Kuzey Afrika’da Türk-Rus işbirliğinin zemini: Moskova’nın Libya’da Ankara’dan beklentisi

Dr. Mehmet Perinçek Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Bir önceki “Türk-Rus İlişkilerine Dair Tespit ve Öneriler: Bal Porsuğuyla Bal Kuşunun İşbirliği Perspektifleri” başlıklı yazımızda Suriye, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Güney Kafkasya ve Orta Asya’da iki ülke arasındaki işbirliği olanaklarını ele almış ve önerilerimizi sunmuştuk. Yazımızın ardından Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın güvenlik ve dış politikalarının belirlenmesinde doğrudan rol oynayan isimlerden biri, ortaya koyduğumuz fikir ve önerilere katıldığını belirtmekle birlikte konunun Kuzey Afrika ayağının eksik kaldığını, bu bölgede Türk-Rus işbirliğinin önem arz ettiğini ifade etmişti.

Gerçekten de Kuzey Afrika, öncelikli olarak da Libya son dönemde Avrasya-Atlantik çatışmasındaki önemli bölgelerden biri. Libya, son aylarda özellikle Rusya açısından ayrı bir önem de taşıyor:

Libya'da tutuklanan iki Rus vatandaşı

Bu sene 16 Mayıs’ı 17’sine bağlayan gece Tripoli’de Rusya’nın Milli Değerlerin Korunması Vakfı’nın (FZNTs) iki çalışanı sosyolog Maksim Şugaley ve çevirmeni Samer Hasan Ali Sueyfan (hem Rus hem Ürdün vatandaşı) devlet başkanlığı seçimlerine müdahale suçlamasıyla Serrac güçlerince tutuklandılar ve Mitiga Cezaevi’ne kondular.

Beştepe’nin güvenlik ve dış politikalarında rol oynayan ismin Kuzey Afrika önerisini Moskova’daki etkin Rus yetkililerle konuşurken konu doğrudan Tripoli’deki tutuklu bu iki isme geldi. Rusya’da konunun en üst düzeyde ele alındığı belirtiliyor, mesele çok önemseniyor, hatta aciliyetinin altı çiziliyor.

Rusya'nın Libya politikası 

Meselenin özüne ve Türkiye’yle bağına geçmeden önce Rusya’nın Libya’daki cepheleşmede aldığı konumu kısaca özetleyelim: Rusya, resmî açıklamalarına da yansıdığı üzere Libya’daki iç savaşta herhangi bir tarafı desteklemediğini, en kısa zamanda çatışmalara son verilmesi gerektiğini belirtiyor ve tarafların Sicilya’da olduğu gibi diyalog masasına oturması gerektiğini savunuyor. Rusya, resmî olarak her tarafa eşit mesafede olduğunu belirtmekle birlikte Moskova’nın gönlünde yatan aslanın Muammer Kaddafi’inin oğlu Seyfülislam Kaddafi olduğunu yazalım. Hatta Rusya’nın BM misyonu oğul Kaddafi’ye yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılmasına yönelik özel bir çalışma yürütüyor.

Moskova, Serrac-Hafter arasındaki saflaşmada ise ibreyi son dönemde daha fazla Hafter tarafına çevirmiş durumda. Serrac, daha Batıcı olarak değerlendiriliyor. Ayrıca Hafter’in ülkenin geleceğinde söz sahibi olması ihtimali daha yüksek görülüyor.

Libya'da ne yapıyorlardı?

Bu kısa önbilginin ardından iki Rus vatandaşının tutuklanmasına ve bu konunun Türk-Rus stratejik ortaklığında oynayabileceği role, Moskova’nın Ankara’dan beklentisine geçebiliriz.

Rus vatandaşı bu iki isim, devlet başkanlığı seçimlerine müdahale gerekçesiyle tutuklular. Ancak Rus yetkililer, yakın zamanda ülkede bir seçimin bile beklenmediğini, seçim tarihinin belli olmadığını, hatta 2019’un ilk yarısında yapılması gereken seçimlerin ne zaman gerçekleşeceğinin tam bir muamma olduğunu vurguluyorlar. Milli Değerlerin Korunması Vakfı görevlilerinin kamuoyu yoklaması ve sosyolojik araştırma amacıyla Libya’da bulundukları, ülkeye yasal yollarla girdikleri, sorunsuz bir şekilde ülke içinde seyahat ettikleri ifade ediliyor. Bununla birlikte iki Rus vatandaşı, ziyaretleri sırasında Seyfülislam Kaddafi ile de görüşmüşler. 

Rus yetkilileri en çok endişelendiren ise tutuklu iki ismin insanlık dışı şartlarda bulunuyor, kötü muameleye maruz kalıyor olmaları ve esir ve tutsaklığa dair bütün kanunların ihlal edilmesi. Diğer taraftan ABD’den gelen bazı görevlilerin de Rus vatandaşlarının sorgularına katıldığına dair bilgiler var.

Araştırmanın sonuçları

Moskova’daki yetkililer, Rus sosyologların araştırmalarının ve yaptıkları anketlerin Libya’nın siyasi hayatını doğrundan etkilemesinin mümkün olmadığının altını çiziyorlar. Tutuklanmalarının gerçek sebebinin ise araştırma sonuçlarının Serrac iktidarının işine gelmemesi olduğu ve duyulmasından korktuğu düşünülüyor. Rus araştırmacıların elde ettiği sonuçlara göre Halife Hafter’e destek yüzde 32’nin üstünde. İkinci sırada ise yüzde 23’le Seyfülislam Kaddafi yer alıyor. Fayiz es-Serrac’ın başında bulunduğu ve Tripoli’yi kontrol eden Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek ise tüm Libya’da yüzde 3. Ayrıca Rus araştırmacılarının anketine göre halkın yüzde 45’i Muammer Kaddafi’yi olumlu bir şekilde anıyor.

Moskova'nın Erdoğan'dan talebi

İşte Moskova’nın Ankara’dan beklentisi burada başlıyor. Son dönemde Türkiye ve Rusya arasında hızlı bir yakınlaşma söz konusu ve bunun geliştirilmesi gerektiğine her iki taraf da inanıyor. Putin’le Erdoğan’ın kişisel dostluğu herkesin malumu. Rus yetkililer, Tayyip Erdoğan’ın Serrac üzerindeki ağırlığına dikkat çekiyorlar. Diğer taraftan istihbarat bilgileri Serrac’ın Moskova’yla temas aradığını yönünde. Moskova da ibreyi görece Heftar’a çevirmiş olmakla birlikte Serrac’la görüşmeye hazır. Bunu açık bir şekilde ifade ediyorlar.

Moskova, Erdoğan’ın iki Rus vatandaşının tutukluluğuyla ilgili bu krizi çözebileceği kanaatinde. Bu konuyu ilk defa bir buçuk ay önce duymuştum, o zaman Binali Yıldırım’ın tek telefonuyla çözülür deniyordu. Ancak artık konu çok daha önemsenir ve acil olduğundan doğrudan Tayyip Erdoğan’ın ismi zikrediliyor.

Kuzey Afrika'dan Ortadoğu'ya uzanan cephe

Erdoğan’ın böyle bir girişiminin Moskova’da çok olumlu bir hava estireceğine ve bunun Türk-Rus stratejik ortaklığına hemen yansıyacağına eminler. Hatta Suriye’de Fırat’ın doğusuna yönelik Türkiye’nin kaygıları konusunda Rusya’nın çok daha faal tutum alabileceği de söyleniyor. (Görüşme ABD’yle varılan güvenlikli bölge mutabakatından önceydi ve Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik operasyona açık bir şekilde işaret ediliyordu.) Moskova açısından konu o kadar mühim. 

ABD’nin son Irak saldırısından sonra Ortadoğu’ya yönelik ikinci önemli hamle Libya’da başlamıştı. Kaddafi’nin linç edildiği görüntüler, Suriye’deki kanlı iç savaşın ilk habercisiydi. Libya’ya sokulan kama, Kuzey Afrika’daki çatlağı Ortadoğu’ya kadar genişletmişti. Şimdi Türkiye ve Rusya, ABD’nin bu saldırısına Libya’dan da bir savunma hattı çekebilir. Türk-Rus işbirliğiyle Libya’daki iç savaşın durdurulmasına yönelik adımlar atılabilir. Böylece Ortadoğu’nun ön kapısında istikrar sağlanarak Batı Asya’nın güvenliği adına kararlı adımlar atılabilir.

Türkiye’nin Serrac hükümeti üzerindeki etkisini kullanarak iki Rus vatandaşının serbest bırakılması konusunda atacağı adımlar, Serrac’ın Moskova’yla temas arayışlarına da cevap verebilecek, iki ülkenin çabalarıyla Libya’daki taraflar arasında savaş dışı bir diyalog sürecinin de kapısı açılabilecektir. Ankara, ufak bir adımla süreci başlatabilir, Libya’da ortak çıkarlar temelinde birlikte hareket etmenin yanı sıra Türkiye, bu adımın karşılığı olarak Moskova’ya Fırat’ın doğusu ve Doğu Akdeniz konusunda beklentilerini sunabilir. Kuzey Afrika’da da işbirliğinin temelleri mevcuttur.

 

 

* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU