Eski bir güvenlik ataşesi Muğdat Gündogdu, Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile 1992'de Nahçıvan'da yaşadığı anısını anlattı.
Muğdat Gündogdu, şu ifadeleri kullandı:
Azeri-Ermeni Savaşı'nda, Ermenilerin Azerbaycan topraklarını gasp ettiği dönemde gazi olan arkadaşlarımızdan bizim devlet yetkilileri bir hediye olarak 17-18 tane araba getiriyorlar; sakat arabası. Karşıladık, bizim konsolosluğumuza geldiler. Devletin üst düzeyinden biri, dediler ki;
'Bu arabanın bir tanesini, buranın devlet üst düzeyi insanının kardeşi var, ona verelim mi?'
Teklifte bulundu, hatta bizzat bana söyledi. Ben de 'Biz karışmıyoruz, bunu Bakan Bey'e arz edelim' dedim. Bakan Bey'e gittik, durumu anlattık. Bakan Bey, 'Bunu ben bilmem, Kemal Bey bilir' dedi.
Ben de o zaman Kemal Bey'i hiç tanımıyorum… Bana 'Kemal Bey'i çağırır mısın?' dedi. Gittim, birisi 'Kemal Bey bu' diye gösterdi. 'Sizi Bakan Bey çağırıyor' dedim. Bakan Bey'e geldi, benim bu anlattığımı oradaki arkadaşlar Kemal Bey'e anlattı.
Kemal Bey durdu, düşündü; 'Sayın Bakanım, ben SSK Genel Müdürü'yüm. Türkiye çapında SSK çalışanları parayı topladı, biz arabaları Güney Kore'den aldık. Bizim gayemiz buradaki Azeri kardeşlerimize, uzuvları kaybolan gazilerimize hediye etmek. Gazi olmayan hiç kimseye biz bu arabaları veremeyiz. Parayı toplayan bana emanet eden insanlar gazilere vermek için bana emanet etti. Biz bunu Gazi olmayan birine verirsek vebali de günahı da benim boynumadır. Ben bunu kabul edemem. Siz bakan olarak bana 'Evet' de deseniz, ben karşı çıkarım' dedi, vermedi.
Bir genel müdür, bakanın önerisine 'Hayır' diyor, 'Ben vebal altına giremem' deyip de karşı çıkıyor…
O gün Kemal Bey'e hayran kaldım. Ve daha sonra, parti başkanı olduktan sonra adamı hatırladım.
O gün bugün, Kemal Bey'in dürüstlüğüne, delikanlılığına, haksızlığa vebal altına girmeyeceğine hakikaten orada şahit oldum. Onun için o adamı çok seviyorum, çok değer veriyorum.
© The Independentturkish
