Abartılan işsizlik!

Hakan Gülseven Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Türkiye’de işsizlik abartılıyor. Evet, “genç işsizliği” neredeyse yüzde 50’ye varmış vaziyette ama hem TÜİK, hem de TÜİK verilerini ikiyle çarpan normal insanlar çok önemli istihdam kalemlerini görmezden geliyor.

Önce TÜİK verilerinin yarattığı karamsar tabloyu ortaya koyalım…

Ekonomideki daralma, yeni istihdam alanlarının yaratılamaması, tarım sektöründeki çöküş, kentlerdeki yığılma… Bütün bu etkenler üretici sektörlerdeki işsizliği büyük boyutlara ulaştırdı.

İlgili devlet kurumları bu korkunç gerçeği gizleyemiyor.

“İş aramaktan vazgeçenler”, “zaten çalışmak istemeyenler”, askerler, mahkumlar gibi kalemlerin hiç dikkate alınmadığı istatistiklerde bile rakamlar korkunç.

TÜİK’e göre işsizlik yüzde 13, tarım dışı işsizlik yüzde 15, genç işsizlik ise yüzde 23,2…

Bir daha vurgulamak gerekirse, istatistikler işsizlik oranlarını olabilecek en makul rakamda tutabilme çabasıyla hazırlanıyor. Uygulanan hesaplama yöntemine göre, sadece aktif olarak iş arayanlar “işsiz” sayılıyor.

Bu nedenle, gerçek “işsizlik” rakamlarını bulmak için TÜİK’in yayınladığı oranları gönül ferahlığıyla ikiye katlayabilirsiniz.

Ne var ki, bu ikiyle çarptığımızda bulduğumuz rakamın tamamı bildiğimiz manada “işsiz” değil. Gözle görünen fakat hesap edilmeyen bir tür “istihdam” söz konusu.

Sokakları sel gibi basan bir yozlaşmanın büyüttüğü “sektörler”…

Kısa yoldan para kazanma üstatları

Para olmayınca lümpenleşme kaçınılmazdır; ekonomik kriz dönemlerinde sokaklar “kısa yoldan para kazanma üstatları”yla, yani avantacılar, hırsızlar, gaspçılar, uyuşturucu tacirleri, muhabbet tellalları ve katillerle dolar. 

Misal, son yıllarda Türkiye’de “fuhuş sektörü” inanılmaz bir sıçrama yaptı.

Gelir dağılımı eşitsizliği işsizlikle birleşince ilk kurbanlar kadınlar oluyor ve ilk “yükselen sektör” de ne yazık ki “fuhuş sektörü”...

Göçmen ve sığınmacı kadınların özellikle berbat bir fuhuş batağına düştüğünü görüyoruz.

Kadını fiziksel ve “ruhsal” olarak çökerten fuhşu “bir tür işçilik” gibi görme eğilimlerini ciddiye almak mümkün değil; zira sokakların lümpenlerle dolduğu bir ortamda, fuhuş batağına sürüklenmiş kadınların insani gereksinimlerini karşılaması bir yana, her an ciddi bir can güvenliği sorunu yaşadıklarını vurgulamak gerekir.

Hele bahsi geçen “sektör”de en az 25 milyar lira para dönüyorsa!..

Bu para miktarından çok daha baş döndürücüsü var.

Tüm vergi yükünü dolaylı vergi yoluyla içkiye ve sigaraya yüklemeye çalışan iktidar muazzam bir “Al Capone sektörü” yarattı. Tütün ticareti patladı. Sahte içki, boğma rakı imalatı, dağıtım ve satışı ciddi bir kalem oluşturmaya başladı. Ama bu sektördeki para ve “istihdam” devede kulak kalıyor.

İçkideki fahiş vergiler uyuşturucu sektörünü akıl almaz boyutlara getirdi. Özellikle gençlikte, başta işsizlik olmak üzere bir sürü sıkıntıyı “unutmak”, “kafayı dağıtmak” için yaygın bir uyuşturucu kullanımı var. Üstelik artık uyuşturucu her bütçeye göre, her köşe başında, son derece ulaşılabilir…

Türkiye’de uyuşturucu sektörünün 150 milyar liralık bir hacme sahip olduğu raporlanıyor. Belki de bu yüzden, sektördeki büyüme bir “tercih”, bilemiyoruz.

Gardiyan sektörü

Fuhuş ve uyuşturucu sektöründeki büyüklük kendi “kitle”sini, patronundan aracısına, fedaisinden ayakçısına, düşen kırıntıları toplayanına kadar kendi “istihdam”ını yaratıyor.

Bu kültür ortamında hırsızı, dolandırıcısı, gaspçısı, katili, ne ararsanız büyüyor. Hapishane görmüş biri olarak şahsi bir not düşeyim, mevcut adalet sisteminin ve hapishanelerin “adli vakalar” denen suçlardan yatanları “ıslah etme” imkanı yok. Aksine, hapse giren orada yeni bir tür suç vizyonu kazanıyor. İktidar da bunun farkında olacak ki, durmadan yeni hapishane ihaleleri açıyor.

İşte istihdama muazzam katkı!

İnşaat sektörüne “taze bir kan” gelirken “gardiyan istihdamı” büyüyor.

“Gardiyan istihdamı” deyip geçmemek lazım. “Dışarıdakiler”e de gardiyan lazım.

Türkiye, Avrupa’da kişi başına düşen polis sayısında lider. Jandarmaları, askerleri de eklersek rakam daha da büyüyor. Ve bu yetmiyor olacak ki, eskiden bankalarda tek tük rastlanan “özel güvenlikçiler” artık huzurlu yaşamak isteyen apartman girişlerine bile yerleştiriliyor.

Sektör giderek büyüyor. Senelik büyüklüğün 15 milyar liranın üzerine çıktığı tahmin ediliyor.

Yani, Türkiye’nin “işsiz olmayan” nüfusunun hatırı sayılır bir bölümü, lümpenleşmenin yarattığı tehdidi engellemeye çalışan “gardiyan sektörü”nde istihdam ediliyor.

Bir fal: Geleceğimiz parlak!

Hadi, tüm bunlara bir-iki “hesaplanmayan istihdam” kalemi daha ekleyelim…

Toplumsal çürümeye bakıp dehşete kapılan, bu dünyada gün yüzü görmeyeceğini anlayıp “öte dünya”da refaha ermeyi uman geniş bir nüfus “din sektörü”nü büyütüyor.

Sadece muazzam kaynak ayrılan Diyanet’ten söz etmiyorum. İktidar tarafından desteklenen tarikatlar, cemaatler, bunların türlü vakıfları, kursları, yurtları, dergahları birer kayıtsız istihdam kapısı haline geliyor.

Ve nihayet, toplumsal umutsuzluk döneminin gedikli aktörlerini de sayalım mı?

Sayalım. Üfürükçüleri, “medyum”ları, “fal kafe”lerde fal bakan şarlatanları da “hesaplanmayan istihdam” içinde değerlendirdiğimizde işsizliği epey düşürmüş oluyoruz.

Ne kadar “üretime dönük” bir istihdam tablosu, değil mi?!

Geleceğimiz çok parlak azizim!..

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU