Ukrayna sorunu nasıl çözülür?

Esedullah Oğuz Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Bazen karmaşık gibi görünen sorunların çözümü gayet basittir ama kimse bunu görmek, anlamak istemez. Zira çözümsüzlük, bazılarının işine gelir.

Şöyle anlatalım: Bir an için Rusya ile Batı arasında şöyle bir anlaşmaya varıldığını hayal edin;

Ukrayna, ne Belarus benzeri Rusya'nın oyun hamuru gibi her şekle sokabileceği bir oyuncağı olacak ne de Batı'nın birtakım vaatlerle kendi çıkarları için kullanabileceği bir piyon.

Aksine iki tarafla da karşılıklı saygıya ve güvene dayanan ilişkileri olan bir ara bölge olarak hayatını sürdürecek.

Yani Ukrayna kesinlikle NATO'ya katılmayacak ve tarafsız kalacak. 

Böyle bir anlaşmaya varıldığı takdirde Ukrayna'da savaş hemen biter ve akan kan da durur.

Ve dünyanın bu bölgesi daha barışçıl ve huzurlu bir yer haline gelir.

Ukrayna'da savaşın bitmesiyle Rusya'ya uygulanan ambargolar kalkar.

Böylece karşılıklı ticaret yeniden başlayacağı için yaşlı Avrupa kıtası hem siyasi hem de ekonomik olarak daha rahat bir nefes alır. 

Avrupa'nın en büyük ekonomik gücü olan Almanya daha yakın zamana kadar, yani Ukrayna'da savaş başlayana kadar Kuzey Akım-I hattı üzerinden Rusya'dan doğalgaz tedarik ediyordu, hem de çok uygun bir fiyata.

Şimdi ise ambargodan dolayı boru hattı kapandığı için Almanya gaz ihtiyacını Katar, BAE gibi ülkelerden daha yüksek bir fiyata temin ediyor.

Bu yüzden gaz fiyatları Almanya'da yaklaşık 3 katına çıkmış durumda.

Nitekim bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak 2022 yılında gaz için 900 euroluk ek bir ödeme yaptım. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sadece bu da değil. Rusya'ya uygulanan ambargo başta akaryakıt ve gıda olmak üzere birçok ürünün fiyatlarının ikiye hatta üçe katlanmasına neden oldu. 

Savaşın durmasıyla tüm bu sıkıntılar bitecek ve insanlar rahat bir nefes alacak.

Ama savaşın sona ermesi, dünyanın biricik süper gücü ABD'nin pek işine gelmiyor.

Zira savaşın sürmesi, ABD'nin savaş endüstrisi için milyarlarca dolar gelir demek.

Kendilerini tehdit altında hisseden AB ülkeleri başta F-35 savaş uçakları olmak üzere ABD'den çok sayıda gelişmiş silah ve mühimmat alacak. Bu da Amerikan silah fabrikaları için yıllarca iş ve aş demek. 

Savaş yüzünden AB Rusya ile ticaret yapamayacağı için bu, iki tarafın da ekonomik olarak zayıflayacağı anlamına geliyor.

Ekonomik olarak zayıf bir Rusya elbette ki ABD'nin işine gelir. Ama ekonomik olarak zayıflayan bir AB kulübü daha uzun bir süre Amerikan şemsiyesi (dolayısıyla kontrolü) altında kalacağı için bu durum, Washington'un daha çok işine gelecek.  

Bunun tersi ise, ABD'nin kâbusu olur. Rusya ile AB arasında ilişkilerin düzeldiğini ve karşılıklı ticaretin daha da geliştiğini hayal edin.

Moskova ile Brüksel arasındaki ilişkiler öylesine iç içe geçmiş olsun ki, iki blok arasında bir savaş mümkün olmasın. Tıpkı Almanya ile Fransa arasında olduğu gibi. 

Böyle bir senaryo, Avrupa halkları ve dünya barışı için muhteşem olmaz mıydı? Elbette ki olurdu. 

Rusya, AB istese de istemese de Avrupa'nın büyük komşusu. Bir savaş anında ikisinden birinin galip gelmesi mümkün değil.

En muhtemel senaryo, ikisinin de büyük ölçüde tahrip olması. Tıpkı birinci ve ikinci dünya savaşlarında olduğu gibi. 

Avrupa, daha doğrusu AB'nin temelini oluşturan Batı Avrupa İkinci Dünya Savaşı'ndan beri, kaderini Washington'un ellerine terk etmiş durumda.

Savunmasını ABD'ye havale eden Avrupa, şimdi de Washington'un kışkırtmasıyla istemediği bir savaşa sürükleniyor. 

ABD'den habire silah alıp savaşa hazırlanan AB ülkeleri kendilerini yok edebilecek büyük bir tehlikeye doğru ilerlerken uzaktaki ABD'nin ekmeğine de yağ sürüyor. 

Dışarıdan bakan biri, "Rusya ile Batı, daha doğrusu ABD arasındaki sorun nedir" diye sorduğunda somut hiçbir şey bulamaz.

Rusya, Batı'nın çıkarlarını tehdit etmiyor, aksine ABD, füzelerini Rus sınırlarına yerleştirerek Putin'in uykularını kaçırıyor. 

AB, Washington'un kışkırtmasıyla büyük bir felakete sürüklenmek istemiyorsa, bir an önce ABD'nin gölgesi altından çıkıp kendi kaderini kendi eline almalıdır.

Avrupalıların İkinci Dünya Savaşı'ndan beri belledikleri "ABD'nin çıkarı ne ise bizimkisi de aynı" ilkesi artık geçerliliğini kaybetmiş durumda. 

AB'nin çıkarı, Ukrayna'yı tarafsız bir bölge haline getirmek konusunda Rusya ile anlaşarak savaşı sona erdirmek, ambargoyu kaldırıp yeniden karşılıklı ticarete başlamak, böylece yaşlı kıtada uzun zamandır süren barış ve huzuru garanti altına almak. 

Yakın tarih, ABD'nin ipiyle kuyuya inilmeyeceğini göstermiştir. Washington'un Ortadoğu veya Güney Asya'da en yakın müttefiklerini, onlarla işi bittikten sonra nasıl yüzüstü bırakıp gittiğini bir düşünün.

40 yıl önceki İran Şahı'ndan Hüsnü Mübarek'e, Saddam Hüseyin'den günümüzde eski Afgan rejiminin liderleri Karzai ve Eşref Gani gibi ABD'ye inanan her lider ve ülke, hüsranla karşılaşmıştır. 
 


Elbette AB'nin durumu biraz farklıdır. Yine de gerçek bir tehlike anında ABD'nin müttefiklerini her zaman yüzüstü bırakıp gittiğini de akıldan çıkarmamak gerek. 

Doğrudur, Rusya'nın komşu bir ülkeyi işgal etmesi hem uluslararası hukuk hem de ahlaken yanlış ve hatalıdır.

Rusya, kendisini tehdit altında hisseden her süper gücün gösterdiği tepkiyi ortaya koymuştur.

Putin'in dediği gibi, Rusya Meksika-ABD sınırına füze yerleştirseydi, Washington'un buna tepkisi ne olurdu sizce?

1991'de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra rakipsiz kalan ABD maalesef son yıllarda öylesine pervasız davranmaya başladı ki, sadece düşmanlarının değil müttefiklerinin bile varlığını bile tehdit eder hale geldi.

ABD'nin Türkiye'nin güvenlik kaygılarını hiçe sayarak Suriye'nin kuzeyindeki Kürt teröristlerine verdiği destek, bunun en somut göstergesi.

Şimdi ise ABD, Ukrayna'ya F-16 savaş uçakları ve Stinger füzeleri gibi daha gelişmiş silah sistemleri vaatleriyle savaşı daha da kızıştırarak, sadece Avrupa'nın değil, tüm dünyanın güvenliğini tehdit ediyor.

Ukrayna'da çözümsüzlük, üçüncü dünya savaşı demektir. 

Öyleyse, yapılması gereken, Ukrayna'yı Doğu ile Batı arasında güvenli, tarafsız bir ara bölge haline getirip savaşı sona erdirmektir.

Zira, zararın neresinden dönülse, kârdır. Diğer seçenek ise, dünyanın nükleer bir savaşa sürüklenmesi demektir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU