Davutoğlu, “Terörle mücadele defteri açılırsa…” sözlerinin AK Parti ve MHP'ye sitem olduğunu açıkladı

Davutoğlu: O cümle tam 27 saniye, benim konuşmam 1 saat

Eski başbakan Ahmet Davutoğlu, Sakarya'da yaptığı konuşmada "Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz" sözlerinin AK Parti ve MHP'ye sitem amacıyla söylendiğini belirtti.

TV5'te Suat Toktaş'ın sunduğu 'Düşünme Vakti' programında Mustafa Yılmaz, Özlem Akarsu Çelik ve Gürkan Zengin'in sorularını yanıtlayan Davutoğlu, sözlerinin bir kısmının kesilerek gündem haline getirildiğini söyledi.

Davutoğlu, şunları söyledi:

Hiçbir romanı kısmen okumayın. Hiçbir filmi fragmanından takip edip üzerine yorum yapmayın. Bahsettiğiniz cümle tam 27 saniye. Benim konuşmam 1 saat. Bir kitabın bir bölümünü okusanız bir hırsızlık övgüsüne maruz kalabilirsiniz. Ama romanın bütününü okuduğunuzda bir klasik çıkar. 

Daha önce de bu belediye başkanları görevden alıp kayyum atandığı zaman ben 3 tweet’lik bir tweet serisiyle görüşümü belirttim. Bu günlerde maliyetsiz saldırının hedefi benim. Muhalefet kanadı AK Parti’yi eleştirmek istediğinde bana saldırdığında bir maliyeti yok. Iktidar kanadı içinde maalesef  3-4 gündür hepsi birden bana saldırıyorlar.  Bana saldırmak ödüllendirilen bir şey. Benimle hakikati aramak isteyen gazeteciler ise işlerinden oluyor. Inşallah burada böyle bir şey olmaz. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Davutoğlu, “Kastınız, hedefiniz MHP miydi? sorusuna “Sadece o değil” diyerek yanıt verdi. Konuşmasındaki sitemin bir kısmının da AK Parti'ye olduğunu ifade eden eski başbakan, herhangi bir tehditte bulunmadığını belirterek şöyle devam etti:

İkinci sitemde kendi partimeydi. Meclis’te çoğunluğu olmayan başbakan olarak ben şehitlerimizi defnederken siz Ankara’da oturduğunuz köşelerde il başkanlarını, delegeleri arayıp kongreye gideceğim için bana karşı imza toplayanlardı. 

Davutoğlu, şahsına yönelik 'teröre destek' iddialarına tepki gösterirken PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ın devlet televizyonu TRT ekranına çıkmasını hatırlattı ve şunları söyledi:

 Benim teröre destek verdiğim argümanını, Öcalan’dan mektup getirip, kırmızı bültenle aranan Öcalan’ın kardeşini televizyona çıkaranlar, bu ülkede başbakanlık yapmış birine söylüyorlar.

"Tehdit alıyorum"

Tehdit aldığını açıklayan Davutoğlu, "Tehdit alıyorum. Bedel ödetmek bir tehdittir. O hiç önemli değil, o yola çıkan bunları göze alınmıyorsa çıkmamalı. İyi niyetli eleştirileri anlarım. Başımın üzerinde yeri var” dedi.

AK Parti'den ayrılma süreci: Devlet krizi çıkacağına...

2016’da AK Parti’den ve başbakanlık görevinden ayrılmasıyla ilgili de konuşan Davutoğlu,  "Ben cumhurbaşkanı ile yaşadığımız ihtilafları o açmadığı sürece açmam. Devlet krizi çıkacağını hissettiğinizde, ki ben öyle hissettim, Mayıs 2016’da ‘Devlet krizi çıkacağına ben çekileyim’ dedim” ifadelerini kullandı.

AK Parti’nin kendi içinde ıslah edilip ayağa kaldırılmaya yönelik inancının gittikçe azaldığını belirten Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

Ya içerden bir hareket başlaması lazım ama öyle bir ihtimal yok. Yukarıda da düzelme iradesi yok. Bizim nihai sorumluluğumuz herhangi bir partiye ve gruba değil, milletedir. Önümüzdeki günlerde tekrar çağrılarımı yapayım bütün yetkililere, söylediğimiz ilkeleri tekrar gözden geçirin. Bizim değil o miras, bu yüzyılların mirası. Bizim babalarımızın dedelerimizin mirası, şahsi bir miras olarak göremeyiz. Manifestoyu bir daha okuyun. Orada yanlış söylemişsek her türlü şeyi söyleyin. Ama ihanet gibi suçlamalarla kalbimizi kırmayın. Çıkın söyleyin 'Eski Başbakan yanlış söylüyor, adalette sıkıntı yok, nepotizm yok' diyin.

“AK Parti, AKP’lileşti"

AK Parti kurulurken ortak akılla kuruldu, biz manifestoda bunları hatırlattık. Biz AK Parti'yi hiç kullanmadık tabir olarak, biz arkadaşlarla AK Parti'nin AKP'lileştiğini düşünüyoruz. Biz herkesle konuşmaya hazırız. Ankara'da 'gelin mahallelerimizden çıkalım, gelin konuşalım, bizim buna ihtiyacımız var'. Yoksa bu mesele bizim çağırılıpta 'şu kurulda bir yer vermek istiyoruz' diyerek çözülecek bir mesele değil. Onlar dese ki gelin konuşalım, konuşuruz. Bana en ağır hakaret etse de, konuşmamın tamamını dinlemeden hakaret edenlere de biz 'gel' deriz. Ümidim yok oldu diyorum. Eğer önümüzdeki günlerde bu çağrımız yanıtsız kalırsa, 'yeni bir hali yeni bir yol olarak bağlamaz' lazım. Dikkate alınmazsa yeni bir yoldan kastım da açıktır. AK Parti'nin genel başkanlığını yapmış birisi olarak, duam AK Parti'nin kendi eksenine dönmesidir. 

AK Parti ile sadece üyelik bağının kaldığını belirten Davutoğlu, partisinin 'eski günlerine' dönmemesi durumu için de yeni parti sinyali vererek şunları söyledi:

Ama dönmezse; linçle gelseniz, yok da saysanız, bu meydandayız, bu meydanda kalacağız. Siyaset meydanında, devlet meydanında... Her yerdeyiz. Bu tavır sürdüğü zaman bu yeni yolun hatlarını halkımızla paylaşacağız. O yeni yol, yeni bir partiye yönelir mi? Yönelir.

Yeni partinin temel ilkeleri

"Eğer yeni bir parti halkın talebini karşılamıyorsa bir karşılığı olmaz" diyen Davutoğlu, şunları söyledi:

Slogan açık. İstisnasız herkese düşünce özgürlüğü, temel hak ve insan özgürlüklerine dayalı bir düzen, kimseye ayrım olmaksızın adalet ilkeleri. Özgürlük güvenlik dengesi, kamu dengesi, rasyonel ekonomi anlayışı. Yakın bir zamanda bunların temel ilkeleri maddeler halinde açıklanacak.

Gül'e çağrı: Susma zamanı değil

Ali Babacan ile beraber parti kurma hazırlığında olduğu belirtilen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de çağrıda bulunan Davutoğlu, şunları söyledi:

Sayın Gül, Babacan Türkiye’nin meseleleriyle ilgili ne kadar konuşurlarsa Türkiye o kadar çok şey kazanır. Şimdi susarak istifa etme, susarak içeride kalma vakti değil. Konuşma vakti.

Erdoğan’ın ‘Pelikan’ ziyareti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kamuoyunda “Pelikancılar” olarak bilinen Boğaziçi Küresel İlişkiler Merkezi’ne gerçekleştirdiği ziyareti sorulan Davutoğlu, şunları söyledi: 

Erdoğan'ın Pelikan Yalısı'ndaki fotoğrafı üzdü. Katar dönüşü meslektaşlarımın benimle ilgili okumadıklara bir kağıda imza attığında da üzülmüştüm. İnsanların kendi genel başkanlarına danışmadan, hiç tartışılmamış bir konuda, önüme bir yazı koyduklarında, -Türk devlet geleneğinin bir hususiyetidir, biz devlet geleneğimizi kaybediyoruz- çok ciddi bir muhasebe yapma ihtiyacı hissettim. Hayatın, dostluğun, siyasetin anlamı. Bu anlamsızlık dünyasında olmamam gerektiği için bırakmam gerektiğini hissettim. Bu troll grubu değil, bu yüzden bıraktım. Daha sonra yanlış yaptığını söyleyen çok arkadaşımız oldu. Bu troll çetelerinin tavırları beni üzmez, bu ülkede Boğaziçi yalılarında oturup devleti dizayn etmeye çalışan çok oldu. Bugün onlar gider o yalılara başkaları oturur, onlar önemli değil. Kapatalım bu konuyu, zihnimi yoruyor.

Eski başbakan, "Hâlâ AK Parti’de kalma umudu taşıyor musunuz?” sorusuna, “İnanmadığım bir şeyi savunamayacağımı ifade ettim. İnanmadığım bir şeyi savunmadım ben hayatımda” karşılığı verdi.

“Önceki sistem ucube bir parlamenter sistemdi, şimdiki ucube bir başkanlık sistemi"

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne sert eleştiriler getiren Davutoğlu, şunları söyledi:

7 Haziran sonrası mecliste 258 gibi bir sayımız vardı. Baktım ki sistem yürümüyor, zorlanıyoruz. 12 Eylül sistemi yürümüyordu. O zaman herkes başkanlığa karşıydı. Cumhurbaşkanı'mıza söyledim 'tıkanıyoruz, yetki ve sorumluluk anlamında sıkıntı var'. Koalisyon görüşmelerine başlamadan önce 'mecliste bu değişikliği yapalım, siz başbakan olun ve tekrar seçime girelim' teklifini götürdüm. Düşüncem sistemin yürümemesiydi, önceki sistem ucube bir parlamenter sistemdi, şimdiki ucube bir başkanlık sistemi. Bizim kanaatimiz şudur, anayasanın değişmesi kolay olmuyor, bir yere evrildiğinde düzelmesi kolay olmuyor. Demokratik değildir bu anayasa, hakkı verip kısıtlar. Bu anayasa birçok yerde değişti, son olarak yönetim sistemi değişti, daha da karmaşıklaştı. Acil olarak yapılması gereken iyi bir rehabilitasyondur. Kuvvetler ayrılığının devreye girmesi, Cumhurbaşkanlığı Yardımcısı'nın seçimle göreve gelmesi vs. Bir yıllık tecrübe gösterdi ki ucube dediğim başkanlık sistemi devleti atıl hale getirdi. Cumhurbaşkanlığı makamına ağır bir yük bindirdi. Halkın önüne gelmemiz gereken iki tercih var, parlamenter ve başkanlık sistemi. Bu iki sistemi de içine koyup herkesin katıldığı bir istişare süreciyle ele alarak halkın nihai tercihine sunmak gerekiyor. O vakte kadar beklemeden demokratik bir başkanlığa doğru rehabilite edilecek bir çalışmanın yapılması lazım. 2023'e kadar bile devletin işlevselliğini kazanması, üretken olması mümkündür. Yepyeni bir anayasa, herkesin vatandaşlık hukukunu gözeten, kimseye bir şey dayatmayan, eşit vatandaşlık ilkesine dayalı yeni bir anayasa yapılması şart.

Türkiye’nin Suriye politikası konusunda kendisine fatura kesildiğini söyleyen Davutoğlu, 3 senedir siyasette olmadığını söylerken "Yanlış olan şeyler değiştirilseydi. Suriye ile parlak yıllarımızda benim ismim yok; ama Suriye ile ilgili krizde ben anılıyorum, öyle mi? Esad’la görüşmelerde benim adım yok, krizde adımız var. Bu, siyasî ahlâksızlıktır” dedi.

Davutoğlu, program 3 saati aştıktan sonra moderatör Suat Toktaş'ın "Bitirelim mi, 20 dakika daha uzatalım mı?" sorusuna dikkati çekici bir yanıt verdi:

Ben hiçbir meydandan kendi irademle çekilmedim.

Ekonomi ekibi hazır

Davutoğlu, ekonomi ekibinin hazır olup olmadığı sorusuna şu yanıtı verdi:

Hazır. Şu anda saygın ekonomistlerden oluşan ekibimiz sürekli çalışıyor. Geçmişte bürokraside görev yapmış arkadaşlar bir kısmı, bir kısmı da şu anda reel sektörde bulunan arkadaşlar. Bugünkü problemlere çözüm üretebilecek arkadaşlar.

Davutoğlu, Sakarya’da ne demişti?

Sözleri son günlerde tartışmaya sebep olan Davutoğlu, Sakarya'da kendisine yöneltilen eleştirilerle ilgili olarak “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok kişi, insan yüzüne çıkamaz. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır. Başbakanlık görevini aldığım zaman -bunu izah etmek zorundayım, kampanya dolayısıyla bu soruları aldığım için- 6-8 Ekim olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye'nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk” ifadelerini kullanmıştı.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU