haklarının gaspına yönelik bir netice doğuramayacaktır. Bedel ödemek isteyenler de ödeyecektir.”


Bölgede bulunan doğalgaz kaynakları

Bu bölgedeki ilk büyük keşif, İsrail'in Tamar yatağıydı. 200 milyar metreküplük bu doğalgaz yatağı 2001 yılında açılmıştı. Bunun ardındansa daha büyük doğalgaz yatakları bulundu. En büyükleri ise İsrail'in 650 milyar metreküplük Levanten ve Mısır'ın 850 milyar metreküplük Zohr yatakları oldu.

2011 yılında, Kıbrıs kıta sahanlığında yeni bir doğalgaz yatağı bulunmuş ve buna 'Afrodit' ismi verilmişti. Hâlihazırda burada bulunan doğalgaz miktarının, 200 milyar metreküp olduğu değerlendiriliyor. Afrodit, Avrupa gaz piyasası yakınlarındaki cazip gaz üretim bölgesi olan Levanten Havzası'ndaki çok sayıda doğalgaz yatağından biri. 


 

DAHA FAZLA HABER OKU