Sınırda halk tedirgin: Gitmek mi zor kalmak mı?

Harekatın devam ettiği Tel Abyad, Rasulayn ve Kamışlı’ya sınırı bulunan Şanlıurfa ile Mardin’in ilçelerinde hareketlilik devam ediyor. Sınıra yakın mahallelerinde yaşayan halk evlerini terk ederek ilçeden ayrılırken, esnaf hırsızlık korkusu yaşıyor

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından uzun süredir hazırlıkları yapılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Barış Pınarı Harekatı’ olarak kamuoyuna duyurduğu operasyon 9 Ekim tarihinde başladı.

TSK’nın eski adıyla Özgür Suriye Ordusu, yeni adı ile Suriye Milli Ordusu ile birlikte düzenlediği operasyonda sınırın karşı tarafında ise Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bulunuyor.

Havan atışları ve kimi noktalarda yaşanan şiddetli çatışmaların sesleri sınır ilçelerinin büyük bölümünde duyuluyor.

Akçakale: Hırsızlık korkusu ve çatışma sesleri

Sınır içinde ve dışında hareketliliğin yüksek olduğu noktaların başında Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesi geliyor.

Operasyonun ikinci gününde Suriye’den ilçeye atılan havan topları nedeniyle ilçenin dörtte üçü boşalmış durumda.
 

(1).jpg
Fotoğraf: Altan Sancar - Independent Türkçe


Geride kalanların ağırlığını erkeklerin oluşturduğu, kadın ve çocukların Şanlıurfa merkez ve sınırdan uzak köylere geçtiği ilçede tedirginlik hakim. 

Havan toplarının hedefi Akçakale Milli Eğitim Müdürlüğü karşısında bulunan çay bahçesini işleten İbrahim Nadir, cep telefonundan havan toplarının düşme anına dair görüntüleri gösteriyor.

İlçeden ayrılmayacağının altını çizen Nadir, ‘Burası bizim toprağımız,  elbette korkuyoruz; ama üstesinden geleceğiz. Yakında her şey bitecek’ diyor. 

Nadir ile sohbet ederken, çay bahçesinde yalnızca üç masanın dolu olduğunu görüp sebebini sorduğumuzda ‘İlçenin yarısı patlamadan sonra arabalar ile ilçeden kaçtı. Onlar da haklı, ailelerini korumak istiyorlar’ diyor.

Nadir’e ait çay bahçesinde oturan ve kendini Arap İbo olarak tanıtan çalışan da çatışma alanından görüntülerin geldiği cep telefonunundan görüntüleri bizlere izletiyor.

Bu sırada İbrahim Nadir, ‘Mısırlı bir ajan gelip buraların fotoğraflarını çekti ve koordinatları verdi. Onlar da burayı vurdular’ diyerek şehir içinde dolaşan bir efsaneyi bizlere aktarıyor. 
 

(2).jpg
Fotoğraf: Altan Sancar - Independent Türkçe


Akçakale’nin merkezinde bulunan çarşıda kepenklerin büyük bir bölümü kapalı.

Öyle ki geride kalan halk sabah saatlerinde ekmek temininde dahi zorluklar yaşıyor.

Çarşı içinde telekominikasyon bayisi işleten Mehmet Yılmaz, kepenk indirmeyen nadir esnaflardan.

Dükkanından içeri girdiğimiz Yılmaz ‘Herkes kapalı iken sen neden açıksın?’ sorusuna karşılık ‘Askerlerin kontöre ihtiyacı oluyor, onları karşılamam gerek’ cevabını veriyor.

Operasyona olan desteğini dile getiren Yılmaz, ilçeden ayrılanlar için ise ‘Korkuyorlar, bu çok normal; kimse çocuklarının evinde otururken ölmesini istemez’ diyor.

Çay bahçesi işletmecisi İbrahim Nadir’in belirttiği ‘Mısırlı ajan’ konusunda bilgisini sorduğumuz Yılmaz ise ‘Ajan Mısırlı değil, Japon’du’ diyor.

Sohbetin ardından dükkanın kapısı önünde Yılmaz’ın ikram ettiği çayı yudumlarken üniformalı bir asker kontör almak üzere dükkana giriyor.

Kapıda kendisini bekleyen arkadaşına ‘Durum nasıl?’ diye sorduğumuzda ise ‘Yakında iyi olacak’ cevabını veriyor.

Askerlerin dükkandan ayrılması ile bölgeye gelen polis memurları, gazetecilerin güvenlik kaygıları nedeniyle belirli bölgeler dışında uzun süre beklemesinin yasak olduğunu belirterek, bölgeden ayrılmamızı istiyor.

Bu sırada ‘Mısırlı ve Japon ajan’ söylentisini sorduğumuz polis memuru ‘Tamamen şehir efsanesi’ şeklinde çok net bir cevap veriyor.

İlçenin büyük bölümü boşalırken, ayrılmayan esnaf ve yurttaşların ortak tedirginlik noktası ise hırsızlık olayları.

Halkın büyük bir bölümünde hırsızlık girişimleri yaşanması nedeniyle büyük bir çekince de bulunuyor.

İlçenin sınırın sıfır noktasına doğru görüntü almak amacıyla indiğimiz esnada Suriye tarafında bulunan SDG’liler yüksek bir binadan Akçakale’de bulunan askeri birliklere keskin nişancı atışı gerçekleştiriliyor.

Atışa karşılık verilmesi ile birlikte kısa süreli bir çatışma yaşanıyor.
 

(3).jpg
Fotoğraf: Altan Sancar - Independent Türkçe


İlçeden ayrılmayarak burada kalan ilçe sakinlerinin yaşanan çatışmayı büyük hayati tehlikeye rağmen sakinlikle izlemesi ise dikkatten kaçmıyor. 


Kobani sınırı şimdilik sakin

Akçakale’den ayrılarak IŞİD’in kente düzenlediği saldırı ve ardından yaşanan çatışmalar nedeni ile Türkiye kamuoyunun da yakından bildiği Kobani (Aynel Arab)’a sınır komşusu olan Şanlıurfa’ya bağlı Suruç’a geçiyoruz. 

Suruç ilçe merkezinde hayat büyük oranda normal seyrinde devam ederken, kentin bazı noktalarında polislerin güvenlik önlemi aldıkları görülüyor.

Suruç’un sınır köyleri olan Yumurtalık ve Mürşitpınar’a doğru ilerledikçe köylerin boşaldığı görülüyor. 

Kobani (Aynel Arab) sınırında bulunan Mürşitpınar Köyü ve bağlı mezralar büyük oranda boşaltılmış durumda.

Köyün karşısında ise Uluslararası Koalisyon Güçleri’nin de bulunduğu Miştenur Tepesi üzerine kurulu üs yer alıyor.

Üs Türkiye gündemine yakınlarına isabet eden havan topu nedeniyle gelmiş, ancak üstte zarar olmadığı açıklanmıştı. 

Köye ulaştığımız dakikalarda İHA’ların sınır üzerinde gerçekleştirdiği uçuşa dair seslerduyuluyordu.

İlerleyen dakikalarda ise havalanan iki Skorsky tipi helikopter yaklaşık bir saat süresince üs üzerinde giderek genişleyen halkalar ile devriyeler düzenledi.

Helikopterlerin ardından ise yine koalisyona bağlı savaş uçaklarının bölge üzerinde uçuşlar gerçekleştirdiği görüldü. 
 

(7).jpg
Fotoğraf: Altan Sancar - Independent Türkçe


Köyden ayrılmayan tek isim olan ve güvenlik kaygısı nedeni ile adının gizlenmesini isteyen A.Z. köyü terk eden komşularının da dahil olmak üzere hayvanlara sahip çıkmaya çalışıyordu.

Eşi ve kardeşi ile birlikte köyde kalmaya devam eden A.Z. 11 Ekim akşamı yaşanan karşılıklı çatışmalar nedeni ile büyük korku yaşadıklarını dile getiriyor. 

Yaşadıkları korkuya rağmen köyden ayrılmama gerekçelerini ise ‘Geçim için bir ineğimiz var, gidersek hırsızlık olabilir’ diye açıklıyor.

Çatışmaların yoğunlaşması halinde ise sahip oldukları inek için bir araba bulacağını ve onu da alarak köyden ayrılacaklarını söylüyor. 

Sınırın sıfır noktasında yer alan karakollarda güvenlik önemleri arttırılırken, askerlerin de karakollar etrafına yerleştirilen beton bloklar arkasındaki bekleyişi sürüyor.

Sınırın hemen karşısında yer alan Kobani (Aynel Arab)'de ise sınıra yakın mahallelerin bir bölümünün boşaltıldığı görülürken, boşaltılan yerlerde kime ait olduğunu tespit edemediğimiz araçların devriye arttığı görülebiliyor. 


Nusaybin: Gitmek mi kalmak mı?

Sınır hattında yer alan bir diğer ilçe ise Mardin’in Nusaybin ilçesi.

Nusaybin, Suriye Demokratik Güçleri ile bir bölümünde de Esed’e bağlı birliklerin yer aldığı Suriye’nin Kamışlı kentinin karşısında yer alıyor.

İlçeye 12 Ekim günü isabet eden ve Suriye’den atılan havan topları nedeniyle 9 sivil hayatını kaybederken, 34 kişi de yaralandı. 
 

(6).jpg

Fotoğraf: Altan Sancar - Independent Türkçe


Havan topunun isabet ettiği sokağa girdiğimizde yıkıntıların hala yerlerde olduğunu görüyoruz.

Havanın isabet ettiği ve balkonun yıkıldığı evin içi de harap olmuş durumda.
 

(5).jpg
Fotoğraf: Altan Sancar - Independent Türkçe​​​​​​​


Basın mensuplarının ilk defa girdiği evin içinde yıkılan duvarların ve kırılan camların parçaları görülüyor.

Bu sırada eve taziye ziyaretleri de gerçekleştirilirken, taziyeye gelenler basın mensuplarına tepki gösteriyor.

Çekim yapan büyük medya organlarının çalışanlarına ‘Sizler gerçekleri yazmıyorsunuz, savaşın sebebi sizsiniz. Kanımız daha kurumadı’ diyerek tepki gösteren bir ilçe sakini çevrede bulunanlar tarafından sakinleştirilerek uzaklaştırılıyor.


Nusaybin de Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesi gibi büyük oranda boşalmış durumda.

Kentin girişinden başlayarak merkez çarşıya kadar indiğimizde kepenk açan esnaf  sayısının çok düşük olduğunu görüyoruz. 

Çarşı merkezine indiğimizde ilk olarak kepenk açan bir kahve dükkanı sahibi basın mensuplarına kahve ikram ediyor.

Kahve içerken sohbete başlayan Abdulselam Akdoğan Nusaybin halkının büyük bir bölümünün ilçeden ayrıldığını söylüyor.

İlçeden ayrılanların Mardin ve ilçeleri Midyat ile Kızıltepe’ye geçtiğini belirten Akdoğan, göçün sebenini ‘İnsanlar tedirgin, can ve mal güvenliği yok’ sözleri ile özetliyor.

İlçe halkının ayrılması ile birlikte hırsızların ilçede gezmeye başladığını aktaran Akdoğan duruma ilişkin bir önlem alınmamasına tepki gösteriyor ve ‘Tek dileğimiz bir an evvel barışın gelmesi’ diyor.

Akdoğan ile sohbetimize katılan giyim mağazası sahibi Beşir Aktolan da yaşanan ölümler ardından ilçenin boşalması nedeniyle hırsızların hedefi haline geldiklerine dikkat çekiyor.

Aktolon güvenlik güçlerine çağrıda bulunarak ‘Ev ve iş yerlerinin hırsızlardan korunmasını istiyoruz. Hırsızlar Nusaybin’de cirit atıyor. Çocuklarımı gönderdikten sonra burada nöbet tutmak için kaldım’ diyor. 

Nusaybin halkının bir bölümünün maddi durumları el vermediği için kentten ayrılamadığını Aktaran Aktolon’un sözlerini, bir diğer yurttaş da onaylayarak ‘Mardin’de 600 lira olan kiralık evi bize 1300 liraya vermek istediler’ diyor ve durumu fırsatçılık olarak nitelendiriyor. 

Çarşı içinde yaşanan kalabalığı haber alarak dükkanlarını açmaya gelen birkaç esnaf gazetecileri durdurarak ‘Trump açıklama yaptı ve biteceğini söyledi, daha ne kadar sürecek?’ diyerek bilgi almaya çalışıyor. 

Gazetecilerin çarşıdan ayrılmasıyla da bölgede bir araya gelen ilçe sakinleri de sınıra yakın olan çarşıdan ayrılıyor.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU