Söz sırası Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nde: İmzalanan sözleşmelerle haklar devredildiğinden telif geliri elde edilemiyor

Dizi-film sektöründe telif hakkına ilişkin yaşanan sıkıntılar ile kanunda değişiklik yapılmasına yönelik çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü'yle görüştük

 Telif Hakları Genel Müdürlüğü, 1995 öncesi film yapımlarında hukuki düzenlemeler dolayısıyla farklı bir durumun söz konusu olduğunu belirtiyor / Fotoğraf: Twitter @ozgulozkanyavuz

Dizi-film sektörüne emek veren yüz bini aşkın kişinin telif yasasında değişiklik beklediği konusunu Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü'ne ilettik.

Telif Hakları Genel Müdürlüğü, telif hukukuna ilişkin 1952’de yürürlüğe giren kanundaki değişiklikler ile mevcut yasanın AB müktesebatına uygunluğuna dikkat çekti.

Independent Türkçe'ye yapılan açıklamada mevcut düzenlemenin Avrupa’daki muadilleriyle benzer nitelikte olduğu kaydedildi:

Ülkemizde telif hukukunu düzenleyen temel mevzuat, 1952 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’dur. Söz konusu Kanun’da 1983, 1995, 2001 ve 2004 yıllarında gerçekleştirilen kapsamlı değişiklikler sonucunda düzenlemeler, uluslararası sözleşmelerle ve AB müktesebatı ile uyumlu hale getirilmiştir.1995 yılında gerçekleştirilen değişiklik sonucunda, yönetmen, senarist gibi sinema eser sahipleri ile oyuncular da mali ve manevi nitelikte haklara sahip kılınmıştır. Dolayısıyla, sinema eser sahipleri ve oyuncuları; besteci veya yazar gibi diğer eser sahipleri ve müzik yorumcularıyla aynı nitelikte haklara sahip olmaları nedeniyle eserlerinin veya icralarının Kanun’da öngörülen kullanımlarına izin verme ve yasaklama haklarına sahiptirler. 

5846 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeler, Almanya ve Fransa gibi AB üyesi ülkeler de dahil olmak üzere diğer ülkelerin mevzuatlarıyla benzer niteliktedir. Ancak o ülkelerdeki uygulamalara bakıldığında, örneğin Almanya’da yahut Fransa’da bir dizi filmde rol alan oyuncu (icracı sanatçı), kendi performansı üzerindeki münhasır haklarını bir bütün olarak yapımcı kuruluşa devretmemekte, yapımcı ile arasındaki sözleşmeye dizinin gelecekteki gösterimlerden bir kazanç elde edeceğine ilişkin hükümler koymaktadır. Bu tarz bir sözleşmeyi ülkemizdeki sinema sanatçılarının da filmin yapımcısı ile imzalaması hali hazırda teorik olarak mümkündür. Çünkü kendi eseri veya icrası üzerinde mutlak nitelikte tekel hakkına sahiptir (münhasır haklar), bu ise ona haklarını bir bütün olarak devretmek imkânını tanıdığı gibi Almanya’daki yahut Fransa’daki oyuncunun yapımcısı ile imzaladığı sözleşmeye benzer bir sözleşmeyi imzalayabilme imkânını da tanımaktadır. Yurt dışında yerleşmiş bu uygulama sebebiyle doğan telif hakları, ilgili meslek birlikleri tarafından toplanarak hak sahiplerine dağıtılmaktadır.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

Telif Hakları Genel Müdürlüğü, telif hakkının kanun yoluyla eser sahipleri ve oyunculara verildiğini ancak onların sözleşme yoluyla bu hakları yapımcılara devrettiğini vurguladı. Asıl sorunun kanuni yetersizlikten değil, sözleşmeler yoluyla kişilerin haklarını devretmesinden kaynaklandığına işaret edildi:

Bu kapsamda, bir sinema eserini veya dizi filmi çoğaltmak, yaymak, salonlarda göstermek, televizyonda yayınlamak veya internet üzerinden erişime sunmak isteyenler eser sahiplerinin veya oyuncuların yazılı iznine muhtaçtır. Ancak sinema ve dizi sektöründe yerleşmiş sözleşme uygulaması nedeniyle eser sahipleri ve sinema oyuncuları, yazılı izin verme konusunda genellikle filmin yapımcısını yetkilendirdiklerinden, sonraki gösterimlere ilişkin izinler onlar adına film yapımcıları tarafından verilmektedir.

Ülkemizde ise sinema ve dizi sektöründe yerleşmiş sözleşme uygulaması nedeniyle eser sahipleri ve sinema oyuncuları bütün telif haklarını, genellikle sözleşme aşamasında alınan bedel karşılığında, koşulsuz ve sınırsız şekilde devretmekte ve imzalanan sözleşmelerin bir sonucu olarak da filmin sonraki gösterimleri nedeniyle bir telif geliri elde edememektedirler. Bir başka deyişle Kanun’da kendilerine tanınmış telif haklarını, imzaladıkları sözleşmelerle devretmiş olmaları nedeniyle telif haklarından faydalanamamaktadırlar.  Sinema eser sahipleri ile oyuncularının dile getirdikleri bu sorun, 1995 yılından sonra gerçekleşmiş yapımlar[1] bakımından Kanun’daki noksanlıktan ziyade yukarıda açıklandığı üzere sektördeki sözleşme uygulamasından kaynaklanmaktadır. Sinema eser sahipleri ve yorumcularıyla Kanun düzenlemelerinde benzer nitelikli haklara sahip olan müzik sektöründe telif geliri toplanabilmesi, bunun en önemli göstergesidir.

"Adil bir sistem için sektör temsilcilerinin de görüşleri alınmak suretiyle çalışmalar sürdürülüyor"

Telif Hakları Genel Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamada adil bir sistem oluşturmak adına çalışmaların sürdüğü, bu amaçla sektör temsilcileri ile de görüşüldüğü kaydedildi:

Bütün bunlarla birlikte ülkemizde daha etkin bir telif hakları sistemi oluşturularak sanatçılarımızın ve kültür endüstrimizin güçlendirilmesi amacıyla bir kanun değişikliği yapılması uzun süredir Bakanlığımızın ve sektörün gündemindedir. Bu çalışmalarda, sinema sektörü bakımından Bakanlığımızın temel amacı, sektörü güçlendirecek dengeli ve adil bir sistemin ülkemizde oluşturulmasıdır. Bu amaç doğrultusunda sektör temsilcilerinin de görüşleri alınmak suretiyle çalışmalar sürdürülmektedir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU