Rusya ile Ukrayna arasındaki SİHA savaşı: Çatışmanın seyri değişti mi?

Ukrayna güçlerinin Rusya dahilindeki hedefleri vurma arzusu, Putin için büyük bir zorluk oluşturuyor

Fotoğraf: AFP

Con Coughlin*

Ukrayna’ya ait silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Moskova'ya yönelik son saldırı dalgası, Ukrayna ihtilafında önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor. Kiev’in Washington'un Rusya'ya doğrudan saldırılar başlatma yönündeki endişelerini artık dikkate almaya hazır olmadığı anlaşılıyor.

Şarkul Avsat'ta yer alan habere göre Ukrayna, başkentin Rusya’nın Beverly Hills’i olarak bilinen lüks Rublyovka semtini hedef alan saldırıların sorumluluğunu resmi düzeyde üstlenmedi. Rusların ise sorumlu taraf hakkında hiçbir şüphesi bulunmuyor.

Rus paralı asker şirketi Wagner'ın lideri Yevgeny Prigozhin, Salı günü Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, saldırıyı engelleyemediği için Rusya Savunma Bakanlığını sert bir şekilde eleştirdi. Rusya'nın Ukrayna'nın Bahmut şehrini ele geçirmek için düzenlediği son saldırıda grubu Wagner'ın lider bir rol oynadığı Prigozhin, daha önceki açıklamasında, Ukrayna'da zafer elde edilememesinin Moskova'nın yönetici elitlerinin devrildiği 1917 tarzı bir Rus devrimiyle sonuçlanabileceği uyarısında bulunmuştu.

Rublyovka'ya yönelik saldırılar, 15 aydır süren Ukrayna ihtilafında ciddi bir gelişmeyi temsil ediyor. Daha öncesinde, Ruslar askeri stratejilerinin önemli bir parçası olarak Ukrayna altyapısının kilit bileşenlerine saldırdıkları sırada Ukraynalılar daha dikkatliydi. Donbass bölgesine ve Kırım'da Ukrayna topraklarını işgal eden Rus güçleriyle mücadeleye odaklanmışlardı.

Batı ülkeleri çatışmanın artacağından korkuyor

Ukrayna'nın Rusya'daki hedeflere saldırma konusunda çekingen davranmasındaki kilit faktör, Washington'un Rusya ile çatışmanın körüklenmesinin getirebileceği riskler hakkındaki endişeleriydi. ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz yıl Şubat ayında çatışma başladığından bu yana, NATO’nun birçok Batılı üyesinin Kiev'e askeri destek sağlamasıyla, Moskova ile NATO arasında daha geniş bir çatışmanın kaydedilebileceğiyle ilgili endişelerini dile getirmişti.

Putin, Kiev'e desteğini sürdüren Batılı güçleri caydırmak için, Rusya'nın muazzam nükleer gücüne başvurma tehdidine defalarca kez başvurmuştu. Dolayısıyla Biden'ın bu endişeleri anlaşılabilir nitelikte.

Bu endişeler, ABD ve müttefiklerinin Ukrayna'ya uzun menzilli füzeler, tanklar ve savaş uçakları gibi askeri teçhizat sağlama konusunda isteksiz olduğu anlamına gelmiyor. Ancak Biden yönetimi, Ukrayna ordusunu bu tür saldırılar düzenlememesi konusunda sürekli olarak uyarıyor.

Bu durum, bir süre önce sızdırılan çok gizli Pentagon dosyalarında da net bir şekilde kendisini göstermişti. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin ülkesinin askeri çabalarını Ukrayna topraklarını özgürleştirmenin ötesinde Rusya'ya saldırmaya doğru genişletme planları, Washington'un bu yılın başlarındaki askeri müdahalesi ardından iptal edilmişti.

The Washington Post'un geçtiğimiz günlerde yayınladığı habere göre, Zelenski bu yılın başlarında kapalı kapılar ardında, Rus topraklarına saldırı düzenlemeyi planlamıştı. Bu kapsamda Rus petrolünü Macaristan'a taşıyan bir boru hattının da hedef alınması gündemdeydi. Ancak Zelenski, Washington'un baskısı dolayısıyla bu planlarından vazgeçmek zorunda kaldı.

Zelenski ile üst düzey Ukrayna yetkilileri arasındaki kişisel yazışmaları içeren istihbarat belgeleri; Zelenski’nin Batı silahlarının Rusya'ya saldırmak için kullanılmayacağına dair alenen iddialarına rağmen, Batı tarafından sağlanan uzun menzilli füzeleri Rus topraklarındaki hedefleri vurmak için kullanmayı planladığını gösteriyor.

Biden yönetiminin bu yöndeki çekinceleri, başlangıçta Kiev'i askeri planlarını küçültmeye ikna etmeyi başarmış olsa da, son kanıtlar Ukraynalıların Washington'un endişelerine aldırmadan Rusya dahilindeki hedeflere saldırmanın yollarını bulduğunu gösteriyor.

Son aylarda Batılı askeri gözlemciler, biri Moskova'dan sadece 150 mil uzakta bulunan iki Rus hava üssüne yapılan saldırılar da dahil olmak üzere, Ukrayna'nın Rusya'nın iç kısımlarında bir dizi şüpheli insansız hava aracı saldırısı düzenlediğini bildirmişti.

Ukraynalı mühendislerin, ABD tarafından sağlanan HIMARS roket sistemlerinin iki katı menzile sahip olan, İkinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru Londra'yı terörize eden Alman V1 doodlebug roketlerine benzer bir teknolojinin kullanıldığı bir halk füzesi tasarladıkları bildirildi.

Ukraynalılar aynı zamanda tasarımlarına bağlı olarak 300 kilogramlık yük taşıyabilen ve birkaç bin kilometreye kadar uçabilen kendi uzun menzilli drone filolarını geliştirmekle meşgul.

Nitekim kendi silahlarını üretebilme yeteneği, Ukraynalılara hedeflerini kendileri belirleme konusunda bir dereceye kadar esneklik sağlıyor. Zirâ Batı’dan askeri destek aldıklarında, kendilerine dayatılan kısıtlamaları kabul etmek zorunda kalıyorlar.

Ukrayna'nın savaşı Rusya'nın derinliklerine taşıma isteği, bu ayın başlarında bir insansız hava aracı ile Kremlin'e düzenlenen saldırısı ile sonuçlanmıştı. Ruslar, bunun Putin'e yönelik başarısız bir suikast girişiminin yanı sıra mühimmat depoları ve enerji kaynakları gibi Rus altyapısına yönelik saldırılar olduğunu iddia etmişti.

Ukrayna, Rusya sınırından saldırılar düzenlemek için Putin karşıtı Rus partizan gruplarıyla işbirliği yapmakla da suçlanıyor. Kendilerine Rus Gönüllüler Birliği adını veren bir grup, yakın zamanda Rusya'nın Belgorod sınır bölgesinde bir saldırı düzenlemekle suçlanmıştı. Bu sırada Rus halkını ülkenin yönetici elitlerine karşı isyan etmeye çağırmıştı. Rus Gönüllüler Birliği, kendisini ‘Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nde gönüllü bir oluşum’ olarak tanımlıyor, ancak Ukrayna ordusuyla ne gibi bir bağı olduğu henüz belli değil.

Nitekim Ukraynalıların Rusya dahilindeki hedefleri vurma arzusu, Ukrayna'ya karşı başlattığı ‘özel bir askeri operasyonun’ temel gerekçelerinden birinin Rusya'nın sınırlarını güvence altına almak olduğunu iddia eden Putin için ciddi bir zorluk teşkil ediyor.

Ancak Putin'in açtığı bu savaş, Rusya'nın sınırlarını güvence altına almayı sağlamadı. Aksine, Rus yerleşim bölgelerinin saldırıya uğramasına neden oldu.

Rus savaş alanındaki kayıpların şuan 200 binin üzerinde can kaybı ve yaralıdan oluştuğu tahmin ediliyor. Bu çatışma, Putin'in görevde kalabilme becerisi hakkında soru işaretlerini şimdiden gündeme getiriyor.

Ülkesinin sınırlarının güvenliğini garanti edemeyen bir Rus liderin görevde uzun süre kalması elbette ki pek mümkün olmayacaktır.

* Şarku’l Avsat okurları için Londra merkezli Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU