Cizre'de II. Uluslararası Molla Ahmed-i Cezerî Sempozyumu

Nevzat Eminoğlu Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Şırnak Üniversitesi / Düzenleme: Independent Türkçe

Bereketli Hilal olarak bilinen Mezopotamya'nın kalbi Cizre'de 12-14 Ekim 2023 tarihleri arasında 2. Uluslararası Molla Ahmed-i Cezerî Sempozyumu düzenlendi.

Almanya, İsveç, Fransa gibi Avrupa ülkelerinden, komşu devletler İran, Irak'tan ve ülkemizin değişik üniversitelerinden birçok bilim insanının tebliğ sunduğu sempozyum Şırnak Üniversitesi, Şırnak Valiliği ve Şırnak Kaymakamlığının ortak organizasyonuyla gerçekleşti. 
 

 

Bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Molla Ahmed-i Cezerî Sempozyumunun teması "Molla Ahmed-i Cezerî'nin ontolojik tasavvuru / Varlıkbilim düşüncesi" olarak belirlenmişti.

Böylece Cezerî ilk defa spesifik bir konuda alan uzmanlarınca derinlemesine araştırma konusu oldu.

Bu sempozyumda önceki sempozyumlardan farklı olarak ülkemizin batı illerindeki Üniversitelerden de yoğun katılım vardı.

Uşak, Kırşehir, Konya, Trakya, Karabük, Ankara, İstanbul vb. Batı şehirlerimizdeki üniversitelerden gelen birçok bilim insanı Cezerî'nin Kürtçe aslından Türkçeye çevrilmiş Kültür Bakanlığı Yayınlarında çıkan Divanına çalışmışlardı ve Osman Tunç'un yapmış olduğu bu yetkin ve başarılı çeviriden dolayı kendisine şükranlarını da sundular.

Gerçekten yakından tanıdığım Tunç'un bu çeviriyi hazırlarken verdiği emeğin yakın tanığı olarak bu takdirleri fazlasıyla hak ettiğini belirtmeliyim.

Bilim insanları ve araştırmacılar tebliğlerini Türkçe, Farsça ve Kürtçenin Kurmançça ve Soranca lehçelerinde sundular.

Bu tebliğler daha sonra Cizre Kaymakamlığı tarafından Kitap şeklinde de basılacaktır.   
 

 

Molla Ahmed-i Cezerî, Klasik Kürt edebiyatının zirve isimlerinden biri olup, aynı zamanda medeniyet coğrafyamızı temsil eden İslam havzası edebiyatı içinde önemli bir şairdir.

Melayê Cizîrî, Türkçe telaffuz ile Molla Ahmed-i Cezerî, 16'ncı yüzyılda yaşamış bir Kürt edebiyatçı olup Cizîra Botan (Cizre) hükümeti mir'inin/hükümdarının saray şairidir.

Bu dönemde İran merkezli Şii mezhebi taassubuna dayanan saldırılara karşı Osmanlı yönetimi Kürtlerle Sünnî ortak paydaya dayanarak resmi belgelerinde "Hükümet-i Ekrad/Kürt Hükümetleri" olarak adlandırdığı Kürt Beylik ve Prenslikleri ile bir birlik oluşturdu.

Gerçekleşen bu "Osmanlı-Kürt İttifakı" sayesinde bu dönem Kürtler ve Türkler için tarihi, siyasi ve edebi açıdan altın bir çağa dönüştü.

Dolayısıyla Cezîrî ve çağdaşları olan Feqiyê Teyran, Şeyh Şemseddin-i Ahlatî, Ali-yi Harirî gibi şairler Kürt edebiyat tarihinin en verimli ve zirve dönemini temsil ederler.

Kürt ve Türk edebiyatının zirve isimleri, Osmanlı-Kürt ittifakının sağladığı bu güven ve refah ortamına çok şey borçludurlar.

Unutmamak gerekir ki Türk divan edebiyatının da zirve şairleri olan Fuzûli, Baki ve Nevi gibi isimler de bu dönemde ortaya çıktı. 
 

 

Cezerî'nin lirik ve coşkun şiirinde ihtişam, yiğitlik, özgüven, iftihar ve güzellik gibi ruh unsurları ön plana çıkar.

Cezerî estetik düşüncesi çerçevesinde şiirlerinde felsefenin temel konularından sayılan varlık bilim, insan, ahlak, güzellik, aşk, ölüm ve sonrası gibi düşünce tarihinin ve edebiyatın vazgeçilmez konularını işler.

Bir dil abidesi olan mürettep divanı ve şiirleri Kürtçede en popüler edebi eserler arasında yer alır.

Söz ve dizelerindeki olağanüstü ahenk ve müzikaliteden dolayı birçok şiiri kaside, ilahî ve şarkı/stran olarak bestelenmiş bulunmaktadır.

Onun Kürtçe divanı kanonik bir eser olarak iyi şiirin standardı olarak görülmüş ve birçok şair kuşağı tarafından benimsenip takip edilmiştir.

Ancak onun şiirini ölmez bir eser kılan ilk ve en önemli etken ise barındırdığı estetik ve edebi değerlerdir.

Birçok el yazma nüshası bulunan Cezerî'nin Kürtçe divanı ilk olarak 1904'te Berlin'de Alman şarkiyatçı araştırmacı Martin Hartmann tarafından Almanca bir önsüz ile birlikte basıldı.

Molla Ahmed'in divanı 2012 yılında da Kürtçe aslı ile beraber Osman Tunç'un yaptığı Türkçe tercümesi, Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı tarafından basıldı.
 

 

Hz. Nuh'un şehri ve medeniyetin ilk merkezlerinden Cizre'de gerçekleşen 2. Uluslrarası Molla Ahmed El Cezerî Sempozyumda bilim insanları ve araştırmacılar Mela'nın ontolojik düşüncesine ışık tutacak dikkat çekici tebliğler sundular.

Bunlardan Prof. Dr. Adem Çatak'ın sunduğu "Esma-i İlahinin Eşyada zuhuru ve ya Hudusta Parlayan Kıdem", prof. Dr. Ömer Yılmaz'ın sunduğu "Molla Ahmed-i Cezeri ve İbrahim Kurani el Kürdî'nin Varlık Mertebelerine Dair Görüşlerinin Karşılaştırılması", Prof. Dr. Emin Çelebi'nin sunduğu "Melayê Cizîrî Varoluşçu Bir Düşünür Sayılabilir mi?", Prof. Dr. Nesim Doru'nun "Varlığın Birliğinden Birliğin Varlığına: Melayê Cizîrî", Fener Rojbiyani'nin sunduğu "Melayê Cizîrî'nin Şiirlerinde Varlık ve Yokluğun Görüngüleri", Prof. Dr. Abdurrahman Adak'ın sunduğu "Melayê Cizîrî'nin Ontolojik Düşüncesinin Kaynağı Olarak Pehlevanî Kürt Kültürü", Prof. Dr. Hayrullah Acar'ın sunduğu "Mela Ahmed-i Zivingî'nin Gözünde Melayê Cizîrînin Ontolojik Görüşü", Dr. Farhath Shakely'nin sunduğu "Sufi, Nakşşebendi ve Vahdet-i Vucutçu Bir Şair: Melayê Cizîrî", Dr. Mahmut Caduk'un sunduğu "Ahmed- Cezerî ve Hafız-i Şirazî'nin Divanlarında Aşk Kavramının Ontolojik Yönden Mukayesesi", Dr. Şilan Noyan'ın sunduğu "Melayê Cizîrî Divanında Yer Alan Bitki ve Hayvan Türlerinin Tasavvuf Felsefesi Açısından Analizi", Dr. Nurettin Ertekin'in sunduğu "Melayê Cizîrî Divanında Ruhani Varlıklar", Şehadet Sarıgül'ün sunduğu "Ontolojik Açıdan Melayê Cizîrî ve Jan Paul Satre'nin Karşılaştırılması", Doç. Dr. İrfan Yıldırım'ın sunduğu "Melayê Cizîrî ve Nietzsche'nin İnsana Dair Görüşleri Üzerine Bir Mukayese", Dr. Arş. Gör. Yusuf Salmazzem'in sunduğu "Yunus Emre ve Melayê Cizîrî düşüncesinde Aşk Kavramının Ontolojik İzdüşümleri" başlıklı tebliğler örnek olarak verilebilir.    
 

 

Tarihe mal olmuş Kürt şair ve edebiyatçılarının Kürtçe eserlerinin devlet kurumu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından basılmasına ve bu şahsiyetlerle ilgili panel ve sempozyum gibi organizasyonların gerçekleşmesine öncülük eden eski Van milletvekili ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan hanımefendinin de Sempozyumun açılış ve değerlendirme oturumunda yaptığı yol gösterici sunumları da oldukça değerliydi.

Gülşen Hanımefendinin ayrıca Molla Ahmed-i Cezerî'den okuduğu enfes Kürtçe kasideler ve yerel sanatçı ve dengbejlerin söylediği Cizira Botan sıtranlar/şarkılar, sempozyumun beyin yorucu epistemolojik gündemine estetik boyut, ince zevk ve zarafet kattı. 

Sempozyum sunumları sonrasında akşamları Dengbêjler Dinletisi (Şevbihêrka Dengbêjan) ile yerel sanatçıların enfes performansı ve özel konserde de Televizyon Programcısı ve Şair Serdar Tuncel'n harika şiir dinletisi ve geç tanıdığıma hayıflandığım ve muhteşem sesiyle programa renk katan Muşlu hemşehrim Murat Beled'i teşekkürle not etmek gerekir.

Serdar Tuncer' in "Ben yedi ceddime kadar Türk olan bir kardeşiniz olarak Molla Ahmed-i Cezeri'nin Kürtçe bir şiirini okuyacağım" diyerek okuduğu "Derê Meyxaneya Eşqê Seher Arif Ziyaret kir / Aşk Meyhanesinin Kapısını Ziyaret etti Arif Seherde" şiiri, birçok Kürt'ten çok daha güzel okudu. O zaman kalabalıktan dolayı kendisine ulaşamadım.

Bir Kürt Dili ve Edebiyatı hocası olarak kendisine buradan yüz üzerinden yüz verdiğimi belirtmek isterim. Değerli araştırmacı, yazar ve yayıncı Xalid Sadinî'nin de (Halit Yalçın) Gülşen Orhan hanımefendi ile beraber bu çalışmalardaki emeklerini ve sunduğu "Melayê Cizîrî‘nin Divanında Doğal Varlıklar" tebliğini zikretmek gerekir.    
 

 

Sempozyumun gerçekleşmesi ve düzenlenmesinde özel katkıları olan Şırnak Valisi Cevdet Atay, Şırnak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdurrahim Alkış, Cizre Kaymakamı Nazlı Demir, Doç. Dr. Ruhullah Öz, Doç. Dr. Bilal Altan, Dr. Öğr. Üyesi Kayhan Bayram, Doç. Dr. Hamdullah Arvasi, Dr. Arş. Gör. Gülizar Artuç'u özellikle yad etmek gerekir.    

Önceki sempozyumlarda gündeme gelen Molla Ahmed-i Cezerî'nin divanının başta İngilizce olmak üzere batı dillerine tercüme edilme gerekliği, bu sempozyumun değerlendirme oturumunda Şırnak Üniversitesi Molla Ahmed-i Cezerî Araştırma Merkezi öncülüğünde ve Prof. Nesim Doru gibi Cezerî üzerine çalışmaları olan akademisyenlerin de katkılarıyla somut bir plana dönüşmesi oldukça anlamlı ve kıymetli bir sonuç oldu.

Molla Ahmed-i Cezerî'nin birkaç şiiri İngilizce ve Almancaya çevrilmişse de, dünya edebiyatı içinde yer almayı fazlasıyla hak eden bu şairin Kürtçe divanının özellikle ve öncelikle İngilizceye tam çevirisi, dünya edebiyat çevrelerinin bu büyük Kürt şair ve şahsiyeti tanıması ve hak ettiği değeri vermesi açısından son derece önemlidir.  

Birleşmiş Milletler Dünya Mirasının Koruma Kurulu (UNESCO) tarafından Dünya ilim ve edebiyat mirasına katkısı olmuş her şahsiyet için özel bir yıl ilan ediliyor. Bu anlamda bunu fazlasıyla hak eden Cezerî adına bir yılın da "Molla Ahmed-i Cezeri Yılı" ilan edilmesi için Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülşen Orhan hanımefendinin devletimiz ve Birleşmiş Milletler nezdinde girişimlerde bulunacakları müjdesi de kayda değer bir sonuç olarak not edelim.       

Bu sempozyum kapsamında Cizre kaymakamlığının öncülük ettiği harika bir etkinlik olarak Milli Eğitime bağlı Ortaokul öğrencileri arasında gerçekleştirilen "Molla Ahmed-i Cezerî'nin Şiirlerini Okuma Yarışması" bölgede ilk defa karşılaştığımız bir faaliyet idi.

Sempozyumun son oturumunda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Orhan Gülşen, Cizre Kaymakamı Nazlı Demir ve Şırnak Üniversitesi Rektörü Abdurrahim Alkış dereceye giren öğrencilere ödüllerini verirken öğrenciler Mela'nın şiirlerini okudular.

450- 500 yıl önce yazılmış Cezerî'nin Kürtçe şiirlerinin 10-15 yaşlarındaki öğrencilerin rahatça ve ezbere okumaları oldukça dikkat çekiciydi.

Bu durum Kürtçenin köklülüğünün ve canlılığının göstergesi olduğu gibi Cezerî'nin şiirinin barındırdığı ahenk ve müzikalitenin de örneğidir. 
 

 

Sempozyumun organizatörlerinden ve ev sahibi olan Cizre Kaymakamı Nazlı Demir hanımefendinin Sempozyum açılış ve değerlendirme oturumundaki konuşmaları ve sempozyum boyunca gösterdiği idari performans ve samimi yaklaşımları ile klasik bir yönetici profilinden oldukça farklıydı.

Demir'in yaptığı açılış konuşmasında, Melayê Cizîrî'yi okumuş ve iyi tanımış bir araştırmacı ve edebiyatçı vardı karşımızda sanki.

Kapanış ve değerlendirme konuşmasında ise içtenlikli bir Cizre Mir-banu'su/prensesi.

Kaymakam konuşurken 40 yıl önce ilk ve ortaöğretim öğrencisi iken yaşadığım şehirdeki kaymakamların Kürtçe konuştuklarından dolayı memurlarına verdikleri cezaları ve o güvercin ürkekliğindeki çocukluk yüreğimle, o ergenlik yaşlarımda öğretmenlerimin tek merkezden emir almışçasına sınıfta Kürtçe diye bir dil yoktur iddiaları ile geçen ders saatleri ve onların kendimizi kendimizden utandırma çabaları gözlerimin önünde bir sinema şeridi gibi geçerken gözyaşlarımı tutamıyordum.  
 

 

Kaymakam konuşmasında "Cizre tarihten günümüze büyük bir ilim ve medeniyet merkezi olan bir şehrimizdir. Tarihte Cezerî lakabı ile bilinen en az 90 alim, şair, bilim adamı mevcut. Bunlardan biri de Mela dır. Ben Melayê Cizîrî'yi Cizre'de göreve başlayınca tanıdım. Böyle büyük bir şair şahsiyeti nasıl daha önce duymamışım hayıflanıyorum, bunu cahilliğime verin lütfen, bu bizim eksikliğimiz. Keşke Kürtçe de bilsem" dedi.

Bu arada Şırnak Üniversitesi Rektörü Abdurrahim Alkış "Sayın kaymakamım Mevlana'nın dediği gibi aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır" şeklinde güzel ve yerinde bir değerlendirme ile karşılık verdi.

Gerçekten Mevlana'nın bu sözü kaymakam hanımın Cizreliler ve Melayê Cizîrî ile kurduğu gönül bağını çok güzel ifade ediyordu.

Cizre'den ayrılırken acaba Cizre'de şahit olduğumuz bu tablo bölgemizin diğer şehirlerinde de görülebilecek mi diye düşünüyordum.

Cizre Hz. Nuh'tan beri beşeriyete öncülük etmiş kadim ve asil bir şehirdir.

Bu şehir bölge ve İslam tarihinde de ilmi, kültürel edebi, dini ve siyasi birçok atılım ve açılıma öncü olmuş vakur ve asaletli bir kenttir.

B. Said Nursi'nin dediği gibi;

Paslanmış bîhemtâ bir elmas, daima mücellâ cama müreccahtır
Paslanmış eşsiz bir elmas, parlatılmış camdan her zaman üstündür.


Dolayısıyla Cizre'nin, küllerinden doğan zümrüd-ü anka misali, günümüzde de ülkemize ve bölgemize böyle bir örneklik ve öncülük yapma potansiyel ve birikimi daima vardır.

Belki de rahmet ve hikmet-i ilahinin bize verdiği mesaj ve gösterdiği hakikat buydu. Kim bilir!  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU