Bu kez halk "Van münit" dedi

İbrahim Altun Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Metin Yoksu/EPA

31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerde Van genelinde oyların yüzde 55'ini alarak Van Büyükşehir Belediye başkanı seçilen DEM Partili Abdullah Zeydan hakkında verilen memnu hakkın geri alınması kararı ile başlayan protesto gösterileri kısa sürede birçok ile yayıldı.

Şöyle bir özetleyecek olursak;

29 Mart 2024 Cuma günü itiraz süresinin bitimine çok az bir süre kala Adalet Bakanlığı 2022 yılında memnu haklarını geri alan ve tüm yasal denetimlerden geçen ve adaylığı bizzat YSK tarafından onaylanan Abdullah Zeydan'ın memnu haklarına itiraz etti.

2 Nisan sabahı ise YSK, sabah alınan kararla Abdullah Zeydan'ın seçilme hakkını geri aldı ve mazbatanın AK Partili Abdulahat Arvas'a verileceğini açıkladı.

Seçim kurulunun son dakikada aldığı bu akla zarar karar, özellikle DEM seçmeni nezdinde büyük bir infiale neden oldu ve halk iradesinin yargı eliyle gasp edilmesi olarak algılandı.

Son dakika gölü gibi alınan bu kararın hukuk açısından tam bir fiyasko olduğunu düşünen ve karara karşı çıkan birçok hukukçu ve siyasi lider duruma büyük tepki gösterdi.

Önceki dönemlerde yaşanan kayyum atamalarının travmasını henüz üzerinden atamamış olan Kürt seçmen, yeni bir kayyum döneminin başlatılacağı endişesiyle sokaklara döküldü.

Van başta olmak üzere birçok ilde protestolar başladı.

Gösteri ve toplantı yasağı getirilmesine rağmen halk sokakları terk etmedi ve protesto gösterilerine devam etti.

Yer yer sokak çatışmalarına dönüşen protestolarda onlarca kişi gözaltına alındı, kimisi yaralandı.

Tüm bunlar yaşanırken Van esnafı kepenk kapattı ve yine sosyal hayat durma noktasına geldi.

Nasıl olduysa kısa bir süre içinde bölge yeniden büyük bir kaosun içine atıldı.

Neyse ki Van halkının güçlü iradesi ve demokrasiye inanan yürekli insanların gayreti neticesinde YSK verilen bu yanlış kararından geri döndü ve mazbata gerçek sahibine yani halkın iradesine verildi.

Yani kısacası bu kez Van halkı "Van münit!" dedi ve iradesine göz dikenlere "Ben halkım, beni yok sayamazsın!" mesajını verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerel seçimlerden hemen sonra "Milletimizden gelen mesajı aldık, halkın iradesine saygı duyacağız" açıklamasına rağmen, halkın iradesine göz dikme cüretinde bulunanlar kim ya da kimlerdi?

Bu sadece hukuki bir yanlışlık mıydı, yoksa bilinçli yapılan ve toplumsal barışımızı hedef almak için kurulan bir tuzak mıydı?

AK Parti'nin içinde dahi bu karardan rahatsızlık duyan birçok insan varken bölgeyi böylesi büyük bir kaosun içine atabilecek bu akla zarar karara kim neden imza atar?

Şimdi bunları sorgulamak gerekmez mi?


Öte yandan hukuk dışı bir kararla iradesi gasp edilen bu yüzden iradesine sahip çıkmak için sokaklara dökülen Van halkına topyekûn "terörist" diyebilecek kadar ileri giden faşist ruhlu zavallılar var bir de.

Hiçbir partiyle bağı olmadığı halde sırf "Kürt halkının iradesine saygı duyun! Bu yanlış karardan geri dönün" dediği için sayısız hakaret ve ithamlara maruz kalan biri olarak bana ve benim gibi düşünen insanlara "terörist" diyen zavallılara diyecek tek bir sözüm var! 

Terörist, sizin babanızdır!

Yahu iradesine sahip çıkmak yahut bir yanlışın karşısında durmak ne zamandan beridir teröristlik oluyor?

Sormazlar mı adama, 15 Temmuz'da darbe girişimini önlemek için halkı sokağa çağıran kimdi diye?

Darbeci askerlerin önüne dikilen tankların önüne tüm ruhu canıyla geçen ve iradesine sahip çıkan yine bu halk değil miydi?

Nasıl ki 15 Temmuz'da sokağa dökülen ve iradesine sahip çıkan halka hiç kimse "terörist" diyemezse, aynı şekilde iradesine sahip çıkmak için sokaklara dökülen ve iradesinin hakkını isteyen Van halkına da hiç kimse "terörist" diyemez ve söz söyleyemez.

Bu gerek ahlaken gerek vicdanen gerekse hukuken bir suçtur ve böyle düşünen bir akıl kesin ve kesinkes vicdandan ve adaletten yoksundur.

Evet, haklı olmak kadar haklı kalmak da önemlidir.

Vicdan sahibi hiç kimse şiddeti ve vandallığı tasvip etmez etmemelidir de.

Ne var ki tahrik edeni bırakıp tahrik olanı suçlamak ancak hamasetin aklıyla hareket edenlerin işidir.

Gelgelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da dediği gibi, bu millet 22 yıldır iktidarda tuttuğu AK Parti'ye bir mesaj verdi.

Millet dedi ki;

  • Liyakati es geçtin, es geçme!
  • Bürokrasiyi şakşakçılarla doldurdun. Doldurma! Bir işi, seni en çok alkışlayana değil, işini en iyi yapana ver!
  • Adaleti, sadece kendinden olana değil kendinden olmayana da sağla!
  • Hukuku seni yürüten ayakkabı olarak görme, asla çiğneme; onu, seni adil bir lider olarak gösteren baş tacı yap her zaman!
  • Güç ve koltuk geçicidir. Üstünlerin hukukunu değil hukukun üstünlüğünü gözet!
  • Eleştiriye açık ol, her eleştiriyi hainlik olarak görme! Sen patatesin haşlamasını seviyorsun diye kızartmasını seveni suçlama! Değil mi ki haşlama yiyen de kızartma yiyen de patatesi seviyor. Patatesi farklı seviyor diye kimse patates düşmanı değil. Bunu anla!
  • Doğru sadece senin dediğin değildir; başkasının doğrularını da dinle. Kibirlenme!
  • Bu ülkede düşünce özgürlüğü var biliyorum ama düşüncemi söylemekten ve özgürlüğümden olmaktan korkuyorum. Ne korkak bir özgür olmak ne de cesur bir tutsak olmak istemiyorum! (Mesela şimdi bunları korkarak yazıyorum) beni korkutma!
  • Gündemi kendi çıkarına göre uyarlama (Mesela Gazze'yi hatırla ve nerde yanlış yaptım diye kendini sorgula!)
  •  Halkın tenceresindeki aşa ve gözündeki yaşa dikkat et! 

Yoksa daha büyük KAYBEDERESİN!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU