Erdoğan: İdlib'de saldırıları önlemek için Rusya ile dışişleri, savunma ve istihbarat teşkilatlarımız müşterek çalışma içinde olabilir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya ziyareti dönüşü medya kuruluşu temsilcilerinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin, Moskova Jukovskiy Uluslararası Havaalanı'nda bir araya gelmişti / Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'ya günübirlik ziyareti sonrasında Suriye ve güvenli bölge konusunda önemli açıklamalar yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in davetlisi olarak gittiği Moskova dönüşü uçakta medya temsilcilerine açıklamalarda bulundu, gündem ile ilgili soruları yanıtladı.

Putin'i 17-22 Eylül'de İstanbul'da düzenlenecek TEKNOFEST'e davet ettiğini söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin savunma sanayiinde Rusya ve diğer ülkeler ile işbirliğini artırdığını, Türkiye'nin milli imkanlarını geliştirdiği söyledi. 

Erdoğan'a Rusya'da Su-35 ve Su-57 uçaklarını incelediği hatırlatıldı. 

ABD'nin F-35 savaş uçaklarını kesin olarak vermemesi halinde Türkiye'nin Rus uçaklarına yönelip yönelmeyeceği soruldu.

Erdoğan bu soruya "Niye olmasın? Rusya'ya boşuna gelmedik" yanıtı verdi.

Türkiye'nin F-35'ler noktasında bir pazar olmadığını, üretici ülkelerden biri olduğunu anımsatan Erdoğan, Ankara'nın Washington'ın vereceği nihai kararı beklediğini, konuyla ilgili bir endişe taşımadıklarını söyledi. 

İdlib Mutabakatı ve gözlem noktasına yönelik saldırılar

Cumhurbaşkanı Suriye'de en acil konunun ise İdlib Mutabakatı'nın uygulanması olduğunu söyledi. 

Söz konusu mutabakat Eylül 2018'de Türkiye ile Rusya arasında Soçi'de imzalanmıştı.

Erdoğan mutabakat gereğince devam eden operasyonların durdurulması gerektiğini belirtti, insani krize dikkat çekti:

Bu bölgede yeni bir insani krizin yaşanmasını istemiyoruz. Biz terör örgütlerinin tamamına karşı mücadelede kararlıyız. DEAŞ, PYD-YPG, HTŞ; hepsi bertaraf edilmelidir. Bu konuda taviz vermeyiz. 12 gözlem noktamız İdlib'de çok önemli bir vazife icra ediyor. Görevlerine aynı şekilde devam edecekler. 16 Eylül'de Ankara'da yapacağımız Üçlü Zirve'de bu konuları da Sayın Putin ve Sayın Ruhani ile ele alacağız. Fırat'ın doğusunun PYD-YPG'den temizlenmesi için de önemli adımlar atıyoruz. Güvenli bölge kurulması için ABD ile vardığımız mutabakat bu yönde atılmış doğru bir adımdır. Bu çerçevede ortak harekat merkezi kuruldu ve ortak devriyeler yakında başlayacak.

Erdoğan, İdlib'de rejim güçleri tarafından Astana çerçevesine uymayan müdahaleler ile ilgili de konuştu:

Geçenlerde bizim gözlem noktamıza yapılan saldırıda bir şehidimizin olmasının, daha sonra yine bir saldırı yaşamış olmamızın bizi millet olarak ciddi manada rahatsız ettiğini kendisine ifade ettik. Onun da özellikle söylediği şey şu; 'Biz burada dostumuz Türkiye'nin ve bu gözetleme kulelerinin çevresinde görev yapan Türk askerlerinin zarar görmesini istemiyoruz.' Beraber çalışmanın devam ettirilmesi şarttır. Sayın Putin'in bu konuda birlikte bir dayanışmanın gerektiğinden bahsetti. Biz de kendisine bununla ilgili olarak dışişleri, savunma ve istihbarat teşkilatımızın müşterek çalışma içerisinde olabileceğini ifade ettik. Ama biz burada birbirimizi kesinlikle rahatsız etmemeliyiz.

"Güvenli bölge’ 20 milden daha dar bir alanda gerçekleşecek"

Cumhurbaşkanı ABD ile güvenli bölge mutabakatına da değindi, güvenli bölgenin ne kadarlık bir alanda gerçekleşeceğini tarif etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Güvenli bölge konusunda Trump’ın gönderdiği ekibin daha önce Obama yönetimi zamanında dillendirilen 20 milden daha dar bir teklifle geldiğini, ancak şimdi söz konusu güvenli bölgenin Trump’ın önerdiğinden de dar bir alanda gerçekleşeceğini açıkladı.

Erdoğan, Turmp’ın güvenli bölge için alan derinliği teklifinin kaç mil olduğunu ise belirtmedi:

Tabi Fırat'ın doğusu konusu özellikle Sayın Trump'ın çok iddialı bir çıkışıydı. Fakat o iddialı çıkıştan sonra maalesef Trump bu işin üzerinde duramadı. Hep Obama'ya yüklendi; yani 'biz bu bedeli onlardan dolayı ödüyoruz' dedi. Tamam da onlar geçti, şimdi sıra sende, ne yapacaksan yap. Ama yapamadı. Adamlarını gönderdi, bizim arkadaşlarla görüşmeler oldu. Bütün bu görüşmelerden sonra en sonunda onlar Obama'nın söylediği 20 milin dışında bir teklifle arkadaşlarımızın karşısına geldiler. Yani derinliği daha da daralttılar. Bunun üzerine ben Hulusi Paşa ve ekibine dedim ki 'burada bunu şöyle böyle yapmanıza gerek yok. Biz bunu bu şekilde bir başlatalım ve bu süreci sürdürelim.' 'Daha sonra da zaten gereği yapılır' dedik ve adımı attık. Şu anda bu süreç bir şekilde işliyor ama biz tabi asla rehavete kapılıp da hazırlıklarımızı bir kenara koymadık. Şu anda bütün sınır boylarında hazırız. 

"YPG'nin çıktığı filan yok"

Suriye’nin kuzeyinde, Fırat Nehri’nin doğusunda yer alan YPG’nin, Türkiye ve ABD arasında varılan Birleşik Müşterek Harekât Merkezi mutabakatının ardından ağır silahlarını bölgeden çekmeye başladığı ileri sürüldü.

Söz konusu iddiayı bölge kaynaklarının yanı sıra Reuters ve AFP haber ajansları da haberleştirdi.

Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Abdurrahman Mustafa, YPG’nin Tel Abyad’dan çekildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a göre ise YPG'nin bölgeden çıktığı yok:

Münbiç'te de şimdi PYD-YPG numara çekiyor. İşte çıktık, çıkıyoruz vesaire… Çıktıkları yok. Biraz bir azalma olayı var ama asıl olan Kobani ötesi... Oralarla ilgili olarak da biz tabi diğer taraftan güvenli bölge hazırlıklarının da çalışmasını yapıyoruz. Güvenli bölge ile ilgili olarak da inşallah 16 Eylül'de Türkiye'de yapacağımız Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nde bunu da aramızda konuşacağız. 

Orman yangınlarında terör parmağı var mı?

Bu konuyla ilgili olarak belli bir safhadan sonra bu endişeyi ekipler de taşıdı. İçişleri Bakanımız Süleyman Bey de taşıdı. Şimdi terör örgütü orman yangınlarını sahiplendi. Tabi bu konunun üzerine gidiyoruz. 

"Gönlüm idamdan yana"

Cumhurbaşkanı Erdoğan kadın cinayetleri ile ilgili de konuştu, idamı işaret etti:

Adalet Bakanıma da söyledim; yani bir defa hukuk içerisinde ne yapılıyorsa önce bunu yapacaksınız dedim. İkincisi, bizim bir şey daha yapmamız lazım. Tabi benim partimdekiler de dahil burada benim gönlüm açık ve net söylüyorum idamdan yanadır. Bir kadını bıçaklayarak öldürüyorsun hem de yavrusunun gözleri önünde. O yavru 'anne ölme' diyor. Kan revan içinde kadıncağız. Ondan sonra çıkıyor bazıları da insan hakları mücadelesi veriyor. 'Bu nasıl böyle istenir, Avrupa'da bu yok.' Avrupa'da olmazsa olmaz mı? Avrupa'da bu yok diye biz doğrudan, haktan sapacak mıyız? ABD'nin çeşitli eyaletlerinde var. Dünyanın değişik ülkelerinde var. Demek ki oluyor. Can bu kadar basit mi? 'Efendim işte insan hakları bilmem nesi bunu kabullenmez' diyorlar. Kabullenmeyebilir. 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU