Siyasetnamelerin yayınevi; Büyüyen Ay Yayınları

M. Xalid Sadînî Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

Bugünlerde hem etrafımızda ve hem de ülkemizde çok büyük bir bunalım ve kaosa tanıklık ediyoruz.

Teknolojinin yarattığı rehavet ortamında belki çoğumuz farkında bile değiliz ama etrafımızda kıyamete yakın sahneler vuku bulmakta.

Özellikle Suriye ve Irak'taki gelişmeler mi, gelişememeler mi diyeyim bilmiyorum, ama oraları kelimenin tam anlamıyla taş devrine döndürdüler.

Yüz binlerce insan öldü, öldürüldü ve milyonlarca insan da yerinden yurdundan edildi.

Bu sayının daha da artacağından bahsediliyor ki, bahsedenler "İdlib'ten 3 milyondan fazla insan göçecek" derken, "Bakkaldan üç kilo elma alacağım" der gibi bir rahatlıkla söylüyorlar.

Oysa bu cümleyi duymak bile insanın dehşete düşmesi için yeterlidir. 

Peki, bu kaosun, bunca sıkıntının sebebi nedir? 

Cevabı çok basit; yönetim bozukluğu.

Yönetim bozukluğu, tıpkı diğer psikolojik hastalıklar; düşünce bozukluğu, kişilik bozukluğu vb. gibi bir hastalık. Bu hastalık psikolojik değil, sosyolojiktir.

Bugün bütün Ortadoğu'da ve de ülkemizde neredeyse kronikleşen bu sosyal hastalığın bir tedavisi yok mu?

Elbette ki var. Derdi veren dermanını da vermiş. Lakin arayıp bulmak lazım.

İnsanlık, birlikte yaşamaya başladığı andan itibaren dayanışmak için örgütlenme ihtiyacı hissetmiştir.

Aile, ocak, klan, kabile, aşiret, beylik, sultanlık, krallık, padişahlık ve İmparatorluk şeklinde örgütlene gelen insanlık birlikte, bir arada yaşamaya devam etmişler.

Bu birlikte yaşam, insanlığı düzen içinde yaşatmak için de bir yönetim biçimine ihtiyaç hissetmiş ve tarihin her döneminde insanların bir kısmı diğer kısmına yönetici olmuştur.

Yöneticiler, yönetilenleri hak-hukuk, adalet ve merhametle yönettikleri müddetçe yönetilenler mutlu ve müreffeh bir şekilde huzur içinde yaşamışlardır.

Ne zaman ki yöneticiler yönettikleri insanların hakkına ve hukukuna riayet etmemiş, adalet ve merhametle onlara davranmamışlarsa da orada fesat çıkmış.

Yöneticilerin bir kısmı kendi kötü yönetimlerinden kaynaklanan bu fitne ve fesadı bastırmak için vatandaşlarına zulmü arttırmışlar.

Artan zulmün sonucunda da hem halkları hem de kendileri yok olmuşlardır.

Bazı yöneticiler de, yönetilenleri ile aralarında kaos ve bunalım çıktığında, toplumlarının akil ve bilgili insanlarından yeni yol ve yöntemler bulmaları için yardım istemişler.

Onlar da toplumlarının ve padişahlarının selameti için çaba göstermişlerdir.

Bunalım ve kaos ortamından çıkmak için bu yeni yol ve yordamları da bazı insanlar, fabl şeklinde, yani hayvanları konuşturarak, Beydeba'nın Kelile ve Dimne'si gibi; bazıları ise doğrudan insanların dert ve şikayetleri üzerine Eflatun'un Devlet'i, Campanella'nın Güneş Ülkesi, Farabi'nin Belde-i Fazıla'sı gibi yazıp, kitap haline getirerek yöneticilerine sunmuşlardır.

Bu kitaplara Siyasetname denir. Makyavel'in Prens'i, Thomas More'un Ütopya'sı da bu kitaplardandır. Bunlar daha çok Batı dünyasının kitaplarıdır.

Ancak, İslam'ın doğuşundan bir süre sonra, Müslüman memleketlerin sultan ve padişahları da bu türden kitaplara ihtiyaç hissetiler.

Bu türden kitapların özel isimleri olsa da hepsine toptan Siyasetname denildi.

Aslında "Siyasetname" Selçuklu'nun kuvvetli veziri Nizam-ul Mülk'ün kitabının özel adıydı. Bu kitap Türk-Kürt-Arap ve Fars ortak tarihimizin bilinen en eski ve ünlü kitabıdır.

Tarihimizin son bin yılında bu türden onlarca kitap ya yazıldı ya da öncekiler tercüme edilerek her padişahın kültürüne uyarlanarak yeniden yazıldı.   

“Bu gün ülkemizde, İslami anlayışla yazılmış siyasetnamelerin, İslam öncesi kültür ve medeniyetlerin yönetim tecrübelerinden ve bu medeniyetlere ait eserlerden faydalanmışlardır. Özellikle başta Nûşirevan olmak üzere İran krallarının yönetimlerine dair nasihatleri ve hikayeleri; Hint krallarının ve filozoflarının yönetime dair uygulamaları; Sokrates, Platon ve Aristo gibi meşhur Yunan filozoflarının ideal devlet yönetimine dair sözleri ve eski Arap Krallarının hikayeleriyle” (Adaletin Aydınlığında, s. 24) bezenmiş bu kitapları diğer yayınevlerinden daha fazla yayınlayan bir yayınevi var.

İşte bugün size bu yayınevinden ve perşembe günü de sahibinden bahsetmek istiyorum.

Yayınevinin ismi Büyüyen Ay'dır. Büyüyen Ay'ın isminde bile bir büyü var. Sanki sihirli bir dua gibi.

Hep büyümek ister. Aslında ayın halleri insanın hallerine benzer. Nasıl ki ay incecik bir zeytin dalı gibi doğar, her gün biraz daha büyür ve ayın tam ortasında seyrine doyulmaz bir hal alıyorsa, Büyüyen Ay Yayınları da kurulduğu günden beri her gün biraz daha büyüyor ve her gün önceki günden daha güzel kitaplar yayınlıyor. 

Şimdiye kadar, tarih, tasavvuf, edebiyat, siyasetname, seyahatname, nasihatname, çocuk, peygamberimiz, şehir kitapları vb. konularda 300 den fazla eser yayınladı Büyüyen Ay.

Ancak bu yayınevimizin bir özelliği var ki; kitaplarının çoğu Osmanlı döneminde yayınlanmış veya yayınlanma imkanı bulamamış kitaplardan oluşuyor.

Çoğu el yazması olan bu kitapları, yayınevi hem el yazma halini, hem transkripsiyonunu ve hem de günümüz diline sadeleştirilmiş haliyle, aynı kapağın içinde üç değişik kitap gibi yayınlıyor.

Daha önce yani Osmanlı döneminde, Osmanlıca olarak yayınlanmış eserleri de aynı şekilde, Osmanlıca aslı, Osmanlıca transkripsiyonu ve sadeleştirilmiş bir şekilde yayınlıyor.

Elbette takdir edilecektir ki böyle bir yayıncılığı ya bizzat devlet kurumları veya büyük bütçeli yayınevleri yapabilir.

Ancak Büyüyen Ay Yayınları bu kitapları sadece okurlarına olan güvenle ve kitaba olan aşkıyla yayınlıyor.

Sanırım sahibi Mustafa Kirenci bey de bu işi nasıl başardığına şaşırıyordur. Ama söyledim ya, yayınevinin adında bile bir büyü var.

Kitapların her biri diğerinden daha değerli ve önemli. Tasavvuf, Edebiyat ve Tarih serilerinin her bir kitabı özenle seçilmiş, çok güzel bir tasarım ile düzenlenmiş ve ebruli kapaklar içinde, kitap aşıklarının hem gönlüne hem de gözüne hitap edecek şekilde yayınlanıyor.

Bugün özellikle bu kitapların Siyasetname başlığı ile yayınlanmış olanlarından bahsetmek istedim.

Zira yukarıda söylediğim yönetim bozukluğu hastalığının dermanı bu kitaplardır.

Bin yılların tecrübelerinden damıtılmış, sultanların ve padişahların ince zevklerine, dimağlarına değecek zerafette söz ve belağatle süslenmiş bu eserlerin her biri hakikaten de günümüz sorunlarına birer reçetedir. 

Büyüyen Ay Yayınları, Farabi'nin "Siyasetül-Medeniyye veya Mabâdi’ül-Mevcudât"ını; Abdüsselâm El-Amasî'nin "Siyaset Ahlâkı / Tuhfetü’l-Ümerâ ve Minhatü’l-Vüzerâ"sını; İbn-i Fîrûz'un "Adaletin Aydınlığında / Gurretü’l Beyzâ"sını; Şeyhoğlu Mustafa'nın "Büyüklerin Hazinesi Âlimlerin Mihenk Taşı / Kenzü’l-Küberâ"sını Ebu Necîb Şeyzerî'nin Sultan Selahaddini Eyyubiye sunduğu "Nehcü's- Sülûk fi Siyaseti'l- Mülük" kitabını "Siyaset Stratejileri" adıyla ve daha onlarca Siyasetname kitabını yayınlamış.

Bu kitapların tam listesini yönetmenimin de hoş görüsüne sığınarak bir ek olarak bu yazının sonuna ekleyeceğim. Belki ilgili ve merakı olanlar bunları bulur ve okur.

Yaklaşık olarak bin yıl önce Sultan Selahaddin Eyyubi'ye ve 180 yıl önce de Osmanlıca'ya tercüme edilerek 1. Abdülhamid'e sunulan, Necip Şeyzerî'nin "Nehcü's- Sülûk fi Siyaseti'l- Mülük" adlı kitabı bir yöneticinin nasıl olması gerektiği konusunda son derece değerli bilgilerle dopdoludur.

Necip Şeyzeri, bir padişahta bulunması gereken üstün vasıfları; adalet, akıl, cesaret, cömertlik, yumuşak huylu olmak, vefa, doğruluk, şefkat ve merhamet, sabır, affedici olmak, şükür, temkinli olmak, hilim, iffetli olmak ve vakarlı olmak diye sıralar.

Aynı şekilde kınanmış huyları da sıralarken; zulüm, cehalet, cimrilik, israf, vaadinden dönmek, yalan söylemek, gıybet, öfke, kibir, haset, acelecilik, vefasızlık vb. gibi aslında normal bir insanın bile terk etmesi gereken huylardan uzun uzadıya bahseder. 

Bütün bu iyi ve kötü huyları izah ederken de, ayet ve hadisleri, kelamı kibarı, hikmetli şiirlerden beyitleri, güzel ve aydınlatıcı hikayeleri delil olarak yazar.

İnsan onun satırlarını okurken bin yıl önceki bir kitaptan ziyade günümüz meselelerini anlatıyor hissine kapılır. 

Yönetim Bozukluğu hastalığına sadece devlet yöneticileri değil, belki bir derneğin, bir vakfın veya bir mağazanın sahibi bile düçar olabilir.

Bütün bu dertlerin dermanı da aşağıda listesini vereceğim kitapların sayfaları arasındadır.

Yeter ki bakınız ve okuyunuz.

Dileğim odur ki, gerek mevcut yönetenlerimiz ve gerekse bugünlerde yine harlanan siyaset sahnesine çıkmak isteyen yeni partilerin liderleri, hiç olmazsa bu kitaplardan birkaç tanesini okusunlar.

Biliyorum yeniler çok meşgul. Ama onlarla beraber çalışanlardan biri bu kitaplardan birkaç tanesini alıp onlara verse belki dikkatlerini çeker ve eminim ki hayırlı bir netice de alacaklardır.

Siyasetnameler;

  1. Es-Siyasetül Medeniyye veya Mabâdi’ül-Mevcudât - Farabi
  2. Siyaset Ahlâkı / Tuhfetü’l-Ümerâ ve Minhatü’l-Vüzerâ - Abdüsselâm El-Amasî
  3. Adaletin Aydınlığında / Gurretü’l Beyzâ - İbn-i Fîrûz
  4. Büyüklerin Hazinesi Âlimlerin Mihenk Taşı /  Kenzü’l-Küberâ... - Şeyhoğlu Mustafa
  5. Siyaset Stratejileri / Nehcü's-Sülûk fî Siyaseti'l-Mülûk - Ebü'n-Necîb Şeyzerî
  6. Hükümdarlar Bahçesi / Gülşen-i Mülûk - Pîr Mehmed Za'ifî
  7. Aristoteles'ten Savaş Adabı / Âdâb-ı Harb ve Üslûb-u Ceng
  8. Devletin Ölümsüzlük İksiri / Sülvânü'l-Mutâˊ fî Udvâni'l-Etbâˊ - İbn Zafer 
  9. Abdülaziz Çâvîş  - İslâm ve Siyaset - Hz. Ali'nin Bir Emirnâmesi Tercüme Eden : Mehmet Âkif Ersoy
  10. Gelibolulu Mustafa Âlî  - Siyaset Sanatı - Nushatü's-Selâtîn 
  11. İmam-ı Gazâlî - Mülkün Sultanlarına… Nasihatü’l-Mülûk
  12. Sa’dî-yi Şirâzî - Hükümdarlara Öğütler / Nasihatü’l Mülûk Şeyh Sa’dî’nin Abaka Hân’a Yazdığı  Nasihatnâme. Takrirat-ı Selâse
  13. Mehmet Şakir Yılmaz - Sultanların Aynası - Ahmed bin Hüsameddin Amâsî ve eseri Mirâtu’l-Mülûk
  14. İbrahîm bin Muhammed - Devlet ve İnsan Âdâbu'l-Hilâfe ve Esbâbu'l-Hisâfe Tercümesi
  15. Kâtib Çelebi - Siyaset Nazariyesi - Düstûru’l-amel li Islâhi’l-Halel
  16. Alî bin Ebî Bekr el-Herevî - Siyaset ve Savaş Sanatı Tezkiretü’l-Hereviyye fî Hiyeli’l- Harbiyye 
  17. Ülkelerin Durumunu Öğrenmek İçin En Doğru Yol- Akvemü'l-Mesâlik fî Marifeti Ahvâlü'l-Memâlik-  Tunuslu Hayreddin Paşa
  18. Dil ile Akıl Arasında Söyleşi - Nutk-ı Bî Pervâ ile Akl-ı Dânâ Beyninde Muhâvere - Sivas Mutasarrıfı Abdî Efendi
  19. Koca Sekbanbaşı Risâlesi - Avâmın Düşüncelerinin Reddedilmesi Hulâsatü’l-Kelâm fî Reddi’l-Avâm
  20. Lütfi Paşa - Asafnâme
  21. Necmeddîn Dâye - Hüküm Sahiplerinin İzleyecekleri Yol Mirsâdü’l-İbâd....
  22. Hasan Bey-zâde Ahmed Paşa Devlet Yönetimi İçin Bilgelik Kılavuzu-Usûli’l-hikem fî Nizâmi’l-âlem
  23. Ségur - İçimizdeki Ülke-Kişver-i Derûn ve Bir Tercümenin Hikâyesi
  24. Sırların Sırrı - Sırru'l-Esrâr - Aristoteles'den İskender'e Nasihatler
  25. Hatîb el-İskâfî - Devlet Yönetiminde İstişâre, Tedbir ve Tecrübe - Tercüme-i Lutfu’t-Tedbîr fî Siyâsâti’l-Mülûk

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU