Yemenli kadınlar Husi gözaltı kamplarında yaşadıklarını anlattı

Yemenli kadınlar, Husilerin Yemen’de işledikleri suçları uluslararası topluma anlatmak için BM İnsan Hakları Konseyi oturumundaydı

Fotoğraf: Şarku’l Avsat

İsviçre'deki Birleşmiş Milletler Cenevre Ofisi'nde 9 Eylül’de başlayan BM İnsan Hakları Konseyi'nin 42'nci oturumunda Yemen’deki insani kriz detaylı olarak ele alındı. 

Yemenli kadınlar, Husilerin Yemen’de işledikleri suçları uluslararası topluma anlatmak için dün oturuma katıldı.

Oturumda konuşan Noura el-Jarawi, Husilerin gözaltı kamplarında yaşadıklarını anlattı. Jarawi, “Husi milislerin bana yaşattıkları zorluklar ve acı tecrübeler sanki gerçek değilmiş gibi geliyor” dedi ve yaşadıklarına kendisinin de inanamadığını söyledi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin (OHCHR) yardımıyla başkent Sana’dan El Cevf’e, oradan da Marib’e kaçmayı başaran Jarawi şu ifadeleri kullandı: 

Yaşadıklarımı asla unutmuyorum. Çocuklarımla beraber birçok tehlike atlattım, birçok kez ölümden kurtuldum. Husilerin silahlı tehditleri yüzünden toplumdan bile yardım alamadım.


Noura, Yemen’deki meşru hükümet tarafından kontrol edilen bölgelere ulaşmak için çocuklarıyla birlikte gizlenerek yolculuk yapmaktan başka çaresinin kalmadığını belirtti.

Husilerin kendilerine yaşattığı durum nedeniyle Noura el-Jarawi ve onun gibi diğer kadınlar “Yemen Barışı Kadınlar İttifakı” örgütünü kurdu. 

Noura Jarawi, Sana, Saada ve diğer bölgelerdeki gözaltı kamplarında mahsur kalan kadınları kurtarabilmek için yapabildikleri tek şeyin bu olduğunu ifade etti. Jarawi açıklamasını şöyle sürdürdü:

Husilerin kadınlara yönelik ihlalleri, 2014 yılında iktidara müdahaleleriyle başladı. 

Husiler, Yemen toplumunda daha önce görülmemiş suçlar işledi. 

Yemen kadını toplumda önemli bir rol oynar. Ancak gözaltı kamplarında sayısız tutuklu var. 

Bu zor duruma kadınların son verebilmesi mümkün mü?


Yemen resmi haber ajansı SABA’da çalışan Emani Ahmed Ali de oturumda konuşma yapan Yemenli kadınlar arasındaydı. 

Kız kardeşinin bazı aileler ile birlikte Aden’in Tawahi bölgesindeki havan topu saldırısından kaçtığını belirten Ali “Milisler, özellikle yaralıları tedavi eden doktorları hedef aldı” dedi.

Berlin’e kaçan Yemen insan hakları aktivisti Arwa Nouman da “Aden’deki Tawahi Limanı’ndan kaçanların hepsi Husi milisler için bir tehdit oluşturmayan, silahsız insanlardı. Buna rağmen kurtulamadılar” ifadesini kullandı.

Toplantıda konuşma yapan Yemen Dünya Barış Toplulukları Birliği üyesi Dr. Mawaheb al-Hamsi de duruma ilişkin şunları söyledi:

Husilerin şiddeti, kurbanlardan duyduklarınızla sınırlı değil. Bu şiddet şantaj ve tecavüze kadar varıyor. 

Uluslararası toplum Husilere maddi ve lojistik destek sağlayan İran rejimini bastırmak için ne zaman harekete geçecek? 

Yemen toplumu kadına saygısıyla bilinir. Ancak ne yazık ki Husiler bu saygıyı alıp götürdü.


Dr. Arwa el-Khattabi de Husi milislerin ağır işkencelerine maruz kalan meslektaşlarının yaşadıklarını anlattı:

Yaşadıkları faciaları ve çektikleri acıları anlatmak için İsviçre’ye gelen bu masum kadınlar ve diğer tüm Yemenli kadınlar için uluslararası insan hakları örgütlerini harekete geçirmeliyiz. 

Husilerin Yemen’deki kadınlara yaptıkları Tahran tarafından belirlenerek yönetiliyor. Üstelik İran’daki suçlular, Husileri Yemenli kadınlara karşı işledikleri suçları örtbas etmeye teşvik ediyor. 

Bu yüzden Husileri temsil eden platformlarda çok sayıda kadın ön plana çıkıyor. Böylece kadınlara karşı hoşgörülü olduklarını uluslararası topluma gösteren mesajlar yayınlamaya çalışıyorlar. Fakat bu, onların ideolojisinde ve literatüründe olan bir şey değil.

İmajlarını düzeltmek için ne yaparlarsa yapsınlar biz gerçekleri belgelerle kanıtlayarak göstereceğiz.


Şarku’l Avsat 

DAHA FAZLA HABER OKU