Afrika'da yeni bir savaşı önlemek!

Savaşların tek yaptığı, yoksulluğu ve baskıyı artırmak ve yasa dışı yollarla da olsa insanları göçe zorlamaktır!

Görsel: Benedetto Cristofani

Rus birlikleri 2022'nin başlarında Ukrayna sınırına akın ederken bir arkadaşım bana "Rusya'nın Ukrayna'da bir savaşa girişeceğini düşünüyor musun?" diye sormuştu.

O zaman kendisine, uluslararası veriler göz önüne alındığında bir savaşın çıkacağına inanmadığımı ve Sayın Vladimir Putin'in bu işi yapmasına engel olacak deneyime sahip olduğuna inandığımı söylemiştim.

Tahminim doğru çıkmadı ve aynı yılın 24 Şubat'ında savaş çıktı. Şimdi, bir buçuk yıldır devam eden çatışmaların ardından savaşan taraflar doğrudan, dünya ise çeşitli derecelerde kan kaybediyor!

Bugün ise sıra üç beladan mustarip Afrika Kıtası'na geldi; yoksulluk, kalabalık nüfus ve terörizm.

Bunlara bir de Sudan'daki 'iç' savaşın yanı sıra yoksul kara kıtaya yayılmış daha küçük çaplı savaşlar ekleniyor.

Nijer'de askeri darbe deklare edilir edilmez bazı Afrika ülkeleri bu ülkeye karşı savaş davullarını çalmaya başladılar.

Oysa Nijer'e karşı savaşa girişilmesi durumunda bu hem Ukrayna'da hem de Sudan'daki büyük bir hataya eklenecek bir hata olacak.

Zira savaş başlatılabilir ama ne zaman biter? Hiç kimse bilemez. Keza ne kadar mal ve can kaybına yol açabilir? Yine kimse bilemez.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

50 yılı aşkın bir süre önce kurulan (1975'te deklare edildi), toplam nüfusu yaklaşık 350 milyon olan (ABD'nin nüfusunun büyüklüğü kadar) ve her birinin sahip olduğu sömürgecilik tarihinin çeşitliliği sebebiyle sekiz ülkesinin Fransızca, beş ülkesinin İngilizce ve iki ülkesinin de Portekizce konuştuğu, 15 ülkeden oluşan Batı Afrika Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ülkeleri Nijer'e müdahale tehdidinde bulundular.

ECOWAS üyelerinin ikisi Mali ve Burkina Faso da yeni on yılın başında askeri darbelere sahne oldular ve bu iki ülke aynı zamanda son askeri darbenin yaşandığı Nijer'e komşu.

Darbelerin yaşandığı ve ECOWAS üyesi üç ülke iki durumdan şikayetçi. Birincisi, bu ülkelerde yaşanan Batı tarzı demokrasi deneyiminin söz konusu ülkelerde asgari düzeyde gelişme sağlamadaki başarısızlığı.

Diğeri ise el-Kaide'ye bağlı gruplardan IŞİD ve hatta Boko Haram'a kadar ülkelerinde tırmanan İslamcı terörün boyutu.

Önceki hükümetlerin gösterdiği çabalar, bu terörist grupların oluşturduğu meydan okumalar karşısında yetersiz kaldı.

Son yıllarda etkinliği zayıflayan Fransa başta olmak üzere, sürekli ilkelerden dem vuran ama aynı zamanda çıkarları için bunları uygulamaktan kaçınan Batılı ülkelerden gelen şikayetler de bunlara ekleniyor.

ECOWAS ekonomik grubu üyelerinin birçoğundaki karar vericilerin tehdit ettiği gibi Nijer'e savaş açılırsa, bu şüphesiz kör bir karar olacak.

Zira bir devrim gerçekleştiği her ülke ve toplumda 'doğru veya yanlış' olsun farklı yüzdelerde halkının desteğini alır.

Dolayısıyla Nijer'e karşı savaş açılırsa, darbeye destek artacak. Bu savaş aynı zamanda tüm taraflar için maliyetli olabilir ve mevcut az sayıdaki kaynakları tüketebilir.

Peki, diğer seçenek nedir? Tarih ve özellikle modern dönemi boyunca denenen akılcı seçenektir. Yani farklı bir model inşa etmektir.

Örneğin Sovyetler Birliği, kendisine karşı girişilen bir savaştan sonra devrilmedi. Hatta uzak sebeplerden biri olsa bile dahil olduğu Afgan savaşının etkisi hakkında söylenenler yüzünden de devrilmedi.

Sovyet rejimi devrildi çünkü bu birliğin başkentlerindeki vatandaşlar karşılarında Batı'da göreceli olarak başarılı bir model buldular.

Bu model, göreli özgürlüklere ve insan haklarına, etkili sivil topluma, özgür basına, bağımsız mahkemelere ve barışçıl bir iktidar devir teslimine dayanıyordu.

Batı modeli, küçük kusurlarına rağmen, Sovyet seçkinlerini kendisine çeken bir mıknatıs oldu. Böylece Sovyet sistemi için sonunun başlangıcı olan 'perestroyka' fikri ortaya çıktı.

Alternatif model inşa etmek, Çin'in 'sosyalist-kapitalist sistemi' benimsemesine neden oldu.

Yani serbest pazarı, yabancı yatırıma ve piyasa güçlerine tam saygıyı, görünüşte de olsa sert koyu gömlekten (Mao Zedong'un gömleği) Şi Cinping'in zarif kravatına, kademeli bir dönüşümü benimsedi.

Çinliler, Hong Kong ve Tayvan'daki komşularına, farklı düzeylerde "taklit edilmesi gereken" bir meydan okuma olarak baktılar.

Japonya ve Güney Kore'yi de ekonomik zorlukları aşmanın ve refah üretiminin bir örneği olarak gördüler.

Nijer'deki darbeye öfkelenen Afrika ülkeleri, Nijerlilerin görmesi için 'en iyi alternatif modeli benimsemeye' çalışmalılar.

Savaş ve güç kullanımı ise o ülkelere yıkımla yansıyacak bir askeri başarısızlığa, belki de darbelerin kapsamının genişlemesine neden olabilir.

Savaş generaller tarafından yönetilir ve başarısız oldukları anda da daha sonra geri dönüp başkentlerini yeniden işgal etmek için sorumluluğu siyasi karar alıcılara yüklerler.

Müdahaleye hevesli Senegal'in başını çektiği ECOWAS ülkelerinin çoğunda söz konusu alternatif modelin net bir şekilde inşa edilmediğini kabul etmeliyiz.

Nitekim Senegal'de son olarak muhalefet lideri yaptığı açlık grevi nedeniyle hastaneye kaldırıldı.
 


Diğer yandan, model korunaklı değilse, başkalarını açık mekanizmalarına müdahale etmeye ve kurcalamaya teşvik edebilir.

Rusya ABD, Fransa ve hatta Almanya seçimlerine müdahale etmeye çalıştı. Suriye rejimi de tam zamanında müdahale ederek Lübnan modelini sabote etti, çünkü Lübnan seçkinleri, kendi modellerini savunacak ve güçlendirecek öz bağışıklığa sahip değildi.

Demokratik modeller ahlaki, siyasi ve yasal olarak korunaklı değillerse, kolayca nüfuz etme çabalarına karşı savunmasız hale gelirler. Başarılı demokratik model bulaşıcıdır, totaliter model ise negatif yönden bulaşıcıdır.

ECOWAS'ın özel bir adalet mahkemesi, ortak bir parlamentosu, ortak bir yatırım bankası, bir sağlık kuruluşu ve kısmen eski olmaları nedeniyle işlevsel hale gelen bir dizi kurumu bulunuyor.

Nijer'e yönelik güç tehdidi bu kurumların tamamını veya bir kısmını yerle bir edecek ve bu ülkeleri en başa döndürecek.

Bunun dışında uluslararası müdahale güçlerinin her birinin kendi amaçları ve çıkarları var. Rus Wagner Grubunun da buraya müdahale etme iştahı açık, dünya genelinde ve özellikle de üçüncü dünya ülkelerinde Batı ülkelerini rahatsız etmek ve bu ülkelerin kaynaklarını bir şekilde tüketmek için fırsatları değerlendiriyor.

Afrika'nın bu bölgesindeki 'İslamcı' terör örgütleri hafife alınmamalı. Çünkü başarılı olurlarsa, Afrika Kıtası'na kaos hakim olacak ve etkisi çevrede de hissedilecek. Savaş kaosun yayılması için altın bir fırsat olacak ve Araplar, bu sıcak alandan uzak değiller.

Son söz şu: Savaşların tek yaptığı, yoksulluğu ve baskıyı artırmak ve yasa dışı yollarla da olsa insanları göçe zorlamaktır!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU