Antakyalı Hristiyanlar deprem kayıplarını anarken, kenti terk edenlerin dönmesi için dua ediyor

6 Şubat depremleri sonrası Antakya'daki 370 Rum Ortodoks aileden geriye 20'si kaldı

Fotoğraf: Reuters

6 Şubat depremlerinin neredeyse dümdüz ettiği Antakya'da Hristiyan cemaati bir araya getiren en önemli unsurlardan Antakya Rum Ortodoks Kilisesi de harabeye dönerken; kenti hâlâ terk etmemiş az sayıdaki Hristiyan aile enkaz yığını halindeki kilisenin kalıntıları arasında depremde ölenler için dua ediyor.

Depremin yıl dönümünde göğe yükselen nidalarda, yüzyıllardır kendilerine yuva olmuş kadim kenti depremle birlikte terk eden yüzlerce Hristiyan ailenin tekrar geri dönmesi çağrısı da var.

Etkilediği illerde 53 binden fazla kişinin ölümüne, binlerce kişinin evsiz kalmasına neden olan Kahramanmaraş merkezli depremler, "medeniyetlerin buluştuğu kent" Antakya'nın kültürel mirasına da ciddi bir darbe indirdi.

"Kiliselerimiz yerlebir olmuş durumda, çan kulelerimiz maalesef ses vermiyor" diyen Antakya Rum Ortodoks Kilisesi Vakfı Başkanı Fadi Hurigil, Reuters'a açıklamalarda bulundu. Hurigil sadece kentin ana kilisesi konumundaki Rum Ortodoks Kilisesi'nin değil, Hristiyan cemaata ait diğer dini yapıların da büyük zarar gördüğünü belirtiyor.

Ancak yine de umudunu kaybetmiş değil:

Bu şehir yedi kere yıkılmıştı, yine inşa edilmişti. Sekizinci kez yıkıldı, inşallah yine inşa edilecek.

Yerinde sadece koca bir enkazın kaldığı kilise, depremin yıl dönümünde yine de geride kalanlar için bir buluşma noktası olmayı sürdürüyor.

Depremin birinci yıl dönümünde kilisede toplananlar, depremde hayatını kaybeden Hıristiyan cemaatinden 63 kişiyi dua ederek andı.

Anma törenine katılan 18 yaşındaki tıp öğrencisi Larina Balıkçıoğlu, depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen olanlara hâlâ alışamadığını söylüyor:

Hâlâ inanamıyorum. Depremi bizzat yaşasam da hala gerçek gelmiyor... Depremden sonra kiliseyi ilk defa gördüm ve gördüğümde inanamadım.

Antakya Rum Ortodoks Kilisesi daha önce de 1872 yılında depremde büyük zarar görmüş ve ardından Rus mimarlar tarafından restore edilmişti. Hurigil'in verdiği bilgiye göre, geçen yıl yaşanan depremde kilisenin enkazından çıkarılabilen ikonalar, haçlar ve ayin kapları Hatay Arkeoloji Müzesi'ne götürülse de, bazıları hâlâ enkazın altında.

Tarihi kilisenin restore edileceği mimari proje onaylanmış olsa da, projeye başlamak için zemin etüdü sonuçları bekleniyor.

Antakya'daki 370 Rum Ortodoks aileden geriye 20'si kaldı

Hurigil, depremden önce Antakya'da 370 Rum Ortodoks aile yaşarken, deprem sonrası bu sayının 20'ye indiğini belirtti. Kendisi de Antakya doğumlu olan 49 yaşındaki Hurigil, şehri terkeden ailelerden 45'inin kente üç saat mesafesindeki Mersin'e yerleştiğini belirtiyor.

Hurigil'in ailesi de Antakya şehir merkezini terk edenlerden. Hurigil'in evi depremde hafif hasar görse de, Antakya'daki zor koşullar nedeniyle aile şu anda Hatay'ın Arsuz ilçesindeki yazlık evlerinde yaşıyor.

"Antakya'yı terk etmek zorunda kalan herkesin burayla bir geçmişi var, burada toprağı var. Kolay kolay vazgeçilebilecek bir şehir değil" dese de, Hurigil'e göre Antakya'ya geri dönüş ne yazık ki zaman alacak.

"Bizi ibadethanemiz birleştiriyor"

Kenti terk etmemek için direnen Antakya Rum Ortodoks cemaatinden 53 yaşındaki David Çağan'a göre ise, gidenlerin geri gelmesi için kilisenin yeniden ayağa kaldırılması hayati önemde:

Deprem bütün şehri perişan etti. Doğal olarak bizim topluluğumuzu da perişan etti... Bizi biraraya getiren ibadethanemiz, kilisemiz. Kilisemizin olmaması durumunda bizim bir daha bir araya gelmemiz mümkün değil.

Kentin sosyolojisinin önemli bir parçasını hristiyan ve yahudi varlığının oluşturduğunu belirten Çağan, medeniyetlerin birarada yaşadığı Antakya'nın şimdi bu özelliğini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor:

Demografik azalmamız daha önceki yıllarda da her zaman devam etti. Biz 100 sene boyunca hep azaldık, azaldık, azaldık. Ve en son deprem bizi neredeyse yok olma noktasına getirdi.

Çağan'a göre, Antakya'nın eski kimliğine yeniden kavuşması için özel projelere ihtiyaç var. Bu ise sadece konutların yeniden inşası ile yapılabilecek birşey değil. Ulusal ve uluslararası kuruluşların desteğiyle kentin sosyolojisini koruyacak ve gidenlerin geri dönmesini sağlayacak projelerin acilen hayata geçirilmesi gerekiyor.

Bir kente ruhunu verenin o kentin insanları ve sosyolojisi olduğunu vurgulayan Çağan, giden Hristiyan cemaate sesleniyor:

Biz burada Antakya'da kalan aileler direniyoruz. Niye direniyoruz? Biz gidenlere de umut olmak istiyoruz. Biz buradayız. Biz burayı terk etmiyoruz. Lütfen siz de geri gelin.

 

Reuters

DAHA FAZLA HABER OKU