2020'de Trump'a oy vermek istemiyorum ama Demokratlar beni kendilerinden uzaklaştırmaya devam ediyor

Demokrat Mark Sandoval'ın destekçilerinin Başkan Trump'a sahte suikast girişiminin fotoğrafları ortaya çıktığında 2020'de taraf değiştirerek mavi oy kullanmak, meşrulaştırılması daha da zor bir şey haline geliyor

2020 ABD Başkanlık seçimleri rekabeti şimdiden kızışırken Demokrat Parti'nin bir kampanya materyalinde Donald Trump'ın kuklasına suikast düzenlenen bir videoya yer vermesi ülkede tartışma yarattı (Newsweek.com)

Hafta sonu boyunca, Illinois senatörü Mark Sandoval adına düzenlenen bir bağış toplama etkinliğinde seçmenlerin Donald Trump maskeli birini öldürdüğü bir mizanseni gösteren fotoğraflar ortaya çıktı.

Bir muhafazakar olarak, partime verdiği neredeyse onarılmaz zarardan ötürü Trump'la görülecek hesabımız var ve nefret uyandıran söylemini kınama noktasında da her partiden arkadaşlarla kolaylıkla ortak paydada buluşabilirim.

Yine de Demokratların Sandoval'ın kampanya etkinliğinde gördüğümüz gibi sahte şiddete başvurması, durumu, bir Demokrat'a oy vermemi haklı kılmayı daha da zorlaştıracak bir ehveni şeri seçme senaryosuna dönüştürüyor. Bu tarz olaylar bir birleştirme potansiyeli olan Demokrat adayla Trump arasındaki ayrımı ortadan kaldırıyor.

El Paso ve Dayton'daki korkunç saldırılardan bu yana daha bir ay geçmedi. Demokratlar Trump'tan ne kadar nefret ederse etsin onun replikasına sahte bir silah doğrultmak, hele de silah reformu gibi konularda ulusal diyaloğumuzu güçlendirmekte fayda vermez.

Tek bir kampanya etkinliğinin Demokrat Parti'nin duygu ve düşüncelerinin tamamını simgelemediği aşikar. Ne de olsa Sandoval görüntüler için bizzat özür diledi. Yine de bana öyle geliyor ki bu hafta sonu yaşananlar Amerika'daki daha derin bir sorunun, Trump'tan önce de var olan ama onunla daha da kötüye giden bir sorunun belirtisi.

 

 

Amerikalıların hükümet kurumlarına duyduğu güven tarihinin en düşük seviyesinde. Amerikalıların yüzde 85'i ulusal politik diyaloğumuzun nitel gerçeklere daha az dayalı ve de giderek daha az saygılı hale geldiğine inanıyor. Çoğunluk Trump'ın ulusal diyaloğumuzu kötüleştirdiğine de inanıyor - Trump göreve başladığından beri siyasi tartışmaları daha stresli bulan yurttaşların oranı yüzde 10 arttı. En saygın kurumlara olan güvenimiz bile, mesela Yüksek Mahkeme, azalmakta.

Siyasetçilerimiz gittikçe artarak kazanan her şeyi alır zihniyetini benimsiyor. Bu Trump'la başlamadı ama ülkemizde, diğer partinin yasama tekliflerinin, yargı adaylarının ve yürütme faaliyetlerinin tamamına yekten muhalefet etmek norm haline geldi. Partilerin yürütme gücü üzerindeki kurumsal denetim takdirlerinin hangi partinin iktidarda olduğuna bağlı olarak değişmesi yeni bir olgu değil. Ama Cumhuriyetçilerin neredeyse yarısının Kongre veya yargı böylesine endişe kaynağı olmasaydı başkanlığın çok daha etkili bir şekilde işleyeceğini düşünmesi dikkate değer.

Kendimizi içinde bulduğumuz bu keşmekeşi hangi bakış açısına göre düzeltmeye başlayacağız? Bence bu durumun üstesinden gelmek için Amerika'da işleyen bir demokrasiyi onarma yükünün partilerin yerel birimlerince omuzlanması gerekiyor. Senatör Sandoval'ın etkinliği, yerel parti faaliyetlerinin siyasal yapımızdaki medeniyet seviyesini artırma veyahut azaltmadaki tesirine örnek teşkil ediyor. Yerel partiler birlikte etkinlik düzenlemeli, yerel festivalleri birlikte kutlamalı ve kendi adaylarının oturumlarında yer alması ve soru sorması için diğer partinin üyelerine kucak açmalı.

Her ne kadar seçime katılım oranı, arkasından sıklıkla hayıflanılan bir olgu olsa da burada bir kez daha anılmayı hak ediyor. Nüfusun tamamına vurulduğunda ABD'de seçimlere katılım oranı benzer gelişmişlik düzeyindeki ülkelere kıyasla dikkat çekecek derecede düşük. Yine de belirtmeliyim ki 2018 ara seçimlerindeki katılım oranı son 100 yılın en yüksek rakamıydı. Bunun Amerikalıların oy vermenin önemine inancında bir canlanma ifade edip etmediği henüz belli değil. Önemli olan daha çok insanın, siyasetçilere ve güdülen politikalara tepki olarak geçen hafta sonundaki gibi çocuksu şiddet gösterilerinde bulunmaktansa oy kullanmaya gitmesidir.

Jimmy Carter'dan bu yana Trump'ın onay oranının herhangi bir ABD başkanından daha düşük olduğu bir dönemde Demokrat Parti'nin seçmen gözündeki çekiciliğini artırmak epey kolay olmalı. Başkan adayları bu hafta sonunun olaylarını kınasa iyi olurdu. Yeni başkanı bekleyen ahlaki sorumluluk aslında oldukça basit: Joe Biden gibi bir Demokrat'ın muhafazakarlar gözündeki cazibesinin çoğu onun, işlerin normale dönmesi ihtimalini temsil etmesinde yatıyor. Ama sadece öfkeyi ve hayal kırıklığını günlük bazda beslemekte inat etmeyen bir başkan istemek çıtayı baya aşağıda tutmak demek.

Değişim taban örgütlenmelerinde ve oy verme kabinlerinde başlar. Bu hafta sonu gördüğümüz gibi hayal kırıklığınızı "düşmanınızın" üstüne boşaltmanın katartik bir yanı olabilir. Bununla birlikte medeniyetin serpildiği bir Amerika'yı yeniden kurmak sivil kurumlara katılmakla ve kendi partilerimizi siyasi gerilimi gereksiz yere yükselttiklerinde frenlemekle başlar.

2020'de belden aşağı vurmaya değil sandıklara gidin.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 
https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU