Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni dönemi ve yeni kabinesi: II. Cumhuriyet'in I. Teknokrat Hükümeti

Dr. Gökhan Çınkara Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Türkiye aktörel açıdan renkli, söylem düzeylerinde gergin ve toplumsal ayrışma açısından hararetli bir seçim sürecini daha atlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tekrar seçilmesiyle yeni bir döneme de adım atılmış oldu.

Birçok analiste göre Erdoğan'ın yeni kabinesi öncekilerden farklı olarak alanında uzman, tecrübeli ve teknik bilgisi yüksek kişilere yer açması nedeniyle ayrışıyor. Bu ise temelde Erdoğan'ın yeni döneme dair yaklaşımının ipuçlarını bizlere veriyor. 

Türkiye siyaseti son 10 yıldır Erdoğan üzerinden yoğunlaştırılmış ve bir ölçüde aşırılaştırılmış bir kamplaşmaya gitti.

Halihazırda Millet İttifakı'nın oluşumundaki temel motivasyon da Erdoğan'ı yeniden seçtirmemek üzerine sağlanan mutabakattı.

Erdoğan ise seçim sonrasında ilginç ve beklenmedik bir inisiyatif alarak ekibindeki bilgili ve tecrübeli isimlere bakanlık vererek alternatif aktörlere azımsanmayacak otonomi verdi.

Böylece kendisi üzerinden kurgulanmış siyasi denklemlerin kurgusunu da anlamsızlaştırmış oldu.

Bunun nedeni ise kanımca Erdoğan'ın arkasında önemli bir siyasi miras bırakmak istediği. Kendisinden sonra kurucusu olduğu siyasi anlayışı üç alanda genişletmek düşüncesinde.

Bu üç alanda yer alan kişilerin kendisinden sonraki siyasi süreçlerde belirleyici olacağını düşünüyor. Bu üç alan ekonomi, dış işleri ve güvenlik olarak öne çıkıyor. 

Elbette atanan bakanların özgeçmişleri önemli. Fakat bundan daha önemlisi çevreden gelen bir toplumsal hareketin merkezi yeniden tanımlama ve ona içerik kazandırma sınavlarından başarıyla geçmesi. 

Erdoğan 2023 Seçimleri ile Cumhuriyet'in 100. yılını karşılayan bir cumhurbaşkanı ve aynı zamanda onun toplumsal tabanını ve kaynaklarını çeşitlendiren bir siyasetçi olarak da tarihteki yerini alacak. 

Bu seçimin diğer bir önemli sonucu ise Erdoğan'ın öncülük ettiği başkanlık sisteminin referandumdan tekrar geçmesi oldu. 

Bu gelişmeleri toplayınca Türkiye II. Cumhuriyet'e adım attı diyebiliriz. Yönetim sistemindeki değişim, devletin toplumsal kaynaklarındaki çeşitlenme ve daha da önemlisi ülkenin dış politika angajmanlarında savunma sanayinin baskın etkisi bu yeni aşamayı şekillendiren temel faktörler olarak sivriliyor.

Cumhuriyet'in değişen ve dönüşen içeriği devlet, toplum ve siyaset üçgeninde yeni bir dinamiği de ortaya çıkarıyor: muhafazakâr milliyetçiler ve liberal kozmopolitçiler arasındaki yeni gerilim hattı.

Türkiye'de siyasetin başkanlık sistemi üzerinden kurumsal ilerleyişi devam ettiği müddetçe bu iki hattın gün geçtikçe olgunlaşacağını ve popülarize olacağını söylemek mümkün. 

Cumhur İttifakı'nın milli kimlik, Atatürk ve ordu gibi devletin kurucu kolonlarını sahiplenmesi ve içerimlemesi önemli bir eşiğin aşıldığını gösteriyor.

Bu sürecin mihenk noktası 15 Temmuz sonrası devlette yeniden yapılanmanın ortaya çıkardığı bürokrat, siyasetçi ve iş adamı ittifaklarından da anlaşılabilir.

Türkiye devlet, toplum ve siyasi krizlerin içinden farklı bir ittifak sistemi ile çıkmaya çalışıyor. Erdoğan'ın temsil ettiği liderlik ise bu konsensüsün kökleşmesini kolaylaştırıyor.

Muhafazakârlar ve Atatürkçüler arasında rejimin varoluşuna yönelik tartışmalar zayıflayan entelektüel çatışmalar ve değişen toplumsal dinamikler nedeniyle güncelliğini yitirmişe benziyor.

Atatürkçü toplumsallığın içerisinde yeşeren elitlerin bir kısmı AK Parti saflarında siyaset yaparken tam tersi durum olarak muhafazakâr ve İslamcı siyasetin içinden gelen birçok figür CHP listelerinden meclise girdi. Kısacası I. Cumhuriyet sonlandı.

Her yeni dönem kendi siyasi elitlerini, entelektüellerini ve bürokratlarını yükseltiyor. Türkiye'de sorunların niteliğine ve kapsamına bakınca çözümün küresel demokratik çevrimlerde aranmayacağının işaretini veriyor.

Siyaseten sönük fakat teknik açıdan yüksek kalibreli kadrolar belki de toplumsal uzlaşıyı demokratik açılımlardan ziyade teknokratik çözümler etrafında birleştirebilir. 

Türkiye az konuşan fakat güven inşa etmeyi başarmış siyasetçi sınıfına hazırlanıyor. Bu ise algıların manipülasyonunu zorlaştırırken pratik çözümlerin ve kişisel birikimin önemini yükseltiyor. 

II. Cumhuriyet'in I. Teknokrat hükümeti yeni bir politik döngünün öncül siyasi görünümü.

Teknokrat niteliğinin belirgin olması sebebiyle bir nevi "milli mutabakat hükümetini" andırıyor.

Bu kabinenin doğasını, işleyişini ve stilini anlamak için zamana ihtiyacımız olduğu açık. Klasiktir, ilk 100 günü beklemekte fayda var.  

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU