Bazı İngilizlerin Fransız sevgilisi, tüm futbol tarihinin arıza ismi: Eric Cantona

Hırçın, yaramaz, yaratıcı, sorunlu, zeki, asi... Futbol tarihinin simge futbolcularından Cantona yeniden gündemde, bu kez kung-fu tekmesiyle değil UEFA'nın ona layık gördüğü onur ödülüyle...

Fotoğraf: Twitter

Manchester United’lı birçok taraftarlar 1966 yılının İngiliz futbolu için mükemmel bir yıl olduğunu düşünür.

Sebebi hırçın, kavgacı ama aynı zamanda heykel ile uğraşacak kadar yaratıcı bir adamın, Eric Cantona’nın dünyaya gelmesi…

Sene 1996’ya geldiğinde Manchester United’a gönül verenler yine hemfikir olurlar.

Çok sevdikleri Cantona, Federasyon’dan aldığı 9 aylık cezasını tamamlamış, aynı sene içinde en iyi oyuncu ödülünü almıştır.

Her seferinde bitti denilen bir futbolcunun inatla kendini yeniden vitrine çıkarabileceğinin kanıtıdır adeta.

Kim derdi ki bir Fransız’ın kazandığı başarılar İngilizleri çok yakından ilgilendirecek?

Ve kim bilebilirdi ki Premier Lig’in köklü takımlarından Manchester United’a çeyrek asır sonra şampiyonluk getiren isim bir Fransız olacak?

Erken yaşta futbola vedasının ardından, jeneriklik golleri, sıra dışı futbol aklı ve kung-fu tekmeleriyle hala hatırlanan adam bugünlerde yeniden gündemde.

Sistemi elinin tersiyle reddeden, yeşil sahaların bahşettiği şöhretini Fransız siyasetinde kullanmaya çalışan, devrimin banka boykotlarıyla başlayacağını söyleyen Cantona ’ya Perşembe günü UEFA Başkanlık Ödülü verilecek.

Futbola yaptığı katkılar nedeniyle Di Stefano, Eusebio, Beckenbauer ve Cruyff gibi isimler ile tarihteki yerini alacak.

Cantona ödülü almaya gider mi orası hala meçhul.

Ama iniş ve çıkışlar ile süslediği yaşamı futbol ile alakalı alakasız herkesin ilgisini çekecek türden…

Tuval ve fırçadan futbol sahasına

Çocukluk yıllarından itibaren resimle uğraşmaya, heykeltıraşla ilgilenmeye başladı.

Ama hayatındaki asıl dönüm noktası tüm yeteneklerini birleştirme şansı yakaladığı futbol oldu.

Aşırılığı ve oyun tarzıyla dünyanın en göze çarpan oyuncularından biriydi.

Cantona’nın saha içi ve dışındaki birçok oyuncuyu gölgede bırakan tavırları ilgi odağı olmasını sağladı.

Kariyerine 1983 yılında Fransa’nın küçük takımlarından biri olan AJ Auxerre’de başladı.

Auxerre forması altında sadece 13 maça çıkıp 2 gol attı.

Attığı iki golden çok Nantes karşısında rakibine yaptığı faül ile anıldı.
 


Sadece sert değil, art niyetli olduğu söyleniyordu.
 

AJ Auxerre.jpg
Fotoğraf: Twitter AJ Auxerre resmi hesabı


Bu kadar verimsiz kalmasının bir başka nedeni ise 1984’te Fransız ordusuna katılmasıydı.

O dönem Fransa’da askerlik mecburiydi ve Cantona 12 ay boyunca profesyonel futboldan uzak kaldı.

Askerliği bitti, 1985-1986 sezonunda bir başka Fransız takımı Martigues’e transfer oldu.

Ama burada da hiç oynayamadı.

Sezon sonunda ilk takımına geri döndü.

İki yıl boyunca 68 maçta oynayıp 21 gol attı.

Ulusal formayı giyiyor

İlk defa 12 Ağustos 1987’de Batı Almanya karşısında ulusal formayı giyen Cantona ilk maçında Fransa’nın tek golünü atan isimdi.

1988’de gerçekleştirilen 21 Yaş Altı Avrupa Futbol Şampiyonası’nda kendini daha fazla gösterme fırsatı yakaladı.

Buradaki performansıyla takımını şampiyon yapmayı başardı.
 

fransa milli takım.jpg
Cantona kariyeri boyunca Fransa Ulusal Takımı'nda 45 maça çıkıp 20 gol attı / Fotoğraf: BFM Rmc Sport


Bu aslında Cantona’nın ilk önemli başarısıydı.

O Fransa ligini, Fransa ligi onu hiç sevmedi

Ligdeki kariyeri pek parlak geçmeyen Cantona, Haziran 1988’de doğduğu şehrin takımı Marsilya'ya 2.3 milyon frank karşılığında transfer oldu.
 

marsilya.jpg
Eric Cantona, Marsilya'da istediklerini yapamadı / Fotoğraf: Pinterest


Marsilya'da daha ilk zamanlardan itibaren Eric’in huysuz kişiliği su yüzüne çıkmaya başladı.

Takımının Moskova temsilcisi Torpedo ile oynadığı dostluk maçında oyundan alınmasına sinirlenmiş, formasını yırtarak sahaya fırlatmıştı.

Hırçın tavırları yöneticileri harekete geçirdi.

Futbolcunun sözleşmesi gözden geçirildi.

Kulüp takımıyla sorun yaşaması yetmiyormuş gibi TV kanalına çıkmış, Fransa Ulusal Futbol Takımı teknik direktörü Henri Michel hakkında ileri geri konuşuyordu.
 


Gerçekten de ileri geriydi, sözleri eleştiri sınırının çok ötesindeydi.

Cantona, kendisini kadrodan çıkaran teknik deriktörüne canlı yayında “*ok çuvalı” diyordu.

Aforoz edilecekti ancak ilerleyen zamanlarda Michel Platini ona yeniden mavilerin kapısı açacaktı.

Bu yaşananlardan kısa bir süre sonra Eric Cantona Fransız temsilcisi Bordeaux’ya kiralandı.

Burada sadece 11 maç oynayıp 6 gol attı.

1989’da bu kez Montpillere’in yolunu tuttu.
 

mont.jpg
Fotoğraf: Twitter


Görece başarılı bir sezon geçirdi.

33 maçta 10 gol atan Cantona, 11 maça 6 gol sığdıran formunu aratsa da takımının Fransız Kupasını’nın kazanılmasında en önemli etkenlerden biriydi.

Ama hırçınlıklarını Montpeiller’de de devam ettirdi.

Soyunma odasında bir takım arkadaşını dövdü, takımdan gönderildi.

Marsilya’ya geri dönüş

Bir sonraki sezon eski takımı Marsilya'ya geri döndü Cantona.

Bu kez sakatlıklar ile boğuştu.

Yetenekli olduğu herkesin malumuydu ama bir o kadar sorunluydu.

Diz bağları koptuğu için sadece 18 maça çıktı, 8 gol ile yetindi.

Sakatlığının vermiş olduğu zorluklar, kendisini birdenbire oyun dışında görmesine sebep oldu.

Üç ay sahalardan uzak kaldı.

Sezon sonunda Marsilya şampiyon olmuştu ve Cantona çok fazla destek olmasa da Fransa’daki ilk lig şampiyonluğunu yaşamıştı.
 

cantonamarseille_large.jpg
Fotoğraf: Twitter


Marseille’ye yeni dönen Fransız futbolcu bu durumda kulübe yararlı olamayacağı düşüncesiyle sezon sonunda bir başka Fransız temsilcisi Nimes’e 1 milyon frank karşılığında gönderildi.

İlk kez sorumluluk üstlendi.
 

05-Eric CANTONA Panini Nîmes 1991-92.png
Fotoğraf: Twitter


Takımın kaptanlığını yaptı.

Fransız Ligi’ndeki kariyeri gel-gitlerle dolu olan Cantona Nimes’te de insanları rahatsız ediyordu.

Bir maç sırasında hakeme topu fırlatmasından dolayı disiplin kuruluna sevk edildi.

Disiplin kurulu Eric’in davranış bozukluklarını değerlendirmeye aldı.

Ünlü futbolcuya bir ay hak mahrumiyeti cezası verdi.

Karar açıklandıktan sonra Cantona bu kez federasyonu diline dolayacak, disiplin kurulu yöneticilerine “salak ve beyinsiz” diyecekti.

Bir aylık ceza iki aya çıkmıştı.

Erken emekli edilmek istendi

Fransa’da birçok futbol otoritesi Cantona’nın artık futbol oynamaması gerektiği konusunda hemfikirdi.

1991’de kulübü tarafından kontratı fesih edildiğinde üzerindeki büyük baskılardan dolayı Cantona da futbolu bırakmaya yanaştı.

Leeds United ile başlayan İngiltere yılları

Henüz 25 yaşındaydı.

Şansını bu kez İngiltere’de denemeye karar verdi.

Sheffield Wednesday’in deneme teklifi hoşuna gitmemişti.

Onun yerine kendisini takımda görmek isteyen Leeds United ile anlaştı.
 

5fa17b11f5ec9d0aa9b1ea1a50f06fba.jpg
Fotoğraf: Leeds United


31 Ocak 1992’de katıldığı takımın Lig 1 şampiyonluğunu kazanmasında büyük pay sahibi oldu.

Ülkesinde çok da fazla sevgi bulamayan Eric’e Leeds United taraftarları adına şarkılar yaptı.
 

cantona leeeds.jpg
Fotoğraf: Twitter


Golleri, stili, tavırları ve şahsına münhasır hareketleriyle Elland Road’da adeta bir simge haline geldi.

Oynadığı 28 karşılaşmada 9 gol atan Eric Cantona’yı Premier Lig temsilcilerinin fark etmesi hiç de zor olmayacaktı.

Ferguson: Onu takıma almalıyız

Manchester United’ın başındaki Alex Ferguson Fransız futbolcuyu takıma istediğinde birçok kişi kariyeri verimsizliklerle dolu 25 yaşındaki bir Fransız’ın takıma çok da fazla fayda getirmeyeceği kanısındaydı. 

Ferguson ise yaşayacağı sorunlar kadar yapacağı olumlu katkıyı ise önceden sezmişti.
 

Cantona_Ferguson.jpg
Fotoğraf: Twitter


Cantona daha sonra taraftarları hakkında yapacağı yorum şöyle olacaktı:

Onları ilk gördüğümde bu çocuklar Manchester’lı, bana dokunduklarında, benimle konuştuklarında onları mutlu etmek ve bugüne kadar gördükleri tüm futbolculardan farklı olduğumu göstermek istedim.

Şampiyonluklar ve kavgalarla dolu Manchester yılları

Manchester United’ın 26 yıl sonra şampiyon olmasında Cantona’nın payı azınsanmayacak derecede büyüktü.

Kariyeri boyunca federasyonlardan ceza alan, kulüplerden gönderilen adam Manchester’da mükemmel bir performans sergiliyordu.

1993, 1994, 1996 ve 1997 senelerinde takımıyla şampiyon oldu.
 


1994’te PFA tarafından yılın oyuncusu seçildi.

Futbol hariç haftada reklam gelirleri ve sponsorluk anlaşmaları dâhilinde 32.000 $ kazanıyordu.
 


Kendi ülkesinde vasatın üstüne çıkmayan bir futbolcu görünümü sergileyen Cantona İngiltere’de yeniden doğmuştu.

Arada bir huysuzluk çıkardığı oluyordu tabi.

Bir keresinde eski mekânı Elland Road’a geldiğinde bir taraftarla ağız dalaşına girmiş ve 1000 pound para cezası ödemek zorunda kalmıştı.

Şampiyonlar Ligi’nde Galatasaray deplasmanında oyundan atıldıktan sonra hakemi şike yapmakla suçlamıştı.
 

JOGPFcG000Jnr27R-636137698426137595.jpg
Fotoğraf: AP


Türkiye’de bir polisle ağız dalaşına girip kavga etmesi sonucu Şampiyonlar Ligi’nden 4 maç uzaklaştırılma almıştı.

Yeni hamile olan eşiyle kendisinin görüntüsünü almaya çalışan TNT muhabirini tartaklaması ise unutulmadı.

1995 ise biraz daha farklıydı.

O güne kadar birçok olay çıkartan sporcu belki de futbol yaşantısının en büyük hatasını 1995 senesinde Manchester’ın Crystal Palace’a karşı oynadığı maçta yaptı.

Eric maç sırasında rakip takım oyuncusuna yaptığı sert müdahaleden ötürü kırmızı kart görüp oyundan atıldıktan sonra tünele doğru ilerliyordu.

İşte o sırada yerinden kalkıp parmaklıkları aşan rakip takım taraftarı Cantona’ya bağırıyordu.
 


Cantona, Matthew Simmons isim taraftarın söylediklerini işitti, alt tribünlerin bulunduğu yere doğru koşmaya başladı ve unutulmaz uçan tekmeyi attı.

Maçı izleyen herkes şaşkına dönmüştü.

Her ikisinin de ifadesi alındı.

Simmons, Cantona’ya sadece “Dışarı! Haydi Eric! Yatak vakti geldi!” diye bağırdığını söyledi.

Eric’e göre karşısında onu provoke eden bir holigan vardı.

O Simmons’ın “Seni gidi pis Fransız .içi! Ülkene geri dön pis Fransız!” dediğini iddia ediyor, karşısındakinin bir taraftar değil ırkçı olduğunu öne sürüyordu.

Cantoya’ya iki hafta hapis cezası verildi.

O ceza 120 saat kamu yararına hizmete dönüştürüldü.

9 ay futboldan uzaklaştırılma almıştı.

Bu olay Cantona’nın Fransa günleri İngiltere’ye taşıdığının açık bir kanıtıydı.

Kişilik bozukluğu mu var?

Spor kamuoyu ise Cantona davasında ikiye ayrılmıştı.

Kimilerine göre basın tarafından kışkırtılan Cantona’nın artık iyice sabrı taşmıştı.
 

Cantona-Front-and-Back.jpg
Mirror gazetesi unutulmaz uçan tekmenin ardından "Deli adamın sonu mu?" manşetini atmıştı / Görsel: Twitter


Kimilerine göreyse Cantona kişilik bozukluğuna sahipti.

İngiliz yorumculardan biri yaşananları “İç güdüsel edanın getirmiş olduğu dürüst yargı süreci” diye tanımlayıp ilginç bir değerlendirme yapıyordu.

Hareket bütün dünyada olay olmuştu.

Matthew Simmons’a koşarak attığı uçan tekme İngiliz basını tarafından “Kung-fu kick” diye adlandırılmış ve bu olay spor tarihine simgesel bir hareket olarak geçmişti.

Observer gazetesinin okuyucuları gelmiş geçmiş en çarpıcı spor olaylarını seçerken oyların büyük bölümü Cantona’nın ünlü tekmesine gitmişti.

Olaydan bir süre sonra Observer’ın muhabirlerinden Duleep Allirajah, Cantona’ya futbol hayatında yaşadığın en iyi an hangisi diye sorduğunda cevabı şöyle olmuştu: 

En iyi anı mı? Geçirdiğim çokça güzel zaman var ama sanırım ben Crystal Palace’taki maçta o holigana attığım tekmeyi tercih ediyorum.

Cezası bitiyor

9 ay sonra takımına geri döndü.

Kısa bir süre sonra yeniden futbola adapte olup başarılı maçlar çıkarttı. 

96-97 sezonunda takım kaptanı Steve Bruce sakatlandı ve havaya kaldırmaları gereken bir şampiyonluk kupası vardı.

Cantona başından geçen olayı kısaca şöyle anlatıyor:

Steve’in yanına gidip onu ayağa kaldırmak ve en ön sıraya kadar götürmek istedim. Çünkü kupayı o kaldırmalıydı. O takımımızın kaptanıydı. Gelmeyi kabul etmedi ve ben daha fazla ısrar etmeye başlayınca ‘Ben daha önce çok kupa kaldırdım şimdi sıra sende’ dedi. Bu mükemmel bir duyguydu. 

Cantona böylece kaptanlığa da getirilmişti.
 

cantona_getty.jpg
Fotoğraf: Independent


Bu Nimes’ten beri ilk ciddi kaptanlık deneyimiydi.

Beklenmedik son: Kendimi yarı İngiliz, yarı Fransız, yarı İrlandalı hissediyorum; hoşça kalın!

Tarih 18 Mayıs 1997’yi gösterdiğinde dünya hiç beklemediği bir basın toplantısıyla sarsıldı.

31 yaşına basmasına sadece altı gün vardı.

Hala birçok Avrupa kulübünü peşinden sürüklüyordu.

Ama o  yine beklenmediği yapan kişi olmak istedi.

Cantona bu kez futbolu bıraktığını açıklıyordu.

Sadece iki hafta önce Manchester’ın Coventery ile oynadığı maçta sahanın en iyisi olan ve takımının 2 golünü atan Cantona’nın böyle bir karar vermesi herkesi büyük bir şaşkınlığa uğratmıştı.
 

eric_can.jpg
Fotoğraf: Manchester United


Haberi duyan İngiliz taraftarlar Old Tarafford’un dışında büyük bir kalabalık oluşturdular.

Alex Ferguson kafaları allak bullak olan Manchester’lı tartaftarlara olayın doğruluğunu açıkladığında üzüntüsünden ağlayan bile vardı.

Cantona ise şunları söylüyordu:

13 yıldan beri futbol oynuyorum. Bu çok uzun bir zaman. Şimdi yapmak istediğim diğer şeyleri yapacağım. Ben hep kariyerimi en yüksek noktadayken bitirmeyi planladım ve görüyorum ki bugün kariyerimin doruk noktasına ulaşmış durumdayım. Son dört buçuk senemde en iyi şekilde futbol oynayıp, çok güzel zamanlar geçirdim. Menajerimle, antrenörüm ile personelle, futbolcularla, korumam Ned ile ve elbette tüm taraftarlarla harika bir ilişki kurdum. Diliyorum Manchester United gelecekte de büyük başarılara imza atacaktır. Bugün kendimi yarı İngiliz, yarı Fransız, yarı İrlandalı hissediyorum. Hoşça kalın!

Manchester United’ın o dönemi Başkanı Edwards, Eric’i kararından döndürmeye çalıştıysa da başarılı olamamıştı.

Taraftarların karşısına geçtiğinde ağzından çıkan tek cümle “Eric’in kararına saygı duyuyorum ve herkes bilmeli ki; Eric Cantona kulüp tarihimizde hiç de kolay olmayan bir çözücü görevi üstlendi” olacaktı.

Eric Cantona: Sinemacı, ressam, plaj futbolcusu, devrimci (!)

Eric Cantona dönemi ansızın kapanıvermişti. 

Futbolu bıraktıktan sonra çalkantılı ve başarılı futbol kariyerininde yardımlarını arkasına alarak futbolculuktan film oyunculuğuna terfi etti.
 

p3.jpg
L’Outremangeur filminden bir sahne / Fotoğraf: IMDB


Resim ve felsefe ile uğraşısını daha aktif olarak devam ettirme fırsatı yakaladı.

Bir dedektifin genç bir katile âşık olmasını konu alan L’Outremangeur adlı filmde 160 kiloluk bir dedektifi canlandırdı.

Sinema eleştirmenleri tarafından pek rağbet görmese de hayranları tarafından çok sevildi.

Cantona ile yıldızı hiçbir zaman barışmayan Fransız basını ise onu bu sefer de Marsilya aksanı ile konuştuğu için beğenmedi.

Buna karşın eski futbolcu yeni sinemacı Cantona çevirdiği Apporto Moi Ton Amour (Bana Aşkını Getir) isimli kısa filmle Fransız Kısa Film Festivali’nde en iyi film ödülünü aldı.

Bir yandan ilk ödülünün hazzını yaşıyor bir yandan Amerikalı yeraltı edebiyatı yazarı Charles Bukowski'ye selam yolluyordu.
 


Hayatta en haz etmediği görmezlikten gelinmesiydi.

Yine öyle biri olmadığını kanıtladı.

Gençlik yıllarında Fransız Ulusal Futbol Takımı’nda saldırgan karakteri nedeniyle yeteri kadar yer bulamayan Cantona bu sefer Fransız Plaj Futbolu Takımı’nın başına geçti.

Hem takımını yönetmeye hem de futbol oynamaya başladı.
 

jpeg.jpg
Fotoğraf: Twitter


Sistemi çökertmek isteyen adam

2010’da Avrupa sokaklarındaki gençlere “Paranızı bankalardan çekin” tavsiyesinde bulunan, sistemi çökertmenin yolunun bu olduğunu düşünen Cantona devrimin kapısının bu şekilde açılacağını savundu.

Devrim için ihtiyacın silahlar değil bankaların iktidarını sonlandırmak olduğunu iddia etti.
 

00040104-1600.jpg
Fotoğraf: Reuters


Her ne kadar bankasındaki 750 bin euroyu çekip bir başka bankaya yatırdığı ortaya çıksa da; alanlarda “Sefalet varken mutlu olamayız” dedi.

Futbolculuk kariyerine efsane futbolcu Eusebio’nun jübilesiyle başlayan Cantona şimdi Portezkizli futbolcunun da sahibi olduğu UEFA Başkanlık Ödülü’nü kişisel koleksiyonuna katacak.

Ardında bıraktıklarıyla daha 31 yaşında efsane olma onuru yaşayan nadir futbolculardan biri Cantona.

Kimine göre Avrupa futbolunun gelmiş geçmiş en asi çocuğu.

Kimine göre yaratıcılığı ve zekâsı yüzünden en tahammülsüzü.

Bugün 53 yaşında.

Futbolu bırakmasının üstünden 22 yıl geçse de hala oyunu hafızalarda.

Yaşamına filmleri, resimleri, felsefe uğraşısıyla devam ediyor.

Provoke ediyor, ediliyor.

Bunca doyumuna karşın Cantona her fırsatta futbola olan özlemini ve tutkusunu dile getiriyor.

Çevirdiği bir film sonrası Cantona’nın söyledikleri futbolun hayatındaki yerini özetliyor:

 Hiçbir şey son dakikada atılan bir golle çok önemli bir maçın kazanılması hissini veremez.

Hem Leeds hem Manchester United'lı taraftarların onun için bestelediği şarkılar ise aslında 52 yıllık hayatında en çok sevildiği birkaç yılın özeti gibi.

 

 

İçeceğiz, içeceğiz içeceğiz, Kral Eric’e içeceğiz
O futbol takımımızın lideri
O dünyanın gördüğü
En iyi orta sahamız

Eric, son derece modaya uygun
Şehirde modellikle ilgili şeyler yaptı
Kedi yürüyüşünde en iyi takım elbiseyi giydi
Leeds hayranları ise sadece kaşlarını çattı

İçeceğiz, içeceğiz içeceğiz, Kral Eric’e içeceğiz
O futbol takımımızın lideri
O dünyanın gördüğü
En iyi orta sahamız

Sahadayken sanki gerçek değildi
Bu Eric’in yapabildiği şeylerden biriydi
Süper rövaşata vuruşları, geri taklaları
Sanırım karşısındaki adam altına işedi

İçeceğiz, içeceğiz içeceğiz, Kral Eric’e içeceğiz
O futbol takımımızın lideri
O dünyanın gördüğü
En iyi orta sahamız

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU