Boris Johnson'ın Müslüman kadınlara yönelik sözlerinin ardından İslamofobik vakalar yüzde 375 arttı

Rapor, Müslüman kadınları sokakta taciz eden faillerin, parlamento üyesinin sözlerine "doğrudan atıfta bulunduğunu" saptadı

Boris Johnson 2018'de yazdığı bir yazıda Müslüman kadınları "posta kutularına" benzetmişti (AFP)

Boris Johnson'ın, peçeli Müslüman kadınları "posta kutularına" benzetmesini takip eden hafta içinde İslamofobik vakalar yüzde 375 arttı.

İzleme grubu Tell Mama, şu an başbakan olan Johnson'ın Daily Telegraph'a yazdığı köşe yazısını, 2018'de görülen en büyük Müslüman karşıtı nefret dalgasının izlediğini ve Johnson'ın sözlerinin sokaklarda ve internet ortamında Müslümanları taciz eden ırkçılar tarafından tekrar edildiğini belirtti.

Grubun hazırladığı rapora göre, yazının geçen ağustosta yayımlanmasını takip eden üç haftada bildirilen ve sokakta yaşanan olayların yüzde 42'sinde "doğrudan Boris Johnson'a ve yazıda kullandığı dile atıfta" bulunuldu.

Ayrıca söylemlerin çoğu, peçe veya başka örtü taktığı için Müslüman olduğu açıkça görülen kadınlara yöneltildi. Bu kadınlar "posta kutusu" veya "ninja" gibi nitelemelerle taciz edildi.

Tell Mama'ya bildirilen online tacizlerde de aynı kelimeler tekrarlandı veya bu kelimeler fotoğraf ve "meme"lerle birleştirilerek internet üzerinden Müslümanlara gönderildi.

Tell Mama “Muhafazakar Parti'nin herhangi bir şekilde cezalandırmadığı Johnson'a pek çok üst düzey kişi, İslami giysiler hakkında serbestçe konuşma hakkı için destek verdi" dedi.

Kimileri, Muhafazakar Parti'nin Johnson'a ceza vermemesinden cesaret alacak ve bunu belli başlı önyargılarına ve ırkçı görüşlerine göre hareket etmek için bahane olarak kullanacak. Müslümanlar aleyhindeki aynı mağdurlara odaklanıp aynı dili kullanan saldırıların yazıya müteakip artışı, bize Müslüman karşıtı duygular besleyenlerin kendinden emin ve haklı hissettiğini gösteriyor.

Tell Mama’nın araştırmasına göre Müslüman kadınlar İslam karşıtı nefretin en yüksek seviyeleriyle karşılaşıyor. Nitekim, İslamofobi mağdurlarının çoğunluğunu da kadınlar oluşturuyor. En bilinen faillerse beyaz erkekler.

Örgütün "Normalleştirilen Nefret" adlı yıllık raporu bazı politikacıların Johnson'ı savunduğunu belirtti ve “bazı parlamenterlerin, oy kazanma stratejisi olarak gördükleri Müslüman karşıtı duyguları hareketlendirmek için endişe verici bir isteklilik sergilediğini" ifade etti.

İşçi Partisi'nin gölge eşitlik bakanı Dawn Butler da rakamların "tüyler ürpertici" olduğunu söyledi:

Aynı parlamento üyesinin şu anda başbakan olduğu gerçeği mide bulandırıcı ve ülkemiz için bir utanç. (...) Johnson'ın bağnazlığı Müslüman kadınlara yönelik saldırılarla sonuçlandı ve nefret dolu sözleri yüzünden özür dilemeyi reddetmesi, ırkçıları ve aşırı sağı cesaretlendiriyor. (...) Johnson nefret ve bölünme alevlerini fiilen yelliyor. Sözlerinin zararlı sonuçları var. Bırakın 10 Numara'yı, Avam Kamarası'nda oturmaya bile uygun değil.

Aralık'ta, eski dışişleri bakanının “saygılı ve hoşgörülü” olduğuna ve kendi gazete köşesinde "hiciv" kullanma hakkı taşıdığına karar veren bağımsız bir oturumun ardından Johnson, Muhafazakar Parti'nin davranış kurallarını ihlal ettiği suçlamasından aklanmıştı.

Johnson bütün yüzü kapatan örtülerin yasaklanmaması gerektiğini ama kadınların "etrafta posta kutusu ya da banka soyguncusu gibi dolaşmasının tamamen saçma olduğunu" söylemişti.

Daha sonra da aldığı tepkilerin "Brexit'e dair güçlü görüşlerine karşı yaratılan infialden başka bir şey olmadığını" söyleyerek sözlerini savunmuştu.

Tell Mama, AB referandumunu 2016'da Müslüman karşıtı bir nefret suçu dalgasının takip ettiğini, 2017'deyse IŞİD'den ilham alan terör saldırılarının "tetikleyici olay" işlevi gördüğünü belirtti.

Raporda “Şimdiyse başka Müslüman karşıtı saldırılardan ilham alan ve etkilenen saldırılar görüyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Raporda ayrıca, İngiltere genelinde Mart ayında gönderilen “Bir Müslümanı Cezalandır Günü” mektuplarının da mülteci kriziyle Windrush hakkındaki tartışmalar, çete olayları ve Donald Trump'ın ziyareti gibi olaylarda ani bir artışa neden olduğu belirtildi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tell Mama’ya göre ABD başkanının Londra Belediye Başkanı Sadık Han’a saldırıları ve İslam'a yönelik genel açıklamaları "Britanya'daki Müslümanlarla ilgili daha fazla zararlı tartışmayı tetikledi."

Rapor Christchurch saldırganının ve diğer aşırı sağ teröristlerin ana motivasyon kaynakları olarak gösterdikleri "Büyük Yer Değiştirme" gibi komplo teorilerinin etkisi hakkında da uyarıda bulunuyor.

Rapora göre Tommy Robinson'ı destekleyen birçok web sitesi de dahil olmak üzere aşırı partizan alternatif haber platformlarının büyümesi, Müslüman karşıtı nefreti ve yalanları yayıyor.

Tell Mama'ya 2018’de toplam iki bin 963 Müslüman karşıtı nefret vakası bildirildi. Doğrulanmış bin 72 vakanın yüzde 70'i sokakta gerçekleşirken, yüzde 30'uysa çevrimiçi hadiselere ilişkin.

Grup, Birleşik Krallık'taki 20 polis teşkilatıyla yapılan veri paylaşımı anlaşmalarıyla, bin 891 tane daha Müslüman karşıtı nefret suçu ve olayı hakkında bildirim aldı.

“Britanya'daki Müslümanları veya herhangi bir inancı hedef alan nefret yüzünden dehşete kapılmış durumdayım ve bunun üstesinden gelmeye kararlıyım" diyen Topluluklar Bakanı Robert Jenrick konuyla ilgili şunları söyledi:

İbadethanelerin her birinin korunması için milyonlar harcadık ve bu musibetin hakkından gelmek için eğitime yatırım yapmaya devam ediyoruz. Çevrimiçi alanlarda ve sokaklarımızda gerçekleştiği bildirilen taciz olaylarının azaldığını görmek memnuniyet verici olsa da yapılması gereken daha çok şeyin olduğu açık. Müslümanlar ve her inançtan insan Britanya'da kendini güvende hissetmeli. Topluluklar Bakanı olarak, nerede zuhur ederse etsin, nefretin her biçiminin kökünü kazımak için elimden gelen her şeyi yapacağım.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU