Taşgetiren: Davutoğlu 'Başbakanlık' yapmaya kalktı, istifa ettirildi

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, “İsteniyor ki, sistemdeki görüntüyü kurtaralım, ama fiiliyatta Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak tam belirleyici olsun, Başbakan da onun yardımcısı, müsteşarı vb. olsun” diye yazdı

Fotoğraf: AFP

Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, ‘İkinci büyük kırılma’ adlı köşe yazısında Ak Parti’den ihracı istenen eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlık sürecini değerlendirdi. 

Taşgetiren, iki yıla yakın başbakanlık yapan Davutoğlu’nun 1 Kasım’daki seçim zaferinden 6 ay sonra ‘istifa ettirilmesini’, Davutoğlu’nun “Başbakanlık yapmaya kalkmasına” bağladı.

Karar yazarı, “'Bir şeyler yanlış gidiyor' diye yazanlar, Cumhurbaşkanı’na yakınlık rolleri oynayanlar tarafından 'ihanetle' suçlanınca sorun çözülecek mi?' sorusunu yöneltti. 

Taşgetiren’in yazısının devamı şöyle:

Ahmet Davutoğlu ile ilgili ikinci büyük kırılmadan söz ediyorum.

Danışmanlık yaptı, Dışişleri Bakanlığı yaptı ve oralarda başarılı olduğuna inanılmış olmalı ki Başbakanlığa getirildi.

İki yıla yakın başbakanlık yaptı, 7 Haziran’da yüzde 40’a düşen Ak Parti oylarını 1 Kasım’da yüzde 49 küsura çıkardıktan 6 ay sonra, başbakanlıktan ayrılmak zorunda bırakıldı.

Tabii ki yüzde 49 küsurun tüm başarısını Davutoğlu’na bağlamak söz konusu değil, ama 7 Haziran öncesinde meydanlarda olan Erdoğan’ın, 1 Kasım öncesinde meydanlara çıkmadığı ve görünür ortamda Davutoğlu’nun bulunduğu da bir gerçek.

Ne oldu da Davutoğlu seçim zaferinden 6 ay sonra başbakanlıktan istifa ettirildi? Bunun kestirme cevabı şöyle:

-Davutoğlu başbakanlık yapmaya kalktı da o sebeple.

Bunun cevabı da Davutoğlu’ndan sonra “Düşük profilli başbakan” arayışında saklı. Davutoğlu “Başbakan isem bunun gereğini yaparım” dediği için boy hedefi haline geldi.

Manzara şu:

Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmuş, ama sistem henüz değişmemiş. Yani henüz Cumhurbaşkanı, icranın başı rolünü yeterince ifa edemiyor. İsteniyor ki, sistemdeki görüntüyü kurtaralım, ama fiiliyatta Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak tam belirleyici olsun, Başbakan da onun yardımcısı, müsteşarı vs. her ne ise o olsun.

Sonra Binali Yıldırım Başbakanlığa getiriliyor. “Erdoğan’la uyum” özelliğinin altı çizilerek. Ancak o süreçte de Bahçeli’nin “Bu böyle olmuyor, fiili durumda olanı hukuki hale getirmemiz gerekiyor. Bu sebeple de getirin başkanlık sistemini Meclis’te destekleyelim”  çıkışı gelecek ve Erdoğan’ın partili cumhurbaşkanı olarak tek belirleyici hale geldiği mevcut sistemin yolu açılacaktır.

Ak Parti, onu ve birlikte hareket edenleri partiden ihraç ediyor.

Ne kazandıracak bu partiye?

Birlikte yola çıkan başka isimler de var Parti ile ilişkisi kopan. Gül, Babacan ve başka isimler.

Ak Parti azalıyor mu çoğalıyor mu? Erdoğan şüphesiz kullandığı yetki itibariyle çok daha güçlü, ama birlikte yürüdüğü insanlar bakımından da güçlü mü?

Bence zaman, karşıtlar oluşturma ve onlara karşı söz geliştirme zamanı değil, oturup muhasebe yapma zamanı.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU