Trump'ın azledilmesi, diplomatik kriz konusunda direnmede İran'ı cesaretlendirecek

ABD ve İran liderleri, ikili bir toplantı yapmayı tamamen birbirine zıt bakış açılarından değerlendiriyor

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, BM Genel Kurulu'nda konuşma yaptı (AP) 

Bu hafta New York'ta Birleşmiş Milletler'de (BM) Donald Trump ve Hasan Ruhani'nin toplantı yapmasına dair hiçbir ihtimal bulunmuyor.

Trump İran üzerinde kurduğu maksimum baskıdan, yapacağı toplantı öncesi ödün vermek istemiyor ve Ruhani de bu baskı kalkmadan görüşmeye razı olmuyor.

Şimdilerde Kongre'de orta atılan Trump’ın azledilmesine dair yeni söylentiler, Tahran ve Washington arasındaki doğrudan görüşme olasılığını iyice azaltacak. ABD ve İran liderleri, ikili görüşme gerçekleştirmeyi tamamen zıt bakış açılarından değerlendiriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yılların işadamı Trump, yüz yüze görüşmeyi bir başlangıç noktası sayıyor. Bu, onun için ilişki kurmak ve daha sonra da ilişkiyi ilerleterek anlaşmalar yapmak için bir yol. Yılların devlet adamı Ruhani'yse bire bir görüşmeyi bir bitiş noktası olarak görüyor. Kameraların önünde el sıkışmadan önce somut kazanımlar istiyor.

Washington’daki Atlantik Konseyi’nde İran'ın Geleceği Girişimi'nin Direktörü Barbara Slavin, BM'de Ruhani ve Trump arasında bir görüşmenin hiç mümkün olmadığını ve iki tarafın da heyecanı artırmak için durumu abarttığını söyledi.

The Independent'a açıklamasında Slavin, nükleer anlaşmayı terk eden taraf Trump olduğu için İran'ın kendisinin saldırgan değil mağdur olduğuna inandığını belirtti.

Slavin, “İran yaptırımlarda bir çeşit hafifleme yaşanmadığı sürece, skandal dolu ABD Başkanı'nı bir toplantıyla ödüllendirmeyeceği konusunda epey net" diye konuştu. Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un “kahramanca çaba” harcadığına inandığını söyleyen Slavin, bununla birlikte ne Macron'un ne Japonya Başbakanı Şinzo Abe'nin ne Pakistan Başbakanı İmran Han'ın ne de başka bir liderin İran'ın başlıca taleplerinin üstesinden gelemeyeceğine düşünüyor.

Slavin, “Bana kalırsa İran duraksayarak gidecek ve Trump azledilecek mi ya da önümüzdeki yıl kasımda yapılacak seçimi kaybedecek mi diye bekleyecek" ifadelerini kullandı.

İki devlet başkanı BM'de birbirleriyle karşılıklı görüşmeyecek olsalar da Genel Kurul'da yaptıkları konuşmalar aracılığıyla iletişim kurdu.

İlk olarak Trump kürsüden İran’a “teröre sponsorluk” suçlamasıyla saldırdı, bölgedeki davranışlarını sürdürmesi halinde bu ülkeyi yaptırımları daha da sıkılaştırmakla tehdit etti ve diğer hükümetleri de "İran'ın kana susamışlığına mali destek vermemeye" çağırdı. Sonrasındaysa ABD'nin sonsuz düşmanlıklara inanmadığını söyleyerek, İran liderleriyle ilişki kurmak istediğinin ve bir araya gelmeleri halinde işlerin değişebileceğinin sinyalini vererek zeytin dalı uzattı.

Ruhani de ertesi gün kürsüde aynısını yaptı. İlk olarak, ABD’yi Ortadoğu’daki çatışmaları körüklemekle ve "ekonomi terörüne" başvurarak İranlı kadınların ve çocukların canını yakmakla suçladı. Sonra da İranlıların barış istediklerini söyledi ve ABD'yle müzakerelerin Beyaz Saray yaptırımları kaldırdığında ve Tahran üzerindeki baskıyı hafiflettiğinde yeniden başlayabileceğini ifade etti.

Trump’ın nükleer anlaşmayı Barack Obama’nın mirası olarak küçümsediğini bile kabul eden Ruhani, "Eğer Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (KOEP) ismi sizi rahatsız ediyorsa, anlaşmanın çerçevesine dönebilirsiniz" dedi ve karşı tarafın yaptırımları kaldırabileceğini söyledi.

 

 

MIT’de görevli Ortadoğu tarihçisi Pouya Alimagham'a göre Ruhani ve İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif bu nükleer anlaşmayla tüm siyasi kariyerlerini riske attı. Alimagham, İranlı seçmenlerin Ruhani'ye 2013'te dünyayla bağlantı kurma, 2017'deyse 2015'teki nükleer anlaşma sayesinde ekonomi açısından rahatlayacakları vaadi nedeniyle oy verdiğini belirtti.

Alimagham, The Independent'a şunları söyledi:

İranlı muhafazakarlar başından sonuna kadar nükleer anlaşmanın abesle iştigal olduğunu, ABD yönetiminin imzasının, üzerine yazılacak kağıda değmediğini söylüyordu. Başkan Trump'ın anlaşmayı mahvetmesiyle birlikte muhafazakarlar bu işte haklı çıktıklarını hissederken, Ruhani ve Zarif'inse kuyuları kazıldı.

Slavin, Ruhani'nin şimdi karşılığında somut vaat almadan Trump'ı istediği fotoğraf çekilme fırsatıyla ödüllendirmesinin, kendi kuyularını daha da kazmak anlamına geleceğini ekledi.

Trump 2020 seçimleri öncesinde güçlü bir dış politika zaferi elde etmek istiyor. Ancak Trump'a güvenmemekte haklı olan İranlılar, karşılığında bir şey almadan ona zafer tattırmak istemiyor.

Alimagham, "Güven artırıcı önlemler gerekli, bilhassa neredeyse tüm kozları taşımanın gücüyle. ABD muafiyetleri geri getirebilir, böylece İran, petrolünün bir kısmını satabilir ve Fransa'nın da 15 milyar dolarlık kredi limiti teklifi engellenmemiş olur” dedi. Nükleer anlaşmayı ıskartaya çıkaran ve İran'a tek taraflı, çarpıcı yaptırımlar uygulayan Trump olduğu için de iyi niyeti başlatan taraf o olmalı.

ABD-İran anlaşmazlığının ortasında, gerginlikleri gidermeye ve iki tarafı bir araya getirmeye çalışanlar, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi Avrupalı güçler. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İran Cumhurbaşkanı'nı, Trump’la görüşmeden New York’tan ayrılmasının “kaçan bir fırsat” olacağına dair ikna etmeye çalıştı çünkü birkaç ay içinde ne Ruhani yeniden New York’a dönecek ne de Trump Tahran'a gidecek. Ayrıca Boris Johnson da Ruhani'yi ikisi de BM'deyken Trump'la görüşmeye ikna etmeye çabaladı ve ona “Yüzme havuzunun yanında olmanız ve aynı anda havuza atlamanız gerekiyor” dedi.

ABD'nin Birleşmiş Milletler Birliği'nin başkanlığını yapan eski büyükelçi William Luers ise anlaşmazlığın tehlikeli bir seyir izlediğini ve yaptırımların hafifletilmesi meselesinin gerilimin azalmasının önünde engel teşkil ettiğini düşünüyor. The Independent'a konuşan Luers, ABD'nin yaptırımları azaltmayacağını ve İran'ın bir miktar rahatlama olmadan yol almayacağını söyledi.

“Zarif bunu yapma yetkisine sahip olmayı sürdürüyor ve Başkan Trump da Amerikalı mahkumları serbest bırakma marifetiyle iftihar ediyor” diyen Luers, bu tür müzakerelerin “çok ihtiyaç duyulan yeni bir kanal” açabileceğini de sözlerine ekledi.

İki devlet başkanı da New York'tayken Tahran'la Washington arasında bir atılım için fazla umut yok. Ancak devam eden Avrupa arabuluculuğu buzları eritmeye yardımcı olabilir ve sonunda daha sürdürülebilir bir diplomasiye kapı aralayabilir. İran ve ABD aldıkları pozisyonda birbirlerinden çok uzak görünüyor. Ancak taraflardan hiçbiri diğeriyle savaşa girmek istemiyor ve bu iyi bir başlangıç noktası olabilir.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kaldırarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU