Cidde diplomasisi ve uluslararası barış süreçleri

Cidde zirvesinin koridorlarında yankılanan ses yüksek ve güçlü görünüyo

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman geçen mayıs ayında Cidde'de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski'iy kabul etmişti / Fotoğraf: SPA

Mekansal olarak Kızıldeniz kıyılarının bir mücevheri, küresel diplomasinin bir dayanağı olan Cidde, bir kez daha parlıyor. Cidde son zamanlarda dünyanın birçok yerinde barışı yaymanın ve çatışmaları sona erdirmenin yolunu araştıran uluslararası zirvelere ev sahipliği yapıyor.

Dün (5 Ağustos Cumartesi) ve bugün (pazar) dünyanın 30'a yakın ülkesinden, ulusal güvenlik danışmanlarının başını çektiği konuklar, uzayan ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden Rusya-Ukrayna çıkmazından bir çıkış yolu aramak amacıyla Cidde'ye yöneliyorlar.

Cidde Zirvesi'nin çok değerli ve kıymetli hedefi, bugün tüm dünyayı tüketen, yarın ise felaketle sonuçlanacak bir yola girmekle tehdit eden absürt krizi sona erdirecek ciddi müzakerelerin başlamasıyla sonuçlanacak yeni bir ufuk keşfetmenin bir yolunu aramaktır.

Suudi Arabistan diplomasisi, son zamanların en önemli siyasi yuvarlak masa toplantılarından birini ustaca yönetiyor.

Krallığın siyasi liderliği, belirsiz stratejiler, perde arkası hedefler ve hatta krizin tüm taraflarının ateşkes ve yıkım yolunda ilerleme konusundaki derin ısrarları gölgesinde büyük güçler ve büyük savaşan taraflar arasında kolaylaştırıcı rolü oynuyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cidde zirvesinin ayırt edici özelliği, bir soruna yönelik çözümleri değil, mayın döşeli problemleri tartışması.

Felsefi olarak, bu ikisi arasındaki fark geniş ve derindir. Sorun tekrarlanır ve çözümleri neredeyse geleneksel ve sistematiktir.

Problem ise farklı ve geleneksel olmayan fikirlere ihtiyaç duyar. Rusya-Ukrayna örneğine gelince, doğru, iyi niyetlere ve kalplere, daha öncekilerin yapamadıklarını yapan aydın ve parlak akıllara sahip kişilerden gelecek desteğe ve itici güce gereksinim var.

Şu anda çıkarlar girift bir şekilde iç içe geçmiş, endişeler kesişmiş ve ölümcül yıkım her iki tarafı da etkilemiş gibi görünüyor.

Savaşın alevleri tüm şiddetiyle devam ederken, ufuktaki tali kayıplar, özellikle dünyayı kasıp kavuran belirsizlik, zor bir doğumdan geçen yeni bir dünya düzeni hakkındaki anlaşılmaz sözler gölgesinde daha korkunç görünüyor.

Ürkütücü olacak kadar korkunç olansa, milliyetçilik ve şovenizm zamanına karanlık bir tarihsel dönüş, Rusya'nın savaşa girme kararıyla körüklenen korkuların ışığında sağcı akımların yükselişi, dünyanın sanki geriye doğru sıçraması ve uçuruma doğru ilerlemesidir.

Geçen ay Danimarka'nın başkentinde düzenlenen Ukrayna barış zirvesindeki tartışmaların sürdürüleceği Cidde zirvesi için tarihi bir fırsat var mı?

Cidde'de önümüzdeki eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun oturum aralarında krizle ilgili uluslararası bir zirve yapılması konusunda anlaşmaya varılmasının mümkün olduğuna şüphe yok.

Bu zirvede dünya liderleri savaşı sona erdirecek ilkeleri imzalayabilir ve ardından Moskova ile Kiev arasında barışın yollarını açmaya ve yeniden güven oluşturmaya çalışabilir.

Bunlar, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra çoğu Avrupa ülkesinin Nazi Almanyası ile uzlaşmasından ve bağışlamasından daha zor olmayacaktır.

Sahne bir bütün olarak sıkıntılı ve karmaşık görünüyor, bu doğru, özellikle de bir sıfırlı sonuç için gayret edenlerin olabileceği göz önüne alındığında.

Sıfırlı bir sonuç ile kazananın her şeyi aldığı, kaybedenin savaşın tüm maliyetlerini bir kerede üstlendiği bir sonucu kastediyoruz ki kimse bunun söz konusu olabileceğini sanmıyor.

Ancak, özellikle Suudi Arabistan'ın daha önce Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yaptığı ve arabuluculuğunun, absürt savaşın iki tarafı arasında esir değişimiyle sonuçlanarak başarılı olduğu göz önüne alınırsa, aynı zamanda barışçıl bir çözümden bahsetmenin imkansız olmadığı da kesin.

Yine Suudi Arabistan diplomasisinin, Moskova tarafından Rusya'ya nakledilen Ukraynalı çocukların iade edilmesini öngören yeni bir anlaşma üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığı da bir sır değil.

Cidde zirvesi öncesinde Rusya ve Ukrayna liderlerinden olumlu karşılanabilecek işaretler geldi mi?

Evet, gerçekten de geldi; Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçtiğimiz günlerde ikinci Rusya-Afrika zirvesinin genel kurul toplantısında, müzakereler sırasında tüm çelişkilerin çözülmesi gerektiğini söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'e gelince, perşembe günü gelecek sonbaharda Ukrayna ile ilgili bir “barış zirvesi” düzenlenmesini umduğunu ifade etti. Cidde görüşmelerini barış için bir başlangıç ​​noktası olarak gördü.

Cidde Zirvesi, her ülkenin toprak bütünlüğünü ve siyasi bağımsızlığını koruyan, her türlü saldırıyı kınayan ve güç kullanma tehdidini reddeden BM Anlaşması'nda belirtilenlere dayanan barış ilkelerini geliştirmek için altın bir fırsat gibi görünüyor.

Cidde Zirvesi öncesi ortaya çıkan en önemli sorulardan biri şu: Bu krizin sona ermesinde Doğu kadar Batı'nın da çıkarı var mı?

Herkesin içinde savaşın bitmesine yönelik bastırılmış bir arzu olduğu, ancak bunu ifade etme konusunda en ufak bir güce sahip olunmadığı kesin. Suudi Arabistan'ın herkesin kalplerindekileri gizli ve açık bir şekilde açığa vurmasının yolunu açtığı söylenebilir.

Rusya her geçen gün daha fazla kaybediyor, artık sadece Çin ve bazı Afrika ülkeleri onu çekingen bir şekilde destekliyor ve gerek Çin gerekse Afrika ülkeleri belirli bir zaman noktasında onu desteklemekten vazgeçebilirler.
 


Ukrayna yorgun ve Washington ile Brüksel'in kendisine yardımda daha da ileri gideceklerinden emin değil. İnanmayanlar eski ABD istihbarat görevlisi Scott Ritter ve Syracuse Üniversitesi profesörü Sean McKevitt'in sözlerine kulak verebilir.

Bu ikisine göre Zelenski, ABD'yi hayal kırıklığına uğrattı ve ona olan güvenini kaybetmesine yol açtı. Bu da Washington'un kendisine başka açık çekler vermesinin sorgulanabilir bir konu haline geldiği anlamına geliyor.

Hele de Beyaz Saray'a ister Trump ister onun gibi yeni bir Cumhuriyetçi başkanın gelmesi halinde.

Avrupa'ya gelince, savaşın en büyük kaybedeni olduğu çok açık. Başta Charles de Gaulle olmak üzere büyük liderlerinin hayali olan 'Avrasya' fırsatını kaybetti.

Ağır bedellere gelince, bilhassa ulusların kalkınmasına ve halkların ilerlemesine önem verme çağından sonra 'militarizasyon çağına' dönülmesiyle birlikte geleceğe yükleniyor.

Savaşın devam etmesi halinde tek alternatif, nükleer uçuruma, yoksulluğun yayılmasına, açlığın yoksullar üzerinde egemen olmasına kapıyı aralamaktır.

Suudi Arabistan diplomasi kadroları alanlarında parlıyorlar. Arkalarında politik ve güvenlik açıdan istikrarlı, bugün ve gelecekte bölgesel ve uluslararası başarılara sahip, yakın ve uzak herkesin açıkça gördüğü bir pozitif tarafsızlık tutumu benimsemiş devlet var.

Cidde zirvesinin koridorlarında yankılanan ses yüksek ve güçlü görünüyor ve anlamı da şu:

Barış için çabalama yolunda kaybedecek hiçbir şeyimiz yok, ancak savaşla herkesin her şeyi kaybedeceğine şüphe yok.

Silahlar sussun ve bir kerede adalet, hikmet ve barış ruhu hüküm sürsün.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU