Libyalılar siyasi ikilemi çözmek için monarşinin geri dönmesini öneriyor

Muhammed es-Senusi, 1951 Anayasası’nı yeniden etkinleştirmek için girişim başlattığı. Gözlemciler, bu anayasanın vadesinin dolduğunu söylerken, kimileri bunu bölünmelere karşı bir kurtuluş çaresi olarak görüyor

İstanbul ziyareti sırasında Prens Muhammed es-Senusi ile Libya Temsilciler Meclisi üyeleri Fotoğraf: Independent Türkçe

Libya Krallığı Veliahtı Muhammed er-Rıza el-Hasan es-Senusi (61), 2011 yılında eski Cumhurbaşkanı Muammer Kaddafi rejiminin çökmesinden bu yana ülkenin daldığı çatışma bataklığından kurtarılması için kapsamlı bir ulusal diyalog çağrısı yapıyor. 1951 Libya Krallığı Anayasası’nı etkinleştirme yönünde bir girişim başlatan Senusi, monarşi rejimine yeni bir soluk getirmeye çalışıyor.

Veliaht Prens, Libya anayasal monarşisinin geri dönüşü çerçevesinde meşru çözümü, demokratik yönetimi ve Libya ulusal kimliğini merkeze alan bir ulusal vizyona ulaşmak amacıyla tartışmaları başlattı. Bu bağlamda Senusilerin varisi, Libya toplumunun bazı bileşenleriyle bu ayın ortasında Türkiye’nin (tarihî) başkenti İstanbul’da bir araya geldi. Prens’in görüştüğü kişiler arasında Temsilciler Meclisi üyeleri, Zaviya (batıda) şehri senatosunun ileri gelenleri ve Libya’nın doğusu ve güneyindeki kabilelerin liderleri ile şeyhleri de var.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Avrupa’nın desteği

Senusi Prensi’nin girişimi, Avrupa Birliği (AB) tarafından da destek gördü. Bu destek, ‘AB’deki siyaset mimarları’ tarafından hazırlanan bir raporla somutlaştı. Söz konusu girişimi, halihazırda Libya’ya musallat olan siyasi durgunluğu gidermek için ‘en akılcı’ teşebbüs olarak niteleyen rapor, Prens Muhammed es-Senusi liderliğindeki yeni ulusal diyaloğun, ‘bölünmüş Libya’yı yeniden birleştirmek üzere dar çıkarların ötesine geçtiğini’ belirtti.

Avrupa tarafından sunulan rapor, Libya’nın sahne olduğu kargaşanın AB’nin geleceği üzerindeki sonuçlarına da dikkat çekti. Avrupa’nın güney kanadında faaliyet gösteren terör örgütlerinin yol açtığı güvenlik tehditleri ve Yaşlı Kıta’ya (Avrupa) yönelik düzensiz göçteki artış, bu sonuçların başında geliyor.

Bunun aksine Libya sahnesini gözlemleyen bazı gözlemciler ise Kaddafi’nin 1969’daki darbeyle ortadan kaldırdığı monarşinin, ülkenin içinde bulunduğu döneme artık uygun olmadığını ve özellikle de eski bir anayasayı yeniden yürürlüğe koymanın imkânsız olduğunu belirtti.

Bu bağlamda siyasi analist Hazim er-Rayis’e göre, Libya devletinin en parlak dönemini yaşadığı bir rejim olması dolayısıyla çok sayıda Libyalının monarşinin geri dönüşünü desteklediği yadsınamaz, ancak monarşinin geri dönüşünü içinde bulunulan çağa uygun olmadığı gerekçesiyle reddeden geniş bir vatandaş kesimi de var.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Rayis, silahlanmanın yaygınlaşmasından, siyasi yönelimlerdeki farklılıklardan ve güvenlik odaklarının çokluğundan mustarip olan Libya gerçekliğinin ne monarşiyle ne de 1951 Anayasası’yla bir arada olabileceğini söylüyor. Rayis’e göre, monarşinin geri dönüşü, Libya siyasi sahnesini karıştırabilir ve başka bölünmelere yol açabilir; zira ülkeler geriye değil, ileriye gider.

Rayis, Veliaht Prens’in bu hareketini, özellikle Libyalılar arasında sembolik öneme sahip olmasından ötürü dikkatleri yeniden üzerine çekme çabası olarak görüyor. Ona göre, çatışma halindeki taraflar, seçimler için uzlaştığı takdirde Senusilerin varisi, seçimlere mesela Libya devlet başkanı ya da başbakanı olarak aday olmak suretiyle, Libyalıların Senusilerin mirasına duyduğu muhabbetten faydalanabilir. Onun Libyalıların gözündeki sembolik önemi göz önüne alınırsa başarılı olması ve bunun da ötesinde rejimin monarşi mi yoksa cumhuriyet mi olması yönünde bir referandum yapılması da muhtemel.  Rayis, şu ifadeleri de dile getirdi:

Libya, Abdullah Batili’nin Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) başkanlığına getirilmesinden bu yana daha da derinleşen bir siyasi çıkmaza girdi. Çözüme yönelik yerel ve uluslararası tüm girişimlerin başarısız olduğu bir durumda Veliaht Prens’in öncülük ettiği bu girişim, Libyalıların hafızasını tazeleme ve monarşinin geri getirilmesi ihtimaline dair halkın nabzını yoklama çabasından başka bir şey değil.

Libyalıların şemsiyesi

Öte yandan Bağımsızlık Anayasası’nın etkinleştirilmesi ve Libya’ya anayasal monarşinin geri getirilmesi için düzenlenecek Ulusal Konferansa Hazırlık Komitesi Başkanı Eşref Boudouara’ya göre, Veliaht Prens Muhammed el-Hasan er-Rıza es-Senusi’nin Libya’nın tüm bileşenleriyle yürüttüğü istişareler ve görüşmeler, Libyalıların dikkatini çekme çabasından ibaret olamaz. Bu girişim, ülkedeki anlaşmazlığı ve krizi çözmek ve demokrasinin, istikrarın ve güvenliğin temellerini atmak için anayasal meşruiyete başvurma konusunda anlaşmak üzere vatandaşları bir araya getiren kapsamlı bir diyaloğa ulaşmayı hedefliyor.

Boudouara, değerlendirmesine şu sözlerle devam etti:

Veliaht Prens’in 1951 Bağımsızlık Anayasası’nın yeniden yürürlüğe konması yönündeki çağrısı rastgele değil, ancak kasıtlı bir çağrıydı. Bu çağrı, uluslararası toplumun Libyalılara çözüm sunmaya dönük girişimlerinin 12 yıldır başarısız olmasının ardından geldi. Ayrıca, Anayasa Hazırlama Komisyonu da bir anayasa taslağı hazırlama konusunda üyeleri arasında bir uzlaşma sağlayamadı ve Anayasa Beyannamesi’nde kendisi için belirlenen yasal süreyi (4 ay) aştı. Üstelik Tebu ve Amazigh (Berberi) bileşenlerinin yanı sıra Bingazi, Mısrata, Zaviya, el-Beyda, el-Küfre, Şahat vd. şehirler gibi 13 büyük seçim bölgesini temsilen 13 komisyon üyesi de komisyon oturumlarında itirazda bulundu ve anayasa taslağını tamamen reddettiklerini açıkladı.   Monarşi, özellikle üç bölgenin (Trablus, Sirenayka ve Fizan) görüş birliğine sahip olması ve mevcut diğer siyasetçilerden farklı olarak Veliaht Prens’in batıda, doğuda ve güneyde yol alabilmesi sayesinde ülkeyi kasıp kavuran siyasi ve güvenlik bölünmelerinin üstesinden gelebilir. Üstelik anayasal monarşi, Libya devleti oluşumunun temel bir parçasıdır. Libya’nın kimliğiyle ve ülkenin İtalyan işgalinden kurtuluşuyla yakından bağlantılıdır. Bu da ona yerel ve uluslararası alanda bir ivme kazandırıyor. Bilhassa seçilmiş bir parlamentoyu, iki meclisten oluşan bir yasama organını, yürütme erkini, adaleti ve hukuku temel alan gerçek bir anayasal devletin kurumlarını içeren anayasal bir sisteme dayandığı için monarşi rejimi, istisnasız her Libyalı için bir şemsiyedir.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Şarku'l Avsat'ın haberlerine ulaşmak için tıklayın

DAHA FAZLA HABER OKU