Uzmanlar uyardı: Kuşkonmaz olsaydı leylekler ölmezdi; Yeni havalimanını baharda zorlu bir sınav bekliyor

Göç yolculuklarına başlayan leylekler Tekirdağ’da elektrik akımına kapılarak can verdi. ‘Kuşkonmaz’ denen basit aparatın kullanılmamasının leylekleri öldürdüğünü söyleyen uzmanlar, yeni havalimanı için de uyardı

Fotoğraf: Reuters

Havalar hâlâ çok sıcak olsa da kuzey yarımkürede yaz bitiyor. Takvimler hızla sonbahara doğru yol alırken, bize baharı müjdeleyen göçmen kuşlar da dönüş yolculuklarına başlıyorlar. 

Yazı Avrupa’da, Karadeniz’in kuzeyinde geçiren göçmen kuşlar, günlerce sürecek yolculukları için kanat çırpıyorlar.

Türkiye, kuşların göç yolundaki en önemli duraklardan birisi. Güneye doğru uçmaya başlayan kuşlar, Anadolu üzerinde farklı güzergahlar kullanarak, kışı geçirecekleri sıcak bölgelere doğru yol alıyorlar.

2.jpg
Fotoğraf: AA

 

Bu uzun ve zor yolculukta kuşları, birçok insan yapımı engel bekliyor.  Su rejimini değiştiren barajlar konaklama ve beslenme alanlarını yok ediyor.

Yollarına dev rüzgar tribünleri, elektrik nakil hatları, gökdelenler havalimanları, kentler çıkıyor.  Kuşların bir kısmı yolculuğu tamamlamayı başaramıyor.

Bizim hayatımızı kolaylaştıran bu yapıların, kuşların yolculuklarını zorlaştırdığını çoğu kez fark etmiyoruz. Ancak arada fark edenler çıkıyor, hem kuşların yola devam etmelerini sağlıyor, hem de gelecek için bir ümit yeşertiyor.

Bir iyi, bir kötü haber geldi

Bu haberlerden birisi Balıkesir’in Sındırgı ilçesinden geldi.

Türk halkının baharı müjdelediğini düşündüğü, kutsal topraklara doğru kanat çırptıkları için ‘hacı’ lakabını yakıştırdığı leylekler, dönüş yolculuğuna çıkmıştı.

Kuşların yolu üzerindeki Sındırgı’da bir karar alındı: Belediye, göç eden leylekler konduklarında zarar görmesinler diye enerji nakil hatlarındaki akımı kesti.

Pelitören, Karacalar ve Derecikören köylerine 12 saat elektrik verilmedi.
 

20190815_2_37769098_46810616.jpg
Tekirdağ'ın Hayrabolu ilçesinde hayatını kaybeden leylekler./ Fotoğraf: AA


Ertesi gün Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinden gelen haber, Sındırgılaların ne kadar iyi bir iş yaptıklarını ortaya çıkarttı.

Hayrabolu’da vatandaşlar elektrik direklerinin yanında leylek ölüleri buldular. Onlarca leylek elektrik akımına kapılarak can vermişti. Bazı leylekler ise yolculuklarına devam edemeyecek kadar yaralanmıştı.

Devreye Doğa Koruma ekipleri girdi. Yaralı leylekler tedavi altına alındı.

Leyleklerin yolculukları sırasında yakınlardaki çöplükten beslenmek için indikleri ve geçen yıl da benzer şekilde leylek ölümlerinin yaşandığı öğrenildi.

Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş. (TREDAŞ) hemen bir açıklama yaptı. Geç kalınmış bir karar olsa da, leyleklerin zarar görmemesi için tedbirler alacaklarını, direklerdeki izolasyon eksiklerini gidereceklerini duyurdular.
 

aa1.jpg
Fotoğraf: AA


Tehlike daha çok kırsal bölgelerde

Kuşların ölüm haberi ise akıllara enerji nakil hatlarının göç yolları üzerinde yarattığı tehlikeleri getirdi.

Enerji nakil hatlarının kuş göçlerini nasıl etkilediğini sorduğumuz uzmanlardan, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynel Aslangündoğdu, elektrik tellerindeki tehlikeyi şöyle anlattı:

Kuşlar aynı telin üzerinde iki ayağıyla dururken bir sıkıntı yok. Ama bunun dışında bir temas, kısa devre yaparak kuşların ölümüne neden oluyor.

Bu ölümler daha çok kırsal bölgelerde, köylerde kullanılan elektrik direklerinde daha çok oluyor.


Gelişmiş ülkelerde ekolojik dengeyi korumak için çok dikkatli davranıldığını belirten Gündoğdu, Türkiye’de henüz bu konuda kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğunu belirtti.

Kuşların elektrik akımına kapılarak çarpılmasının kimi kez elektrik kesintilerine de neden olduğunu hatırlatan Gündoğdu, bunun kuşlara olduğu kadar, elektrik dağıtım şirketlerine de zarar verdiğini aktardı.

"Rüzgar tribünleri 'kıyma gibi' etki yapabiliyor"

Temiz enerjinin tercih edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Gündoğdu, enerji santralleri, rüzgar tribünleri için yer seçiminin önemine değindi:

Rüzgar enerjisi santrallerini kuşların yoğun geçtiği dar boğazlara kuruyorlar. Çünkü aynı zamanda buralar hava akımının olduğu yerler.

Bana gelen raporlarda rüzgar tribünü için planlanan yer, kuş göç yolu üzerindeyse, ben buralara rüzgar tribünlerinin yapılmasını istemiyorum.

Bir sürü yer var ülkemizde. Bu tribünlerin sadece süzülerek göç eden kuşlar değil, su kuşlarının da göç güzergahları üzerinde olmaması gerekiyor.

Kıyma gibi etki yapıyor. Hayvan oradan geçebileceğini düşünerek davranıyor ama devasa pervanaler buna izin vermiyor.


Bu gibi yatırımlardan önce detaylı bir rapor hazırlanması gerektiğini aktaran Gündoğdu, ‘Saha çalışması lazım, göçün izlenilmesi lazım ama bu işleri masa başından yapanlar da var. Böyle bir rapor almak varken şirketler de işlerini zorlaştırmak istemiyorlar’ diye konuştu.
 

thumbs_b_c_23d9466fd0c65039e2b1ec2bc38cc270.jpg
Fotoğraf: AA​​​​​​​


İstanbul Havalimanı’nı baharda zorlu bir sınav bekliyor

Yeni İstanbul Havalimanı’nın göçmen kuşlardan çok etkileneceği iddiasını da sorduğumuz Gündoğdu, daha en başında havalimanın buraya yapılmaması gerektiğini söylediğini belirterek, şunları söyledi:

Havalimanı bittikten sonra bu konuda konuşmak istemedim. Bu havalimanı hepimizin. Milli varlığımız, bizim vergilerimizle yapıldı.

Şimdi yapılacak tek şey, hem kuşların hem de insanların hayatını tehlikeye atmayacak tedbirler almak. Bu tip tedbirleri iş bittikten sonra almak zor. Biraz pahalıya mal olacak ama buna mecburuz.


Yeni İstanbul Havalimanı’nın en çok ilkbaharda göç eden kuşların yolu üzerinde olduğunu belirten Gündoğdu, havalimanı yazın açıldığı için henüz bu durumla karşı karşıya gelemediğini söyledi. Gündoğdu İstanbul Havalimanı’nı bekleyen zorlu sınavı ise şöyle anlattı:

Havalimanı, kuşların göç yolunun üzerinde.

Bahar aylarında, havalimanın üzerinden 500-600 bin tane kuş geçecek. Bu ciddi bir sorun.

Martın son iki, nisanın ilk iki haftasında, yeni havalimanını zorlu bir sınav bekliyor.


İstanbul’da sadece göçmen kuşların değil, martı gibi yerleşik türlerin de zaman zaman hava trafiğini tehlekeye düşürebileceğini belirten Gündoğdu, hem kuşlar, hem de insanların güvenliği için zamanında alınacak uygun tedbirlerle sorunun çözülebileceğini söyledi.

Ölümlerin nedeni kuşkonmaz kullanılmaması

Elektrik nakil hatları konusunda uzman olan Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Güney ise Hayrabolu’daki leylek ölümlerine kuşkonmaz denilen bir aparatın eksikliğinden kaynaklandığını söyledi.

elektrik-direklerine-kuskonmaz-DHA-3198e2300ce54087551eabffe10e323d-2-t.jpg

Prof. Güney’in bahsettiği kuşkonmaz denilen aparatların benzerleri internette 12 liradan başlayan fiyatlarla satılıyor. Fotoğraf: Twitter

Kuşların kuşkonmaz kullanılmadığı için gerçekleştiğini belirten Güney şunları aktardı:

İletkene konan bir leylek ya da kuş ölmez. Ancak bu direklerde izolatörlerin bulunduğu kısımda V şeklinde olan, tel örgüyle kapatılan ve adına kuşkonmaz denilen mekanik bir sistem var.

Kuşkonmazların kullanılması kuşların tehlikeli bölgeye konmasını, yuva yapmasını önler.

Kuşlar bu sistemin olmadığı direğe yan yana konarlarsa, bir kısa devre teldeki tüm kuşların akıma kapılmasına neden olabilir.

Tek tele konan bir kuş için ölüm söz konusu değildir. Ancak başka bir faz ile ya da toprakla temas etmesi ölüme neden olur.  


Tükiye dışındaki ülkelerde de nakil hatlarının çıplak iletken olduğunu belirten Güney, "Eğer bu hatlar yer altından geçirebiliyor olsa bu risklerin hiçbirisi olmaz. O da çok pahalı bir sistemdir. O nedenle sadece büyük şehirlerde yapılıyor" dedi.

Yüksek gerilim hatları tehlikeli değil

Yüksek gerilim hatlarının kuş yollarında tehlike yarattığı fikrine katılmadığını söyleyen Güney, Sındırgı’daki elektrik kesme uygulamasını da çok gerekli bulmadığını belirtti, Prof. Güney’e göre rüzgar tribünlerinin de göç yollarına önemli bir etkisi yok:

Türkiye için rüzgar enerjisi çok yeni. Henüz çok yaygın alanlarda rüzgardan enerji üretimi yapılmıyor ama şunu söylemek lazım, enerjisi tribünlerinin çıkarttığı ses özellikle üremeyle ilgili kuşların doğal habitatlarını bozuyor ama göç yollarında toplu ölümlere neden olduğunu düşünmüyorum. 


Düşük voltaj kuşlar için daha büyük risk

Yüksek lisans tezini göçmen şah kartalları üzerine hazırlayan, doktora tezinde ise elektrik hatları ve göçmen kuşlar konusuna çalışan kuş uzmanı Süreyya İsfendiyaroğlu’na göre ise düşük voltajlı hatlar yüksek gerilim hatlarına göre daha tehlikeli:

Enerji nakil hatlarında kuşların ölümleri daha çok çarpışma yoluyla oluyor.

Kuşlar göç ederlerken yüksek gerilim hatlarına çarpıyorlar, bu da ölümlerine neden oluyor.

Burada öldürücü olan akım değil çarpmanın şiddeti ama düşük voltajlı elektrik hatlarında ise hayvanlar daha çok çarpılıyorlar.

Bu da şöyle gerçekleşiyor: Hayvan direk üzerine konuyor, orayı tünek olarak kullanıyor. O sırada gagası, kanadı elektrik iletim hattına değerse devreyi tamamlamış oluyor ve akıma kapılıyor.


Trakya bölgesinde şah kartal popülasyonu üzerine çalışırken, bölgedeki elektrik hatlarının kuşlar için tehlikeli olduğunu gözlemlediğini belirten İsfendiyaroğlu, "Bu hatların kuşlara göre tasarlanması ayrıca bir maliyet. Bu gibi bölgelerdeki elektrik hatlarının bu gözle yeniden denetlenip, izolasyonlarının sağlanması gerekir" dedi.

Türkiye’de kaç kuşun göç yolunda elektrik hatları yüzünden öldüğünü gösterir sayısal bir çalışmanın olmadığını aktaran İsfendiyaroğlu, uluslararası kurumların verici taktığı kuşların bir kısmının yolculuklarını tamamlayamadıklarını, vericiyi almak için gittiklerinde, elektrik tellerine takılarak ölmüş kuşlar bulduklarını söyledi.
 

ruzgar-enerjisi-olumsuz-yonleri.jpg
Fotoğraf: Twitter


Kuşlar hiç hesaba katılmamış

Elektrik şirketlerinin hatları kuşlara da uygun hale getirmesinin hem kuşları hem de dağıtım şirketlerinin yatırımını koruyacağını belirten İsfendiyaroğlu şunları aktardı:

Ülkemizdeki enerji nakil hatlarının çok azı kuşlara göre tasarlanmıştır. Çünkü böyle bir duyarlılıkla yapılmamışlar.

Bu tasarım kuşlara zarar verir mi vermez mi diye değil de, öncelik olarak en uygun maliyetle elektriğin bir yerden yere nakledilmesi düşünülmüş. Ekolojik etkileri göz önünde bulundurulmamış.

Ulaştığımız duyarlılık seviyesinde tabii ki bununda göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bu dağıtım şirketlerinin topluma karşı bir sorumluluğu.


Göç davranışları değişmez

Kuşların on binlerce yıldır aynı yolları kullandıklarını söyleyen İsfendiyaroğlu şu ifadeleri kullandı:

Hayvanlar buradan geçmeye mecburlar. Gidebilecekleri başka bir yer yok.

Kendi yolları içinde ufak tefek adaptasyonlar yapabilirler. Bu da bilimin son yıllarda ortaya koyduğu şeylerden birisi.

Sürekli geçtikleri yolunun önüne rüzgar tribünü koyunca hayvanlar, normalde 10 metreden uçuyorsa, mesela 80 metreden geçmeye başlıyor. Ama bunlar çok mikro şeyler. Hayvanların göç davranışları değişmez. Göç davranışı hava hallerinden etkilenir.

Hayvan sağlıklıysa, görüşü iyiyse gidip oraya çarpmaz ki. Ona göre önlemini alır. Ama acil duruma düştüğü çok sert rüzgarlar, fırtınalı havalar sis olabiliyor.

Zaten hayvanlar bu tarz durumlarda rüzgar tribünleri, gökdelenler, yüksek gerilim hatları gibi insan yapımı bariyerlere çarpıyorlar.


Asıl Survivor'ı hayvanlar yaşıyorlar

"Bundan 100 yıl önce bu engellerin hiçbirisi yoktu” diyen İsfendiyaroğlu şöyle devam etti:  

Aynı şey baraj gölleri için de geçerli. Barajların yapılmasının ardından akarsu rejimleri değişiyor. Irmaklar göller kuruyor. Bu yerler yolculuk sırasında hayvanların beslendiği alanlar.

Hayvanların göç yolu üzerindeki bu gibi konaklama yerlerinin yok edilmesi ‘depolarını doldurmalarını’ engelliyor.

Yolculuk sırasında beslenemeyen hayvanlar ise soğuğa karşı, güçlü rüzgarlara karşı daha dayanıksız oluyorlar. Güçsüz olduğunda ise savrulup yüksek yapılara çarpıp ölebiliyorlar.

Hayvanlar her yolculuğunda daha fazla engelle karşılaşıyor. Biz hayvanları böyle etaplarla sınıyoruz.

Gerçek Survivor’u hayvanlar yaşıyorlar. Bunların kümülatif etkisini düşünün...  Sürekli engellerle karşılaşıyorlar, beslenme ve konaklama yerleri azalıyorlar kentleşmeden dolayı. Bu durum da bütün popülasyonu etkiliyor.


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU