Türkiye'nin popüler turizm kenti, plaj barlarıyla mücadele ediyor

Türkiye'de kıyılara ücretsiz erişimi garanti eden yasalara rağmen, birçok yerde plaj kulüpleri insanların kıyıları ücretsiz kullanmasını engelliyor. Bu yapılaşma çevreye de zarar veriyor

İllüstrasyon: Igor Vujcic/BIRN

Ayayorgi sahil şeridinde gösteri bile yapamıyoruz çünkü halka açık bir yol yok, sadece plaj kulübü girişi var.


Bu sözler, 71 yaşındaki Ömer Önal'a ait. 

Önal, yaşına rağmen protestoya hazır. Yaşı buna engel değil, ancak asıl engel protesto alanına erişim sorunu.

Independent Türkçe'ye konuşan Önal, "Biz çoğunlukla yaşlı insanlarız. Güvenlik görevlileriyle nasıl mücadele edebiliriz?" dedi.

Önal, eski bir terzi, aynı zamanda kitapçı ve tüm hayatını geçirdiği Türkiye'nin Ege kıyısındaki Çeşme'nin yerel tarihi üzerine iki kitap yazmış bir yazar.

Önal, son yıllarda yabancı turistler için bir cazibe merkezi olan Çeşme'nin sahil şeridini bölen ve çitlerle çeviren plaj kulüplerine karşı kampanya yürüten bir çevre aktivisti olarak tanınıyor.
 

1.jpg
71 yaşındaki Ömer Önal, Alaçatı'daki kitapçı dükkanında Independent Türkçe'ye konuştu / Fotoğraf: Burak Ütücü

 

Türkiye'nin üçüncü büyük şehri İzmir'den çok uzak olmayan Çeşme, yaklaşık 45 bin nüfuslu bir ilçe olmasına rağmen, çoğu yabancı olmak üzere her yıl 2 milyondan fazla turistin akınına uğruyor.

Bu durum yerel işletmeler için çok para, yerel halk ve çevre için ise baş ağrısı anlamına geliyor.

Ağırlıklı olarak plaj kulüpleri sorun teşkil ediyor.

Türkiye yasalarına göre plajlar herkes için ücretsiz.

Sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı, bir plajın milli park, müze veya tarihi alan olarak sınıflandırılması halinde ücret talep edebilir.
 

2.jpg
Türkiye'nin Marmaris bölgesinden bir sahil şeridi / Fotoğraf: Burak Ütücü

 

Gerçekte ise durum farklı.

Ayayorgi Koyu'nda 600 ila 2 bin Türk lirası (20-65 euro) arasında giriş ücreti talep eden 7 plaj kulübü bulunuyor.

Yerel sakinler ve çevre örgütlerinin Temmuz 2023'te kıyıları halkın ücretsiz kullanımına açmak için bir "havlu hareketi" başlatmasına ise şaşırmamak gerekiyor.
 

3.jpg
Ayayorgi Koy'unda bir plaj kulübü / Fotoğraf: Burak Ütücü

 

Alaçatı örneği

Ayayorgi Koyu, kentsel gelişimin sonuçlarına maruz kalan ilk koy değil.

2014 yılına kadar resmi olarak bir belediye olan Alaçatı, artık Çeşme'nin bir mahallesi.
 

4.jpg
Çeşme'deki Alaçatı Port'un 2002 ve 2023 yıllarına ait uydu görüntüleri / Görsel: Google Earth

 

Eski Alaçatı Belediye Başkanı Remzi Özen, yerel limanı insanların oturup dinlenebileceği bir yere dönüştürmek istedi.

"Ama hayata geçen bu olmadı" diyen Önal, "Şimdi, orada yaşayan birini tanımıyorsanız limana giremezsiniz. Lüks dairelerle dolu, proje çılgın bir iş haline geldi. Ayayorgi Koyu da benzer durumda, sadece lüks konutların yerine plaj kulüpleri var. İşte bu yüzden havlu hareketi çok önemli" şeklinde konuştu.

Eylül 2019'da Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çeşme yarımadasının yüzde 55'ini 15-20 milyar dolar maliyetle geliştirecek Çeşme Turizm Projesi'ni açıkladı. Yasal işlemler nedeniyle projenin uygulanması ise askıya alındı.
 

5.jpg
Çeşme'deki Ayayorgi Koyu'nun 2002 ve 2023 yıllarına ait uydu görüntüleri / Görsel: Google Earth

 

Önal, projeyi ilk duyduğunda, belediye yasası uyarınca kurulmuş bir sivil çatı örgütü olan Çeşme Kent Konseyi'nin başkanıydı.

Önal, o dönemde belediye başkanı olan Oran'ın Kültür ve Turizm Bakanlığı ile "bürokratik olarak flört ettiğini" söyledi.

"Helikopterle proje alanını birlikte keşfettiler" diyen Önal, "Sivil toplum örgütleriyle bir toplantı düzenledim ve belediye başkanını davet ettim. O toplantıda 'Çeşme'nin yenmesine izin vermeyeceğim" ifadelerini kullandı.

Birkaç gün sonra da bir röportajında projeye karşı çıkanları "hainlikle" suçladı;

Biz çevreci olduğumuz için vatan haini miyiz? Bunun üzerine Çeşme Kent Konseyi Başkanlığı'ndan istifa ettim.


Kum zambakları ve gürültü kirliliği

Çeşme Çevre Platformu Başkanı Ahmet Güler, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Çeşme yakınlarındaki 133 kilometrelik kıyı şeridinde yaklaşık 50 koy bulunduğunu söyledi.

Çevre ve gürültü kirliliğinin de yerel halk için sorun teşkil ettiğini belirten Güler, şunları anlattı:

Plaj kulüplerinden gelen müzik 4-5 km öteden duyuluyor. Yıllar önce zengin bir Ayayorgi sakini müzik yüzünden uyuyamıyordu. Şikayetleri ise çözümsüz kaldı. Bu yüzden daha güçlü hoparlörler satın aldı ve plaj kulüplerini rahatsız etmek için İstiklal Marşı'nı çaldı. Sonunda şikâyet ettiler ve 'gürültü yapıyor' diye kendisine dava açıldı.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 2022 yılında Ayayorgi'nin 35 hektarlık bölümünü inşaat alanı olarak imara açtı.

Güler, "Burası sit alanı, zeytinlik ve tarım arazileri var. Burada çivi çakmak bile yasak" dedi.

Güler, 2022 yılında ihalede belirlenen sınırları aşarak 1,300 metrekarelik alanı tahrip eden bir plaj kulübünü örnek gösterdiİ:

Asırlık ardıçlar zarar gördü. Binlerce kum zambağı kesildi. Tek bir kum zambağına zarar vermenin cezası 244 bin Türk lirası. Binlercesi kesildi. Bunu yapanlara ne oldu? Hiçbir şey.


Yaratıcı koruma

Avukat ve Gücücek Koyu Doğal Hayatı Koruma Derneği (GÜDODER) kurucusu Seher Gacar, sorunun insanların ücretsiz plajlarda olması gereken duş, tuvalet ve soyunma kabinlerini istemeleri olduğunu anlattı.

Gacar, "Ancak bu plajlar kiralanırsa, insanlar ücretsiz giremezler" dedi. "Kiralama kuralları plajların tamamen kapatılmasını engellemeli. Ancak uygulamada hiçbir işletme yönetmeliklere uymuyor" şeklinde konuştu.
 

6.jpg
Temmuz 2023'te Azmak Körfezi'nde "Havlu Hareketi" eylemi / Fotoğraf: GUDODER

 

Gücücek Koyu için açılan ilk ihalenin, kazananın kurallara uymaması nedeniyle iptal edilmesinden altı yıl sonra, bakanlık 2023 yazında yeni bir ihale açtı.

İhaleyi kazanan firma, 3 bin metrekarelik alanın üçte ikisini kiralayacak ve sadece en az arzu edilen kısımlar halka açık bırakılacaktı.

Ancak Gacar ve ekibinin başka bir fikri vardı. Çevreci aktivistlerin yardımıyla 150 bin Türk lirası (5 bin euro) tutarındaki katılım ücretini topladılar ve ihaleye katıldılar.

Gacar, bu sürecişu sözlerle anlattı:

İhale açılış teklifi 550 bin Türk lirasıydı (18 bin euro). Koyumuzu korumak için en yüksek teklif olan 56 milyon Türk lirasını (1 milyon 836 bin euro) verdik. Ve kazandık. Ertesi gün koyda bir gösteri düzenledik. Bu miktarı ödeyemeyiz, ancak bakanlığın yeni bir ihale açması gerekiyor ve bu da zaman alacak. Koyumuzun kiralanmasını istemediğimizi çok açık bir şekilde ifade ettik. Çünkü plajlar halka aittir.
 

7.jpg
Çeşme'deki Azmak Koyu'nun 2002 ve 2022'deki hali / Görsel: Google Earth

 

Gacar özellikle Azmak Koyu'nda bulunan ve mahkeme tarafından kapatılmasına karar verilen Boheme Beach kulübünden bahsetti.

Independent Türkçe'ye konuşan Gacar, "Plaj kulüplerinin kamu arazilerini çevrelediği sahilde bir gösteri düzenledik" dedi.

Gacar, sözlerini şöyle sürdürdü:

Şikâyet dilekçemizin ardından bakanlık belediyeye yaptırım uygulama yetkisi verdi. Belediye görevlileri geldiğinde, işletme şezlongları sahilden kaldırdı. Ancak gittiklerinde tekrar yerine koydular. Devletin çevre kurumlarının kararlarına karşı bir jandarma gibi çevreyi korumaya çalışıyoruz.

 
"İnsanlar haklarını bilmiyor"

Tüketici Sorunları Derneği yöneticisi ve Avukat Yağız Gündoğdu'ya göre bir diğer sorun da halkın, sahip olduğu haklarını bilmemesi.

Gündoğdu, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, geçen yaz Türkiye genelinde en fazla 50 kişinin plajlara giriş için alınan ücretlerden şikayetçi olduğunu söyledi.

"Giriş ücretinin içinde bir içki verilmesi, plaj kulüplerinin ödemeyi yasallaştırmak için başvurduğu bir hile" diyen Gündoğdu, sözlerine şunları ekledi:

İnsanlar zaten plaj işletmesinin hizmetini kullandıkları için ödedikleri ücretle ilgili şikayetçi olma şansına sahip değiller. Ücretleri ödemeyi reddetmeleri ve belediyeye şikâyette bulunmaları gerekir. Ama bunu yapmıyorlar çünkü haklarını bilmiyorlar" şeklinde açıkladı.


Avukat Gündoğdu, Türkiye Anayasası'nın 43'üncü maddesinin halkın kıyıya erişim hakkını güvence altına aldığını söyledi.

Ayrıca, kanunen, sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceğini belirten Gündoğdu, "Ancak uygulama farklı" dedi.

"Türkiye esnafının zihniyetinde; dükkânın önü de dükkana aittir. Ama bu yasalara aykırı" şeklinde konuşan Gündoğdu, şöyle devam etti:

Bazı koylar parsellenebilir ama kıyı şeridi parsellenemez.
 

8.jpg
Azmak Koyu'nda kapalı bir plaj kulübü / Fotoğraf: Burak Ütücü

 

Gündoğdu, insanların şikayetleri için belediyelere başvurmaları gerektiğini söyledi.

Eğer bir belediye harekete geçmezse, bir sonraki adımın belediyeyi kaymakamlığa şikâyet etmek olduğunu vurgulayan Gündoğdu, "Ancak insanlar bu sürecin farkında değil. Tweet atıyorlar ya da farklı forumlara şikâyet yazıyorlar. Bir çare bulmaya çalışmıyorlar" diye konuştu.


Belediye başkanı, bakanlığı suçluyor

2019'dan bu yana Çeşme Belediye Başkanı olan Ekrem Oran, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada "havlu hareketi"ni desteklediğini söyledi.

"Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Gücücek Koyu için ihale açtı. Ben buna karşıyım" diyen Oran, sözlerine şunları ekledi:

Koyda Tracx adında bir plaj kulübü vardı. Ben orayı kapattım. Beş yıldızlı bir otelin plajında gösteri yapmak da adil değil. Gerçek çevreci olmak başka, sahte çevreci olmak başka bir şeydir. Biz Çeşme Belediyesi olarak bakanlık izin verirse koya sahip çıkmaya hazırız.
 

9.jpg
Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran / Fotoğraf: Burak Ütücü

 

Oran'a göre Çeşme Belediyesi, yedi plaj kulübünün faaliyet gösterdiği Ayayorgi Koyu'na yaptırım uygulayamıyor.

"Plaj kulüpleri turizm sektöründe büyük bir paya sahip. İnsanların denize girebileceği çok sayıda 'halk plajı' var" diyen Oran, sözlerini şöyle sürdürdü:

Ayayorgi Koyu imara açılmış bir yer değil. Her parsel özel mülk. Özel bir mülke nasıl girebilirim? Bakanlık geçici iskelelerin kurulmasına izin verdi. Bu bizim yetki alanımızda değil. Bakanlığa sormanız gerekir.


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, yorum talebine yanıt vermedi. 

Bir plaj kulübünün işletme müdürü Celil Karabuga, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, plaj kulüplerinin geçici iskeleler için bakanlıktan izin aldığını söyledi.

Normalde, iki plaj kulübü arasında halka açık küçük bir merdivenli yol olduğunu söyleyen Karabuga, "Ancak, sahil şeridinde havluları koyacak halka açık bir yer yok" diye ekledi.

Karabuga, "İnsanlar merdivenleri kullanabilir, ancak iskelemizde duramaz, müziğimizi dinleyemez veya eğlenemezler. Her şey yasal" dedi.

Kaymakamlığın kıyı şeridini ölçtüğünü ve izinleri verdiğini belirten Karabuga, "İşletmeler sezonluk olarak yaklaşık 500 bin Türk lirası (16 bin euro) ödüyor. Kaymakamlar ve belediye başkanları bakanlığın bilgisi dahilinde hareket ediyor" diye konuştu.
 

10.jpg
Ayayorgi Koyu'nda sezon başlamadan önceki iskele yapım hazırlığı, Nisan 2021 / Fotoğraf: YouTube/Armagan Dogan

 

Sadece deniz tarafında ücretsiz erişim

Birçok plaj kulübünün üyesi olduğu Alaçatı Turizm Derneği'nin başkanı Necat Çelikok, asıl sorunun yönetmelik olduğuna inanıyor.

Necat Çelikok, havlu hareketinin son zamanlarda zor bir konu olduğunu söyledi.

"Sahilin kamuya ait olduğu konusunda herkes hemfikir" diyen Çelikok, "Buna rağmen bakanlık işletmelere ruhsat veriyor. Sorunlara neden olan yönetmeliktir; değiştirilmelidir. İşletmeler ruhsatlarıyla hak kazanmış durumdalar" ifadelerini kullandı.

Çelikok, Ayayorgi'de plaj kulüplerinin birbirlerine sınır olması nedeniyle plajların halk tarafından kullanımının neredeyse imkânsız olduğu konusunda hemfikir.

"Kıyıya tek ücretsiz erişim yüzerek sağlanıyor" ifadelerini kullananan Çelikok, sözlerine şöyle devam etti:

Ayayorgi Koyu'nda bir çözüm üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki sezon açılmadan önce bunu kaymakamla görüşeceğiz.


Önal, Türkiye kıyılarında farklı bir zamanı hatırlattı:

Karpuz çekirdekleri denize düşmeden yüzmeye gidemezsin, derdi annem bana. Her şey doğayla ilgiliydi... Son 4yılda mafya kapitalizmi kıyılarımızı ve topraklarımızı kuşattı.


"Eskiden ailemle birlikte plaja giderdim. Yüzdükten sonra yemek için sandviç getirirdik. Güneş bizi yakarken, kumu hissedebiliyorduk. Biz gençken pek çok şey bedavaydı. Şimdi ise her şeyin bir fiyat etiketi var. Yani kapitalizm bize 'oturun oturduğunuz yerde, siz bu işlerden anlamazsınız" diyen Önal, "Belediyelere 3 - 5 kuruş veriyorlar, her yeri talan ediyorlar" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU