Volkswagen’e mecburi istikamet

AB, otomotiv üretimini 18 milyon adetten 5 milyona indirmeye hazırlanırken Volkswagen, 300-350 bin adetlik üretim için direksiyonu Türkiye’ye kırdı. Otomotivciler, başka markaların da üretim hatlarını Avrupa dışına kaydırabileceğine işaret ediyor

Fotoğraf: Reuters

Alman Volkswagen (VW), yatırım çağrılarına sonunda karşılık verdi. İlk somut adımı Manisa’da 943.5 milyon TL sermayeli şirket kuruluşuyla attı.

Resmi bir açıklama henüz yapılmasa da Alman otomotiv devi, 1-1,5 milyar euro yatırım yapacak ve 300-350 bin adet otomobil üretecek.

İlk üretimi planlanan modeller Passat ve Skoda Superb. VW’nin yeni yatırımı, kuşkusuz otomotiv sanayisini de hareketlendirecek.

Global otomobil üreticisi artacak. Türkiye’de Oyak Renault, Tofaş, Hyundai, Honda ve Toyota’dan sonra sıfırdan fabrika kurup otomobil üreten 6’ncı marka olacak.

Ana sanayide fabrika yatırımcısı 15’e çıkacak. Otomotiv üretimi 1,6 milyon adetten 2 milyona yaklaşırken, çalışan sayısı da 52 bin kişiden 57 bine yükselecek.

Böylelikle 22 yıl aradan sonra bir otomobil yatırımı gelmiş olacak.

Türkiye’ye ilk Fransız Renault 1971 yılında Bursa’ya, en son Japon Honda ve Güney Koreli Hyundai de 1997 yılında Kocaeli’ne gelmişti. 

Üretim hatları başka ülkelere

Volkswagen’in üretime katılması, 31 milyar dolar olan otomotiv ihracatını da yukarı taşıyacak.

Ekonomistlere göre, 100 bin adetlik bir ihracatta hesaplanan gelir 2 milyar dolar.

Bu da 250 bin adetlik ihracatta yaklaşık 4,5 milyar dolarlık bir ihracat geliri demek.

Ayrıca ana ve yan sanayiyle birlikte yaklaşık 10 bin kişiye iş kapısı açacak.

Böylelikle istihdam, ihracat ve sektör bakımından bir hava boşluğu açarak rahatlama sağlayacak.

Peki, uzun yıllar yatırım çağrısı yapılan VW, bu kapasiteyi Avrupa dışına çıkarmaya nasıl ikna oldu?

Bunun için Avrupa’daki gelişmelere bakalım.

Denetim, vergi ve danışmanlık şirketi KPMG’nin, bu yıl açıkladığı global otomotiv raporunda ilginç bir detay paylaştığına işaret eden Renault Mais Eski Genel Müdürü ve duayen otomotivci İbrahim Aybar, “Rapora göre, AB ülkelerinde otomotiv üretim payı 2030-2040 döneminde yüzde 5’e düşecek. Yani, AB’de yıllık 18 milyon adet üretim 5 milyona inecek. AB ülkeleri üretim hatlarını başka ülkelere kaydıracak” şeklinde konuştu.

AB çevreci teknolojilere geçiyor

Avrupa’nın artık tamamen çevreci otomobil üreteceğin ve bunların teknolojilerini geliştirecek bir noktaya geldiğine işaret eden İbrahim Aybar, bu süreçte Volkswagen’de de önemli bir strateji değişimi olduğuna dikkat çekti.
 

ibrahim-aybar.jpg
Renault Mais Eski Genel Müdürü ve duayen otomotivci İbrahim Aybar​​​​​​​ / Fotoğraf: İTÜ


Aybar, “Onlar da elektrikli, otonom araçlara yol alıyorlar ve ellerinde ciddi potansiyel üretim kapasitesi var fosil yakıtlı. Bunları bir yerlere çekmesi lazım. Bu noktada Türkiye’nin avantajı ortaya çıkıyor. Çünkü önemli bir merkez, yan sanayisi ve uluslararası bağlantıları açısından ciddi potansiyel taşıyor” değerlendirmesinde bulundu. 

Katma değer getirecek anlaşmalar yapalım

Diğer markaların da farklı ülkelere kaymasının söz konusu olabileceğini ve Türkiye’ye gelme noktasında başka kararların da çıkabileceğine işaret eden İbrahim Aybar şöyle devam etti:

Bu süreçte bize uygun çözümleri almalıyız. Olabildiğince fikri mülkiyet hakları elimizde olsun, çevreci otomobil üretimlerine mutlaka geçiş sağlansın ve merkezi Türkiye olsun. Yeni nesil otomobillerde Türkiye üretim üssü olsun. Bu süreçte sanayi ve mülkiyet hakları ile önemli kazanımlar sağlayacağımız, bilgiyle daha yüksek katma değer getirecek anlaşmalara gitmeliyiz.


İç pazar Bulgaristan’ın 16 katı

Alman otomotivcinin, üretimini hangi ülkeye taşıyacağı noktasında Türkiye ve Bulgaristan gündeme gelmişti.

Türkiye, teşvikler, güçlü yan sanayi, yetişmiş işgücü ve lojistik avantajla öne geçmişti.

İki ülkenin özelliklerine baktığımızda Türkiye, öncelikle iç pazarla öne çıkıyor.

Bu tablo, Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA) ve Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) raporlarına da yansıyor.

Bu yılın ilk 8 ayında iç pazar, satışlardaki düşüşe rağmen 246 bin 161 adet olurken, aynı dönemde Bulgaristan’da 28 bin 241 adet oldu.

Geçen yılın tamamında ise Türkiye’de 641 bin 541 adet satış rakamı yakalanırken, Bulgaristan’ın iç satışları 40 bin 614 adet.

Yani, yaklaşık 16 kat daha büyük. Yine, ÖTV indirimiyle yerli modeller ithallere göre avantaj kazandı ve yüzde 50 pazar payı elde etti. Üstelik büyüyen bir nüfus var.

Komünist rejim sonrası nüfusu 2 milyon azaldı

Türkiye nüfusu 82 milyona ulaşırken, ekonomisi ilk 6 ayda yüzde 1.5 daralmaya karşın 1 trilyon 24 milyarlık bir büyüklükte.

Kişi başı milli gelir de 9 bin 693 dolar.

Bulgaristan’da ise nüfustaki azalış dikkat çekiyor.

Komünist rejimin sona erdiği 1989’dan, 2017 sonuna kadar yaklaşık 2 milyon kişi azaldı.

Bulgaristan Ulusal İstatistik Enstitüsü’ne (NSI) göre, 28 yılda 9 milyondan 7 milyona indi.

Yani gittikçe azalan bir nüfus var. Göç dalgası bu azalışı hızlandırıyor.

Bulgaristan Bilim Akademisi’ne göre, Batı Avrupa ve ABD’ye göçlerle önümüzdeki 5 -10 yılda Bulgaristan’ın iş gücü piyasasında 400 bin çalışanın azalacağı, bu durumun otomotiv sektörüne 25 bin eleman eksikliği şeklinde kendini göstereceği tahmin ediliyor. 

Türkiye’de 1 milyon kişinin ekmeği otomotivden

Rekabette öne geçiren bir diğer başlık yan sanayi.

Türkiye’de frenden emniyet aksamlarına, komple motor ve motor parçalarından elektrik ekipmanlarına kadar 3 binin üzerinde otomotiv yan sanayii firması faaliyette.

Birçoğu uluslararası pazarlarda rekabet eden şirketler doğrudan 150 bin, dolaylı 750 bin kişiye istihdam sağlıyor.

Gelirlerini de son 10 yılda 3,78 milyar Euro’dan 10,09 milyar Euro’ya taşıdı.

Ana sanayi de hesaba katıldığında yaklaşık 1 milyon kişi ekmeğini otomotivden çıkartıyor.

200’ün üzerindeki yabancı sermayeli ve ortaklıklı kuruluşlar arasında Robert Bosch, Mannesman Sachs, Delphi, Yazaki, Valeo, Magneti Marelli sayılabilir.

Bulgaristan’da yan sanayinin daha az olduğuna işaret eden İbrahim Aybar şu ifadeleri kullandı:

Türkiye kapasitesinin çok küçüğü var orada. Bu da Türkiye için avantaj getiriyor.

Yan sanayimiz güçlü, gelişmiş bir lojistiğimiz var. Kolay entegrasyon sağlanıyor ve kaliteli üretim yapıyoruz.


En çok otomobil üreten 15’inci ülke

İşçi ücretlerine bakıldığında Türkiye, görece yüksek sayılabilir.

Bulgaristan’da bugün en düşük asgari ücret 560 leva (286 euro) olurken, Türkiye’de 2 bin 20 lira (313 Euro).

Önümüzdeki yıl Bulgaristan’da söz konusu ücret 610 leva (311,99 euro) olacak.

Bu da TL ile hesaplandığında yaklaşık 2 bin TL ile aradaki farkı kapatmaya yetiyor.

Öte yandan Türkiye, geçen yılki 1,6 milyon adetle en fazla araç üreten dünyanın 15’inci ülkesi. Küresel orijinal parça üreticileri, 2003-2016’da 13.3 milyar dolar yatırım yaptı.

Böylelikle Türkiye, hem orijinal parça üreticileri üretim ağlarının güçlü bir parçası haline geldi, hem de Avrupa’da 6’ncı büyük üretici oldu.

Teşvikler de bu kararı destekledi.

Cumhurbaşkanı kararıyla, sıfırdan tesis kurup en az 100 bin adet kapasiteye ulaşan firmalara, kapasitenin yüzde 15’i kadar gümrüksüz otomobil ithalat izni verildi.

Yani, 45 bin araç gümrük vergisiz ithal edilebilecek.

Ayrıca, Volkswagen’in yatırımı 5 milyar lira ve üzeri yatırım kapsamında değerlendirilecek.

Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin rekabet avantajını ve Alman devin kararının nedenlerini ortaya koyuyor.

Üretimin yüzde 80-90’ı ihracata

Türkiye’de kurulacak tesiste üretime ilk Passat ve Skoda Superb ile başlanacak.

Peki, Alman marka tesis için ne kadar yatırım yapacak.

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Başkanı Ali Bilaloğlu, henüz resmi bir açıklama yapılmadığının altını çizerken, gerçekleşmesi halinde 1-1,5 milyar Euro arasında bir yatırımın söz konusu olduğunu belirtiyor.

VW yatırımı kurulduğunda uzun yıllar burada olacağını, istihdama da katkı sağlayacağına vurgulayan Bilaloğlu, ilk etapta 300-350 bin adet üretim planlandığını, bunun yüzde 80-90’ının ihraç edileceğini belirtti ve ekledi:

Yine ilk aşamada 4 bin - 5 bin direk istihdam söz konusu.

Bunun yan sanayiye de etkisi olacak ve orada da 4 bin-5 bin civarında ek istihdam olacak.

Ciddi anlamda hi-tech getirecek.

Türkiye’de D segmenti otomobil olacak ve ünite başına en yüksek ihracat değerine ulaşacak.


Endüstriyel hammaddeye yakınlık

Hatırlanacağı gibi Alman üretici, geçtiğimiz hafta Manisa’da şirket kurmuştu. Ticaret sicil gazetesinde de yayımlanmıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Şehrin özellikleri, yatırım için neden ‘Manisa’ denildiğinin ipuçlarını veriyor.

Öncelikle endüstriyel hammadde bakımından önemli bir potansiyel.

Metal cevheri başta geliyor. Bu da kurulacak otomobil fabrikasının hammaddeye yakınlığı demek.

Limanlara ulaşım, maliyetlerin düşük ve konut fiyatlarının nispeten ucuz olması diğer önemli avantajlarından.

Şunu da unutmamakta fayda var: Financial Times, 2005’te şehri, 200 Avrupa kenti arasından ‘yabancı sermaye için yatırıma en uygun kent’ seçmişti.

Şehre birinciliği, sanayi altyapısı, organize sanayi bölgesi, İzmir limanına yakınlık, OSB’de enerji sorunu olmaması, doğalgaz sistemi, dünya standartlarında hizmet ve büyük yabancı yatırımcıların varlığı getirmişti.

Orta vadede yeni nesil araçlara çevirebilir

Alman üreticinin ana stratejisi içinde yeni nesil araçlara yer açtığını söyleyen Ekonomist Dr. Can Fuat Gürlesel, hatta Almanya içerisinde bu konuda geç kalındığına yönelik tartışmaların da olduğunu ifade etti.

Mevcut üretimin kaydırılması halinde Türkiye’nin bundan çıkarımlar sağlayacağını ifade eden Gürlesel, “Volkswagen uzun vadeli gelmiştir. Kurulduktan sonra muhtemelen orta vadede bu üretimini yeni nesil üretime çevirir diye düşünüyorum. Esas katkısını hem teknolojik, hem ihracat açısından o zaman almaya başlarız” değerlendirmesinde bulundu. 

Her 100 bin adette 2 milyar dolar ihraç gelir

Yatırımın gerçekleşmesi halinde ihracata da katkı sağlayacağına vurgu yapan Ekonomist Gürlesel, “Türkiye yıllık 800-900 bin araç ihraç ediyor. Yan sanayi hariç tutulduğunda ihraç geliri yaklaşık 20 milyar dolar. İhracat fiyatlamasını nasıl yapacak bilemiyorum ancak, ortalama 100 bin adetlik bir ihracatta, 2 milyar dolarlık bir ihraç geliri söz konusu olabilir” öngörüsünde bulundu.

Yatırımın yan sanayiye de katkı sağlayacağını belirten Gürlesel sözlerini şöyle sürdürdü:

Mevcut kapasitede sıkışmıştı, orada da önemli katkı sağlayacak.

Yine marka, üretip satmayı düşündüğü için bayi, bayi sonrası satış ağı gibi iş olanağı da yaratacak.

Ayrıca otomotiv meslek lisesi gibi bir eğitim merkezi de kuruluyor.

O da yetişmiş işgücü açısından önemli katkı sağlar.

Ar-Ge de gelirse asıl o zaman müthiş bir şey olur.


Kasım ayında Volkswagen’in yüksek istişare kurul toplantısı olduğuna işaret eden Gürlesel, Avrupa’daki üretimin nasıl paylaştırılacağının yine kasım ayında belli olacağını dile getirdi.

Markanın ithalat haklarının Doğuş Otomotiv’de olduğuna da değinen Gürlesel, üretim sonrası nasıl bir yol izleyeceğinin merak konusu olduğunu da sözlerine ekledi.

1.5 milyar euroluk alım katlanır

Otomotiv Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TOSB) Başkanı Ömer Burhanoğlu ise 22 yıl aradan sonra topraktan başlayan bir yatırım olacağını söyledi.
 

Ömer Burhanoğlu.jpg
TOSB Başkanı Ömer Burhanoğlu / Fotoğraf: farplasotomotiv


Volkswagen’in değişimi ile Türkiye’ye de böyle bir rol çıktığını ifade eden Burhanoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

Volkswagen’in gelişi, diğer yatırımcıların da bakışını değiştirecektir. Çünkü çok uzun incelemeler sonrasında karar verildi.

VW, bir dünya şirketi olduğu için Türk tedarikçiler için de avantaj sağlayacak, ihracat imkanları doğacak.

Gönül isterdi ki elektrikli olsun, ancak bu da çok önemli.

VW portföyüne giren tedarikçilerin elektrikli araçlarda rol alacak olması da önemli bir fırsat.

Pozitif bir yatırım. Bu, diğer yatırımcıların bakışını da değiştirecektir.

Bugünden yarına olmaz. Ancak tereddüt gösteren varsa ki Almanya’da vardı, onun giderilmesi açısından pozitif bir adım.

Volkswagen’in her yıl Türkiye’den 1.5 milyar Euroluk bir alımı vardı. Yatırım olunca bu katlanacaktır.


Alman firmalar yer için aramaya başladı

Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca, Türkiye’ye uzun yıllardır gelmesini istedikleri bir markanın nihayet geldiğini söyledi.

Domino etkisiyle Alman firmaların da yer arayıp yatırım yapmak isteyeceği öngörüsünde bulunan Kanca, “Bunun örneklerini görüyoruz. Derneğimize başvurup TAYSAD’dan bilgi almak isteyen Alman firmaları bulunuyor” dedi.
 

thumbnail_TAYSAD Başkanı - Alper Kanca.jpg

TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kanca / Fotoğraf: Independent Türkçe


Volkswagen’in, bazılarının iddia ettiği gibi sadece teşvik için Türkiye’yi tercih etmediğini söyleyen Kanca, sözlerini şöyle sürdürdü:

Türkiye aslında bir paket sunuyor. Bu paketin içinde birçok şey var.

Bunları Volkswagen, başka bir ülkede bu şekilde ve kalitede bulamıyor.

Bunlar yetişmiş ve yetkin insan gücü, yüksek kalitede çalışan otomotiv tedarikçileri ve büyük iç pazar.

Volkswagen, Türkiye’deki tüm bu imkanlardan faydalanarak daha düşük maliyetli, daha ucuz otomobiller üreterek rakiplerine karşı avantaj sağlayacak.

Dolayısıyla sadece Türkiye’nin değil, Almanya ve Volkswagen’in de menfaatine olan çift taraflı kazan kazan ilişkisi söz konusu.

 

Ülkeler Avrupa otomotiv pazarı -2018 yılı
Almanya 3.822.060
İngiltere 2.784.343
Fransa 2.692.747
İtalya 2.121.781
İspanya 1.563.496
Türkiye 641.541
Belçika 639.444
Polonya 633.265
Hollanda 539.516
İsveç 418.090
Avusturya 394.038
İsviçre 337.172
Çek Cum. 292.759
Portekiz 273.215
Danimarka 258.000
Norveç 193.227
Macaristan 166.239
Romanya 156.731
İrlanda 153.708
Finlandiya 140.386
Slovakya 111.865
Yunanistan 110.950
Slovenya 88.492
Hırvatistan 70.378
Lüksemburg 58.913
Litvanya 45.010
Bulgaristan 40.614
Estonya 31.614
Letonya 21.043
İzlanda 20.416
Kaynak: ACEA, ODD


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU