Parents Circle: Evlat acısı İsrail ve Filistinli aileleri barış mücadelesinde birleştirdi

Çatışmalarda oğlunu kaybeden İsrailli anne Robi Damelin ve kızını kaybeden Filistinli baba Bassam Aramin yürüttükleri barış mücadelesini anlattı

7 Ekim'deki Hamas saldırılarıyla başlayan süreçte İsrail'de 1200 kişi hayatını kaybederken, Gazze'deki can kaybı sayısı 15 bini geçti (Reuters)

Abir Aramin ve David Damelin...

Muhtemelen daha önce hiç duymadığınız bu isimler 75 yıldır devam İsrail-Filistin çatışmasının onbinlerce kurbanından ikisine ait.

İsrail ordusunda yedek asker olarak görev yapan 28 yaşındaki David Damelin, 2002'de Batı Şeria'da Filistinli bir keskin nişancı tarafından öldürüldü.

2007'de Kudüs yakınlarındaki evinden okula giderken, çevredeki Filistinli göstericilere müdahale eden İsrail polisinin hedefi olan Abir Aramin ise öldürüldüğünde henüz 10 yaşındaydı.

Robi Damelin
Robi Damelin

Onlarca yıldır devam eden işgal ve çatışmaların bu iki kurbanını diğerlerinden ayıran şeyse aileleri.

Her iki kurbanın ailesi de bugün İsrail ve Filistin topraklarında barış fidanlarının yeşermesi için birlikte mücadele ediyor. 1995'te kurulan Parents Circle (Ebeveynler Grubu) çatısı altında bir araya gelen aileler, her iki toplumun aynı coğrafyada bir arada, adil, özgür ve eşit bir şekilde yaşadığı bir gelecek için bir uzlaşma zemini yaratmaya çalıştıklarını söylüyor.

Motivasyonlarıysa açık; çocuklarını kaybetmiş olmanın verdiği acı ve sonu gelmeyen şiddet döngüsüne karşı duydukları öfke.

Sevdiklerini kaybeden İsrailli ve Filistinli aileleri bir araya getiren Parents Circle çatısı altında barış mücadelesi veren David Amelin'in annesi Robi Damelin ve Abir Aramin'in babası Bassam Aramin, yaşadıklarını ve ardından yürüttükleri mücadeleyi Independent Türkçe'ye anlattı.

Bir baskı rejiminden ötekine

İsrail'in Yafa şehrinde yaşayan Robi Damelin ve Batı Şeria'daki Eriha kentinde yaşayan Bassam Aramin'le video konferans yoluyla bir araya geldiğimizde, Gazze'de 50 gün süren savaşın ardından ilan edilen geçici ateşkesin de ilk saatleriydi.

Konuşmasına ateşkesin uzaması gerektiğini söyleyerek başlayan Robi Damelin, "Bugün güvenli odamda penceremi açabildiğim ilk gün. Bu güzel bir his. Bir anda Yafa'da birçok arabanın trafiğe çıktığını gördüm. Ekim boyunca her yer çok sessizdi. İnsanlar sadece işe gitmek için dışarı çıkıyordu" sözleriyle İsrail’deki atmosferi özetliyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Damelin, 1940'larda Güney Afrika'nın apartheid rejiminin ortasında ilerici bir Yahudi ailenin kızı olarak dünyaya geldi. 

Ailesi rejim karşıtı mücadelenin merkezinde yer alırken, amcası 1956'daki vatana ihanet davasında Nelson Mandela'yı savunan avukatlardan biriydi.

Rejime karşı muhalefeti nedeniyle 20'lerinde Güney Afrika'yı terk etmek zorunda kalan Damelin, 1967'deki 6 Gün Savaşı sırasında İsrail'e yerleşti.

Geçen yüzyılın en kanlı ihtilaflarının birinin içinden çıkıp, kendini bir diğerinin içinde bulmanın nasıl hissettirdiği sorusuna, "Bazı açılardan yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibiydi. Buraya 1967'de gönüllü olarak geldim. Ama burada kalmayı planlamıyordum. Niyetim Güney Afrika'dan ayrılıp İngiltere ya da ABD'de yaşamaktı" şeklinde yanıt veriyor.

"İsrail'den ayrılsaydım hayatımın nasıl gelişeceğini birçok kez düşündüm" diye de eklilyor.

Güney Afrika'daki deneyiminin şimdi yürüttüğü barış mücadelesini nasıl etkilediği sorusunuysa şu şekilde yanıtlıyor:

İnsanlar Güney Afrika'da barışın bir gecede olduğunu düşünüyor ama işler bu şekilde ilerlemiyor. Bu nesiller boyunca devam eden süreç. Ancak orada bu boyutta katliamlar yoktu. Cinayetler işleniyordu ama asla bunun gibi değildi.

Bir Filistin hikayesi

Bassam Aramin
Bassam Aramin

Bassam Aramin'in hikayesiyse Damelin'inkinden farklı ama binlerce Filistinlininkiyle oldukça benzer.

İşgal altında geçen bir çocukluğun ardından, 17 yaşındayken cezaevine giren Bassam burada geçirdiği yıllarda İbranice öğrenerek Holokost üzerine okumaya başlamış.

İlk etapta mücadelesine katkı sağlayacağını düşündüğü için bu yola girse de cezaevinden çıktıktan sonra, ilk oğlunun doğumuyla birlikte düşüncelerinin değiştiğini söylüyor.

Taşların, silahların ve şiddetin olmadığı bir mücadele yürütmeye karar verdiğini vurgulayan Bassam'ın bu düşüncesi 2005'te 10 yaşındaki kızı Abir'in ölümünün ardından da değişmemiş.

İntikam fikrine hiç kapılıp kapılmadığını merak ediyorum, şu yanıtı veriyor:

Dünyadaki tüm Yahudiler ölse bile, Abir'i bir daha asla göremeyeceğim. Bu bir gerçek. İntikam, bunu iyileştirmez. Bu, her gün, 24 saat çektiğiniz bir acı ve asla geçmeyecek. Bununla nasıl başa çıkacağınızı bilmelisiniz. Ben buna öfke diyorum. İkimiz de öfkeliyiz ve öfkemiz sonsuza kadar sürecek. Ama bu öfkeyi nasıl kullanmalıyız? Daha fazla nefret için mi? Yoksa adalet için sesimizi yükseltmek için mi? Biz melek değiliz, çok sıradan insanlarız. Ve insanlar acılarının üstesinden gelir. Mesajımız sadece İsraillilere ve Filistinlilere değil, herkese. Acılarımızı kendimize veya başkalarına zarar vermeden dindirebiliriz. İntikam istemek, sizi tetiği çekenden farksız kılar. İsrail'de ve Filistin'de sevdiklerini kaybedenlerin kalplerinde ve zihinlerinde bu acıyı taşıdıklarını biliyoruz. Ama onlardan geleceğe bakmalarını istiyoruz.

İntikam sorusuna Robi'den de benzer bir yanıt geliyor:

İntikam nedir? Çocuğumu geri getirmek için ne yapabilirim? Eğer intikam David'i geri getirmek demek olsaydı, intikam alırdım. Ama benim intikamım tamamen farklı bir yola girmek oldu. Hiçbir zaman intikam alma arzusu duymadım. Ordu kapıma gelip David'in öldürüldüğünü söylediği andan itibaren bunu düşünmedim. Çocuğumun adına kimseyi öldüremeyeceklerini onlara söyledim.

Barış bir ihtimal mi?

1995'te öldürülen bir İsrail askerinin ailesi tarafından kurulan Parents Circle, bugüne kadar çatışmalarda sevdiklerini kaybeden 600'den fazla İsrailli ve Filistinli aileye ulaşmış.

Aradan geçen yıllarda barış için Yaser Arafat'la da Şimon Peres'le de Kral Abdullah'la da bir araya gelmişler. 

İki toplum arasında bir uzlaşma süreci yaratmaya çalışan grup, hem İsrailli hem de Filistinli siyasi liderlere eğitimler vermiş. Hatta bir İsrailli ve bir Filistinli kadın şefin, televizyonda ortak yemek programı hazırlama çabalarını konu edinen 10 bölümlük bir diziye de imza atmışlar.

İsrailli ve Filistinli aktörlerin rol aldığı Good Intentions (İyi Niyetler) isimli dizi İbranice ve Arapça altyazılarla İsrail televizyonunda yayımlanmış. 

El Halil
Parents Circle'dan aileler Filistinli çiftçilerle dayanışmak için El Halil'de zeytin hasadına katılıyor (Parents Circle)


75 yıllık çatışmanın arka planındaki bu barış çabalarına rağmen, bugün gelinen noktada İsrail ve Filistin toprakları yeniden binlerce cansız bedene ev sahipliği yapıyor.

Üstelik son anketlere göre İsrail'de kendini "barış yanlısı" olarak tanımlayanların oranı yüzde 20'nin altında. Filistinlilerin yüzde 75'iyse Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarını desteklediğini söylüyor.

Bassam Aramin, bu şartlar altında barışın gerçekçi bir ihtimal olup olmadığı sorusuna şu yanıtı veriyor:

Evet son gelişmelere baktığınızda çok zor görünüyor. Ama bu, 7 Ekim'de değil 75 yıl önce başladı. Bir gün barışa kavuşacağımız inancını hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz. Birkaç yıl içinde İsrail ve Hamas liderlerinin barış için masaya oturduğunu da görebiliriz. Neticede dostunuzla değil düşmanınızla barış yaparsınız. İşgali sonlandırdığımızda, birbirimizi öldürmeyeceğiz, birbirimizle savaşmayacağız. Konuşacağız, bağıracağız, müzakere edeceğiz ama birbirimizi öldürmeyeceğiz. Sonsuza kadar birbirimizi katletmeye devam edemeyiz. Ne İsraillilerin ne de Filistinlilerin ortadan kaybolacağını düşünmüyorum. Bu topraklarda kalacağız ve beraber yaşamaya mecburuz.

Halen barış için umut olduğunu söyleyen Robi Damelin ise, "Savaş sırasında insanlara biraz zaman vermelisiniz. Herkesin fikirleri şu anda Gazze'de neler olduğuyla veya 7 Ekim'de yaşananlarla şekilleniyor. Ama bir yandan da şiddetin durmasını ve işgalin sonlandırılmasını isteyenler var. Bugün çocukları öldürülen aileler barış istiyorsa bu hâlâ bir umut olduğunu gösteriyor" ifadelerini kullanıyor.

Türkiye'ye mesaj: "Elçiliği kapatıp gitmek çözüm değil"

"Dürüst olmam gerekirse, Filistinli olsam ve bana bir anket sorusu yöneltilse, Hamas'a karşı olduğumu söylemem çok zor olurdu" diyen Robi konuyu Türkiye'ye getiriyor:

İsraillilerin de birçoğu çok öfkeli ve mantıklı düşünemiyorlar. Tıpkı tüm diplomatlarını çeken ve İsrail'le ilişki kurmak istemeyen Türkiye gibi. Bu tam da ihtiyacımız olmayan şey. Bunu yaparak Filistinlilere yardımcı olmuyorlar çünkü tüm ülkeler burada olmalı ve yaşananları durdurmak, işgali sonlandırmak için çalışmalı. Sinirlenip gitmek doğru değil. Ben de sinirlenip, konuşmak istemeyebilirim. Ama bakın, ben ve Bassam aynı şeyleri söylüyoruz. Bundan ötesi, biz çocuklarımızı kaybettik. Kaç acılı ailenin savaş sırasında hâlâ birbiriyle konuştuğunu biliyor musunuz?

Gazze'de yaşananlara dünyanın müdahale etmesi gerektiğini söyleyen Robi, "Müdahale ederek bizi birbirimizle konuşmaya zorlamalılar. Eğer bu olmazsa, bu topraklarda sadece iki büyük mezarlığı paylaşacağız. Filistin yanlısı veya İsrail yanlısı olmanıza ihtiyacımız yok. Çözümün bir parçası olmanıza ihtiyacımız var. Yeniden buraya gelip, büyükelçiliğinizi yeniden çalışır hale getirerek, şiddeti durdurmak için bizimle birlikte çalışabilirsiniz. Bizim yapmaya çalıştığımız şey, bir uzlaşma süreci ve barış anlaşması için zemin ve çerçeve yaratmak. Örgütümüz de bu konuda farkındalık yaratmak için çalışıyor" ifadelerini kullanıyor.

parents circle
Örgüt her yıl binlerce kişinin katılımıyla çatışmalarda ölen İsrailli ve Filistinliler için ortak anma geceleri düzenliyor (Parents Circle)


Yasaklanacaklar listesinin ilk sırası

Savaş zamanları, tarihin birçok döneminde ve çoğu coğrafyada, barış isteyenlerin susturulduğu süreçlerle başlar.

İsrail ve Filistin'de de durum farksız.

Böyle bir dönemde baskı görüp görmedikleri sorusuna yanıt veren Bassam, "Kimin söylediğini hatırlamıyorum ama bir söz var; 'Sessiz kalırsan ölürsün, konuşursan da ölürsün. O zaman konuşurken öl.' Sesimizi yükseltmeye devam etmekten başka bir seçeneğimiz yok. Elbette savaş döneminde sesini çıkarmak çok zor ama hem mesajımıza hem de kendimize karşı dürüst kalmak zorundayız" diyor.

Robi ise Parents Circle'ın savaştan hemen önceki dönemde yasaklanacaklar listesinin ilk sırasında olduğunu söylüyor:

Bizi durdurmak istiyorlardı. İsrail ve Filistinlilerin birlikte okullara gidip, hayatında hiçbir Filistinliyle tanışmamış, güvenli bir ortamda onlara soru sorma fırsatı bulamamış 17 yaşındaki çocuklarla konuşmasını engellemeye çalıştılar. Bunun için bir yasa çıkardılar. Biz bunu 15-20 yıldır yapıyorduk ama bizim tehlike oluşturduğumuzu düşündüler. 14-17 yaştaki çocuklar için bir yaz kampımız vardı. Kampı engellemek için konuyu parlamentoya taşıdılar. Amerikan ve Alman elçiliklerinin müdahalesiyle kampı düzenleyebildik.

İsrail'deki yerleşik düzenin iki toplumun etkileşime girmesini istemediğini belirten Robi, "Çocukların birbiriyle buluşmasını engellemekten daha gülünç ne olabilir? Eğer birini tanımıyorsanız ondan korkarsınız. Ve Filistin'le İsrail arasında olanların yarısının sebebi birbirimizi tanımamamız" şeklinde konuşuyor.

Parents Circle
Parents Circle'ın düzenlediği "Paralel Öykü Deneyimi" etkinliğinde "karşı tarafın" kişisel ve ulusal hikayeleri katılımcılara aktarılıyor (Parents Circle)


"İkimiz de bu işgalin kurbanıyız"

7 Ekim'de yeni bir seviyeye ulaşan şiddet sarmalının etkilerinin Ortadoğu'dan başlayarak dalga dalga tüm dünyaya yayıldığını görmek mümkün.

Bir yanda İslamofobi yükselirken, diğer yanda anti-semitik düşünceler tüm dünyada zemin kazanıyor. 

"Herkes buradaki çatışmayı kendi ülkesine ithal ediyor ve Müslümanlarla Yahudiler arasında nefret yaratıyor" diyen Robi Damelin, "Daha önce söylediğim gibi çözümün bir parçası olamıyorsanız lütfen bizi yalnız bırakın. Çünkü yapılan şeyin kimseye bir faydası yok. Buradaki problem insanların işgal karşıtı olmakla Yahudi karşıtı olmayı birbiriyle karıştırması. Aynı şey İslamofobi için de geçerli" diye konuşuyor.

Batı dünyasını saran Filistin yanlısı gösterilere dikkat çeken Bassam ise şu ifadeleri kullanıyor:

Ben tüm dünyanın Filistin yanlısı olduğunu görmekten memnunum. Bu Filistinlilerin adalet isteyebilmesi için gerçekten harika bir fırsat. Ama benim isteğim, Filistin yanlıları ve İsrail yanlılarının bir araya gelerek adaletsizliğe karşı durması. Filistinliler için adalet, İsrailliler için güvenlik istemeleri. Elbette ki, adaletten yana olmalısınız. Bu da çok açık şekilde işgalin sonra ermesi anlamına geliyor. Hem İsrailliler hem de Filistinliler bu işgalin kurbanı. Biz ikimiz de bu işgalin, büyük devletlerin politikalarının kurbanıyız.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU