Libya ve Dünya Bankası tuzağı

Dünya Bankası'ndan kredi istemek, hatta Libya'nın yeniden inşa sürecine dahil edilmesini istemek bir felaket olur

Fotoğraf: AA

Derne felaketinden sonra şehrin yeniden inşa edilmesi önemli bir mesele oldu.

Parlamentonun bunun için ayırdığı para üzerinde çıkan anlaşmazlığa, meseleyi uluslararası bir boyuta taşıma, Dünya Bankası'nın katılımı ve hatta ondan borç alınması yönündeki sesler karıştı.

Tehlikeli bir emsal teşkil eden bu durumun sonuçları Derne felaketinden daha vahim olabilir.

Üstelik, Libya, borcu olmayan, 200 milyar dolardan fazla parası ve büyük bir altın rezervi olan zengin ülkelerden biri olduğundan Dünya Bankası'ndan borç almasına gerek yok.

Parayı çarçur eden ardışık hükümetlerin yolsuzluğunu tecrübe ettikten sonra halkın çoğunun korktuğu yerel yolsuzluk karşısında, şehri yeniden yapılandırma meselesinin uluslararası bir boyuta taşınması feci olumsuz sonuçlar doğurur.

Zira hükümetlerin yolsuzluğu öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, Şubat hükümetlerinden biri hükümet divanının ofis malzemeleri için 5 milyar Libya dinarını iç etmişti!

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Libya, modern tarihinde ne alacaklı ne de borçlu bir ülke oldu. Aksine, çeşitli bankalarda 200 milyar doları aşkın dondurulmuş rezervlere sahip.

Dolayısıyla Dünya Bankası'ndan kredi istemek, hatta Libya'nın yeniden inşa sürecine dahil edilmesini istemek bir felaket olur.

Hele de Dünya Bankası'nın gelişmekte olan ülkelere müdahalesinin başarısız ve feci sonuçları ortadayken.

Bu, ulusal egemenliğin bir ihlalidir. Ayrıca Dünya Bankası'nın bölgedeki müdahaleleri ve bunların hiçbirinin cesaret verici olmaması düşünüldüğünde, bu, sonuçları belirsiz bir müdahale sayılır.

Dünya Bankası, güven kazanma çabasıyla, güven fonları ve hibeleri finanse etmenin yanı sıra, teknik yardım ve analitik hizmetler yoluyla Libya'yı destekleme taahhüdünü vurgulayarak Libyalıların endişelerini gidermeye çalıştı.

Dünya Bankası daha önce Libya'nın ekonomik sisteminde yapısal olarak acilen reforma gitmesi gerektiği uyarısında bulunmuştu.

Libya ekonomisi rantçı bir devletten üretken ve endüstriyel bir devlete geçişte sorunlar yaşıyor.

Üretime yönelmeye ya da önceki rejimin dediği gibi 'üretime geçişe' yönelik çeşitli girişimlere rağmen, bunların hiçbiri başarılı olamadı.

Çünkü bu girişimler devlete aitti ve her şeyden önce yarı 'sosyalist' bir hükümet sistemi altında yönetiliyordu.

Rejim, işçilerin 'ücretli değil, ortak' sloganını yükseltip işçileri üreticiler olarak adlandırsa da işçiler söylenebilecek bir şey üretmediler.

Libya'nın dış yatırımları başlangıçta ekonomiyi canlandırma noktasında benzeri görülmemiş bir patlama yapmıştı.

Öyle ki, Libya 1970'li ve 80'li yıllarda İtalyan otomobil şirketi Fiat'ın önemli bir ortağıydı. Ancak Libya, siyasi pozisyonları ve ambargo nedeniyle kısa sürede ekonomik krizlere maruz kaldı.

Böylece yatırımdaki hisselerini sattı ve geriye kalanları da devletin yolsuzluğu kemirip bitirdi.

Birbirini izleyen Libya hükümetlerinin hiçbiri, ekonomik durumu düzeltme ya da rant ekonomisinden çıkmak için Libya ekonomisini hazırlama ve geliştirme yönünde bir çaba harcamadı. Harcanan paralar petrol gelirlerinden gelenlerdir.

Gelecek nesillerin dayanabileceği tek bir yatırım yok. Altyapı geliştirilmesinin hızlandırılması gerekiyor. Özellikle de ülkenin zaman olarak 2011 yılında kaldığı göz önüne alınırsa.

Birbirini izleyen Libya hükümetleri, rant ekonomisinin durumunu ele almadan siyasi çatışmayı ve yağmalamayı sürdürdü. Bu da ülkenin ilerleyen kafileyi yakalamasını zorlaştırdı.
 


Libyalı ekonomistler, birincil öncelik ve hedefin; Libya ekonomisini yeniden tesis etmek, istikrarı yeniden sağlamak ve ihraç edilebilir yerel bir üretimin olmaması ve ülkeye sağlam para (hard currency) girişinin olmamasının ışığında ülke ekonomisini feci şekilde tüketen paralel piyasayı önlemek için dinar karşısında dolar kurunda birliği sağlamak olduğunu savunuyorlar.

Dünya Bankası'nın raporlarının, özellikle de 'Libya'da İşgücü Piyasası Dinamikleri: İyileşme için Yeniden Entegrasyon' raporunun aksine, Libya, mevcut tüm sorunlara ve çatışmalara rağmen hala petrol zenginliği yıllarındadır.

Libya Temsilciler Meclisi'nin güvenoyunu çektiği ve görev süresini sonlandırdığı Ulusal Birlik Hükümeti'nin (UBH) talep ettiği gibi Dünya Bankası şu anda yeniden inşa hattına girerse, çatışmanın bir tarafı haline gelecektir.

Çünkü talebin geldiği bu hükümet, seçilmiş ve yasal Temsilciler Meclisi'nin görevlendirdiği diğer bir hükümete karşı siyasi bir savaşın tarafıdır.

Dolayısıyla böyle bir zamanda Dünya Bankası'nın dahil olması işleri daha da karmaşıklaştıracaktır. Söz konusu kuruluş çözüme katkı sağlamak yerine krizlerin bir parçası olacaktır.

Dünya Bankası'nın Ortadoğu ve Arap dünyasındaki şöhreti ve hükümetlere yönelik dikteleri de cabası. Bu hükümetler, egemenlik ilkesiyle çelişse dahi bu bankadan talep edilen siyasi yöntemleri izlemek zorunda kalıyor.

Libya'nın ekonomisini gerçekten hazırlaması ve geliştirmesi gerekiyor. Ancak Dünya Bankası özellikle şu aşamada uygun bir ortak değil.

Nitekim Libya'da siyasi parçalanmanın yanı sıra iki hükümet, iki konsey ve yakın zamanda birleşen bir merkez bankası var.

Dolayısıyla bu, Dünya Bankası'nı, bilerek veya bilmeyerek -ki bu pek olası değil-, taraflardan birinin galip gelmesi ve güçlenmesi için bir 'araca' dönüştürecek.

Dünya Bankası'nın Libya'ya girişi, kurtulması zor bir tuzaktan başka bir şey değil.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU