Temelli: Demirtaş ve Yüksekdağ kararı siyasi komplodur, kabul edilebilir değildir

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın tutuklu kalması kararına tepki gösterdi

Sezai Temelli / Fotoğraf: GDP Basın Birimi

HDP, kayyum, siyasi gelişmeler ve yapılan çalışmaları yeniden değerlendirmek üzere genel merkezde Eş Genel Başkan Sezai Temelli başkanlığında toplandı.

Toplantıya, yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk de katıldı.

HDP Parti Meclisi toplantısında siyasal gelişmeleri değerlendiren Eş Genel Başkan Sezai Temelli, "Demirtaş'ın tahliye edilmemesini hiçbir hukuk açıklayamaz. Devlet, yargı marifetiyle arkadaşlarımıza ve bizlere karşı suç işliyor" dedi.

Sezai Temelli’nin, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın dün akşam yeniden tutuklanmasına tepki gösterdiği konuşmasının bazı satır başları şöyle:

Özellikle bu Parti Meclisi (PM) toplantımızda önümüzdeki dönemde hem siyaseten hem de örgütlenme anlamında  yapacaklarımızı tartışacağız, değerlendireceğiz. Fakat olağan bir PM yapma imkanımız maalesef yok. Türkiye’de siyaseti konuşmak demek artık siyasi darbeleri ve komploları konuşmak anlamına geliyor. Dün bir siyasi komplo ile yine karşı karşıya kaldık. Kabul edilebilir bir karar değildir, dün Türkiye yargı sisteminin yine utanılacak bir sayfasına daha tanıklık ettik ve bu sayfa maalesef tarihe eklendi. 4 Kasım’dan bahsettik ama daha öncesine gitmek gerekiyor. 5 Nisan 2015’ten bugüne kadar süren tecrit hukuku ve buna bağlı olarak giderek Türkiye’de adalet sisteminin, yargı sisteminin çöküşüne hep birlikte tanıklık ediyoruz. Türkiye bir tecrit hukukuna mahkum edilmiş durumda. Tüm yapılar adeta çepeçevre kuşatılıyor ve çöküş hızlandırılıyor.

Demirtaş tahliye edilmesin diye adeta yeni bir içtihat oluşturdular

Bu bir adalet mücadelesidir. Adalet herkese lazımdır ve bu mücadeleden yılmayacağız, geri adım atmayacağız ama bugün devlet yargı marifetiyle arkadaşlarımıza ve bizlere karşı suç işliyor. Suç nedir, suç yasa tanımazlıktır. Devlet bizzat kendi yasasını tanımaz hale gelmiştir. Ortadaki durum zorbalıktır, artık düşman hukukunu bile aşmış bir zorba hukukuyla karşı karşıyayız. 4 Kasım’da yapılan şeyin farklı bir halini dün gece yarısı izledik. Savcılar tahliye edilmesi gereken ve tahliyesi gecikmiş olan Selahattin Demirtaş tahliye edilmesin diye adeta yeni bir içtihat oluşturdular. Devam eden bir yargılama süreci içindeki dosyayı yeniden ele alarak tutuklama kararı çıkardılar. Hiçbir hukukçu bunu tarif edemez, anlamlandıramaz.  Bunun vicdanen ve ahlaken kabul edilmesi zaten mümkün değil. Bugün bütün Türkiye’ye çağrı yapıyorum. Vicdan sahibi, ahlak sahibi herkes bu karara karşı çıkmalıdır. Buna hep beraber dur demezsek, bu adaletsizlik, bu vicdansızlık bu ahlaksızlık her yeri kaplamaya devam edecektir. Kimse bundan kendisini koruyamaz hale gelecektir.

6-8 Ekim’in, eğer o gün orada suç varsa o suçun faili de bizzat devlettir

O yüzden şimdi bir kez daha çağrımızı yineliyoruz. Buna dur demeliyiz. Savcı 6-8 Ekim olaylarından dolayı bir fezleke hazırlamış ve bununla ilgili soruşturma başlatmış ve tutuklama talebinde bulunuyor. Hem Selahattin Demirtaş hem Figen Yüksekdağ için. Bu arkadaşlarımız zaten 3 yıldır bu dosyadan yargılanıyorlar. Bu dosyadan yargılandıkları için bir sürü fezlekenin içinde bu dosya olduğu için zaten tutuklular. Tahliye kararı verilen dosyanın içinde bunlar da var. Selahattin Demirtaş’a tahliye kararı veren mahkeme zaten bu dosyaya bakıyor. 6-8 Ekim’de ortaya çıkan tabloyu siyaseten HDP aleyhine kullanan iktidar bundan medet umuyor. 6-8 Ekim’in de eğer o gün

Yasin Börü’nün katlinin araştırılmasını bizzat biz istedik ama siz reddettiniz

Sürekli bize Yasin Börü’den bahsediyorlar. Yasin Börü’ye de biz sahip çıktık. Yasin Börü’nün neden nasıl katledildiğini araştırılmasını bizzat biz istedik. Araştırma önergelerini Meclis’e getirdik. Meclis’te o araştırma önergelerini reddeden kimdi? Sizdiniz? AKP’liler, MHP’liler sizdiniz, çünkü o suçun açığa çıkmasından korkuyordunuz. 6-8 Ekim’de katledilenlerin, o katledilen canların 48’i zaten HDP üyesiydi. Araştırılsın istedik ama araştırmayıp üstünü örterek bunu bize karşı bir siyasi araç halinde kullanıyorsunuz. Ceylanpınar işte bunun bir örneğidir; ortaya çıktı, nasıl olduğu ortaya çıktı. Bütün bunlardan siyasi komplonun tasvirini yapıyoruz. Nasıl bir siyasi komplo ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. 

İnsan hakları ihlallerinin boyutu AİHM’deki Demirtaş davasıyla ortaya çıktı

4 Kasım tutuklamalarının neden hukuksuz olduğu, nasıl yasa dışı olduğu daha birkaç gün önce Strazburg’da tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. AİHM, Selahattin Demirtaş davasına baktı. Aslında bir yıl önce karar almıştı. Bu kararın uygulanması gerekirken Türkiye itiraz etti ve yüksek mahkemeye gitti. Yüksek Mahkeme’de bu dava görüldü. İbretlik bir davaydı. Oradaydım izledim. Bir ülke vatandaşının hicap duyacağı bir davaya tanıklık ettik. İnsan hakları alanında yapılmış ihlallerin boyutu Demirtaş davası özelinde ortaya çıktı, tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. AİHM, örnek bir davayı görüştü. Bir an önce kararın açıklanması ve yazılması gerekiyor. Buradaki her gecikme, adaletin gecikmesi aslında çok büyük mağduriyetlere yol açıyor, bu tür siyasi komploların da yolunu açıyor. AİHM’in bir an önce bu kararı yazıp açıklamasını bekliyoruz. 

Talimatlı yargı talimatla çalışıyor

AİHM’de yargıçların sorduğu sorular aslında Türkiye’de hukukun içinde bulunduğu durumu ifade ediyordu. Durum budur. Biz oraya gittiğimizde Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi gerçekleşmişti ama tahliye edilmemişti. Yani salıverilmemişti, uzatıyorlardı. Dün gece o uzatmanın nedeni belli oldu. Apar topar bir kararla yeniden tutuklama çıktı. Hem de yargılanıp tahliye olduğu bir dosyadan dolayı yeniden tutuklama çıktı. Bu karşı karşıya olduğumuz yargının ne hale geldiğinin göstergesidir. Talimatlı bir yargı, talimatla çalışıyor. Ama biz inanıyoruz bu ülkede ahlaklı, onurlu yargıçlar var. Eninde sonunda bu ülkede adaleti sağlayacak bir irade ortaya çıkacaktır. Bugün talimatla hareket edenler mutlaka ama mutlaka adil bir yargılama düzeninde hesap verecekler. Diyorlar ya devri sabık yapmayın. Yapacağız mutlaka hesap soracağız. Bunca adaletsizliğin mutlaka hesabını soracağız.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU