Hindistan'ın Bihar "kast" anketi ve kast sistemi

Dr. Duygu Çağla Bayram Independent Türkçe için yazdı

Araştırmaya göre Hindistan'ın nüfusu birkaç katmandan oluşuyor

Hindistan'da ilk kez "kast" temelli bir sayım yapıldı. Hindistan Birliği'nin Bihar devletinde gündeme gelen kast temelli ankete ilişkin Bihar Başbakanı (Chief Minister, Bihar'ın politik lideri) Nitish Kumar tarafından kararın Bihar yasama meclisinde fikir birliği ile kabul edildiği ve ankette kişinin yalnızca kastı değil aynı zamanda ekonomik durumunun da dikkate alındığı, bunun da tüm sınıfların kalkınması için daha fazla politika geliştirilebilmesine yardımcı olacağı belirtiliyor.

Bihar devlet hükümetinin 2 Ekim'de açıkladığı bulgulara göre "Diğer Geri Sınıflar/Kastlar" OBC'ler (yüzde 27,1) ve "Aşırı Geri Sınıflar/Kastlar" EBC'ler (yüzde 36) kabaca 130 milyon olan Bihar nüfusunun yüzde 63'ünden fazlasını oluşturuyor.

Anket verileri "İleri Kastlar" olarak isimlendirilen veya "Genel Kategori" olarak nitelenen grupların Bihar nüfusunun yalnızca yüzde 15,5'ini oluşturduğunu gösteriyor.

Ülke çapında kast verilerinin tamamının resmi olarak toplandığı son nüfus sayımı 1931'de Hindistan'ın hâlâ İngiliz sömürge yönetimi altında olduğu dönemde yapılmıştı.

Ve 2011 yılında ülke çapında yapılan nüfus sayımının bulguları hiçbir zaman kamuya açıklanmadı.

Dolayısıyla Bihar kast sayımı ülkenin 1947'deki bağımsızlığından bu yana yapılan ilk kast sayımı olması açısından Hindistan için önemli bir gelişme.
 

 

Aslında Hindistan'da kast sayımı talebi neredeyse her nüfus sayımından önce gündeme geliyor.

Talep genellikle Diğer Geri Sınıflara OBC'lere ve diğer yoksul kesimlere mensup olanlardan gelirken üst kastlardan kesimler bu fikre karşı çıkıyor.

Ancak ülkede bu kez 2021 Nüfus Sayımı'nın birkaç kez ertelenmesi ile beraber "sosyal adalet" konusu üzerine ittifak kurmuş gibi görünen muhalefet partileri kast sayımı için en üst perdeden ses yükseltiyorlar.

Örneğin bu yılın başlarında Karnataka'da kampanya yürütürken ana muhalefet partisi Kongre lideri Rahul Gandhi, Narendra Modi hükümetinden Sosyo-Ekonomik ve Kast Sayımı verilerini açıklaması gerektiğini söylemişti.

Ancak iktidardaki Hindistan Halk Partisi'nin (BJP) merkezî liderliği tüm Hindistan'da kast temelli nüfus sayımına muhalefet kanadından gelen istekler karşısında direniyor.

İktidar kanadında, Ulusal Gönüllü Örgütü RSS'in 2009-2021 dönemi sar-karyawah'ı yani Genel Sekreteri veya organizasyonun iki numaralı ismi Suresh Bhaiyaji Joshi'nin belirttiği üzere kast temelli bir nüfus sayımının Ambedkar (Hindistan Anayasası'nı yazan kişi) gibi liderlerin Anayasa'da öngördüğü kastsız toplum fikrine aykırı olduğu ve toplumsal uyum yaratmaya yönelik devam eden çabaları zayıflatacağı düşünülüyor.

Ancak Hindistan iç politikasında işin rengi bundan biraz daha karmaşık.
 

Mallikarjun Kharge, Rahul Gandhi ve Nitish Kumar, 12 Nisan 2023'teki toplantılarının ardından basına sesleniyor.jpeg
Mallikarjun Kharge, Rahul Gandhi ve Nitish Kumar, 12 Nisan 2023'teki toplantılarının ardından basına sesleniyor / Fotoğraf: Twitter - @RJDforIndia

 

Peki, BJP gerçekte neden tüm Hindistan'da kast temelli bir nüfus sayımından kaçınıyor?

BJP'nin 2014 ve 2019 Lok Sabha (Halk Meclisi, iki meclisli parlamentonun alt kanadı) seçimlerindeki ikna edici zaferi, diğer faktörlerin yanı sıra, Diğer Geri Kastlara (OBC'ler) mensup seçmenler arasında yaptığı önemli ilerlemeler nedeni ile mümkün oldu.

Mandal Komisyonu (Sosyal ve Eğitimsel Geri Sınıflar Komisyonu) raporunun 1990'ların başında uygulanarak merkezi hükümet işlerinde ve eğitim kurumlarında Diğer Geri Sınıflara OBC'lere yüzde 27 oranında kontenjan verilmesi Hindistan'da özellikle de Kuzey Hindistan devletlerinde seçim politikalarının doğasını değiştirdi.

Mandal sonrası politika özellikle Birliğin Bihar ve Uttar Pradesh gibi devletlerinde çok sayıda güçlü bölgesel partinin yükselişiyle sonuçlandı.

BJP ise 1990'ların sonlarında Hint halkı arasında "Kamandal politikası" (Mandal sözcüğü ile kafiyeli olması nedeni ile Hindutva politikası için bir metafor hâline gelen Kamandal sözcüğü Hindu sofuların kullandığı bir su kabı anlamına geliyor) olarak anılan Hindutva politikası ile Mandal politikasına (Mandal sözcüğünün politik çağrışımı sosyal adalet olarak kabul görüyor) karşı koymak için uzun yıllar zorlu bir mücadele gösterse de ve 1998, 1999, 2014 Lok Sabha seçimlerini kazansa da bölgesel partiler çok güçlü kalmayı sürdürdüler.
 

 

BJP yalnızca 2019 Lok Sabha seçimleri sırasında OBC seçmenleri arasında büyük bir ilerleme kaydetti ve bölgesel partilerin oy paylarını yüzde 26'nın üzerinde düşürdü.

Öte yandan BJP esasen Lok Sabha seçimleri sırasında OBC seçmenleri arasında popüler bir seçim, ancak Birliğin devlet hükümetlerinin seçilmesi söz konusu olduğunda aynı OBC seçmenleri arasında aynı durum geçerli olmuyor.

Ayrıca BJP OBC'ler arasında ilerleme kaydederek politik faydalar elde ederken aralarındaki destek tabanı durum ne olursa olsun çok sayıda BJP'ye oy veren üst kastlar ve üst sınıflar arasındaki kadar sağlam görünmüyor.

Bölgesel partiler alt OBC'lere kıyasla üst OBC'ler arasında daha popüler olmaya devam ediyor.

Bu arka plandan hareket ile BJP'nin tüm Hindistan'ı kapsayacak bir kast sayımı konusunda isteksiz görünmesinin nedeni farklı kastlara, özellikle de OBC kastlarına ilişkin ortaya çıkabilecek rakamların merkezî hükümet işlerinde ve eğitim kurumlarında OBC kotasının yeniden şekillendirilmesi konusunda bölgesel partilerin iktidar partisine baskı kurmaları için yeni bir sorun oluşturabileceği korkusu olabilir.

Dolayısıyla son on yılda Hindistan'ın seçim politikasına hâkim olan BJP'ye meydan okumak için olumlu bir gündem bulmakta zorlanan birçok bölgesel partiye yeni bir yaşam veren Mandal 2.0 durumu ile sonuçlanabilir.

Ve Bihar'da söz konusu olan tartışmalı kast temelli sayım da Hindistan'ın yaklaşan 2024 Lok Sabha seçimleri öncesinde Mandal 2.0 gündeminin önemli ve somut ayak seslerinden biri olabilir.
 

Bihar'daki kast temelli anketin sonuçları, 2024 Lok Sabha anketlerinin yapılmasından aylar önce geliyor.jpg
Bihar'daki kast temelli anketin sonuçları, 2024 Lok Sabha anketlerinin yapılmasından aylar önce geliyor / Fotoğraf: Reuters

 

Peki kast sistemi nedir ve nasıl ortaya çıktı?

Kast sistemi genellikle Hindistan yarımadasına özgü olduğuna ve Hinduları katı hiyerarşik gruplara ayırdığına inanılan bir sosyal tabakalaşma biçimi ve Hindistan'da bir biçimde en az 3 bin yıldır varlığını sürdürüyor.

Hindistan'daki kast sisteminin kökenine ilişkin her zaman tartışmalı olan farklı teoriler bulunur ancak kökeni hiçbir zaman tam olarak bilinmez.
 

Genç Brahminler.jpg
Genç Brahminler,  Varanasi'de rahip olmak için eğitim alıyor. Hindistan ağırlıklı olarak Hindulardan oluşuyor

 

Dini teoriye göre antik Hindu kutsal metinleri Vedalara ve Hindu hukuku üzerine yetkili kitap olarak kabul edilen Manusmriti'ye dayanan Varna sisteminde Hindular; Brahminler, Kshatriyalar, Vaishyalar ve Shudralar olmak üzere dört ana kategoriye (Varna'ya) ayrılır ve bunların Hindu yaratılış tanrısı Brahma'dan geldiğine inanılır.

Hiyerarşinin tepesinde çoğunlukla öğretmen ve entelektüel olan ve Brahma'nın kafasından geldiklerine inanılan Brahminler var (râhip kastı).

Daha sonra onun kollarından Kshatriyalar veya savaşçılar ve yöneticiler yaratıldı (asil kast).

Üçüncü grup ise onun bacaklarından yaratılan Vaishyalar, yani tüccarlar (tüccar kastı).

Ve en altta Brahma'nın ayaklarından gelen ve tüm hizmet işlerini yapan Shudralar var (zanaatkâr veya işçi kastı).

Modern bir ekleme olarak bunların dışında kalan Dalitler (achhootlar, dokunulmazlar, dışlanmışlar) sistemin dışında kabul edilir.

Sosyal tarih teorisine göre kast sisteminin kökeni Aryanların Hindistan'a gelişinde yatar.

Aryanlar yerel kültürleri hiçe sayarak Kuzey Hindistan'daki bölgeleri fethetmeye ve kontrol altına almaya başladılar ve aynı zamanda yerel halkı güneye veya kuzey Hindistan'daki ormanlara ve dağlara doğru ittiler.

Bu arada Aryanlar kendilerini üç grup hâlinde örgütlediler. İlk grup savaşçılardan oluşuyordu ve onlara Rajanya deniyordu, daha sonra adını Kshatriyalar olarak değiştirdiler.

İkinci grup rahiplerdendi ve onlara Brahmanalar deniyordu. Bu iki grup, Aryanlar arasında liderlik için politik mücadeleye girişti ve bu mücadeleden Brahmanalar galip çıktı.

Üçüncü grup ise çiftçi ve zanaatkârlardan oluşuyordu ve onlara Vaisyalar deniyordu.

Kuzey Hindistan'ın bazı kısımlarını fetheden ve kontrol altına alan Aryanlar yerel halkı boyunduruk altına aldı ve onları hizmetkârları hâline getirdi.

Dışlanmışlar ve üç Aryan Varna arasında toplumun basit işçileri olan Sudra Varna oluştu.

Sudralar iki topluluktan oluşuyordu. Biri Aryanlar tarafından boyunduruk altına alınan yerlilerden, diğeri ise yerlilerle birlikte Aryanların soyundan geliyordu.

Bu nedenle Hindu dini hikâyelerinde iyi Aryanlar ile koyu tenli canavarlar, iblisler ve şeytanlar arasında birçok savaş anlatılır.

Ve Tanrıların da koyu tenli köleleri vardır. Ve pek çok kişi gerçekten de tanrıların ve kahramanların Aryan kökenli insanlar olduğu bu olaylara inanıyor. 

Dünyanın çoğu toplumunda olduğu gibi Hindistan'da da oğul, babasının mesleğini miras aldı.

Böylece kuşaklar boyu aynı aile mesleğini icra eden ve oğullarının babasının mesleğini sürdürdüğü aileler gelişti.

Daha sonra bu aileler büyüdükçe topluluklar veya Jātiler olarak görülmeye başlandı.

Aynı mesleği icra eden farklı aileler, aralarında sosyal ilişkiler geliştirmiş ve ortak bir topluluk, yani Jāti olarak örgütlenmişlerdir.

Daha sonra kast sistemini yaratan Aryanlar kendi sistemlerine Aryan olmayanları da eklediler.

Farklı mesleklere sahip farklı Jātiler, mesleklerine göre farklı Varna'ya entegre edildi.

Kısacası kast sisteminin kökenleri hakkında uzun süredir kabul gören bu teoriye göre Orta Asya'dan gelen Aryanlar Güney Asya'yı istila ettiler ve kast sistemini yerel nüfusu kontrol etmenin bir yolu olarak tanıttılar; toplumdaki kilit rolleri tanımladılar, sonra da onlara insan gruplarını atadılar; bireyler bu gruplar içinde doğuyor, çalışıyor, evleniyor, yemek yiyor ve ölüyordu.

Ancak kuzeyden gelen bir Aryan istilasının olmadığına ve hatta Aryanların (eğer varsalar) aslında Güney Asya'da ortaya çıktıklarına ve oradan Avrupa'ya yayıldıklarına inanan bir başka teori de söz konusu ama bu da başka bir karmaşık tartışma konusu.

Bu arada Varna renk anlamına gelir ve Batı'daki kanının aksine ten rengine değil, kişinin karakterinin ve mizacının rengine atıfta bulunur ve bu, modern anlamda entelektüel, yönetim, girişimci, proletarya olmak üzere dört baskın türden olabilir.

Yani Varna sistemi başlangıçta bireyleri niteliklerine ve yeteneklerine göre sınıflandırmaya hizmet ediyordu.

Ancak zamanla kişinin mesleğinin ve toplumdaki statüsünün doğumla belirlendiği kast sistemine dönüştü.

Kısacası Hindistan'da antik geleneğin bir uzantısı olarak dereceli meslek gruplarına Varnalar, Varnalar içindeki kalıtsal meslek gruplarına ise Jātiler ismi veriliyordu ve Avrupa keşfi sırasında atfedilen sosyal grupların ve gruplar arasında evlilikleri yasaklayan kuralların ırkçı bir kültürün varlığına işaret ettiği varsayıldı ve Portekizli gezginler kendilerine ırk temelli toplumsal tabakalaşma gibi görünen bu durum ile ilk karşılaştıklarında gördüklerini tanımlamak için ırka atıfta bulunan kast terimini kullandılar.

Dolayısıyla Hindistan'da gerçekte geçerli olan kast sistemi Jāti terimi ile özdeşleştirilir.

Jāti terimi neredeyse tüm Hint dillerinde görülür ve iç evlilik, soy veya akrabalık grubu fikri ile ilgilidir ve mesleki uzmanlaşmaya dayalı sosyo-ekonomik gruplandırmaya atıfta bulunur.

Yani Hindistan coğrafyası söz konusu olduğunda kast olarak bilinen şey aslında üç farklı bileşenden oluşur: jāti, jana, varna. Jāti mesleki, jana etnik, varna felsefi bir kimliğe atıfta bulunur.

Ayrıca kast sistemi başlangıçta Hindular için geçerli iken bugün neredeyse tüm Hintler dinlerine bakılmaksızın bir kast ile özdeşleşir.

Ana kastlar ayrıca her biri kendi özel mesleğine göre yaklaşık 3 bin kasta ve 25 bin alt kasta bölündü. Ve bugün binlerce kast (Jāti) söz konusu.

Kast sistemi üst kastlara birçok ayrıcalık verirken alt kastların ayrıcalıklı gruplar tarafından baskı altına alınmasını onaylar.

Ancak çoğunlukla adaletsiz ve gerici olduğu için eleştirilen bu düzen yüzyıllarca bir biçimde varlığını korudu ve insanları, kaçılması imkânsız olan sabit toplumsal düzenlerin içine hapsetti.

Ancak engellere karşın istisnalar da yok değil. Örneğin Hindistan Anayasası'nı yazan BR Ambedkar ve ülkenin ilk Dalit Cumhurbaşkanı olan KR Narayanan gibi bazı Dalitler ve diğer düşük kastlı Hintler ülkede prestijli pozisyonlara sâhip olabildiler.
 

Bir Dalit olan BR Ambedkar Hindistan anayasasını yazdı.jpg
Bir Dalit olan BR Ambedkar Hindistan anayasasını yazdı / Fotoğraf: AFP

 

Yaygın tarihsel kanı dikkate alındığında 18'nci yüzyıla kadar Hintler için resmi kast ayrımları sınırlı bir öneme sâhip ve sosyal kimlikler çok daha esnek iken ve insanlar bir kasttan diğerine kolaylıkla geçebilirken kastı Hindistan'ın tanımlayıcı sosyal özelliği hâline getiren İngiliz sömürge yöneticilerinin sistemi basitleştirmek için nüfus sayımlarını kullandıklarında öncelikle kolayca yönetilebilecek ortak bir yasaya sâhip tek bir toplum yaratmak için katı sınırlar koyduklarını söylemek olanaklı.

Örneğin Hintler için İngiliz sömürge döneminden itibaren soy isim kullanmak söz konusu olmuş ve baba ismi veya bağlı olduğu köy ismi ile beraber çok daha yaygın olarak ait olduğu kastı temsil eden soy isimler alınmıştır.

Hatta Hint halkı arasında "Yüz ruhun aynasıdır, soyisim kastın aynasıdır" biçiminde bir deyiş dahi bulunur.

Bugün Güney Hindistan'da hâlâ yalnızca isim kullanmak yaygın olsa da ve coğrafyanın genelinde kast hiyerarşisini yıkarak eşitliği sağlama hareketinin bir parçası olarak kasttan bağımsız soy isimleri türetme faaliyetleri görülse de Hindistan yarımadasında çok büyük çoğunluk ile kişilerin soy isimleri bağlı bulunduğu kastı belirtir.


Peki sistemin günümüz ve yasal boyutu nasıl işliyor?

Bağımsız Hindistan Anayasası 1950'de kast temelli ayrımcılığı yasakladı ve tarihsel adaletsizlikleri düzeltmek ve geleneksel olarak dezavantajlı durumda olanlara eşit şartlar sağlamak amacı ile yetkililer hükümet işlerinde ve eğitim kurumlarında kast hiyerarşisinde en düşük konumda olan Planlanan Kastlar SC'ler ve Planlanmış Kabileler ST'ler için kotalar açıkladı.

Kotalar 1989'da geleneksel üst sınıflar ile en alt sınıflar arasında yer alan Diğer Geri Sınıflar OBC'ler adı verilen bir gruplamayı içerecek biçimde genişletildi.

Bugün işleyişte Hindistan nüfusunun çeşitli resmi sınıflandırmalarından biri olarak temelde Hint topluluğu hangi dini takip ettiğine bakılmaksızın dört kategori içinde tanımlanıyor: İleri Kastlar veya Genel Kategori, Planlanmış Kastlar (SC'ler), Planlanmış Kabileler (ST'ler) ve Diğer Geri Sınıflar (OBC'ler).

Ve bu her bir kategoride de üst kastlar ve alt kastlar biçiminde sayısız kast ve hiyerarşi durumu ve ayrıca kategori türevleri (ve ayrıca Birliğin herhangi bir/birkaç devletine veya ülkenin herhangi bir/birkaç bölgesine özgü çoğunlukla OBC kategorisi altında değerlendirilen kategori türevleri) var ki çok karmaşık bir konu.

Örneğin ankette de görülen Aşırı Geri Sınıflar EBC'ler Bihar'a özgü oluşturulmuş bir sınıflandırma olarak değerlendiriliyor.

Genel Kategorideki en üst kast tarihsel olarak rahipler ve aynı zamanda eğitimci olarak da görev yapan diğer dini liderler olan Brahminlerdir. Bugün Hintlerin kabaca yüzde 4'ü kendini Brahmin olarak tanımlıyor.
 

AP.jpg
Bir grup Dalit Hristiyanına veya Hindistan'ın Hristiyanlığa geçmiş en alt kastına mensup rahibeler Yeni Delhi'de protesto gösterisinde / Fotoğraf: Gurinder Osan-AP

 

Planlanmış Kastlar SC'ler çoğunlukla Dalitler olarak veya tarihsel olarak aşağılayıcı bir çağrışım olarak kabul edilen dokunulmazlar olarak bilinir; yani tarihte kast dışına atılmış, baskı ve ayrımcılık görmüş, ezilen topluluklar. 

Hindu Varna sistemindeki dört büyük Varnadan (Brahminler, Kshatriyalar, Vaishyalar ve Shudralar) birine ait olanlara Savarna denir. Bununla beraber Planlanmış Kastlar SC'ler genellikle Avarnalar veya bu dört Varnanın kast kategorisine girmeyen kişiler olarak kabul edilir.

Planlanmış Kabileler ST'ler de Avarna'dır ve Hindistan Anayasası'nın programlarından birine girdikleri için Planlanmış ismi verilmiştir.

Yani Adivasiler (yerliler, bölgenin ilk/asıl sakinleri, kabileler) için kullanılan resmi isimlendirme.

OBC'ler daha yüksek üç varna ile Dalitler (Planlanmış Kastlar) ve Adivasiler (Planlanmış Kabileler) arasında yer alan kastlardır ve Hindistan nüfusunun kabaca yarısını oluşturuyorlar.
 

R S Iyer AP.jpg
Dalit Sihler, Yeni Delhi'de bir protesto için toplandılar / Fotoğraf: R. S. Iyer-AP

 

SC/ST ve OBC/EBC'ler arasındaki ayrım çok keskin olmasa da temel fark ilki, kırsal kesim veya kabile bölgesinde yaşayan halklar ve gelirleri genellikle orman ve tarımsal faaliyetlere bağlı olan kabileler olarak adlandırılan yerli topluluklarken ikincisi, ezilen sınıf değiller ve hatta sistemik olmasa da üst sınıf kategorisindeler ancak eğitim ve gelir düzeyleri açısından geri durumda olan topluluklar.

Hindistan'ın Orta bölgesi Diğer Geri Sınıflar OBC'lere olan Hintlerin önemli ölçüde daha fazla olması (kabaca yüzde 50'den fazlası) ve Genel Kategoriden en az üye olması (kabaca yüzde 15-20 arası) ile diğer bölgelerinden ayrılır.

Bu oran Kuzey'de sırasıyla yüzde 24'e yüzde 35, Güney'de yüzde 39'a 32, Doğu'da yüzde 30'a 33, Batı'da yüzde 24'e 38, Kuzeybatı'da ise yüzde 21'e 39'dur. (2020 tarihli istatistik Pew Araştırma Merkezi'ne dayanır.)

Son yıllarda laik eğitimin yaygınlaşması ve kentleşmenin artması ile beraber özellikle farklı kastların yan yana yaşadığı ve kastlar arası evliliklerin daha yaygın hâle geldiği şehirlerde kastın etkisi bir miktar azalsa da ve Hindistan'ın bazı güney devletlerinde ve kuzeydeki Bihar devletinde sosyal reform hareketlerinden sonra birçok kişi tek bir isim kullanmaya başlasa da kast kimlikleri güçlü kalmayı sürdürüyor ve Hint toplumunda soy isimler neredeyse her zaman kişinin hangi kasta ait olduğunun göstergesi oluyor.

Bölgeden bazıları toplumdaki kast temelli hiyerarşi politikacılar tarafından düzenli olarak körüklenmeseydi kast sisteminin şimdiye kadar ortadan kalkmış olabileceğini düşünüyor.

Seçimlerde pek çok kast grubu hâlâ blok halinde oy kullanıyor ve seçimde kazanç elde etmek isteyen politikacılar tarafından kandırılıyor.

Sonuç olarak, başlangıçta imtiyazsız grupların çoğunu iyileştirmeye yönelik geçici bir "pozitif ayrımcılık" planı olması amaçlanan şey artık birçok politikacı için bir tür "oy bankası" veya oy toplama uygulaması hâline geldi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU