Cumhurbaşkanlığı'nın 2024 yılı bütçesi TBMM Genel Kurulunda

Toplantıda, Cumhurbaşkanlığının yanı sıra Cumhurbaşkanlığına bağlı kurumlar ve başkanlıklar ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin ilk 4 maddesi görüşülüyor

Fotoğraf: AA

TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığının 2024 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı.

Genel Kurul, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında toplandı.

Toplantıda, Cumhurbaşkanlığının yanı sıra Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı, İletişim Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı bütçeleri ile 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin ilk 4 maddesi görüşülüyor.

DEM grubundan bütçeye tepki

TBMM Genel Kurulunda, DEM Parti milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığının 2024 yılı bütçesi üzerinde söz aldı.

DEM Parti Muş Milletvekili Sezai Temelli, bir ülkenin bütçesinin kim tarafından ve nasıl yapıldığının, o ülkenin demokrasisi açısından bir gösterge olduğunu söyledi.

Türkiye'de bir "demokrasi krizinin" olduğunu iddia eden Temelli, "Bu köhne sistemin dayattığı bir bütçe anlayışıyla değil, özellikle yerellerden başlayan, halkın katıldığı, radikal demokrasi anlayışıyla, demokratik ulus anlayışıyla hayata geçmiş bütçeler ancak Türkiye'yi demokratikleştirebilir." diye konuştu.

DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, çözüm sürecinde atılan adımlara değinerek, halkın bu sürece verdiği desteğin yüzde 80'lere çıktığını dile getirdi.

"Çözüm sürecinin bitmesinin ardından Türkiye'de büyük bir siyasal ve idari çürümenin başladığını" savunan Çiçek, "Kürt meselesi çözümsüz kaldıkça spordan sanata, siyasetten yargıya her yerde bir çözülme ve yozlaşma alıp başını gidiyor. Kaybeden ülke insanı, kazanan ise sermaye grupları ve sömürüden beslenenler oluyor" değerlendirmesinde bulundu.

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, konuşmasına Kürtçe başlayarak, sadece Kürt milletvekillerinin değil, kendisi gibi 65 yaşından sonra Kürtçe öğrenmeye başlayan milletvekillerinin de Kürtçeyi konuştuğunu aktardı.

Kürtçe öğrenme sebeplerini anlatan Çandar, şöyle devam etti:

Benim bu yaştan sonra Kürtçe öğrenmeye kalkışmamın tek sebebi var: Nüfusun beşte biri veya dörtte biri oranında, halkımızın ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz Kürt vatandaşlarımıza göstermemiz gereken saygıdan ötürü Kürtçe öğrendim. Kürt vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu benim ana dilimi biliyor; resmi dil olduğu için öğreniyor. Ama benim gibilerin de gönüllü olarak onların ana dilini öğrenmeye çalışması, hem onlara saygı hem de ülkemizin ulusal, toplumsal ve hatta toprak bütünlüğü bakımından gerekli bir çaba olmalıdır. Bugün de öyle düşünüyorum. Bir durup düşünün, şu anda TBMM çatısı altında Kürtçenin işitilmesi, ülkenin birliği açısından daha hayırlı değil mi?

Çandar, Kürtçe ifadelerin, Meclis tutanaklarına "anlaşılmayan bir dil" olarak kaydedilmemesi gerektiğini, Kürtçenin TBMM çatısı altında telaffuz edilmesini "bölünme değil birleşme şansı olarak gördüklerini" kaydetti.

Anayasa Mahkemesinin, Can Atalay hakkındaki ikinci hak ihlali kararını anımsatan Çandar, "Can Atalay, bu sıralardaki meşru yerini bir an önce almalıdır" görüşünü paylaştı.

"Bu bütçeyi halklar yapmamıştır"

DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat, Anayasa'daki din, inanç, vicdan özgürlüğü ile laiklik gibi ilkelerin "kağıt üzerinde olduğunu, bu ilkelerin gerçek hayatta hiçbir karşılığının olmadığını" ileri sürdü.

"Alevilik başta olmak üzere birçok inancın baskı altına alındığını ve asimile edildiğini" iddia eden Fırat, "Diyanet İşleri Başkanlığı, mezheplerin hepsini kapsamıyor; devletin belirlediği dinsel sınırlar içinde dine, inanca müdahale etti, fetvalar verdi" ifadesini kullandı.

DEM Parti Ağrı Milletvekili Heval Bozdağ, ülkenin kaynaklarını savaş ve savunmaya harcayan bir bütçenin tartışıldığını savundu.

Bozdağ, "Bu bütçeyi halklar yapmamıştır. Çünkü bunca yoksulluğun, açlığın, sefaletin olduğu bir ülkede kimse savunmaya bu kadar bütçe ayırmaz. Güvenlikçi anlayış, eğitimden sağlığa tüm kalemlere yansımıştır." sözlerini sarf etti.

MHP grubu

MHP milletvekilleri, TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanlığının 2024 yılı bütçesi üzerinde konuştu.

MHP Konya Milletvekili Kalaycı, 2024 yılı bütçe teklifinde Cumhurbaşkanlığına 12 milyar 283 milyon lira ödenek öngörüldüğünü, bunun 4 milyar 335 milyon lirasının Barışı Destekleme ve Koruma Harekatı giderleri için ilgili kurumlara aktarılmak üzere ayrıldığını belirtti.

Ekonomide bağımsızlığı, teknoloji yoğun ve katma değeri yüksek yerli ve milli üretimi artırmayı sağlamak amacıyla başlatılan milli teknoloji hamlesine çok önem verdiklerini vurgulayan Kalaycı, "Tam bağımsız güçlü Türkiye ülküsüyle milli teknoloji hamlesi yolculuğuna devam eden TEKNOFEST, gençlerimize 'Biz de başarabiliriz' kültürünü ve öz güvenini aşılamakta, geleceğe umutla bakmalarını ve hayallerini gerçekleştirmelerini sağlamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Kalaycı, TEKNOFEST'in, savunma, havacılık ve uzay alanında teknoloji endüstri bölgesine sahip ve savunma sanayisi üssü olma yolunda ilerleyen Konya'ya da yakışacağını ifade etti.

"Türk istihbaratı aleyhine videolar servis ediyorlar"

MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, son yıllarda gerçekleştirilen yasal düzenlemeler sayesinde Milli Güvenlik Kurulunun, "sivil yönetimin üzerinde sallanan Demokles'in kılıcı olmaktan çıktığını" söyledi.

Milli Güvenlik Kurulunun, güvenlik bürokrasisiyle seçilmiş iradenin bir arada karar verebildiği, Türkiye'ye yönelik potansiyel saldırıları önlemeye odaklanan bir yapıya dönüştüğünü aktaran Osmanağaoğlu, "Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, milli iradeye pusu kuranlar için savunma mevzisi olmaktan çıkmıştır, artık milletin güvenliğiyle alakalı politikalar üreten ve çözümler düzenleyen bir koordinasyon merkezi haline gelmiştir. Bu hayırlı dönüşüm, Türk demokrasisi açısından yüz ağartıcıdır" görüşünü paylaştı.

Osmanağaoğlu, Milli İstihbarat Teşkilatının yükünün ağır, üstlendiği vazifenin son derece çetin olduğunu belirterek, "Suriye'nin kuzeyinde, boyunlarında sahiplerinin tasması, tatlı hülyalara dalan hainlere bu kürsüden sesleniyorum: Türk'ün kulakları sağır eden ihtişamıyla kabusu yaşamaya devam edeceksiniz. Kandil'deki inlerinde masum kanı dökmek için fırsat kollayan hayasız sapkınlara sesleniyorum: Türk ordusunun sizler için hazırladığı küçük sürprizlerle son nefesinizi vermeye devam edeceksiniz" ifadesini kullandı.

Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından, hudutlar dışında nokta atışı operasyonlarla terör örgütlerinin kilit isimlerinin etkisiz hale getirildiğini anlatan Osmanağaoğlu, "Bazı Avrupa ülkeleri tarafından kirli bilgilerle beslenen unsurlar, Türk istihbaratı aleyhine videolar servis etmektedir. Bu yürütülen tiyatroda, firari FETÖ'cülerden tescilli kriminallere kadar pek çok figüran da rol almaktadır. Türkiye'de bazı kimseler de maalesef, bu operasyona aparat olma gafletine düşmektedir" dedi.

"Belirli şartları sağlayan gazeteciler yeşil pasaport alabilme imkanına kavuşmalı"

MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, kurumlar arası ilişkiyle beraber devlet ile toplum ve devletler arası ilişkinin sağlıklı bir zeminde yürüyebilmesi için güçlü ve işlevsel bir iletişim stratejisine ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının, kurulduğu günden bu yana önemli sorumlulukları yerine getirdiğini anlatan Özdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:

Kuruluşundan beri en güzide devlet kurumları arasında yer alan Başkanlığın sadece mevzuatlara hakim bir unsur olması değil, teknik düzeyde en ileri seviyede bilgi toplama, analiz etme, değerlendirme ve politika üretme gibi alanlarda da yetişmiş personel katkısıyla çalışmalarına devam etmesi elzemdir. Bu kapsamda sosyoloji, felsefe, tarih, gazetecilik, ilahiyat gibi geniş bir yetkinlik kadrosunu bünyesinde barındıran İletişim Başkanlığı, her an dinamik olan bir anlayış ve eylem haliyle faaliyetlerine devam etmektedir. Milli güvenliğimizin ve toplumsal huzurumuzun korunmasında önemli vazifeler üstlenmenin yanında Türkiye'nin uluslararası imajının korunması ve geliştirilmesi hususunda da İletişim Başkanlığının başarılı çalışmaları vardır.

Özdemir, son zamanlarda Türkiye aleyhinde dezenformasyon faaliyetlerinin dikkat çekici şekilde arttığına işaret ederek, "Yalan, yanlış, yanıltıcı ve yönlendirici haberlerle Türkiye, uluslararası medya organları, düşünce kuruluşları ve terör örgütleri tarafından karalanmaya çalışılmaktadır. Türkiye'nin attığı adımların dış müdahalelere ve manipülasyonlara açık hale gelmemesi, dünya kamuoyuna Türkiye'nin tezlerinin en doğru ve hızlı şekilde anlatılabilmesi için İletişim Başkanlığının teknolojik, fiziki ve insan gücünün güçlendirilerek ilgili kurumlarla yetki çatışması oluşmayacak bir eş güdüm içerisinde faaliyetlerinin sürdürülmesi sağlanmalıdır" ifadesini kullandı.

İsmail Özdemir, medya mensuplarının, başta FETÖ olmak üzere Türkiye karşıtı faaliyet yürüten çevrelere yönelik medya diplomasisine katkı sağlamada üstlendiği veya üstlenebileceği destekler göz önüne alındığında, belirli şartları sağlayan gazetecilerin yeşil pasaport alma imkanına bir an önce kavuşmaları gerektiğini de belirtti.

 

Independent Türkçe, AA

DAHA FAZLA HABER OKU