Çin'den Hindistan'a dünyadaki Müslümanlar toplama kamplarına konuyor

Ayrımcılığa karşı yıllardır devam eden küresel eylemsizlik, ekonomik çıkarların dışa tepkilere baskın geldiğini kanıtlıyor. Bunlar Hindistan, Çin, Suudi Arabistan ve daha pek çokları için olağan şeyler olmayı sürdürecek

Hindistan, vatandaşlığını kanıtlayamayanlar için kuzey doğudaki Assam eyaletinde 1,9 milyon kişilik 10 merkez planladı (AFP)

Assam eyalet kanunlarınca uygulanan ve internet üzerinden gerçekleştirilen küçük bir testle, Ulusal Vatandaş Kayıtlarına göre Hint vatandaşı olup olmadığınızı kanıtlayabilirsiniz.

Ama testi muhtemelen geçemeyeceksiniz. Test, Hindistan'da doğmuş ebeveynlere, Hindistan'da doğmuş olmanın getirdiği sıradan ayrıcalıklara ve basit evrak işlerine izin vermiyor. Form dolduranlar için olağan cevap "yukarıdakilerden hiçbiri" oluyor. Öyle ya, imkansız kurallar ve belirsiz evrak işleri olmasa, ayrıştırmak ve ezmek istediğiniz kimselerin hayatını nasıl olabildiğine zor kılabilirsiniz?

Başbakan Narendra Modi'nin Bharatiya Janata Partisi (Hindistan Halk Partisi, BJP) 2014 yılında iktidara geldiğinde, tam da bugün çevremizde gördüğümüz sebeplerden dolayı uzun süredir dondurulmuş olan Ulusal Vatandaş Kayıtlarını (UVK) tamamlama sözü vermişti. Ancak, UVK'yi sadece seçim dönemlerinde kullanan diğer partilerin aksine BJP, seçimlerdeki oy oranını artırmak için dini azınlıklara ve Müslümanlara karşı baş gösteren nefreti körüklemek istedi.

Britanya sömürge yönetiminin Hindistan'ın kuzey doğusunda bıraktığı sorunlar, 1947'deki bölünme ve 1971 Bangladeş Bağımsızlık Savaşı nedeniyle bölgeye gelen göçler sebebiyle daha da kötüleşti. Ama bu sözde göçlere dair verilen sayılar -ki bu büyük bir soru işaretidir- her zaman şüpheliydi. Taraf olduğunuz argümana göre bu sayılar da artar veya azalırdı. "Karşı" argümanların bazı yönleri yanlışsa bile sıradan şeylerdi: Yerlilerin işlerini elinden alan göçmenlere yönelik güvensizlik, öfke vb. Daha tehlikeli diğer bir yönse bu öfkenin Müslüman olmaları sebebiyle Bangladeşlilere yöneltilmiş olmasıydı. Farklı siyasi gruplardan birçok hükümet Assam halkına yasadışı göçmenlerden kurtulma sözü vermişse de, Modi liderliğindeki BJP hükümeti bunu daha ileri götürdü.

 

 

Hindistan'ın mevcut İçişleri Bakanı Amit Şah, Bangladeşlilerden yok edilmesi gereken 'termitler' olarak bahsetti. Sayılarının 40 milyonun üzerinde olduğunu ifade etti. Onca şeyi kırıp döktükten sonra ise nihayetinde gerçek 'yasadışı' göçmen sayısının 1,9 milyon olduğu anlaşıldı. Şahsi ve sosyal trajedi düşünüldüğünde korkunç bir miktar olsa da, inşa edilen ve taşan nefretle kıyasladığınızda cüzi bir sayı. Yerel basında çıkan haberlere göre Hindistan şu anda 10 gözaltı merkezi kuruyor. Bu 'yasadışı' insanların onlarca yıldır Hindistan'da yaşadığını ve şimdi ufak siyasi kazançlar uğruna kimliklerinin elinden alındığını hatırlamak önem arz ediyor. Ayrıca Bangladeş’in de bu insanları kendi vatandaşı kabul etmediğini, bu yüzden hem evsiz hem de vatansız kaldıklarını unutmayın.

Sonuç olarak Hindistan şimdi, 20. yüzyıl dehşetlerini tekrarlamaktan çekinmeyen ve geniş insan topluluklarını toplama kamplarına, gözaltı merkezlerine veya Çin'in Müslüman Uygurlara yaptığı gibi "tekrar eğitim" kamplarına koyan rezil devletler listesindeki yerini almakta. Ya da Donald Trump'ın halihazırda ABD'deki tüm yasadışı insanlara, ama özellikle de Hispaniklere yaptığı gibi. Savaş zamanında bazı insanların dini veya derisinin rengi sebebiyle toplanıp hapsedilmesini kabul edilebilir bulanlar için, Holokost'tan ötesine bakmaya ihtiyaç yok. Bunu 21. yüzyılda barış döneminde yapmaksa sadece gerici otoriter bağnazlığın ve zulmün en kötü türünü ifade ediyor.

Dünyanın içinde bulunduğu mevcut döngü, Hindistan'da olanlara karşı duracak yeterli sesin çıkmayacağını gösteriyor. Trump, Çin'i gümrük tarifleri hususunda karşısına alabilir ancak Uygur "tekrar eğitim" kampları konusunda bunu yapmaz. Çok basit, Çin çok büyük. Uygurlar için neredeyse kimse tepki vermedi, dolayısıyla acıklı listeye Hindistan'ın yeni katılımını da unutabilirsiniz. Her dünya lideri İslamcı köktenciliğinin tehlikesine dair açıklamalarda bulunurken, hiçbiri Suudi Kraliyeti'nin sağ yanında durmakta bir beis görmez. Bir zamanlar tüm liberal hareketlerin deniz feneri olan Filistin de pratikte unutuldu. Hindistan'ın UVK'sına karşı sadece Birleşmiş Milletler, kategorik olarak tepki verdi.

Küresel bir İslamofobi türü var. Hindistan'ın dini çoğunluğunda ise, Müslümanlara karşı nefret üzerinde büyüyen derin, önyargılı ve yanlış bir "mağduriyet" mevcut. Bu duygu, Hindistan'ın yüzde 80'lik Hindu nüfusunun hepsinde var olmayabilir, ancak insanların Müslüman inançları sebebiyle hapsedilmesinin bazılarında alkışlanmasına neden olacak denli güçlü.

Hindistan Müslümanlarının ülkenin mevcut dağılımında seslerini yitirdiği düşünüldüğünde, bu gözaltı merkezleri çökmekte olan bir ekonominin kargaşası içindeki nüfus tarafından utanmaksızın gözardı edilecektir. Yakın zamanda bir mucize gerçekleşmezse, bu turun galibi nefret olacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Yılmaz

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU