"Uygur Müslümanlarına yönelik insan hakları ihlallerini görmezden gelmeye devam edemeyiz"

İnsan hakları savunucusu ve Uygur Müslümanı Gulnaz Uighur Çin'in Doğu Türkistan politikasını değerlendirdi

Gulnaz Uighur - The Independent

Bir Uygur Müslümanı olarak çok az kişinin içinde bulunduğumuz durumla ilgili bilgisi olduğunu düşünüyorum.

Dünyanın her yanında milyonlarca kişi 2019’u sevdikleriyle karşılayıp, yeni yılın tadını çıkarırken pek çok Uygurlu Müslüman ailenin böyle bir şansı olmadı. Onlar, Çinli yetkililer tarafından sevdiklerinden koparılıyorlar. Kamplara gönderilme ihtimali olan kişilerin yakınları için iletişimi sürdürmek ise her zamanki gibi riskli.

Eskiden Sincan’da (Doğu Türkistan olarak da bilinir) yaşardım. Yetkililer halkıma yönelik zulmeden eylemlerini arttırınca ailemle kaçtım. Ancak halen akraba ya da eski dostlarımızın anlattığı acımasız tutuklamalar hakkında sayısız hikâye duyuyoruz.

Bizim gibi Doğu Türkistan’dan kaçan eski bir komşumuz geçenlerde Urumçi’de yaşayan kuzenlerinin tutuklandığını öğrendi. Son konuştuğumuzda kuzenlerinin çocuklarının yeri bilinmiyordu ve kuzenlerle kimse iletişim kuramıyordu.

Köylüler o kadar korkmuş durumda ki kamplara götürülen kimseyle ilgili bir şey soramıyorlar çünkü bu durum onların da tutuklanmasına neden olabilir. Binlerce mil ötede, ailemizin onlar için yapabileceği tek şey ‘iyi olsunlar’ diye dua etmek. Çok çaresiz hissediyoruz.

Ve yine de çok az kişi içinde bulunduğumuz durumla ilgili bilgiye sahip. Ancak gerçek şu ki Çin 1 milyon kadar kişiyi kamplarda alıkoyuyor. Amaç bize, kültürümüzü ve dinimizi unutturmak.

Yaptıklarını savunmak için Çin devlet televizyonu propaganda videoları yayınlamaya başladı. Bu videolarda mesleki eğitim merkezi olarak anılan bu kamplarda Uygurlar her nasılsa mutlu görünüyorlar.

Çinli yetkililer ayrıca gerçekte neler olup bittiğini internet üzerinden aktaran aktivistlerin sosyal medya hesaplarını da engellemeyi deniyor. Benim kendi Twitter hesabım da hakkımda bilgi bulmak için yetkililerin saldırısına uğradı ama ben saldırıyı atlattım.

Ve başka çok açık PR taktikleri de var. Örneğin Sincan yetkilileri tarafından 12 ülkeden diplomatlar için organize edilen son gezi gibi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lu Kang’ın bu haftanın başlarında bölgeyi “açık bir yer” olarak nitelemişti. Bölgenin  “açık bir yer” olarak sunulması fikrinin ardında uluslararası kaygıları azaltmak yatıyor.

Ama Çin’in bölgeye gerçekten gitmek isteyenlere karşılık çok az sayıda seçilmiş kişinin ziyaretine izin vermesi daha çok dikkati çekiyor. Eğer kirli çamaşırlarınız yoksa o zaman neden neler olduğunu görmek için tüm dünyaya kapılar açılmıyor?

Dünya liderleri Çin Komünist Partisi’nin (CCP) aldatıcı taktiklerini biliyor ve Çin’in yalanlarına devam etmesine hala izin veriyor. (İngiliz Parlamentosu’nun) aynı zamanda dışişleri komisyonunu da yöneten muhafazakâr milletvekili geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, “Çin’in batısında Müslümanlara yönelik infazlar, bizler üzerinde de kolaylıkla etkileri olabilecek cihat hareketinin yükselişine sebep olabilir” ifadelerini kullanmıştı. Bu açıklama konunun pek çok kişi tarafından nasıl büyük ölçüde yanlış anlaşıldığını gösteriyor.

Uygur meselesi tam anlamıyla İslam ile ilgili değil. Din, meselenin sadece bir kısmı. İşkence kamplarına gönderilmiş milyonlarca Uygurlu var. Biz işkence görüyoruz çünkü, benim fikrime göre, Doğu Türkistan Çin’in kendi gelişimi için ihtiyaç duyduğu kaynaklarla dolu.

Bu durum yalnızca bir dini savunmak olarak değil aynı zamanda yalnızca barış içinde yaşamak isteyen bir topluluğu kurtarmak olarak görülmeli.

Pek az sayıda insan sırf farklı bir dil konuşuyorlar diye sokakta yolu kesilip bir araca bindirilip hapse götürülmeyi ve işkence görmeyi hoş karşılar. Onlardan farklı bir özümüz var diye kimsenin bizi terörist olarak adlandırmasını istemiyoruz.   

Uygurlar Müslüman olduğumuz için değil, insan olduğumuz için dünyanın bizim yanımızda yer almasını istiyor. Ve eğer Çin’in bir insan ırkını bu kadar kolayca katletmesine izin veriliyorsa o zaman haklarımızı koruduklarını iddia eden tüm hükümetler ve örgütler başarısız olmuş demektir.

Çin, Uygurlar’ı kendisine köleler gibi itaat etmesi için zorluyor, zorla çalıştırılmak çok yaygın hale geldi, kamplardaki ölüm sayıları yükseldi, tutuklular halen komünist şarkılar öğrenmek için zorlanıyor ve onlar için sadece hayatta kalacak kadar az yiyecek temin ediliyor.

Bu işkencenin ardındaki gerçek sebep Uygurlara istihdam sağlamak değil, onlardan kurtulmak, onların yuva dediği yeri sonsuza kadar işgal altında tutmak.

Bugün diğer insanlar gezmekte, yaşamakta ve temel haklarının keyfini çıkarmakta özgürken, Uygurlar öz kimliklerini inkâr etmeleri için yasa dışı tutuklanmalara ve beyinlerinin yıkanmasına maruz kalıyor.

(Çin Devlet Başkanı) Xi Jinping, sindirme politikasını Çinlilere özgü bir şekilde yeniden tanımlıyor ve dünya bu duruma sessiz kalmamalı. Dünyanın peşine düşmesi gereken tek çözüm bizim yanımızda olmak için gerçek bir kararlılık.


*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Indepedent Türkçe için çeviren: Sezin Bala 

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU