Hicran Önal: Moda israfı gerektiriyor

Hicran Önal, muhafazakar modanın öncülerinden biri olarak tanınıyor ama o modanın israfı gerektirdiğini ve tesettür kurallarına uyan kişinin modaya uyamayacağını söylüyor

Türkiye’de ve dünyada ‘’tesettür modası’’ veya bir diğer ismi ile "ölçülü giyim" giderek talep görüyor.

Türkiye’de bu akımın öncülerinden biri ise Hicran Önal.

Hicran Önal, üniversiteye gidebilmek için beş kez saçlarını usturayla kazıtmak zorunda kalmış bir isim. 

O yıllarda yaşadığı mağduriyeti ve sektöre girmeye nasıl karar verdiğini anlattı.

''Kadınlarımız kamusal alanlara giremediler, mağduriyet yaşadılar''

Üniversite yıllarında çok mücadele verdim. 28 Şubat mağdurlarından biri de bendim.  O yılarda saçlarımı kazıtmak zorunda kaldım. Hem de 5 kez kazıttım. Çok büyük psikolojik baskıydı gerçekten. Çok ağladığımı hatırlıyorum. Tek derdim ise başımı açmamaktı. Ve sonunda yapmak istemediğim şeyi yaptım ve bu benim için psikolojik bir travma yarattı.  28 Şubat’ı yaşayan birçok kadının içinde bence kaldı. 28 Şubat sürecinin ardından yasaklar kalkınca, kadınlarımız kendine bu pazarda yer buldular.

Önal, her ne kadar muhafazakar giyimin en tanınan isimlerinden biri olsa da, sektöre ve kendine yönelik eleştiride bulunuyor. 

‘Moda ile tesettür bir arada olabilir mi?’’ sorusuna ‘’Hayır olmaz çünkü moda israfı gerektirir. Ama dinimizde öyle bir şey yok. Tesettür kurallarına uyan kişi modaya uyamaz. Modaya uymak isteyen kişi de ayeti kerimede belirtilen tesettürü yaşayamaz’’ şeklinde cevap veriyor.

Başörtüsü yasağı mağdurlarından biri de sizsiniz. Neler yaşadınız?

Son 20 yılda evet bence daha öncesinde yaşanmış olan ezilmişliğe bir başkaldırı olarak görüyorum. Çünkü çok acı çeken, mağdur olan insanlar vardı. Sonrasında bir rahatlama diyelim, başkaldırı değil de bir rahatlama, bir özgür olma durumu oldu. 28 Şubat döneminden sonra başörtülü kadınlarımız, çok mağduriyet yaşadılar. Kamusal alanlara giremediler, eğitim alanında kısıtlandılar. Dolayısıyla sonrasında bu mağduriyeti yaşayanlardan biri de benim. Üniversiteye biz bunu bilerek gittik. Ya başımızı açacaktık girişte ya da peruk takacaktık. Ben peruk takmayı tercih ettim. Çok savaş verdim. İçimde bırakmamalısın, çıkarma sakın peruğu, hayır bunu yapmalısın. Bazı arkadaşlarım bunu yapıyorlardı; kapıya geleyim kapıda başımı açayım, içeri gireyim dersim bitsin sonra tekrar kapatayım. Ama bunu istemediğim için idare etmeye çalıştım. En sonunda baktım olmuyor, acı çekiyorum. Gittim saçlarımı kazıttım. Ve bunu beş kere yaptım. Usturaya vurdum. O uzun gür saçlarımı beş kere usturaya vurdum. Büyük bir psikolojik baskı gerçekten. Çok ağladığımı, üzüldüğümü hatırlıyorum. Ve hep dua ediyordum; Allah’ım ne olur ölmeden üniversiteyi bitireyim ve tesettüre gireyim. Sonrasında kamusal alanlara ve eğitim alanlarına giriş olunca zaten üretken olan kadınlarımız bu pazarda kendine yer buldular.

Artık 'ölçülü giyim' diye tanımladığınız sektördesiniz. Hedef kitleniz kim?

Aslında sınıflandırmadım. Ama şu an trend olan şey muhafazakar, ölçülü giyim modası. Kadını doğulu, batılı, eğitimli, eğitimsiz, çok tesettürlü, az tesettürlü diye ayırmıyoruz. Bütün kitlelere hitap ediyoruz. Ölçülü giyimi tercih eden bütün kadınlara hitap ettiğimi düşünüyorum.

Moda ile tesettür bir arada neden olamaz?

Çünkü moda israfı gerektiriyor. Ama dinimizde öyle bir şey yok. Bence tesettür kurallarına uymak isteyen kişi modaya uyamaz. Modaya uymak isteyen kişi de asıl olması gereken, ayeti kerimede belirtilen tesettürü yaşayamaz. Ayeti kerimede ne buyuruyor; kadınlarınız ziynetlerini gizlesin ve başörtülerini omuzlarına kadar düşürsün. Olması gereken şey budur.Ama şu anki durumda şahsımı da katıyorum ve nasıl bir noktaya geldiğini bilmiyorum. Çünkü tesettürde gösteriş olmamalı. Ama günümüzde ben dahil gösterişimiz var, makyajımız var, giyim kuşam gayet gösterişli. Nasıl bir noktaya gidiyoruz bilmiyorum ama olması gereken bu değil onu biliyorum sadece.

Tesettür modasında sosyal medya etkili oldu mu?

Sosyal medya özellikle Instagram müthiş bir Pazar oldu. Sosyal medya fenomenleri var her kesimde her alanda. İnsanlar onların ne giydsiğini, ne yediğini, ne içtiğini, nereye gittiğini, nerede tatil yaptığını hepsini merak ediyor. Bu öncesinde ünlü insanlarla sınırlıydı ve televizyonda ve magazin programlarında görebiliyorduk. Ama artık İnstagram’da beğendiğimiz fenomenlerin ne giydiğini, ne yaptığını görebiliyoruz ve onları örnek alabiliyoruz. Mesela A kişisi bunu giymiş nerden aldın? Ve bu kişi bunu söyleyebiliyor şuradan aldım diye. Ve bu şekilde yaygınlaşıyor.

Muhafazakar giyim sektörüne nasıl girdiniz?

Benim asıl mesleğim diyetisyenlik. Aklıma moda sektöründe olacağım gelmezdi. Ama giyinmeyi ve modayı takip etmeyi her zaman çok severdim. Önce kendi kafamda modeller yapıp, acaba bunun şurasını böyle mi yapsam daha güzel olur, veya bunu terziye mi yaptırsam diye düşünürken pazardaki açığı görüp ben neden yapmayayım dedim.

Tesettür modasının biteceğini düşünüyor musunuz?

Hayır. Çünkü çok büyük markalar dahi bu sektöre girdiler. Ortadoğu pazarının farkına vardılar. Onlara yönelik özel koleksiyonlar yaptılar. Artık boyut değiştiriyor. Eskiden feraceler, abayalar dümdüz siyahken taş işlemeler, nakış işlemeler daha göze çarpıcı hale geldi. Ve büyük markalar bu sektöre girmişken tesettür modasının biteceğini düşünmüyorum. Eskiden bu kadar alternatif var mıydı? Hatırladığım birkaç mağaza vardı İstanbul’un belli semtlerinde. Şu an düşünüyorum da tarzımız değildi ama almak durumundaydık. Mecburen alıyorduk. Hani bilindik ve gençlerin ve hepimizin tercih ettiği markalarda da tesettüre uygun kıyafetler yoktu. Pardösü anlamında evet çok çeşit vardı. Ama şimdiki genç kesimin giydiği tarzda ürünler yoktu.

Modamı tesettüre uymalı yoksa tesettür mü modaya?

Modayla tesettür dini olarak bir arada olabilir mi konusunda ürküyorum aslında. Kendimi sorumluluk hissetmiyor değilim. Çünkü insanlara örnek oluyoruz ve üreticiyiz. Mesela şunu eleştiriyorum kendimce; son zamanlarda gençler arasında trend olan bir şey var. Başörtünün üzerine kasket veya geniş şapka takmak. Ve şu an bu moda. Sizce bunun dinle, islamiyetle, kapanmayla bir ilgisi var mı? Mesela bu yeni yeni başladı. Sonrası ne olacak diye düşünüyorum. Trend olduğu için alıyor bayanlar. Şal satıyorum ama şapka satmıyorum ya da kendim bunu kullanmıyorum. Onun dışında elbise tasarlarken dar olmasın bol olsun dikkat ediyoruz. Elimden gelen bu oluyor. Sırf moda diye bundan para kazanırım diye uygun görmediğim şeyleri yapmıyorum.  Ama ben bir taneyim inşallah çoğalırız. İnşallah benim fikrimde olan çok daha fazla insan vardır. Ama şu da var. 28 Şubat dönemini ve sonrasında yaşananları düşündüğümde, o zaman ki kardeşlerim başörtüsü savaşını bunun için mi vermişlerdi? Böyle mi olması gerekiyordu tesettürün diye kendime özeleştiride bulunuyorum. Bu olmamalıydı. Ama şu da var, modernleşiyoruz. Bu döneme ayak uydurmak gerekiyor ancak sınırı çok iyi belirlemek gerekiyor.

 

DAHA FAZLA HABER OKU